68 entry daha
  • yaklaşık 2 sene önce istifa edip başka bir ülkeye yerleştiğim eski işim.

    geçmişe dair her anım hep bi nebze olsun güzelleşti, kötü tecrübelerimin bile olumlu taraflarını hatırlayıp olsun o da güzeldi diyen biriyim çoğu zaman.

    bu mesleğe dair hatırladığım o kadar iğrenç, küçük düşürücü, gereksiz anım var ki.

    yazın yerdeyken kabin ekibinin güvenlik araması yaptığı sırada özellikle açılmayan o klima, o yünden yapılmış lacivert üniformanın terden g*tüne yapışması, doymak bilmeyen yolcuların her daim haklı çıkartılmaya çalışılması, ne ''içersiniz'' sorusuna sadece ''portağkkal'' diye yanıt veren; aç bakan binlerce göz.
    yetmezmiş gibi sırf ingilizce biliyor ve ehliyeti alabilmeye yetmiş parası var diye şişirilmiş kaptan egosu (kaptanlık da bundan ibarettir), şirket kurallarını uygulayıp business tuvaletini kullandırtmadığın için - nereden vuracağını bilip- gülümsemiyorsun diyen yolcu şikayeti, gülümsemek zorunda olmak(!)..
    tüm bu abuklukları gerçekten dert eden biri haline gelmen, boarding baslamadan patlayana kadar yiyip tam uçağın içine girdiği anda kusan insan hayvanları, o kusmuğun üzerine battaniye örtüşün ve bu olayın havada yaşanmadığı için şükretmen (çünkü sen temizleyeceksindir), akabinde gelen temizlik görevlisine öyle bi içinin acıması, milli havayolu olduğu iddia edilen firmanın seni sadece garson olarak görmesi, değersiz olduğunun her daim yüzüne vurulması. çişi gelen 'insan'lar için bilmem kaç kg lık trolley i 80 defa ileri geri hareket ettirmen, sürtünerek yanından geçen 'insan'ların ter kokusu.
    bir de şey vardı 'kalplere dokun'.. uyuyan ve muhtemelen erekte olmuş adamın üzerine battaniye ört ve gülümse.

    havada yeri geldiğinde doktor, itfaiye vs bişi oluyomuşuz. ben 4 yılda hiç onlardan olamadım ve o yer ayda mı yılda mı 10 yılda mı ne zaman gelir bilemem ama bundan önce, 20 dakikada bir tuvalet temizleyen, ortalığı toparlamak zorunda olan, biri lavaboyu eskaza tuvalet sanıp işerse(!) temizliğini daha detaylı yapacak olan kişiydim. işini layığı ile yapıyor, iyi sınıf memur sıfatını alabilmek için, tuvaletlerin temizliği benim dünyadaki en büyük derdimmiş gibi davranmak zorundaydım, çünkü o tuvaletin içinde kalan ufacık bok artığı ya da lekesi işimi otomatikman iyi yapmadığım anlamına gelecekti amirin, şirketin gözünde. evet, bu işte en büyük derdin yetiştiremediğin raporlar sunumlar değil, insan boku oluyor genellikle. okeyleri de 20 dk da bir ön tarafa iletmen istenir. ''high-low; tuvaletler okey amirim''

    tazeleme eğitiminde eski purser olduğunu bildiğimiz uçuk bi kadın şöyle bi cümle kurmuştu. ''zaten sizi garsondan ayıran birşey varsa, o da bişiler bişiler'' nasıl böyle birşeyi söyleyebildi bi eğitmen diye üzüldüğümü hatırlıyorum, her ne kadar eğitmenlerin emekli olmuş purserlar olduğu için bi süre sonra üzerinde durmamayı öğrensenizde.çünkü etrafınızdaki arkadaşlarınızın %98'i yurtdışında belli bi süre geçirmiş ve en az üniversite mezunu olan kişiler.

    neyse..özsaygından ve karakterinden (ç)aldığınının karşılığını nakit olarak fazlasıyla veren bir meslek ve alınan maaş sonuna kadar hakkındır. onca yıl okul okuyup, dil öğrenip ufkunu belli bi nebze geliştirdikten sonra hala insan bedeninin sıçmığı, teri, ağız kokusu, kusmuğu ile uğraşıyorsundur çünkü.
78 entry daha
hesabın var mı? giriş yap