• birkaç yıl içinde üç kere gittiğim, üçünde de "bir daha gelmeyeyim madem" dediğim center. buna rağmen üç olmasının sebebi, gerçekten burnumun dibinde olması. öyle olunca "aman canım nolacak" diyorsun.

    çok şekilli işler için gitmedim, fotokopi filan yani, baskılık bişey yok. bu kelimeyi kullanmak da istemezdim ama, çok suratsızlar ya. "ne var niye geldin" der gibi davranıyorlar. haa hatta bak bu üç gidişimden birinde hiçbir şey yaptırmadan çıkmıştım bak şimdi hatırladım, çünkü giriyorsun, ortada bir sürü insan var ama kiminle muhatap olacağın belli değil, karman çorman bir sistemsizliğin içinde sana yardımcı olacak birini bulman gerekiyor. bir kimse de demiyor ki konu nedir. girdiğimde kalabalıktı, yine tabii kimse kapıdan giren çıkanı iplemiyordu, ben de çıktım napim. "şey pardon çok özür dilerim bölüyorum ama bak nolur affedin" diyerek araya mı gireyim veya "kim lan buranın sorumlusu!" diye olay mı çıkarayım napayım.

    valla çok sevimsiz bir yer. benim burnumun dibi olmasa gitmem, hatta olsa dahi gitmeyebilirim.
  • boktan bir firma. boktan bir hizmeti var. çomar sürüsü.

    uzak durun paranızı çöpe atıp üzülmeyin... 5 dakika daha yürü bir sürü yer var. cemil'e filan gidin ne bileyim.

    kurumsal bir şirket için toplu kupa baskısı yaptırdım rezil olduğumla kaldım.
    resmen ayıplı mal satıyorlar ve bunu ilettiğinizde de ultra aymaz bir modda pişkinlik yapıyorlar.

    ürünleri teslim almaya gittiğimde kupalarda bir gariplik olduğunu ve numune baskı yaptıkları kupa ile farklı olduğu fark ettim. paşalara da bunu söyledim. verilen cevap şu: o kupaların tükendi, bunlar yeni kupa ve herhangi bir sorun yaşamazsın. neyse dedim hadi çok içime sinmese de aldım. zaten burda benim salaklığım başlıyor. ama ertesi gün teslim etmem gerekiyordu, başka yere artık yaptıramayacağımdan mecbur kupaları teslim aldım. 3 hafta sonra acı gerçeği müşterimden öğrendim ki kupaların üzerindeki baskılardan eser yok ve kupalar ufalanmaya başlamış ...

    ben de efendi gibi gittim (ahlaklı esnaf zannettiğimden) aynen aktardım durumu. tabi ki kusurlu mal sattıkları kabul etmeyip kullanım hatası olduğunu söylediler. kullanım hatası ne lan? bariz ayıplı mal işte. ya sabır çektim, dedim ki bunu olumsuz olarak internete yazacağım. o da resmen yazılan olumsuz yorumları da çok takmadığını net bir biçimde söyledi.

    bir gün sizin de başınıza gelir, burdan alışveriş yapmayı kesin. hatta memleket olarak çomar'dan alışverişi kesin. herkes haddini bilecek.
  • gitmeyin.

    ben daha önce bir kere gelip “bir daha geleni s*ksinler” diyen biri olarak bugün yine pazar günü açık bir yer bulamadığım için gelmek zorunda kaldım. şu anda boş bir masanın önünde muhammet bey’in gelmesini bekliyorum. hayır yani kapanmalarına da yarım saat kaldı diye laf yaptılar beş dakika önce. madem öyle niye bir an önce halletmiyorsun işimi. muhammet bey yok ama onu beklemek lazım. suratınıza bakmayan geri kalan 5 çalışan yapamaz kesinlikle onun işini çünkü.

    bir tane elemanları var onur diye, onun dışında selamınızı bile almıyor adamlar. geçen sefer de resmen azarlayarak yaptırmıştım işimi. bu sefer de daha ne kadar beni burada ayakta bekletecekler diye merak içerisindeyim, zira bu entryi bitirdim hala muhammet bey gelmedi.

    bir daha geleni gerçekten s*ksinler. onur sen de kaç kurtar kendini.
  • hayatımda gördüğüm en suratsız, en kaba, en umursamaz insanlar burada çalışıyor olabilir. umurlarında değil müşteri. nasıl olsa çok müşterileri var. nasıl olsa gelen geçen buraya giriyor. çok paraları var herhalde.

    az önce girdim baktım, başka birileri daha aynı şekilde düşünüyor mu diye ama pek ihtimal de vermedim. öyle olsa diyeceğim ki ben manyağım.

    düşünün ki bir copycenter için birisi gitmiş entry girmiş. manyak olması lazım değil mi? öyle normal bir yer olsa copycenter için uğraşmazsın çünkü.

    yok ama var işte. çünkü yanılmıyorum.

    aşağı salınırken solda. azarcopy.

    her seferinde yeni bir azar. azarcopy. müşterinin hak ettiği işletme.

    edit: konu kişisel değil, kadıköy esnafı bir değişmeye başladı. hayırdır inşallah.
  • burda 15 liraya tişörte baskı yaptırdım ve 40 derecede tek yıkanmayla baskı soyulmaya başladı.
    hayır yani ben bile evde kendim tekstil boyasıyla tişörte yazı yazıyorum da çıkmıyo. adam gibi olsun diye 15 lira verdim, 2 liralık boyayla daha kalıcı çizim yapıyorum, hem de en az 4 tişört çıkıyo.
  • yıllardır mecburiyetten gidip geldiğim, beş karış suratla dolaşan çalışanlara sahip işletmedir.

    şimdi google'dan copy center ararken başlık karşıma çıktı da, sinirlendiğim şeyler aklıma geldi. yaptıkları işi kötü yapıyorlar diyemem. olması gerektiği gibi her işinizi çözebilecek potansiyelde bir yer. fiyatları da uygun. ama her defasında adamlar para kazanmak istemiyormuş da, ben hayrına zorla iş yaptırıyormuşum gibi hissediyorum. çözemedim gitti.
  • saygısız bir işletme.gidilmemeli bence.kadıköy rıhtımda derya iş merkezinde çok daha iyi yerler var.
  • başlık altında yeterince ''övülmüş'' işletme.

    burada çalışanların ortak özellikleri çalışmak istememeleri.
    elimde harici bellek bekliyorum, birisi aldı, çalıştığı bilgisayara taktı ve ortadan kayboldu.
    beş dakika bekledim kendisi tekrar teşrif etti fakat belleği elime tutuşturup başka bir çalışana yönlendirdi.
    beni bekletmek istemediği için yapmış bunu.
    diğer çalışan masasında bacakları açmış metrodaki sığır amca gibi beklerken başka bir çalışan kendisini düzgün oturması için uyardı.
    çıktı alması yine dakikalar sürdü.
    bu arada dükkan boş.
    çıktılar için kasaya giderken çıktıyı alan elemanın fiş yazması gerekiyormuş.
    bunu da bekledik.
    sonra elimizde fişle, kasada çalışan personelin yan tarafta yaptığı sohbetin bitmesini bekledik.
    tüm bunlar olurken sürekli söylenmemize rağmen süreç zerre kadar hızlanmadığı gibi bir tepki gösteren de olmadı. yani rutinleri bu sanırım.
hesabın var mı? giriş yap