• çılgınlık olarak nitelendirilmesine karşı çıkıyorum bunun. sonuçta genel olarak erkekler çalışır, para kazanır, o parayla bira alır ve maç izler. şimdi böyle bakınca bunları yapan bir insana elbette çılgınlık olarak gözükmesi normal, dışarda geçirilen zaman kadında daha fazla çünkü. kadın çalışır ya da çalışmaz, para kazanır-bulur ve alışveriş yapar. bu mu yani? neyin çılgınlığından bahsediyorsun ki. sen hergün 15 birayla eve gelince, her bulduğun teknolojik alet edevata saldırıp kendini kaybederken yaptığın çılgınlık olmuyor da kadının alışverişi mi çılgınlık oluyor? pahalı diye nitelendirilen o kıyafetlerin parasını topla bir bakayim de koy senin milyarlık telefonunun, plazmanın yanına o zaman ne oluyor ?

    edit: başlığın başa kalması.
  • bir kere o nasıl bir çılgınlık, nasıl bir tutkudur yıllar yılı anlayamadım ben. abi mesela giriyo hatun kotona, mangoya ya da ne boksa artık. göt kadar dükkanda 3 saat ne arıyor, o elinde tuttuğu penye tişörtte benim göremediğim ne görüyor da 10 dakika gözlerini ayıramıyor ben anlayamıyorum. kasa sırası zaten ekmek kuyruğu gibi. sanırsın tişörtü, pantolonu karneyle dağıtıyorlar amınakoyim.

    (bkz: ismail sen kocaman bir çılgınsın)
  • sabah 5 de başlayan fenalaşma sonucu hastaneye gidip 2 serum 2 iğne yedikten sonra eve gidip dinlenmek yerine alışverişe gidebilecek kadar sınırları zorlar. bu gözler bugün bunu gördü.
  • hayatta yapmayı en çok istediğim şey alışveriş merkezinde sevgilimi eli poşetlerle kapıda dikmek -çünkü asla öyle bi’ kadın olamadım- bayılıyorum öyle kadınlara. sanki bütün dünya onunmuş gibi davranıyor çünkü. belki de mutluluk budur bilemeyeceğim. mesela bir kaç kez gittim bir mağazaya indirim vardı, mağazadaki kadınların indirim sevinci yüzünden okunuyordu. içlerinden çığlık atıyorlardı muhtemelen “ben aldım, ben aldım” diye. o sıra öteki kadınları taklit edip sevinçle bir o tarafa bir bu tarafa koşmayı denedim ama olmadı be. bende çıktım o mağazadan en sevdiğim yere gittim kartal yuvasına.
  • bunun tek bir çözümü var (bkz: kapsül gardrop)

    (bkz: sanmıyorum ama hayatta başarılar)
  • sadece kadınlara has oluşuna çok katılmamakla beraber, alışveriş değil tüketim çılgınlığı denilmesi gerektiğini düşünmekteyim. zira hepimizde bir miktar çılgınlık var, kimimizinki alışveriş, kimimizde alkol, kimimizde yemek, kimimizde seks. fakat bakınız hepsinin de sonu tüketmeye çıkıyor. hepimiz tüketmeye bağımlı tipleriz, hepimiz mutsuzuz, çok yüklenmeyin kadınların alışverişine.
  • fiyatı 50 lira olan bi şeyi indirimli 100 liraya satıyoruz deseler hemen alır kızlar. önemli olan o "indirim" kelimesi. indirim kelimesi çok tehlikeli
  • kadınların mağazalarda erkek reyonuna geçmeleri yasaklanmalı. gözleri dönmüş gibi her ürüne saldırıyor, kimseye aman vermiyorlar. bugün alışveriş yapayım dedim, yanlış gün seçmişim. babalar günü nedeniyle bütün kadınlar mağazaların erkek kısmındaydı. beymen'e girdim, yeminle erkek kısmını mahmut paşa tezgahına çevirmişler. tüm gömlekleri açmışlar, masaların üzerine atmışlar. biz açsak gömleği, açılmışı var onu deneyin derler. bugün fırsat bulup bir şeye bakamadım. hayatımda gördüğüm en büyük kadın işgali ise massimo dutti'nin indirim dönemindeydi. erkek kısmına bir girdim, en az otuz kadın. kadınlar matinesi gibiydi. girdiğim gibi çıktım.
  • bir erkek olarak abartıldığını düşünürüm, imkan verilse kadınlardan daha fazla alış verişte bulunmak isterim, yoruculuğu ayrı ama yeni şeyler her zaman hoşuma gider.
hesabın var mı? giriş yap