• hayatımın önemli bir bölümünün geçtiği, hayatım.
  • heralde istanbulun en çok bilinen, en kalabalık, en ilginç caddelerinden biridir. ilk aklıma gelen yağmurda çekilmez bir yer olduğudur. kaldırımlar yağmurda hatta yamurdan bir iki gün sonraki süreç içinde bile bir mayın tarlası gibidir. yerinden çıkmış, kırılmış, kaldırım taşlarının altına biriken su öbekleri, üzerlerine bastığınız an üzerinize sıçrayıp, bir araba küfür etmenize sebep olabilir. zaten yürümek zordur kadıköy rıhtımda. inanılmaz omuz omuza bir kalabalık özellikle haftasonları, ve en özellikle dershane çıkış saatlerinde yürümeyi eziyet haline dönüştürür. bu durumlarda yapılabilecek en iyi şey caddeden yürümektir. trafik abuk subuk iki üç sıra park eden araçlardan dolayı sürekli yoğun akıcı olduğu için bu cadden yürümek kolay olacaktır. öte yandan seyyar satıcıların yoğunluğu ve zabıta ve polisler sayesinde hakikaten sürekli "seyyar" oldukları için keşmekeşe katkıları çok büyüktür. kazak,ayakkabı satanlardan, beblere oyuncak satanlara; 2.el çalıntı cep telefonu satanlardan, yazıcıoğlu önü cdcilerine, kadıköy rıhtım pazar yeri gibidir. gece saat 23.00 den sonra ise durum farklılaşır, etraf tenhalaşır ve rıhtım kendini taksicilere ve en önemlisi seyyar fast foodculara bırakır. soğuk sandviçciler, pilavcılar ve dürümcüler akşamdan kalmalara ve taksicilere hizmet verir. içki unsuru olduğu için hepsi birbirinden leziz gelir insana, belki de gerçekten lezizdir.
  • ciftlere sarkma olaylarinin had safhaya ulastigi yer
  • bu milletin ne sikim bi millet olduğunu anlamak için mükemmel bir gözlem alanı...
  • çingenelerin darbukaları, balıkçıların balıkları, beşiktaş iskelesine ya da eminönü iskelesine koşuşan insanları, şip şak fotoğrafçısı, fenerium kamyonu ve sevgilisini, eşini, dostunu bekleyen insanları ile dolan, taşan, sevilen mekan.
  • -cd lazımmı abi?
    -yok.
    -program lazımmı abi?
    -yok saol..
    -hayvanlı var abi!!?*
    -...
  • kadıköy belediyesi tarafından inatla içine sıçılmaya çalışılan mekan. tüm sahili boyacıların egemenliğine bıraktıktan sonra son olarak çay bahçeleri ve çocukluğun huzurlu anılarına ev sahipliği yapan evcil hayvan dükkanlarını yıkarak kendine yakışanı yapmış, tarafımdan ayakta alkışlanmıştır pek sayın belediye başkanımız.. kendisine bir kilo şöbiyet alıp tebriğe gitmektir niyetim. " ne güzel aldınız elimizden kadıköyümüzü"
  • istanbul a ait her türlü ulaşım vasıtasının buluşma noktası olan yer ayrıca balık ekmek, çiçekçi, simitçi , darbuka sesleri ve bilumum festival - gösteri tertiplenen açık hava mekanı
  • balıkçılarının rekabet halinde oldukları mekan-ı kadıköy'dür. sahildeki balıkçılar birbirlerine acayip kin duyarlar ya da ben öyle anladım. büfenin yanındaki balıkçıdan 2.5 ytl'ye ekmek arası isterken birden adam bağırıverdi:

    -gelin görün gençler kimden alıyor balığın hasını! çapulculardan balık yemeyin, gelin, gelin... (benim aşırı derecede götüm kalkmış vaziyette, bu arada 10-15 metre ilerdeki balıkçıya sert gözlerle bakıyor bu balıkçı abimiz)

    karşıdaki balıkçı denilenleri duymuş olacak ki:
    -kolpalar, ibneler yiyemez bizim balığımızı. sadece has delikanlılara balıkkk. (bu arada sanki bana bakıyor gibi hissettim ki bakıyordu eminim*)

    bütün kadıköy ruhtımındaki kişilerin gözü benim üzerimdeydi sanki, adam rant hırsı ile beni neredeyse ibne ilan etti. şimdi dönüp "ne diyon ulan" desem beni denize atacak (iri yarı bir herif), "balık yiyelim derken balık olacağız" dedim ve tüm ezikliğimle otobüs duraklarına doğru yolu adımladım, "kapitalizm böyle şey olsa gerek" deyiverdim. *
hesabın var mı? giriş yap