• insanoğlu meraklı, insanoğlu zeki, üretken, ilerlemeci. tarihin hiçbir evresinde durmamış m.ö. 4200’lü yıllardan beridir sürekli bir şeyler buluyor, icat ediyor, keşfediyor. mesela m.ö. 4241 yılında mısırlılar ilk hassas takvimi yapmışlar, m.ö. 3200 yılında sümerler tekerleği bulmuşlar, yine m.ö. 3200 yılında sümerler yazıyı kullanmışlar, m.ö. 3000 yılında mısırlılar hiyeroglifi bulmuşlar. m.s. 999 yılında bir keşiş ilk mekanik saati bulmuş, 1045 yılında bir çinli ilk portatif matbaa harflerini keşfetmiş, 1280 yılında italyan armati gözlüğü icat etmiş. neler icat edilmemiş, bulunmamış ki hesap makinesi, logaritma cetveli, buharlı makine, telgraf, barometre, paraşüt, çiçek aşısı, ambulans, lokomotif, stetoskop, sıcak hava balonu, çekim yasaları, ilk fotoğraf makinesi, narkoz, güneş sistemi yasaları, teleskop, dünya haritası, sinema makinesi, yürüyen merdiven, kapı anahtarı, içten yanmalı motor vs. ve daha yüzlercesi.

    ama 1800lerin ortasına kadar süren bu baş döndüren ve umutlandıran çalışmalar bir anda bir kırılma yaşamış ve başka bir yöne kaymış. peki, neden böyle bir gelişme olmuş? neden bilim adamları böylesine hırsla ve iştiyakla insanlığı ilgilendiren buluşlara imza atarlarken, bir anda başka şeyler tasarlamaya, başka şeyler icat etmeye başlamışlar.

    mesela neden 1843 yılında mors alfabesi, 1846 yılında narkoz bulunurken, 1849 yılında çengelli iğne bulunmuş? niye art arda çamaşır makinesi, buzdolabı, elektrik süpürgesi, mikrodalga fırın, naylon, paslanmaz çelik ve mutfak eşyaları icat edilir tasarlanır oldu? neden buna paralel olarak yine art arda tabanca, makineli tüfek, dinamit, top, roket, füze, tank gibi savaş araçları kardiyografi cihazı, yapay organlar gibi sağlık ürünleri bulunur, icat edilir, tasarlanır oldu? neydi bilim insanlarını yollarından saptıran ve başka mecralara sürükleyen?

    gelin bunun cevabını wikipedia’dan aldığımız bir açıklama ile izah etmeye çalışalım. “…ingiliz kadın yazar mary wollstonecraft'ın feminist olarak adlandırılabilen “a vindication of the rights of woman” (kadın haklarının müdafaası) (1792) adlı eseri bu konuda ilk çalışmalardan biridir. feminizm 19.yüzyılda kadınlarda adaletsiz davranıldığına ilişkin inanç arttıkça organize bir hareket haline geldi. feminist hareketin kökleri ilerlemeci hareket özellikle de 19.yüzyıldaki reform hareketi içinde yer almaktadır. harekete féminisme adını veren kişi ütopyacı sosyalist charles fourier'dir (1837). fourier, 1808 gibi erken bir tarihte kadın haklarının genişletilmesini tüm toplumsal ilerlemenin genel prensibi olduğunu öne sürmüştür. ilk kadın hakları toplantısı new york, seneca falls'da 1848 yılında yapılmıştır. 1869 yılında john stuart mill “the subjection of women” (kadınların köleleştirilmesi) kitabını yayınlamıştır…” kafanızda bir şeyler canlandı mı? icatlardaki kırılma noktası ile feminizm fikrinin ilk ortaya çıktığı tarihi denk getirebildiniz mi?

    evet, sevgili arkadaşlar 1800lü yılların ortalarına kadar diğer her şey gibi erkek hâkimiyetinde olan bilime kadınlar el atmaya başlamış ve erkeklerde davranış bozukluğu meydana gelmiştir. kadınların bilinçlenmesi, gittikçe artan bir şekilde söz sahibi olması neticesinde erkekler daha önce hiç aşina olmadıkları bir döneme girmiş ve bunun neticesinde lazer’in, kalp naklinin, röntgen’in, uçağın, bilgisayarın icadı uzun yıllar sonrasına kalmış, onun yerine bilim insanları çengelli iğne, çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık makinesi, dikiş makinesi, vs. derdine düşmüştür. bu kadınların erkekler üzerinde kurduğu baskının, feminizm fikrinin ortaya çıkmasıyla ilişkilidir. ne zaman ki kadınlar erkek hâkimiyetine son vermek için yola çıkmışlar, o zaman bilim dünyası bir kırılma yaşamıştır.

    makyaj malzemelerinin bulunması, saç şekillendiricilerin icadı, pedikür, manikür hep bu zamanlarda ve ne tuhaftır ki erkek bilim insanları tarafından bulunmuştur. bu kadınların uyanışının bir ürünü olduğu kadar, erkek milletinin kadınlara düşkünlüğünün de bir sonucudur. karısına, sevgilisine, metresine yaranmak isteyen bilim adamı onun işine yarayacak şeyler icat etme derdine düşmüştür. eskiden her başarılı erkeğin arkasında yer alan kadın 1800lü yılların ortalarında onun önüne geçmiş, bilimi destekleyen değil bilimin kendisi için var olduğunu düşünen bir portre çizmiştir.

    bu süreç feminizm kavramının sindirilip, insanlığın bu konuyu rayına oturtmasıyla bitmiştir. bunun ardından zaten arka arkaya insanın dudağını uçuklatacak gelişmeler sağlanmıştır. internet, uzaya gitme, aya ayak basma, bilgisayar, bilişim teknolojileri, sağlık sektöründeki gelişmeler hep bu sindirme döneminin ertesine rastlayan gelişmelerdir.

    ancak kadın olgusunun tek başına bilim dünyasını 100 yıl sekteye uğratması ilginçtir. burada suç kadının değil, onu etkilemek için bilimi bile kullanabilecek kadar alçalan erkeğindir. bugün insanlık 100 yıl geriden geliyorsa bunun suçunu sadece mary wollstonecraft'ın omuzlarına yükleyemeyiz. ona hoş görünmek için türüne ihanet edip kadınları tutuyormuş gibi görünen john stuart mill’e ne demeli. kadınların köleleştirilmesi kitabını sırf daha çok kadın arkadaşım olur diye yazmadıysa bende bir şey bilmiyorum demektir.

    kayıp 100 yılımızı kimden isteyeceğiz?
hesabın var mı? giriş yap