• özdemir asaf'ın bir şiiri. dizelerini de dizeyim de tam olsun:

    bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
    birinciliği beyaza verdiler.

    şiiri google ile aratınca bir başka gerçekle, şiiri birçok kişinin birçok farklı şekilde hatırladığı gerçeğiyle yüzyüze geliyoruz. şu şekillerde:

    a) bütün renkler aynı hızla kirleniyordu / ama birinciliği beyaza verdiler

    b) bütün renkler aynı hızla kirleniyordu / birinciliği beyaza verdiler

    c) bütün renkler aynı hızda kirleniyordu / birinciliği beyaza verdiler

    d) bütün renkler hızla kirleniyordu / birinciliği beyaza verdiler

    e) bütün renkler kirleniyordu / birinciliği beyaza verdiler

    f) bütün renkler aynı anda kirleniyordu / birinciliği beyaza verdiler

    g) bütün renkler hızla kirleniyordu / önceliği beyaza verdiler (favorim bu)

    h) bütün renkler hemen kirleniyordu / onun için birinciliği beyaza verdiler. (biraz uğraşılsa reklam olur bu)

    i) bir yıllıktan alıntı:

    "sen en çok maviyi seviyorsun ama ben seni hep sarıyla hatırlayacağım ve yazarını tam anımsayamadığım iki mısrayla:

    bütün renkler kirleniyordu
    birinciligi sarıya verdiler…."
  • sadece "ic" mimarliga ozgu bisey degildir. mimarlikta da vardir.
  • kabus gibbi bişeydir. hocaların katı ve aşağılayıcı tavrına dayanamayıp ağlayanlar bile görülebilir.
    msü mimarlık fakültesi diploma jürilerinde o kadar stres yetmezmiş gibi bi de çekim yapılır ve okulun çeşitli yerlerine yerleştirilmiş olan televizyonlar sayesinde herkesin izlemesi sağlanır.
  • öğretim görevlileri toplaşıp oturur.
    öğrenim görenlerin yaptıklarını eleştirirler.
    bu eleştiriler yapıcı olmaktan çok yıkıcı niteliktedir.
    çömezken bu insan topluluğu çok ciddiye alınır, bünye paralanır.
    kaşarlandıkça, bu kişilerin yedikleri haltlar öğrenilir.
    saygıdan eser kalmaz.
    korku yerini kızgınlığa bırakır.
    iflah olmak için artık çok geç kalınmıştır.
    zira fiziksel, sosyal ve ekonomik çöküntünün yanında ruhsal çöküntüye uğranmıştır bir kere....

    (bkz: yıldız teknik üniversitesi)
    (bkz: şehir ve bölge planlama)
  • bir özdemir asaf şiiri

    bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
    birinciliği beyaza verdiler.
  • diğer mimarlık dallarında okuyan öğrenciler için ne ifade ediyorsa, peyzaj mimarlığı bölümü öğrencileri için de aynı şeyi ifade ediyordur; kabus.

    sabah, bu dönem ortak proje gibi bir zaman kaybı boku çıkaran hocalarımın, jürimin önündeydim yine. projemi, diğer projelerime ve trafo patlaması, bilgisayarın arızalanması gibi aksiliklere rağmen yetiştirmiştim de. okula olan inancımı yitirmiş olmama ve aldığım eğitimin şeklinin istediğim şey olmadığını kabullenme rağmen güzel bir şey çıkmıştı ortaya. evet eksikleri vardı ama beni mezun kadar da iyiydi. daha ikinci sınıfta aldığım eğitimle iyi bir tasarımcı değil de sağlam bir botanikçi olabileceğime kanaat getirdiğim günden beri ilk kez bu kadar sıkı hazırlanmıştım. 19 saat aralıksız çizerek 90x210 cm boyunda tam yedi pafta çıkarmıştım. üstelik kesitleri bile vardı, ki bugüne kadar hiçbir jüriye kesitlerim tam olarak çıktığımı hatırlamam. büyük bir emekle tüm paftalarımı da boyamıştım üstelik.

    hiç uyumadan okula gittiğimde, süper kokuyor ve şıklıktan yıkılıyordum. (amk bu nasıl bir deyim lan...) kısacası proje döneminin ter kokusundan, saç yağından, paspallığından eser yoktu. jürinin karşısına, görüntümün verdiği gazla, elimde çok güvendiğim projemle çıktım. üç hafta grup projesi için çalıştıktan, sözel sınavlarımın hepsinden geçtikten sonra sonunda kısa sürede kişisel projemi bitirmiştim ve on beş günlük kesintisiz tatilime start vermeye hazırlanıyordum.

    hoca paftalarımı tek tek inceledi. sorduklarına cevap verirken beklediğim tek bir kelime vardı; olmuş.

    son paftamı da kaldırdıktan sonra hoca bir nefes aldı ve bana dönüp;

    - evet. güzel. kesitler çok başarılı, perspektiften anlıyorsun. boyamalar da güzel olmuş. tasarımlar da fena değil. dedi.

    tam "allahım, yoksa tatil başlıyor mu?" derken körolasıca devam etti lafına;

    - ama haftaya pazartesi günü senden bu 1/50'lik detayın ölçülendirilmiş halini istiyorum. bir de 1/20 detay. yoksa bırakırım seni.

    ...

    sonra bayılmışım. ayıldığımda güzel göğüslü asistan hanım beni teskin ediyordu. "hislicim, bak bugün cuma, pazartesi dediğin iki gün sonrası. zaten bir saatini almaz bu çizimler. hadi sıkma kendini."

    benim taktığım çizim yapmak da değildi üstelik. amnkoduumun şehrinde okula varmak için tam bir buçuk saat yol gidiyordum ben. e bir de dönüş... ayrıca, hani ben tatile başlıyordum ulan!!! bu kadar güzel şey söyledikten sonra o istediklerine takacak ne var ha? söyle bana, ne var?

    şimdi tüm hayallerim yıkılmış yaşama sevincini yitirmiş intiharın eşiğindeki bir genç olarak bu satırları yazıyorum. pazartesi günü gidip o istediği paftaları fitil olarak sayın jüri başkanıma sunacağım. sonrasındaysa, tarihimin en şanlı sömestre tatilimi yaşayacağım. and olsun!!!
  • bir dusunere gore, hangi tarafin avukatinin daha iyi oldugunun secen 12 kisilik topluluk
  • tasarim bölümlerinde*** hocaların projeyi bahane ederek kendilerini ispatlama savaşlarının üstü kapalı ifadesidir. bir bilir kişinin ifadesiyle üst katta başlayan* tartısmanın asagida proje üstünde devam etme durumudur. kurban kişi ise ögrenci olup meslekten nefret etme sebebi olabilir. dil tutulmasi, kekeleme ve hatta bayılma gibi durumlar jurisırasında yasanabilen sıradan olaylardır.
  • sıra size yaklaştıkça zamanın geçmek bilmediği, sonra bi anda kendinizi bisürü hocanın karşısında kekeleyerek proje anlatırken bulduğunuz stresli bi olaydır. hocalar sinirliyse sırayla veya hep bir ağızdan üstünüze gelirler. sakinlerse de kendi aralarında geyik yaparlar. dışarda yağan yağmurdan, baharda uçan kelebeklerden bahsedip sizi orda unutma olasılıkları vardır..
hesabın var mı? giriş yap