• okullarda ders olarak öğretilmesi ve tüm vatandaşların beynine kazıyana kadar anlatılması gereken çok önemli iki ilkedir.
  • (bkz: kadın beyanı esastır)
    (bkz: masumiyet karinesi)

    kendi başlıklarında incelenmesi daha doğru olan iki ayrı kavramdır. masumiyet karinesi kaynağını kanundan alan bir konsepttir, bu bakımdan kadın beyanı esastır ilkesinden ayrılır. zaten ikisi bambaşka şeylerdir, beraber incelemek pek yerinde değildir kanımca.
  • yüksek öğrenime kadar öğretilmemesi gerekir bence. ergen dönemlerinde bunu öğrenen insanlar, kötüye kullanmaktan çekinmeyebilirler. öğretmenine, babasına, kardeşine, kuzenine, sınıf arkadaşına karşı bunu koz olarak kullanmaya çalışacak aklıevvel tonla insan mevcut ülkemizde.
  • ilki yargıtay içtihatlarıyla, değişen koşullar ve gereksinimlerle ortaya çıkmış bir kavramken, diğeri magna carta’dan itibaren uygulanan, yüzlerce yıllık evrensel bir hukuk ilkesidir. dolayısıyla çok kıyaslanacak bir durum ortada yoktur.

    öte yandan, mesele kıyaslamak veya üzüm yemek değil de, başlıktaki gibi bu iki kavramın birbiriyle çeliştikleri gibi bir algı yaratmaya çalışmaksa, hukuk tekniği açısından bu da mümkün değildir. her zamanki gibi, güzel ülkemizde sapla saman birbirine karışmaktadır. ceza yargılamasında aslolan maddi gerçeğe ulaşmaktır, dolayısıyla masumiyet karinesinden ödün verilmesini gerektiren bir durum da bulunmamaktadır.

    şu cehalete de bir açıklık getirelim; kadın beyanının esas olması demek, kadın beyanı ile adamın suçlu bulunup ceza alması demek değildir. yargılama yapılır, deliller toplanır, şüphe giderilir, ceza verilir veya verilmez. kadının beyanı yargılamanın yani kovuşturmanın başlatılması için esastır.
  • kısacası kimse kendine güvenmesin, bir beyan ile meydan dayagı + silivriyi boylarsınız demektir. hatta dünyanın öbür ucana bile gitmeniz bunu değiştirmez. ayrıca milyarder olmuş olmanız bile bişeyi değiştirmeyecek. kendinizi hemen akşam haberlerinde bulup, bir anda sizden nefret edecek milyonlarız olacak ve ciddi servet kaybedeceksiniz, hatta işinizi bile yada herşeyinizi.
  • kadının beyanı esas olunca millet linç ediyor sonra mahkemede yalan olduğu ortaya çıkıyor. bedel ödemek yok. böyle örnekleri çok.
    metroda vb de bir kadın “ bu bana tacizde bulundu dese “ hapı yuttuk demektir.
  • feministler gelip hepimizi tokatlayacak şimdi.
  • (bkz: mağdurun beyanı esastır)

    öncelikle bunu neden kadının beyanı olarak öğrendiğinizi bir sorgulayın.

    mağdurun beyanının esas olması mağdur olduğu iddiasında bulunan insanın her dediğinin doğru olarak kabul edilmesi değildir. bu beyana göre bir işlem başlatılmasıdır. yani bir erkek olarak siz de mağdur olarak başvuru yapıp ciddiye alınabilmesiniz. bunu olmadığı durumlar da hukuksuzdur, mesela erkek adamsın bi tane vuramadın mı diyip yollayan polis gibi olabilir. ama bunun suçlusu tabi ki yüksek ölçüde mağdur olan kadınlar değil cinsiyet eşitsizliğidir.

    siz bunu kadının beyanı olarak algılamakta ısrar ediyorsunuz, değil. erkekler bu konuda haksızlığa uğruyor mu uğruyor, o zaman haklarınızı arayın kadınları ya da feministleri suçlamak yerine. bence yine cinsiyet eşitsizliği yerine feministleri sorumlu görme damarının şey olmuş, bi sakinleşin.

    neyse beyanın esas alınmasında masumiyet karinesi yine geçerli oluyor. bir insan sizden şikayetçi olduğu için suçlu olmuyorsunuz. bir insan sizden şikayetçi olduğu için inceleme başlatılıyor. bir insan sizden şikayetçi oldu diye size saldıran insanlar varsa onlar da suç işliyor, bir mağdur olarak şikayetçi olabilirsiniz.
  • ikisi birbirine tamamen zıttır. birisi evrensel hukuk kuralı iken, diğerini feministler icat etmiştir.
  • kadın beyanı esastır demek düpedüz cinsiyetçiliktir. bunu söyleyen kişinin söylediği başka hiçbir şey dikkate alınmamalı, eline herhangi bir güç verilmemeli, çocuk yetiştirmesine izin verilmemelidir.

    yanına yüzyıllardır uygulanan bir olayı koymak olsa olsa rezil bir "daha masum" gösterme çabasıdır.

    uyanın.
hesabın var mı? giriş yap