• saçı erken beyazlayan hatunlar özellikle beni anlayacaktır. o kadar çok kötü tecrübem oldu ki kuaförler konusunda. saç kestirirsiniz kısa olur istediğinizden " kökü sizde, uzar nasılsa" derler.
    sarı boya çok tehlikelidir. kaç kez kızıl tonu oldu bilemezsiniz. onun da savunması " kızıl değil bakır tonu bu" her ne zıkkımsa ben bunu istemiyorum dersin ama sonuç değişmez. küllü sarı dersiniz yeşil tonu olur.. hatunlar beni anlıyorlar eminim.
    dolayısıyla bi kez bi kuaför onların dilinden anlar ve dediklerini yapabilirse kolay kolay değiştirmezler kuaförü. ben iç anadolunun bi ilçesinden önce 3 saat süren bi yolculukla merkeze geçip sonra 1.5 saatte uçakla istanbula geliyorsam, ve kimseye güvenmeyip saçımı oralarda boyatmıyorsam bu ne kadar sadık olduğumu gösterir. kuaföre böyle sadık olan bi insan sevgilisine ne biçim sadıktır düşünün:)))
    burdan reklamını yapmak istemiyorum. ama kuaföründen memnun olmayan hatunlar için anadolu yakası için öneri de bulunabilirim.
    not: ne kaaaa güzel bi gün yaff
  • zorunluluktandır. çünkü "çok kısalmasın" dediğinde sağır olmayan, zevzek zevzek konuşmayan, nasıl bir model/renk istediğini bir kere anlattığında anlayan kuaför sayısı parmakla gösterecek kadar azdır. o yüzden bir kere buldu mu bağrına basmalı, pamuklara sarmalıdır.
  • kadınların kuaför sadakati yoktur kadın kuaförlerinin saç kıskançlığı vardır. aylardır gelemediğim kendi kuaförüme geldim adam şu an bu benim saçım değil krizi geçiriyo benim değil dediği de istanbulda buna gelemedim diye aciliyetten kırıkları aldırıldı saçın onu fark etmiş şu an sakinleştirmeye çalışıyorum manyak bu insanlar bence.

    (bkz: bu benim saçım değil)
    (bkz: kim dokundu bu saça)
    (bkz: othello kuaför salonu)
  • var böyle bir şey. sırf erkeklerin berber sadakati yok, kadınların da var sadakati. belli bir süre gittikten ve derdimizi anlatıp istediğimiz şekli vermesini sağladıktan sonra kuaförümüz tabii ki vaz geçilmez oluyor. istanbul'a taşındığı halde ankara'daki eski kuaförüne otobüsle günü birlik gelip dönen bir hanım görmüştüm. o zaman koskoca istanbul'da kendine saç yaptıracak yer bulamamış mı demiştim ama büyük konuşmuşum. şimdi ankara'nın uzak bir yerinde yeni bir dükkan açan kuaförümün peşinden taa oralara gidiyorum. istanbul'a gitse peşinden gider miyim işte onu bilmiyorum *.
  • senelerden beri beni kuaföre gitmekten geri tutan kötü tecrübelerimi düşününce şimdiki kuaförümün nimet olduğunu görüyorum. ben nasıl istersem tam olarak öyle kesiyor. "boyası gelmiş bu saçın, şöyle yapalım, böyle yapalim" gibi hiçbir teklifte bulunmuyor. süper lüks bir kuaför değil, mahalle kuaförü neredeyse. ama işini iyi biliyor. ücreti gayet makul ve asla gereksiz konuşmuyor. güler yüzlü biri, vıcık vıcık değil. daha ne kadar övebilirim bilmiyorum.

    62 yaşında ve emekli olacak diye ödüm kopuyor. evimden ve işyerimden o kadar uzakta olmasına rağmen üşenmeyip hep ona geliyorum. allah başımdan eksik etmesin, ne diyeyim daha ben.
  • iş kazıklanma boyutuna gelirse artık işe yaramayan sadakat. bir nevi boşanma gibi bir durumla sonuçlanır genelde..
  • 3 tane kuaförum var. biri cok güzel fön cekiyor. biri güzel dip boyası yapıyor biraz pahalı . bir tanesi de hem ucuz hem mahallemizde arabayla gitmeye gerek kalmadan, acele işim olduğunda yada para az olduğunda tercih ediyorum.
  • kadınlar alıştığı,güvendiği,rahat ettiği yerlerden kolay vazgeçemezler kuaförde bunlardan biri
  • olmayan sadakattir.o konuda erkekler daha tutucu..
  • hayatta tek sadik olmadigim konu.
    biri çok konuşuyor kafam almıyor,
    biri asiri ben bilirimci ve hadsiz tavırları, soruları var
    biri çocuklugumdan beri gittiğim icin nasılsa yine bana gelecek diye bariz sekilde bastan savma yapıyor.
    aciliyetime ve o anki moduma gore gidiyorum.
    çok büyük bir sey yaptirmadigim icin sürekli yeni bi tane denemeye calisiyorum...
hesabın var mı? giriş yap