• kendini osmanlı topraklarında yahudilerin mesihi ilan etmiş olan sabetay sevi'nin çok genç yaşta tanıştığı yahudi öğretisidir.
  • kabala, her şeyden önce bir simge bilimidir, bir yaşam biçimidir, bir anlayıştır, tanrıya ulaşmanın bitmeyen yoludur ve en önemlisi de bir evren yaratılış teorisidir.aynı zamanda tanrı ve hakikatin dünyasını akılla anlamanın ve deneyimlemenin dünyasıdır. bu nedenle kabalacılar çağlar boyunca, daima hakikatin içsel boyutuyla ilgilenmişlerdir falan filan ama ne yalan söyleyeyim sufizm görmüş anadolu çocuğu yemez bunu.

    bilindiği gibi iç deney ile kazanılan bilgiler, sözcüklerle yeterince anlatılamayacağı için bütün ezoterik okullar, semboller ve alegorilerle çalışırlar. kabala eğitiminde de bu böyledir. örneğin; kitabı mukaddeste anlatılan, yakup ailesinin mısır’a inişi öz’ün insan haline dönüşünü anlatır. musa’nın mısırlıyı öldürüşü, onun bitki ve hayvan evrelerindeki durumunu anlatır. musa’nın jethro (kayınpederi ve ruhsal öğretmeni) ile karşılaşması, yere saplanmış safir çubuğu çıkartması, jethro’nun kızıyla evlenmesi gibi aşamalar da sembolik olarak öğretiye kabulünü (bkz: initiatory) ve ruhsal öğretideki ilerlemelerini anlatmaktadır. musa, jethro’nun yanında gördüğü uzun eğitim sürecinde içgüdü ve dürtülerine egemen olmayı öğrenmiştir, yanan çalı hikayesi de eğitimdeki başarısının sonucunda kazandığı lütuf’dur.

    kabalistik gruplar, genellikle disiplinli bir düzen içinde ve sözel geleneklere uygun olarak çalışırlar. bu gruplar, dünyanın çeşitli yerlerinde halen çalışmalarını sürdürmektedirler. onları bulmak kolay ama aralarına katılmak çok zordur. aslında önce hür ve kabul edilmiş masonlar büyük locası kadar zordur diyecektim ama sonradan vazgeçtim zira mavi loca türkiye'de sikini sallayanın girip çıktığı, akşamları dj apo'nun performanslarıya coşulan şanzelize cafeye dönmüş. neyse. kabala diyorduk. diyorlar ki; kapılarını sadece onu almaya hazırlananlara açar. aynısını sufizmin bizdeki en popüler şubesi mevlevilikte de bulabilirsiniz. kabala ruh gözü açık, sufist kalp gözü açık, çileyi çekebilecek, kibirden arınmış, gerçek bilgiye aç çıraklar ister. öyle şalomın aleyki diyerek girip elli doları bayıldıktan sonra bilekliği alarak dışarı çıkılacak ortam değil mesajı verirler.

    son zamanlarda moda olan kabalamtrak olay aslında traşlanmış bir merkava(bkz: zohar) sürümüdür. madonna'nın meşhur ettiği olayın özünden uzak, daha çok mistik ritüellere odaklıdır. 13. yy.da ispanyada ihtişamın- parlaklığın-aydınlığın kitabı (bkz: sefer ha zohar) a.k.a. (bkz: merkava) adı ile bir kitap yayılmaya başladı. bu kitap, m.s. 136 yılında ölen rabbi akiba, shimon ben yoahi, rabbi simeon ve öğrencileri arasındaki, gizli bilimlerin, tanrı-evren ve bilim üzerine metafizik teorilerin incelendiği konuşmaları içermekteydi. işte bu kitapta önerilen yöntemlerin bazıları bugün kimi kabalist gruplar tarafından yontularak pazarlanmaktadır.

    kabalayı yoga zanneden tiplerin dinle alakası yok yeae serzenişlerine gelirsek. malesef o tam olarak öyle olmuyomuş genşler. kabala öğretisinde her şey tevrata dayalıdır. hatta ilk eğitimlerde yazlık kuran kursu gibi dümdüz tevrat üstünden gidilir. çok kez mantığın kabul edemeyeceği veya batıl inanç olarak yadsınacak görüşler, savlar ve açıklamalar sunarlar. kendilerinin demelerine göre; başlangıçta kabul edilemeyen bu görüşler, yaşamın ileri evrelerinde, değişen ve gelişen anlayışla pek güzel benimsenebilir ve uygulanabilir. sadece kişisel gelişme ve evrimle elde edilebildiğinden, gerektiğinde öğreti dışından olanlara da anlatılabilir ama ne yazık ki gerekli alt yapıya sahip olmayanlar tarafından anlaşılamazlar.

    aradaki bağı anlama açısından kabala’nın tevrattan sonra en önemli kaynağı olan merkava'nın tevrata bakışını şöyle bi inceleyelim.

    rabbi shim’on dedi ki
    “kim tevrat’ın birçok öykü ve sıradan sözcüklerden ibaret olduğunu söylemişse
    o insanoğluna yazık!
    eğer öyle olsaydı, biz şimdi de sıradan sözcüklerle onların hepsinden daha iyi bir tevrat oluşturabilirdik.
    (tanrı) yücelikler yerine (sadece) dünya işlerinden mi söz etmektedir?
    oysa dünya yasalarının bile daha yüce sözcükleri vardır.
    eğer öyleyse, haydi o sözcüklersiz bir tevrat yapalım.
    ah, ama (ne yazıkki) tevrat’ın bütün sözcükleri yücedir, yüce gizlerdir.

    şimdi burada diyor ki; bilader bu kitap eğer insan işi olsaydı biz bunu game of thrones serisi gibi yazar önünüze koyardık. belli ki bunu rabbimiz yazmış, sağına soluna kriptolu mesajlar vermiş. içinde bütün kainatın sırları ve yaratılışımız var. coca-cola'yı nasıl icad ettik sanıyorsunuz. bunlar hep bilimselli tekörnekli şeyler. çok düşünmeyin kafayı yakarsınız...

    benim anladığım ise eski ahitin yazıldığı vakitler daha evrimini tamamlayamamış antik ibranicenin kısırılığından birilerinin faydalandığıdır. tıpkı bizim gerçek islam bu değilcilerin, aslında orada öyle dememiş yavşaklığına benziyor.

    + mübarek, sen iniş sırasını bilmiyorsun. orada çamur dememiş shakur demiş, 19. sayfanın 96. satırına bak ne diyor? ebu shakurun dübürül bumbum. aynı surede 2 kere tekrar ettiğine göre bu çok açıktır ki inna ahlel kelam ve aleyküm selam. yani 2pac amaru shakur 1996'da aracında kurşunlanarak öldürülecektir. şüphesiz ki biz gangsta rapi east coast'a gönderdik.

    al bunun yerine kabalacı koy işte. klasik ibranicede de bir seri "vurgusal" sessiz harfler bulunur ve bu harflerin söyleniş şekli sürekli tartışma konusudur. atıyorum yrk krk şeklinde çok muğlak veya aslında çok net bir kelime vardır. adam alır bunu "yürek kırık" olarak da açıklayabilir, "yarak kürek" olarakta. tabi bizimkiler kadar öküz değil bunlar. adam ordan yörük körük demiş der sonra bunun üstüne tuğla gibi iki kitap yazar. o kitapların içinden de sana çeşitli matematiksel formüllerle yeri gelir iç huzur antremanları yeri gelir gerçekleşmiş bir depremin tarihi verir gönderir. yok el-huruf el-mukatta'a, yok kuran-ı kerimin şifresi filan yardıran kıvırcık ömer'in esinlendiği olayda bi nevi bu aslında.

    yalnız bunlarda gerçekten bir "gerçek kabala bu değil" olayı var. en azından dışarıdan bakınca çok şekil şükül ortamları olduğunu söylemek mümkün. çok taşaklı abiler sponsorluk ediyor bazılarına. çakmasına ise 50 doları ateşleyen herkes eşantiyon ürünleri kapıyor. onlarda tam dip. yol geçen hanı gibi önüne geleni alıyorlar. o yüzden sempatizanları acayip yoz ve leş. muhabbetleride bizim son yıllarda durup dururken tasavvuf aşığı olan tayfaya çok benziyor. abi adam ne olursan ol yine gel demiş ne kadar derin yaaaa. rumi işte abi çok mistik hem şemsi çok sefiyo ^_^ hadi düğünümüze semazen çağıralım.

    gerçi ikiside ezoterik mezoterik derken acayip benziyorlar lan. insan okudukça hayrete düşüyor. muhtemelen ikisinin de kökeni tee sümer mitolojisine veya en olmadı mısır ezoterizmine kadar gidiyordur. malum musa-firavun şeysi..

    meselam, mevlana'nın nice insanlar gördüm üzerinde elbisesi yok, ne adamlar var daldaşak vecizesinin kabalanın kurucusu abi tarafından şöyle bir paraleli var;

    bu beden, giysiler giyinmiştir:
    (o giysiler ise) bu dünyanın öyküleridir.
    dünyanın budalaları, tevrat öykülerinde sadece giysiye bakarlar;
    daha fazlasını bilemezler.
    giysilerin altında ne olduğuna bakmazlar.
    ama giysiye bakmak yerine,
    giysinin altındaki bedene bakanlar daha çok bilirler.

    işin felsefik, derin ve mistik tarafı ilgimi çekiyor ama ne yalan söyleyeyim düz metin haliyle çarpık çurpuk ve mantık hatalarla dolu kitapları bin küsür yıl boyunca allayıp pullayıp önümüze sundukları için bütün hevesim kaçıyor. bi de bu kutsal kitapların hepsinde siz ne anlarsınız lan kerkenezler tribi beni öldürüyor. kaynak aynı olunca öğreti de aynısını yapıyor. herkes giremez, herkes deriniğine vakıf olamaz falan fıstık. hele, alttan alta bilenler bilir şekerim! veya anlayanlar anladı! diyen tiki karılar gibi kurdukları cümleleri yarıda bırakanı görünce yakinen boğazlayasım geliyor. off çok şahane masonlu fasonlu sembollü okültlü mesaj verdim lan. ahahaha. (bkz: boaz yakin)

    ben bunları hep bi balığa benzetiyorum. hani egzantrik balıklar temalı bütün belgesellerde var. okyanusun en diplerinde yaşayan dinozor tipli çirkin bir şey. karanlıkta sotelenip kafasından sarkan seyyar lambayla sağa sola sinyal yapıyor da avını öyle yakalıyor. bildin sen onu. hah işte bizim bu okültist abilerde o balığa benziyorlar. bizim gibi az buçuk mürekkep yalamış, edebiyatla felsefeyle ilgilenen lapinler ışığı gördük mü atlıyoruz. bu da kendi ağzına layık lokma gelirse hop çiğnemeden yutuyor. beğenmezse ışığı söndürüp siktir ediyor.

    mesela şunu okuyunca insan çok garip bir derinliği olduğuna kanaat getiriyor.

    saklının saklısının içinde
    sonsuz gizemden,
    göz kamaştıran bir kıvılcım çakmıştı.
    (o kıvılcım) tanımsız olanın içindeki buhar salkımından
    bir çembere yerleşti
    beyaz değildi, siyah değildi, kırmızı değildi, yeşil değildi,
    hiçbir renkte değildi.
    bir şerit haline geldiğinde, ışıyan bir renk kazandı,
    kıvılcımın derinliğinden, fışkırarak aktı
    altına renkleri aşılayarak,
    sonsuz gizemin, saklı olanın saklısı,
    bu akış boydan boya yarıldı ama onun halesi bozulmadı.
    bütün bunlar asla bilinemedi.

    kabalacının görevi ise seni iyice ışığa doğru yaklaştırmak. zohar'daki şu kısa pasaj üzerine bir de chronicles of amber gibi 10 serilik kitap çıkartıyorlar. bizde vay be saklının saklısının içinde neler varmış diyoruz. buna uyandıktan sonra hepsine bakışım çok değişti. şahsen ne vakit her hangi bir kutsal kitabı veya böyle mistik yampiriklerini elime alsam aklıma şu sahe düşüyor: https://youtu.be/ashgp4ymdjw

    yhvh bu monty python'un belasını versin. bir insan her izlediğinde karnına ağrılar girer mi ya?

    filmi ve ingiliççe bilmeyenler için sahneyi kısaca açıklayayım. kral arthur ve dadaşları kutsal kasenin olduğu mağaraya girmek isterlerken bir tavşanla savaşırlar. tavşan bunlara ağız burun dalınca gerisin geri kaçıp yanlarındaki rahiplerden antakya'nın kutsal el bombasını rica ederler. kutsal el bombası diyerek tiye aldıkları şey aslında bir globus cruciger yani hristiyanlar için ruhani değeri olan sembolik bir objedir (bkz: relic). nasıl kullanılacağını ise incildeki ilgili ayeti bularak öğrenirler. incil bir nevi kullanma kılavuzu görevi üstlenmektedir. burada sahnenin ve fikirin çok komik olması bir kenarda dursun. konumuzla bağlantısı ve beni koparan kısımı incilin verdiği tarifte gizlidir. tıpkı yukarıda zohardan alıntıladığım pasaj gibi her şeyi uzatarak dolaylı yoldan anlatır. sahnede kutsal el bombasının kullanımı incil tarafından kabaca şöyle tarif edilir.

    ve rab konuştu, dedi ki; düşmanını yok etmek için önce kutsal pimi çekeceksin. sonra, üçe kadar sayacaksın. ne eksik, ne fazla, tam üçe kadar sayacaksın. ikiden sonraki ve dörtten önceki üçe kadar, beş fazla olur vs. vs..

    neyse, neye güldüğümü siz anladınız işte. düz metin olarak okurken eğlenirsiniz. hele yakın zamanın en büyük sıkışlarından mormon incili filan şahanedir. çok güzel kafa yapar. en azından ben hep eğlenceli bulmuşumdur. en klasiğinden pulp fiction'da samuel l. jackson incilden yardırırken siz de eğlenmediniz mi? ben okurken aklıma hep böyle sahneler canlanır. hatta bu kabalacı abilerin yaptığı gibi asırlar boyu geliştirdikleri edebi eserler ve teknikler şekil şükül sunulunca daha çok eğlenirim. sırf neymiş lan merakımdan ötürü bu yan sanayi kabalacıların sitesine üye olup 14 day free trial webcam sohbetlerine katıldım.

    lan bende de nasıl bir bilinç altı varmış amk. sözlükte kabalaya dair detaylı bilgi azmış. olayında net olarak ne olduğunu anlatan entry yokmuş diyerek bir başladım samuel jackson ve monthy python ile bitirdim. serbest çağrışımın böylesi. kutsal kitaplardan konuşurken götünü ezoterizme yaslayıp entelektüel rotary klübü kuran adamlar hep böyle böyle başlıyor demek ki.
  • siyonizm hareketi dahi kabbala ögretisinin bir neticesi. geleceği öngörerek, hadda öngörmekten ziyade geleceği şekillendirerek dünyayı inşaa etmek. kabbala öğretisi için wikipedia'da geçen cümleyi aynen copy paste yapıyorum. "kabala sadece yaratılışın tasarımını öğretmez, aynı zamanda realitenin her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen başlangıçtaki tasarlayanı gibi, nasıl tasarlayanlar olunabileceğini öğretir." wikipedia linki
  • paranormal bir ilişki yaşadığım öğreti.

    seneler önce önemli işlerim nedeni ile e-mail ve hesap ismi almam gerekti , o zamanlar internet henüz yeni yeni popüler olduğundan ve kendi ismimi vermek istemediğimden aklıma nedense '' patlıcan '' geldi. daha önce adını kesinlikle duymamıştım. çünkü maldım.

    eve geldiğimde annemin karnıyarık yaptığını öğrendim ve "ooo eline sağlık valide sultan" dedim.

    işte bunlar hep kabala.

    ek: bu entry kendinden önce girilmiş saçma sapan bir entry ile dalga geçmek için yazılmıştı lakin söz konusu entry sanırım silinmiş. haliyle bu da pek havada kalıyor. çok sallamayın.
  • din min değildir.
    özü şudur,
    "realiteyle oynamak"
    iyi , kötü, güzel , çirkin ,eğri veya doğru,
    günümüz gerçeklik kavramlarını ne belirledi,
    kendininkini sen belirle,
    yapabilirsen tabi.
  • "pratik mistisizme aşina olan herkes bilir ki üç üstbilinç yolu vardır: tifaret'e karşılık gelen kendini adama üzerine kurulu mistisizm, netzah venüs küresi'ne denk gelen, vecd üzerine kurulu diyonizyak tip olan doğa mistisizmi ve maji'nin efendisi thoth küresi'ne, hod'a karşılık gelen okült entelektüel mistisizm. ağaç şemasına baktığınızda göreceğiniz üzere tifaret, üçgenin diğer üyelerine göre daha yüksek bir plana aittir." (bkz: dion fortune)

    (bkz: #55565356)
    (bkz: #55565330)
  • genel kapsamda zevk, zaten tatmin edilemez; çünkü zevk arzuyu tatmin ettiği an kendisini etkisizleştirir ve sonuç olarak kaybolur. hissedilen zevk ve tatmin duygularımız içerisinde kalmaz. bu mikro boyuttaki arzu sadece insanın hayatını yaşanabilir kılması için vardır. sadece doğru niyetle insan sonsuz ve tükenmez bir mutluluk elde edip kendisini doldurabilir. bu mikro arzu sadece küçük bir mutluluk kıvılcımı alabilir, ama sonsuz ve sınırsız bir mutluluk, sadece yaradan’a yöneltilmiş bir arzu ile gerçekleşir. arzular ; onları ışık yarattığından, kişinin arzularını düzeltme yeteneği yoktur. gerekli olan sadece bu arzuların hareket yönünü değiştirmek ya da kişinin hangi noktaya kadar arzularını yerine getirme isteğidir. "eğer geçici olarak arzularımdan birini yerine getirmezsem daha sonra bana daha da gerek olacak" anlamından çarpmış halde döner.

    bu arzuyu nasıl doğruca kullanmaya çalışmalıyız? kendimizi açlığa mahkûm edip ya da eziyet edemeyiz ya da bir şeyden kaçamayız. düzeltilmesi gereken şey, arzularımızı kullandığımız niyetimizin düzeltilmesidir. eğer bunu yaparsak bütün arzularımız amacımıza ulaşmamızda gerekli olduğunu görürüz. bu yüzden derler ki egoist bir kişinin büyük arzuları vardır. söylenen başka bir şey ise tapınak düştüğünden beri sadece kabalistlerin hâlâ dünyasal hazlar duyarlılığı vardır.
  • kökeni antik mısır'a hatta büyük ihtimalle öncesine dayanan ibranice bilmeden tam olarak anlaşılması imkansız olan bilgiler bütünü.

    örneğin ibranice yhwh bile salt bir kelimeden ziyade içinde bir çok anlam içerir.

    hayat simülasyonsa, bu da hack kağıdıdır. bir ara buraya detaylı bilgi gireceğim. çok bilmişlik değil, ki zaten "çok bilen"lerin sayısı 4 haneden azdır. teknik ve tarihi bilgi gireceğim. kendime hatırlatma olsun.

    not: ibranice bilmeyen yahudi.
  • kısacası yahudi mistisizmi de denilebilir.

    ebced de dahil islam mistisizmi, mehdi inancı ve folklörü üzerinde ciddi bir etkisi vardır.
hesabın var mı? giriş yap