• saian'ın cemal süreya'nın bir dizesini kullanarak yaptığı ve üstadı andığı parçası. bu kış gününde saian yine vurdu o derin sözleriyle. beşiktaş'ta bir bankta biten bir parçadan sonra bu sefer de cemal süreya ile yaraladı bizi.

    parçayı dinlemek için şuraya .

    yok ya?!... gel de şarkı söyle
    bildiğin tek şiir kalsın aklında hem de her öğlen
    serteldin çünkü artık her şarkı sıyrılır etinden
    ya da saçlarının sesini bizzat taklit ettiğimden
    soğuk! boynundaki bir leke gibi sesin boğuk
    uzaktaki kız çocuklarından farksız duan donuk
    ölüler için söylenen her şarkı son yeter şartı
    gemiler indi kasıklarına gemiler bir gri martı
    gülen ağzından sönen cigaradan duraktan
    bir sinemanın en ön koltuğundan… dudaktan
    düz taranmış yalnızlığından ve kokundan
    bir kriz gibi geçerdim neden bilmem solundan

    eli kimin kasımpatı
    gece ve de güne
    güle bakıp utan
    hadi beni tutup öp hey
    benim çatıkatım tıpatıp
    bi' katı pateloji
    sana kapılıp adını batıda bırakıp
    atan ey!

    susardık... yıldızları sayıp susardık
    ne kadar dargınsak biz o kadar güzeldik
    ben nazım'dan anlatırdım ya da süreya’dan
    içine ağlardın ben kalkardım mavi bir rüyadan
    demesin! aynalar aynalıktan çekilsin veya
    karnının içindeki eski kırık çekmeceler veya.
    bir şarkı yağmur gibi doldurabildi bir semti
    bir semti tam on dört yerinden bir adam terk etti.
    gözlerinde bir kumsal biriktirdiğinden bu yana,
    eksik onca kenti tamamladığından beri yani
    birkaç öpüşünle binlerce düşü açıklarken hani
    ölüm kendini astı hiç silah sesi duymadım ben
    çığlık bazen en gösterişli susmak bir bakıma
    susması bazen bir sessiz çığlık bir kadının

    uzaklara öyle bir bakışın vardı kafeteryada keşke!
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni

    şimdi bir sorum var...
    dirilerin üzerleri toprakla örtülür mü? ya da…
    siz hiç bir okyanusu dudaklarından öptünüz mü?
  • saian kusura bakmasın ama, ortadaki "eli kimin kasımpatı..." kısmını kesip, 1. bölümü, 2. bölüme bağladım ben.

    hatta utanmasam;

    "bir semti tam on dört yerinden bir adam terk etti.
    gözlerinde bir kumsal biriktirdiğinden bu yana,
    eksik onca kenti tamamladığından beri yani
    birkaç öpüşünle binlerce düşü açıklarken hani
    ölüm kendini astı hiç silah sesi duymadım ben
    çığlık bazen en gösterişli susmak bir bakıma
    susması bazen bir sessiz çığlık bir kadının
    uzaklara öyle bir bakışın vardı kafeteryada keşke!
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni"

    kısmını defalarca ardarda bağlayacağım.

    "ne kadar dargınsak biz o kadar güzeldik" nasıl bir cümledir!

    rap şaheseri!
  • "siz hiç bir okyanusu dudaklarından öptünüz mü?" diyip çektiğiniz bir aşk acısı yokken bile insanda aşk acısını özleten saian eseri.
  • "şimdi bir sorum var...
    dirilerin üzerleri toprakla örtülür mü? ya da...
    siz hiç bir okyanusu dudaklarından öptünüz mü?"

    nefis...

    (bkz: saian)
  • saianla ilk tanıştığım şarkı olmasının yanı sıra soğuk, kalabalık ve karanlık istanbulun yansımasıdır benim için.

    susardık… yıldızları sayıp susardık
    ne kadar dargınsak biz o kadar güzeldik
    ben nazım'dan anlatırdım ya da süreya'dan
    içine ağlardın ben kalkardım mavi bir rüyadan
hesabın var mı? giriş yap