• jennifer haley tarafından yazılan ve istanbul devlet tiyatrosu tarafından bu sezon sahnelenecek olan oyunun prömiyeri 8 ekim 2019 tarihinde üsküdar tekel sahnesinde gerçekleşecek. diğer gösterim tarihleri ise 9-10-11-12-13-15-16-17-18 ve 19 ekim 2019 olarak belirlenmiş.
  • gidip görmüş izlemiş olanların yorumunu merak ettiğim oyun.
  • üsküdar tekel sahnesinde izlediğim oyundur.

    genel olarak devlet tiyatrolarında oynanmış en kötü oyun olabilir.
    oyunculuklar ortalama, dekor ve sahne tasarımı şahane olmasına rağmen çok kötü bir izlenim bıraktı.

    yazilan eser mi kalitesiz yoksa oyuna mi güzel dokulemedi anlamadığımdir.

    1 saat 10 dakikalık oyun 8 saat gibi geldi.
    gitmeyin, gondermeyin.
  • değişik bir oyundu. efeklerin kullanılması ve sanal gerçeklik oyunu için oyunun içinde ekranı sinema gibi kullanmaları başta garip gelse de bunu oyunun akışını bozmadan yapmayı başardıklarını düşünüyorum. oyun metni gayet başarılı bir metindi çeviri olması ben de olumsuz bir etki bırakmadı.oyuncular çok başarılıydı ,karakterleri izleyiciye başarılı bir şekilde geçirdiler.genel olarak oyun beni tatmin etti tek bir sıkıntısı vardı, 3-4 farklı karakteri aynı oyuncunun canlandırması konuyu takip etmeyi zorlaştırıyordu. kadroyu geniş tutmaları oyunun daha anlaşılır olmasını sağlardı. çıkıp beğenmeyenlerin oyunu karmaşık bulma sebebi bu olabilir.
  • bugün öğlen üsküdar tekel sahnesi'nde izlediğim, istanbul devlet tiyatrosu'nun bu sezon sahnelenmeye başlanan yeni oyunu.

    oyunun afişi

    internet üzerindeki video oyunlarına bağımlı gençlerin ilgisiz anne babaları için uyarı niteliğinde mesajlar barındıran oyun, sanal gerçeklik ile gerçek hayat arasında zamanla incelen çizgiyi anlatmakta.

    sanal dünya ve burada çoklu oyuncular tarafından oynanan video oyunlar aracılığıyla günümüz dünyasının teknolojik sorunlarından birine değinen oyun, ele aldığı konuyu geneline baktığımızda tam olarak verimli işleyemiyor ne yazık ki. tek perdelik bir seyirlik sunmasına karşılık süresinin büyük bölümünü tekrarlara düşen bir anlatım üzerinden kuran oyunda beklenilen vurucu etki tam anlamıyla seyirciye geçemiyor.

    oyunun geçtiği mekanlar ve “kaçış 3” oyunundan sekanslar izlediğimiz dev ekranın olayların akışına uygun küp şeklindeki sahne tasarımı sayesinde sahne geçişlerini kolaylaştırıyor ve oyuna akıcılık kazandırıyor. çok detaylı olmayan dekor kullanımı olan oyunda olayların gelişimi oyunu izleyen seyirci üzerinde yer yer heyecan uyandıran anlar uyandırsa da genelini düşündüğümüzde durağan ve yer yer tekrara düşen anlatımı ile ortalama bir oyun izlememize olanak sağlıyor.

    oyundaki her oyuncunun belirli aralıklarla üç-dört karaktere birden bürünmesi ve bu farklı karakterlere hayat vermesi oyunda en aksayan yönlerden biriydi bana kalırsa.
    bu denli kısa sayılabilecek türde bir oyunda farklı karakterlere bürünen oyuncuların varlığı konuyu takip etmede en büyük handikap olarak yer alıyor. oyundaki bu negatif durum için belki de daha fazla oyuncu kadrosu düşünülebilir veya her oyuncunun hayat verdiği karakter sayısı bir veya iki kişiyle sınırlı kalabilirdi.

    ilgi çekici bir konuyu ele almasına karşın oyun metninin sahneye gerekli vuruculukta yansıtılamaması oyun açısından ortalama bir izlenim bırakıyor. oyunun sonu itibariyle en azından belirli bir mesaja ulaşsak da yer yer zorlama bir şekilde ilerleyen oyunun kalitesi seyirciyi tam olarak tatmin edecek düzeyde değil.

    oyun için verdiğim puan: 5,5
  • #cehennem’in yazarı jennifer haley’in üsküdar tekel sahnesi’nde başlayan yeni oyunu sanal ve gerçeği iç içe geçirerek sunuyor. cehennem oyunu ile benzer konular işleyen bu yeni oyun mükemmel sahne geçişleri ve kurgusuyla bizleri içine alarak, soluksuz bir seyir keyfi yaşatıyor.

    oyunda bilgisayar oyununa bağımlı birbirinden farklı gençlerin giderek gerçek hayatla sanalı karıştırması ve bu bağımlılığın dönüşebileceği uçlar öyle güzel anlatılıyor ki kendinizi bir gerilimin içinde buluyorsunuz. bilim kurgu atmosferinde sahneye koyulan oyun yenilikçi bir tiyatro anlayışıyla vermek istediği mesajı açık bir dille seyirciye ulaştırıyor.

    her bir oyuncunun farklı karakterleri canlandırması ve karakterleri küçük ayrıntılarla destekliyor olması bunun bize bir seçim olduğunu düşündürüyor. bu sebeple teknolojinin geldiği son noktayı ve bu durumun gençlerin üzerinde kurduğu etkiyi değerlendirdiğimizde son derece modern ve eğitici bir oyunun sahnelendiğini gözlemliyoruz.

    tüm bunların yanında genç oyuncuların enerjisi ve doğallığı göz dolduruyordu, her bir karakteri başarılı bir şekilde seyirciye geçirdikleri düşüncesindeyiz. bana göre oyunun çok dikkatli dinlenmesi ve hiçbir detayının atlanmaması gerekiyor. devlet tiyatrosunda sahnelenen farklı ve güzel bir oyun. kesinlikle gidilip, görülmeli.
  • #cehennem oyunu sahneleyen ve aynı zamanda rol alan metin belgin, bu sefer yine aynı ismin yazdığı oyunda rejisör olarak yer alıyor.

    oyun izleyici tarafından pek beğenilmedi. büyük sahnenin yarısı dahi dolmuyor. tabii bunda, izleyicinin sahnede en az bir tane, dizilerden tanınan meşhur birini görme aruzusu da var. bu oyunda izleyiciyi çekecek meşhur yok.

    oyunda karakterler birden çok kişiyi canlandırıyor. itiraf etmeliyim ki bunu çok geç keşfettim. çünkü özellikle genç oyuncuların kıyafetleri, tarzları o kadar benziyordu ki, farklı bir karaktere büründüklerini anlamam çok zamanımı aldı. bu kesinlikle büyük bir hata. zaten bu yüzden oyundan kopuyoruz. aynı tonda, aynı üslupla konuşan çocuğu sadece kapüşonunu çıkarttı diye farklı bir karakter olduğunu anlamamız bekleniyor. bu kadar bariz bir hata nasıl yapılmış anlamadım doğrusu. eğer bu kolay fark edilir bir durumsa ve bir tek ben anlamadıysam sözlerimi geri alıyorum.

    #cehennem'de 4 ya da 5 sene önce izlediğim aslı büşra sarınç büyümüş olarak karşımıza çıktı. yine aynı younda yer alan ahmet somers de bu oyunda yer alıyor. metin belgin'in seçimleri olsa gerek. oyuncular arasında rüyam perihan dirin'e büyük bir alkışı hak ediyor. aynı süreç içinde karmakarışık, giydirici ve kaçış 3 kımayete çağrı oyunlarında sahne alıyor. müthiş yorucu olsa gerek. oyundaki performansı ise basit diyaloglarda bazı abartı mimikler görmüş olmam. aslında sanırım sebebi şu, oyunun türkçe yazılmadığı ve çeviri olduğu rahatlıkla anlaşılabiliyor. bunu karakterlerin isimleri türkçe olsa dahi anlayabilirdiniz. tahmin yürütecek olsanız amerikan metni bile diyebilirsiniz. ve bize pek de yakın olmayan bu diyaloglarda bu mimikler yerinde olabilir ama bana gerçek gelmiyor.

    sahnenin tasarımı güzeldi. döner bir sahne çok yaratıcı fakat dekorlar bir o kadar boş. sadece dönen sahne ve duvarlar var, başka hiçbir şey yok.

    çok yoğun bir emek var biliyorum fakat maalesef beğenmedim. bu sezon, devlet tiyatroları'ndaki az sayıda vasat oyundan biriydi.

    gitmezseniz bir şey kaçırmazsınız.
  • dt'nin artı sahne'de izlediğim oyunu. bu sahnede ilk defa oyun izledim, "sinema salonu mu olsam, tiyatro salonu mu olsam?" derken ikisi de olamamış klasik bir avm tiyatrosu. öte yandan da yarım ağız da olsa tiyatro salonlarına yer vermeleri hoş.
    oyuna gelecek olursak eksilerine rağmen memnun ayrıldım. açıkçası yorumları okuduğumda biraz endişelendim. ama bi kere daha gördüm ki burada tiyatroyla alakası olmayan 3-4 kişi alt alta gerekçesiz eleştirimsi bi şeyler yazınca bir oyun kötü olmuyormuş. tiyatrolarcom'dan falan takip etmek daha sağlıklı olacaktır sanırım.
    oyunun eksilerine gelirsek metnin bir miktar hatalar içerdiğini söylemek mümkün. oyuncuların 3-4 farklı karakteri canlandırmaları bekleniyor ama bazı sahne aralarında kıyafet değişimini bırakın ayakkabı bağlayacak kadar bile vakit tanımayan ve bunun 4 oyuncuyla oynanmasını isteyen yazarımız neyi amaçladı? hakikaten koca bir soru işareti. ikinci eksisi, ilk sahnede daha başından izleyicinin oyundan kopmasına neden olacak yersiz hızın sebebini anlayamadım.

    öte yandan tüm enteresanlıklarına rağmen metin, dt'yi geçtim, tiyatromuz için oldukça yeni ve deneye açık. kadro da tam bir kuşaklar arası oyunculuk deneyi. iki eski ve iyi işlerde yer almış oyuncunun karşısında iki tane taptaze, gencecik oyuncu var. işin güzel yanı bu harmanın hiç sırıtmıyor olması. enes daniş ve aslı büşra sarınç enerjileri ve doğallıklarıyla aradaki tecrübe farkını fazlasıyla kapatıyorlar. onları birlikte izlemek oldukça keyifli. özellikle baba doug un oğlu ryan ile meditasyon yapmaya çalıştığı sahne genç oyuncunun ustasına yaktığı bir ağıt olarak izlenebilir. ayrıca oyunu izlerken bu tarz bi meta dil geliştirirsek ebeveynlerin ergenleri için hiçbir anlam ifade etmediğini ve ergenlerin sadece nereye kaçtığını değil nereden kaçtığını da görmüş oluruz. yazarın değinmeye çalıştığı nokta bağımlılık yaratan bilgisayar oyunlarını aşıp uyuşturucuya, şiddete, intihara olan meyle kadar çekilebilir.

    iyi takip edilmezse sıkılabileceğiniz bir oyun. animasyonlar baştan sona koyu bi tonda gidiyor, bence gerginlik tırmanarak artmalı ve zirveye ulaşmalı. ama bu da bir tercih. oyunda sürekli gördüğümüz tam çözüm ifadesi bilgisayar oyunlarında geçen, oyunun nasıl oynanması gerektiğinin bir açıklamasıdır. gerçek dünyada kalarak sanal alemde olanları anlamamız pek de olası görünmüyor, bu tarz bir kurgunun oyun sektörüne taşınması an meselesi, güncel oyun teknolojisi bunu karşılayabilecek düzeyde, kafamızda gözlüklerle zombi kovalarken senaryoya annemizi katmasak iyi olacak gibi ame. gidin, görün insanlığın sınırlarını zorladığı konulara bir de tiyatrodan bakın. ben olsam sırf rüyam perihan diriniçin bile giderdim..
  • istanbul devlet tiyatrosu sahnelemesiyle tek perde ve yaklaşık 75 dakika süreli jennifer hailey oyunu. aynı yazarın #cehennem isimli sarsıcı oyunu da yine istanbul devlet tiyatrosu tarafından sahnelenmişti. karşılaştırma kaçınılmaz olduğu için baştan belirtmeliyim ki kaçış 3: kıyamete çağrı, #cehennem kadar sert çarpmıyor. #cehennem’in metni çok kuvvetli ve aslında sanal gerçeklik ile ilgili en temel sorulara ve sorunlara neredeyse eksiksiz değiniyor. kaçış 3’te ise daha çok gençlere yönelik riskler odağa alınmış. tabi “etliye sütlüye dokunmayan orta sınıf” güzellemesine giydirmeden de geçmemiş.

    oyunun en büyük eksisi daha önceki yorumlarda da değinildiği üzere, tüm karakterlerin 4 oyuncu ile oynanmasında. bu durum oyunun sonuna kadar ciddi karmaşaya yol açıyor. keşke daha geniş bir kadro tercih edilseymiş. oyunculuklar da bütün mahalleyi aynı oyuncular oynadığı için tekrara düşmüş hissi veriyor. bu konu gerçekten oyunu baltalamış adeta.

    oyunun en büyük artısı ise sanal gerçeklik ekranıyla birlikte döner sahne tasarımı. çok dinamik ve etkileyici bir sahne kullanımı. buna bağlı olarak ışık yönetimi, sürekli değişen dekor ve müzikler de iyi.
hesabın var mı? giriş yap