• sözlükteki bu "hadi kadınları aşağılayalım" trendinde dikkatimi çeken bir şey var: arada sırada biri çıkıp başlık açıyor, kadınların ne kadar kötü olduğundan vs. bahsediyor. ki, hatırladığım en yakın örneklerden biri, daha başlığından ne kadar iğrenç, leş bir vizyona sahip olduğunu kanıtlayan bir yazara ait kocasını karısı yapan kadın başlığıydı. şu ifadedeki iğrençliğe dikkatinizi çekmek için yeşile boyadım.

    bu saçma salak başlıkta da aynısı var.

    önce şunu kabullenin: berbat bir çevrede doğdunuz, berbat bir çevrede yaşadınız ve hala berbat bir çevreniz var.
    hasbelkader üniversite okuduğunuzu ve bir işe girdiğinizi öngörüyorum. dünyayı gezme ayaklarını da bırakın, kimse artık bir yıl önceden pegasus'tan indirimlerle aldığınız ucuz uçak biletleriyle yaptığınız 3-5 günlük avrupa seyahatlerini yıl boyunca instagram'da paylaşmanızı yemiyor.
    ama sorsak elbette ki beyaz yakalı, ayda en az 10k (bin değil, k) maaşlı bir yöneticisiniz, değil mi? okeeey.

    berbat bir yaşantınız, çevreniz var, orası kesin. kendinizi daha "üst sınıfta" konumluyor ve o şekilde yaşamaya çalışıyorsunuz; insan psikolojisidir, anlıyorum. ancak dışarıdan ne kadar zavallı göründüğünüzün farkında bile değilsiniz.
    çünkü beraber olduğunuz/olabildiğiniz kadınlar da ancak sizin seviyenizde ya da sizden daha alt sosyoekonomik sınıfta oluyor. işte sorun burada!
    senin cümleleriyle ifade edeyim: "lüzumsuz para harcatıyor, insanlarla arasını bozuyor, yalnızlaştırıyor sonra da türlü oyunlarla kendini dölletip çocuk yaparak bir ömür parazit gibi efsunladığı mala çevirdiği erkeğe kendine baktırıp sahip çıktırıyor."
    çünkü sadece bu tür kadınları etkileyebiliyorsun bebeyim!

    kadın sana para harcatıyor, çünkü sadece paraya önem veren, seni "bu" sebeple tercih eden kadınları etkileyebiliyorsun. çünkü belli ki sunabilecek başka hiçbir ekstra donanımın, guston yok!
    kadınlar, insanlarla aranı bozuyor, çünkü belki de senin karakterin değişken, hatta daha kötüsü bir karakterin bile yok. ilişkilerini nasıl yöneteceğini bilmiyorsun?
    kadın yalnızlaştıyor, çünkü belki sen kadın bulunca tüm sosyal ortamınla ilişkini kopardın. kaba tabirle ifade edersek, tam bir süzme amsalak olduğun için yalnız kalmış olabilir misin?

    ve buradan bambaşka bir noktaya geleceğim, çok şaşıracaksınız:
    "kadınların karakteri, balığın suda izlediği yol gibi, kavranamayacak kadar derindir; sayısız hileleri olan soyguncuların doğrularını anlamak nasıl zorsa, onlar için yalan doğru gibidir ve doğru yalan gibidir."

    buda ne demiş? diye alıntıladığın bölüm var ya, onu internette araştırınca sadece tek bir (1) adet sonuç çıkıyor. ve o tek kaynak neresi? 2016'da yazılmış şu entry: (bkz: #65082382)
    diğer yazarla ilgili bir şey demiyorum ama sana ne demeli?
    alıntıladığın şeyin sözlük dışında başka bir kaynağı yok. cümlenin geçtiği entry'deki pasajı noktalı virgülüne dahi dokunmadan copy-paste etmişsin.
    benim için, sırf şu bile ne kadar bilgisiz bir insan ve karakterinin de ne kadar berbat olduğuna dair çok önemli bir gösterge.
    ama elbette ki anlayamazsınız.
    siz, sizin gibi eğitimsiz, cahil, görgüsüz kadınlarla birlikte olmaya ve sızlanmaya devam edin bebeklerim.

    edit edit edit: bahsettiğim, 2016'da yazılan entry, ben bu entry'yi yazdıktan sonra silindi, ama hala google'da duruyor: hızlıresim'e attım arama sonucunu: (https://i.hizliresim.com/by92pg.jpg)
    demek ki aynı zamanda çift hesap kullanan birisin de... bu da karakterinle ilgili söylediklerime dair başka bir done olarak kalsın burada. öptüm.
  • aşk resmigeçiti şiirinde kadınlarından bahseder orhan veli. şair işte, bir sürü kadın girmiş hayatına; kimi çatlak, kimi fahişe, kimi sarhoş, kimi güzel, kimi çirkin, kimi akıllı, kimi harbiden deli. ama hepsinden belli bir nezaketle bahseder, içtenlikle yad eder.

    şiirin sonunda en sonuncuya gelir ve şöyle der;

    "...gelelim sonuncuya.
    hiçbirine bağlanmadım
    ona bağlandığım kadar.
    sade kadın değil, insan.
    ne kibarlık budalası,
    ne malda mülkte gözü var.
    hür olsak der,
    eşit olsak der.
    insanları sevmesini bilir
    yaşamayı sevdiği kadar."

    "...sade kadın değil, insan..."
    bütün mesele burada işte; baktığın pencerede.

    kadınlar değil, insanlar problem çıkarır. dünya yalan değil, insanlar yalan.
    hepsi var içinde; iyi de kötü de.

    hele de sevmeyi bilmiyorsan berbattır bu hayat.
    genelleme yap dur, mızmızlan dur.
    "...hepsi hepsi kuru muhabbet..."
    muhabbetler sana doğru

    hamiş: mfö'nün no problem albümündeki şarkıdan gelen çağrışım karşısında ben de şaşkınım valla. öyle pat diye oldu. yazının kudretine kurban olayım.
  • küçük hayatlarını tüm dünyayla kıyaslamaktan geri durmayan "cürret" bu çıkarımda da bulunur tabi.

    bir de islamcıların kadını şeytanlaştırma sosu koydun mu al sana tespit.

    dante gibi ortasındasın ama sen baştan al bokunu çıkardın arap.
  • "ama nizamülmülk, buda demiş ya onlar da mı haksız?"

    (bkz: appeal to authority fallacy)

    saçma bir şeyi kim söylerse söylesin o şey saçmadır.
  • hiç kimse götü yiyip de söylemeye cesaret edememiş. evet, annemiz, kız kardeşimiz ve teyzemiz de böyledir. onlar da aynı aile yapısından çıkmadı mı da bok sürdürmeyeceğiz?
  • bu durumda çare homeseksüellik beyler.

    kendinizi kadınlardan kurtararak dünya seyahatleri yapabilir ya da lüks içinde mutlu bir yaşam sürebilirsiniz, çünkü bunu bu zamana kadar başaramamanızın kati sebebi kadınlardır, sizin kapasitesizliğiniz ve beceriksizliğinizle hiç alakası yok.
  • sonra da feminizm erkek düşmanlığıdır derler. "niye?" diye sorarsın, feminizm kadınların toplumsal yaşamda erkeklerle eşit olması için çabalar , düşmanlık değil ki bu dersin, "ama şu şu feminist olduğunu söyleyen kadınlar düşmanlık yapıyor" diye delillendirirler kendilerince.

    ulan kadınlara bu kadar yaygın düşmanlık karşısında az bile düşmanlıkları.
    etki tepki meselesi sonuçta. öyle bir düşmanlık var ki kadınlara karşı, yemin ediyorum iyi sabrediyor kadınlar.

    evlendikten sonra kızlık soyadını taşımak isteyen kadınlar için bile demediginiz kalmamış be! o başlıktan sonra iyice anladım "bazı" feministlerin neden abarttığını(!)
    problem? al işte problem çıkarıyoruz.
    kendi soy adını isteyen kadın bile problem sizin için.
    her dk nerde kimle ne yaptığını açıklamayan , istediği kıyafeti giyen, çocuk bakımı konusunda azıcık yardım isteyen kadınlar hep problem.

    iş kurmak istese problem. şehir dışında , yurtdışında okumak istese problem. kendi başına tatile çıkmak istese problem çıkıyor. niye ? çünkü kadının kendi istediği şeyleri yapması sizin için hep problem oldu. hep akıl öğretiniz, hep "dur orada" dediniz.
    çoğu kadın boyun eğdi , sınırlarını aşmadı dışlanmamak , hayatta kalmak için. sizin çizdiğiniz sınırlar içinde bir şeyler yapmak istedi, bu sefer de "hop dur bakalım, bu sınırları ben çizdim çok konuşma"
  • tamam yaratıyor da bu kadar da abartmayın lan.

    kadına kendini bu kadar kullandırıyorsan sorun sendedir. hiç tatava yapma.

    dahası şöyle bi durum var, yaptığın bi eylemden rahatsızlık duyuyorsan motive edilmemişsin demektir. dolayısı ile belki sevmediğin belki de toplumsal sebeplerle mecburen beraber olduğun biri vardır hayatında.

    motivasyon hayattan zevk almanın en temel dürtülerinden biridir. bakın arkadaşlar çok basit bir örnek vereyim;
    sevdiğim ve beni motive edebilen bi kadın için 20 km yol giderim 10 dakika görmeye. sevmediğim bi kadın için ise 30 saniye yan odaya gitmek bile "problem" gibi geliyor.

    sevdiğin bir işyerinde ve sevdiğin bi patron için adam sırtına çuval koysa üst kata çıkarırsın (kendi işin olmadığı halde) ama sevmediğin ve degersiz hissettiğin bi işyerinde fotokopi çekmek bile angarya gibi gelir.

    motive etmeyen kişilerle ilişki yaşamayın. her insanın açlığı vardır. bi kadın size kendinizi erkek gibi hissettirmiyorsa ondan uzaklaşın. zira bi erkek size kendinizi "kadın" gibi hissettirmiyorsa zaten muhtemelen ondan uzaklaşacaksınız.

    mal olmayın. insanların açlıklarını besleyin, onlardan da sizi beslemenizi talep edin. sosyal ilişki kuruyorsunuz. biraz çaba.
  • %90 katıldığım önerme.

    neden %90? çünkü her genelleme gibi bunda da istisnalar mevcut. ancak o istisnalar o kadar azaldı ki günümüzde. kimse verilen değere değmeyecek kalitede. erkek veya kadın. lakin kadın da bu oran o kadar fazla ki arkadaşımızın yazdığı yazıda da bunun nedenlerini görüyorsunuz zaten. gün geçtikçe de bu oran artacak %99'u bulacak ama hiçbir zaman %100 olmayacak o ayrı.

    çevremde gördüğüm kızların fizik olarak %10-15'iyle beraber olmak isterim; ancak kafa yapısı olarak hiçbiriyle uğraşamam. o küçük oranın içinde bulunanlar da karşıma çıkmadığı sürece evlenmek için evlenmek ne kadar salakça.

    belki de yine karakter meselesi... kısıtlanmak, zorluk içinde olmak bazılarının hoşuna gidiyordur. ayrıca arkadaş ben evlenmedim siz de evlenmeyin niye desin. bu nasıl bir mantık:) gerçekleri yazmış gözünüzü açmak istemiş. o küçük oranı bulursanız evlenin tabii.
hesabın var mı? giriş yap