• dışarıdan bakıldığında gelenek, görenek, töre vb. şeyler takmayan, ipini koparmış, özgür, şehirli, modern görünümlü kadınların evlenirken köyden kalma en olmadık geleneklere sıkı sıkıya bağlanmasıdır.

    düğününe gittiğim ve sosyal medyadan düğününe tanık olduğum kadın arkadaşlarımda ve akrabalarımda/tanıdıklarımda hep bunu gördüm ve hayret ettim.

    "sevgilisiyle sahildeki kayalıklara inip, iki bira içip nikah salonuna gider, düğün müğün yapmaz" diye düşündüğüm kişiler bindallılara büründü, baldız yüzüğüne, süt hakkına varana dek isteklerde bulundu.

    bana da bakıp şaşırmak kaldı.
  • benim bir arkadaşım bu kadın. evleneceği kişinin bırak evi, parasının olması üstüne borçları var. bu kadın her şeyini yeni ve pahalı ister, takılacak takıların nakit alınmasında ısrarcı olur. gelinliği kiralamak varken satın alır. sadece yemek takımına 4 bin tl verir. evi yeni yapılan evlerden ister. kına gecesi düğün için organizasyon şirketiyle anlaşır. balayı olmazsa olmazıdır. takılacak takılar gelinin hakkıdır eşimin borçları beni ilgilendirmez der. bunlar gibi birçok şeyi der en sonunda "aa melssawyer ben gelenekselci bir kadınım" der gururla. zaten bir kez evleniyor, herşeyin en iyisi onun hakkıdır. peki derim ben de ama evleneceği adamı anlamam. bu gelenekselci kadın evlenmeden bu kadar şey isteyip, adamın borçlarını takmıyorsa evlenip çocuk yaptıktan sonra neler ister. hadi ayrıldılar diyelim adamın olmayan donunu kıçından alır.
  • kadınlar dışarıdan bakıldığında nasıl bir imaj çiziyor olursa olsunlar, eğer saygı duyup sevdikleri bir aileleri varsa kendilerini buna mecbur hissederler. hatta çoğu zaman bu mecburiyeti sahiplenip keyif almaya başlarlar. çünkü kadınlar bu toplumda pek çok şeyi mecburiyetten de yapıyor olsalar, hür iradeleri ile yapıyormuş gibi görünmek isterler. çünkü bilirler ki, eğer şimdi evleneceği erkeğe karşı çizdiği imaj, ailesinin baskısı ile bir şeyler yaptırılabilen bir insan olması yönünde olursa, evlendikten sonra da koca baskısı ile kendisine bir şeyler dayatılabilir.
    yani aslında gerçekten içsel olarak gelenekçi değildir belki. belki gelenekçidir ama gelenekçi değilmiş gibi bir imaj çiziyordur. her iki ihtimalde de ortada acı verici bir durum var.
    ben de bir kere evlenmiştim. ilişki sürecinde her zaman "aman yea yaparız bir nikah biter gider" gibi konuşuyor ve gerçekten buna inanıyorduk. karar alındıktan sonraki süreç öyle bir gelişti ki, 1 nişan, 1 kına gecesi ve iki şehirde toplam 2 düğün yaptık. bu süreçte bindallı da giyildi, kına da yakıldı, halay da çekildi. ben durumdan pek memnun değildim, karşı cins memnun gibi görünüyordu ama içsel olarak ne hissettiğini bilemem. ancak şunu biliyorum; ilişki bir seviyeden başka bir seviyeye geçti ve evlendikten sonra da o seviyede kaldı. ben de "her şeyin farkındaydım ve bu durumdan memnun değildim". dolayısı ile sonuç giderek gelenekselleşen bir evliliğe dönüştü. delirmiş gibi ev alma gayesi, sora daha büyüğünü alma gayreti, sonra araba falan filan derken mülk sayısı arttıkça aramızdaki bağ zayıfladı.
    dolayısı ile herkes bir yerlerde yalan söylüyor. ancak bu yalanlara kendileri de inandığı için ve tersi ispatlanamadığı için, ortaya çizilen bir profilden tamamen farklı bir kişilik çıkıyor. biz bu durumu nasıl değerlendireceğimizi bile bilmiyoruz. sadece içten içe bir şeylerin ters gittiği hissi ve koşulların çok yavaş ve küçük küçük değişmesi sonucu farkında olmadan bambaşka insanlara dönüşüyoruz. sonra ya durumu kabullenip zombi gibi yaşıyoruz, yada duruma isyan edip en kötü karakter oluyoruz ve tam bir kötü insan tanımlamasına giriyoruz.
    mecburiyetler, dayatmalar, aileyi gözden çıkaramamamak, elalem ne der korkusu ve bilimum engel teşkil etmiyor gibi görünüp hayat değiştiren koşullar böyle başlıklar açılmasına yol açıyor işte. dolayısı ile yargılamamak gerek. altında ne sebep yattığını bilemeyiz. belki çok masumdur, belki daha da masum. hatta belki zavallıdır.
    eğer yapabiliyorsanız ne mutlu. ben yapamadım.
  • geleneksel davranması kendi dahilinde değildir. hatta fikren çok karşıdır ama iş evlenme olayına geldi mi? aile devreye girer ki annesi. sonra o da bu geleneksel akıma kendini kaptırır gider. ne de olsa bir kez evleniyorum, mottosu dna kurulumunda vardır ve annesi bu kuruluma nefes vermiştir.

    evet, o çıktığınızda geleneksel olmayan harika kadın gitmiştir artık. böylece canınıza okunur, merak etmeyiniz ki geleneksel değil diye hiç sevinmeyin.
  • ondan sonra mahkemelerde boşanacağım çığlıkları. yav kardeşim evleniyorsunuz bir yuva kuruyorsunuz bu yuvanın temelini tezekle doldurmak neden?
  • "kadınların evlenene kadar gelenekçi değilmiş gibi davranması" şeklinde sebebi açıklayabileceğimiz başlıktır bence. bunun altında evlenene kadar hayatımı yaşayacağım ve sonra yönlendirebileceğim bir adam bulup her istediğimi yaptıracağım düşüncesi var benim gözlemlediğim kadarıyla. kendileri işin püf noktasını benim gibi hemcinslerine evlenene kadar her dediğini yaptım, hep alttan aldım ve benim anlayışlı evlenilecek bir kadın olduğuma ikna ettim düşüncesi yer alıyor. nikah gerçekleştikten sonrada bey kişisi hanımın gerçek yüzüyle tanışıyor. işte mutsuz evlilikleriniz.

    şimdiye kadar görüştüğüm hiçbir erkeğe olmadığım biri gibi davranmadım, kendime saygısızlık yapılmasına izin vermedim. eğer ortada hoşlanmadığım bir durum varsa bunun çözümü için açıkca ifade ettim kendimi.benim gibi zorluklar karşısında dik duran, kendi hayatını maddi-manevi kendi yöneten, ne istediğini bilen birçok kadın tanıyorum çevremde. peki vardığım sonuç; erkekler sorunları çözmeye çalışan kadını değil, sorunları görmezden gelip her durumda kendini ezdiren kadınları seçiyorlar. sonra da ömür boyu yaptıkları seçimin pişmanlığını yaşıyorlar.
  • evlilik arifesinde olan biri olarak şunu söyleyebilirim. kayınvalidenin işidir o. sevdiğim kadın oldukça eğitimli olmasına rağmen gayet çağdaş bir zihniyete sahip olmasına rağmen değişik ruhhalerine büründüğü oluyor. şöyle ki, evlenecek iki kişi olarak fikir birliğine varıyoruz. mutlu mesut ayrılıyoruz kız eve gidiyor hop fikir değişmiş. ne oldu bi tanem canım hayatım diye sorduğumda alınan cevap işin özeti oluyor "annem dedi ki...". bu cümlenin neyle bittiğinin anlamı yok. bizim kadınlarımız evlenene kadar analarından nefret ederler. mütemadiyen babacıdırlar ama iş evliliğe geldiğinde annelerinin bir sözünü iki etmezlerken sizin beraber aldığınız sözler yap boza dönüyor. kaldı ki benim sevdiğim kadın oldukça gereksiz gelenekleri falan çıkardı. bitçemizi çok doğru yerlere yönlendirdi. ancak buna rağmen kayınvalide faktörü ile tanıştım. çok sabırlı olmak lazım bu süreçte. plaza diline çevirmek gerekirse "kayınvalide = ne istediğini bilmeyen client", her dediğiniz veto olur. ta ki kayınvalidenin istediği kezbanlık seviyesine inip alaturka zevke göre hareket edene kadar. çok ocaklar başlamadan sönmüştür kayınvalidelerin düğün telaşı yüzünden.
  • şirkette çalışan nejla’ya “neden bu kadar telaş” dedim… “ama nihat bey, düğün olmadan evlilik olur mu?” diye cevap verdi. günleri stres, gerilim içerisinde geçiyor. ev dizme telaşesi, kına falan derken, bizim nejla hepten cozuttu.
    oysa ben ona, “basit bir nikâhla işi kotarırsınız” demiştim. şimdi mi? bakalım işin daha gelenek ve görenek hadisesine geçilmedi. o yola girildiğinde yolun sonu çıkmaz görünyor.
hesabın var mı? giriş yap