• (bkz: kime gore neye gore) demisim ben 1 ay once ama gecen aksam pearl jam zirvesine giderken gece bos sokaklarda yururken anladim kadikoyun ne ayricalikli bir yer oldugunu...

    uzun lafin kisasi dogru bir onerme...
  • (bkz: fenerbahce)
  • bazen buna inanıyorum, mesela en güzel şeyler orda oluyor ya da oranın dolaylarında.

    mesela gidemeyeceğim bir etkinlik daha, bülent ortaçgil ve erkan oğur konseri. ikiside aynı anda hemde. tek seferde, aynı sahnede vs. çok güzellik yani , ama ben yokum.

    yine bana hüsran.
  • daha önce 10 yıl kadıköy'de yaşayan biri olarak katıldığım tespit. şu an danimarka'nın bir sahil kasabasında eski günleri hatırlayarak ve balık avlayarak geçiyor günlerim.
  • kadikoy asla bir taxim degildir.gecenin erken saatlerinde yasam seyrelir,hareket azalir.
    yalnizligin felsefe,yalnizlarin sovalye oldugu kadikoy sokaklari sessiz cigliklarin ve gorunmez isiklarin sahibi olan ,insanlarin farkinda olmadigi azinliga kalir.
    onlarda birbirlerinin farkinda degillerdir aslinda..
  • son on onbeş yıl içinde kadıköy'ün eminönü'ne dönmesi neticesinde insanın kulağına nostaljik gelen bir söz öbeği. tabi eminönü'ne döndü dediysem şimdiki eminönü değil on onbeş yıl öncesinin eminönüsü tabi.

    yıllardır süregelen kazılar kadıköy sahili boyunca devam etmektedir. minibüs durakları ve otobüs durakları insanların denize ulaşmasına engel olmaktadır. meydanda da sürekli göçebe çadırları kurulup kazara denize ulaşmak engellenmek istenir. ayrıca kıyı boyunca demir parmaklık çekilerek "yeteeeeer" deyip kendini denize atacak insanların önüne geçilmeye çalışılır. zaten rıhtım caddesi boyunca yerleştirilen parmaklıklar öncü birliklerin denize ulaşması için epey bir başarılı olmuştur.

    altı yaşında koşuyolu'ndan kadıköy'e kendinden bir yaş büyük abisi ile otobüse* atlayıp rahatlıkla inip muvakkithane caddesi'ndeki babasının işyerini ziyaret edip vaktiyle bu ayrıcalığı doya doya yaşamış biri olarak, günümüzde, şimdiki karmaşayı ve saçmasapan şehircilik anlayışını teneffüs etmemek, gerçeklerden kaçmak adına haftalardır kadıköy'e adımını atmamış biri olarak söz konusu söz öbeği ile yüreğim dağlanmaktadır. o kadar ki artık karşı'ya geçişlerimde curcunaya dönmüş kadıköy yerine marmaray kazısı devam eden üsküdar'ı tercih edebiliyorum; gezip görmek içinse sadece moda'da eski günleri yad etmek için şöyle bir dolaşmaya gidilebiliyor, o da arabayla, camlar kapılar kapanıp kitlenip kadıköy merkezini kazasız belasız geçmeyi başararak.

    teşekkürler selami*.
  • moda'ya dogru giderken yolun kenarindaki levhalarda gorulebilecek soz obegi.
    ''kopeginizin diskisini posetlere koyunuz'' yazisinin altinda gecer.

    ha kadikoy'de yasamak gercekten ayricaliktir. insanlar daha seckin gorunurler. sokaklari gunduzleri liseli dershane gencligiyle doludur, kalabaliktir. ama kesinlikle taksim'deki gibi nereden geldigi belli olmayan insanlar, kargasa yoktur. ucuza guzel seyler atistirabileceginiz nice mekanlari vardir. barlar sokaginda cok guzel eglence yerleri vardir, moda sahili cok guzeldir. (kadikoy'den kasit boga'nin bahariye tarafidir).

    son donemlerde eminonu-besiktas iskelelerinin oldugu yerler korkunc bir hal almistir. yazicioglu ve dolmuslarin oldugu yerler cekilmezdir, kaos ortami vardir. biraz bahariye'ye dogru yurudugunuz zaman rahatlarsiniz. sahaflardaki kitap kokusu sizi saracak, sokaklari icinde kaybolabileceginiz derecede kendilerini size sevdireceklerdir(birbirine benzerler, dogrudur)

    ozetle kadikoy sicaktir, koy sicakligi vardir. hala anadolu yakasini sevemeyen insanlarin bir sans daha vermeleri gereken yerdir. (sans vermeyin ki kalabaliklasmasin, havasi bozulmasin)
    (bkz: kadikoy un ortasinda evi olmak)
hesabın var mı? giriş yap