• abartılmadığı, kişinin mutluluğunu engellemediği sürece olmalıdır. her türlü insani duygularda kadın veya erkek ayrımı olmaz aslında, yani ilişkilerde sıradanlığı yaşatanlara karşı gururun devreye girmesi gerekir. kapris içermeyen, kibire boğulmamış gurur, arsız ve yüzsüzlükten iyidir.
  • kertenkele kuyruğu gibidir.

    aşkı görünce oracıkta pırt diye bırakıveririz, neyse ki tekrar çıkıp serpiliyor.
  • ilişkilerin tahriş olmasında güçlü bir öneme sahiptir. tanıdık birinin lafına en son ne zaman alındığımı hatırlamam bile. lakin ki kadına laf söz edilmez, kadın şöyle ağız tadıyla bir sevilmez.
  • erkek gururundan çok da farklı olmayandır. gurur gururdur anasını satayım insana dair bir özellik sonuçta kadın erkek olarak ayrılamaz diye düşünüyorum. çünkü şimdi gidip erkek gururu diye başlık açsan aynı şeyleri ona da yazabilirsin.
  • giyilen kıyafetle doğru orantılı olduğunu düşündüğüm.

    kendine göre güzelse ondan aşağılara bakmaz, ilgilenmez, önemsemez, duymaz ve bencildir. ertesi gün spor kıyafetleri içinde seninle çok samimi ve cana yakın bir biçimde iletişime geçebilir.

    bunlar günlük gözlemlerdir.
  • dostoyevski'nin kadın karakterlerinde fazlasıyla bulunan gereksiz bir hede.
  • kadın zekasının, rasyonellikten, duygusallığa doğru meyilli olduğu sürece gurur katsayısı artar.
    kadın, gururu duygusallığından öte gelir. bazen mazoşistler gibi bu gururları yüzünden kendilerine acı çektirmekten sıkılır gibi bir halleri olmaz.

    zaten kadının yani partnerinizin zekası rasyonelliğe meyletse, ibre o yöne doğru kaysa, hata yapacak davranışlar minimize olur. böylelikle de gurur yapılacak bir davranış görülmesi sıfıra yakınsar.
    ek olarak özrün kadını erkeği yok. ortada bir hata varsa eşek gibi geç de olsa özür dilenmeli. biri yoksa gurur mu dedi? ortada bir hata varken o hata derhal telafi edilmeli.

    bu arada, kadının zekasının duygusal olması kendi kabahati değil kesinlikle. kadının yaptığı gurur (bazen de kibirle karıştırılır) bazen ömür boyu sürebilmekte. bunu nereden mi anladım?
    2 babaannem var. biri öz diğeri üvey. dedem, öz babaannemi üvey ile aldatıyor. uzun bir mühlet sonra kalp krizinden ölüyor.

    soruyorlar hakkınızı helal ediyor musunuz?
    -etmem!

    o kişi öz babaannem. aldatıldığı için, toprağa verilen dedeme hakkını helal etmiyor. burada saptırılan şey bence kibir. neticede birinin gurur yapması, hatasını nasıl telafi edemeyeceğinden öte gelir.
  • canlı canlı ülke insanın yüzüne tokat gibi gösteren; sapını, hücresini ve özüne kadar mı bilmem ama nezdim de arkasın da kimse olmadan, ne şiş yansın ne kebap insanları vb. kimseler gibi ne boyun eğmiş ne de görmezden gelmeyerek içinde bulunduğu durumun içeriğinde ölüm olmasına rağmen duruşundan taviz vermeden örnek gösterilecek kişi dilek özçelik dir.
  • "gönlünün, canının bütün gücüyle hissettiği bir aşkı böyle bir armağanı istemeyen, değerini bilmeyecek olan birine verme... onurlu ol."

    jane eyre, charlotte bronte
hesabın var mı? giriş yap