• levent dolaylarında böyle bir kuaförün olduğuna dair bir duyum almıştım, kalktım gittim.
    "jennifer aniston'ınkiler gibi olsun" dedim, iki saatlik bir uğraş sonunda kumral ama yeşile çalan saç elde ettik. iki gün geçti aradan, belki yeşil arada kaynar gider dedim, sabrettim ama gitmedi. adama* tekrar gidip "düzelt bunları" dedim, "abla bakır yükleyelim" dedi, "yükle o zaman" dedim.
    havluyu bir açtık, kafa turuncu, havlu turuncu, yer gök turuncu. eve gidip uyudum, sandım ki uyanınca renk kendiliğinden düzelmiş olacak. düzelmedi. başka bir kuaföre gittim, dedim ki bu bakırı yok et, naparsan yap, o da simsiyah yaptı. jennifer aniston'a benzemek isterken michelle obama'ya döndüm.
    sabahtan beri köşelere çömelip ağlıyorum kırkın* beni diye yalvarıyorum kimse kırkmıyor.
  • (bkz: ideal kuaför)
  • (bkz: açık çek)
  • japon bilim adamları bunun üzerinde çalışıyorlar..
    bu icattan sonra artık her şey çok farklı olacak emin olabilirsiniz..
  • bu kuaför ve şubeleri sadece ütopyadadır.

    yok boyle bi$ii???

    lakin $oyle bi$iiler war belki alakalidir:

    (bkz: laftan anlamayan kuaför)

    (bkz: saçın amına koyan kuaförler)

    (bkz: kuaförden koşarak çıkan gözü yaşlı kız)
  • "kadına gökyüzünde düğün var demişler, merdiven nerde diye sormuş" konuyla alakasız bir atasözü ama her zaman konu ne olursa olsun konuşmaya özlü sözle başlayan tonton dedelere özendiğim için böyle bir giriş yapmak istedim. saç rengi nedir? sarıdır, siyahtır, sen kalkıp sarının 75 tane tonunu, siyahın mavilisini, kestanelisini çıkarırsan, adam da tutturamaz tabii, boya dediğin şey de kul yapısı. benim berberim çocukluk arkadaşım, subay tışarı oluyorum, daha iki kez üst üste subay olamadım, bi subay oluyorum bi başçavuş.
  • kadını, istediği rengin onun boyadığı saç rengi olduğuna inandıran, ikna kabiliyeti yüksek kuafördür.
  • esine az rastlanan kuafordur; ama vardir. oran vermek gerekirse su sekilde:
    yilda en az uc kez kuafore gidiyorsam,
    en az otuz yasindaysam (hani, otuz birime daha girmedim),
    on bes yasindan beri kuafore gidiyorsam (hani kendi basima),
    minimum 45 kez kuafore gittim demek (hani, kocam da arkamda okuyo diye sayilari kuculttum biraz).
    bu kucuk sayinin gercekte vermis oldugu tecrubeyle diyebilirim ki memnun kalabilecegin, hani idare eder bile diyebilecegin bir kuafor muhakkak bulursun ama degerini bilip hemen telefon numarisini alir misin o ayri (kisisel telefon nosu, dukkanin degil. dukkani degistirir kalirsin sen acikta te oyle). aslinda bundan muzdarip olanlar (bunun bedeli saclari ile en agir bicimde odeyenler) avinin ustune atlayan aslan gibi boynuna atlar, telefon numarasini alir. bu musteriler aslinda suluk gibi yapismaktadir esine az raslanir kuafore. hatta, bu kuafor randevu sistemiyle calisir. musterilerini yillardir tanir, musterilerinin arkadaslarini, ailesini vs. o evlenir, sen taki yerine kiymetli bir makas takarsin. sen evlenirsin, o gelin basini yapar beles vs.

    kisisel edit: yaklasik on senedir ayni kuafore giderim; cevremdekileri de ceker gotururum. bu arada ulke degistirsem de kuaforumu satmadim, ne sadigim ama yahu. boburlenmemek elde degil. rapunzel gibi de olsam, beklerim istanbul'a gelmeyi. saka bi yana riski goze alamadim be sozluk. zaten bendeki saclar bi cins. dogrusu sozluk, sorun benim saclarimda, yetenekli bulmak da zor bu donemde. herkesin elinde palet gibi makas ama...
  • kendi kuaförüm sanırdım.. geçen hafta farkettim ki ; o saç rengini tutturmuyormuş ben salak gibi razı oluyormuşum olsun ama cıngar çıkardım rahatladım, yok ole bi kuaför ben soliyim de..
hesabın var mı? giriş yap