• her rengin bir kişiliği vardır.
    ve her kişiliğin bir rengi.
    ben senin rengini buldum...
    kahperengi...

    anonim.
  • kahverengi degildir.
    cunku kahve kahpe degildir.
    tespitim budur, hadi eyvallah...
  • hande altaylı'nın yakında çıkacak romanı. aşka şeytan karışır'dan sonra merakla bekliyoruz.
  • hande altaylı'nın aşka şeytan karışır ve maraz'dan sonraki üçüncü romanı. aşkın insanı ne kadar zalimleştirdiğini anlatan bir romanmış.
    romanın adını sevmedim. ilk romanının da adını sevmemştim. ha keza kitap kapağını da. umarım bu seferki başarılıdır.

    romanı henüz okumadım ama bugün ayşe arman ropörtajını keyifle okudum. ''bin hayata özenip, bir hayata mahkum olmak çok üzücü'' gözlemi samimi ve başarılı. bana yazma sebebi de buymuş gibi geldi.

    ilk fırsatta okuyup, ne kadar güzel olduğunu anlatan bir entryle yine bu başlığa konuk olmayı ümit ediyorum.
  • hande altaylı'nın son romanı. aşka şeytan karışır kadar sürükleyici ve çarpıcı olmasada, maraz dan daha iyi olduğu kesin . hande altaylı bu romanda, daha edebi olmaya özen göstermiş, içerik ve anlatım olarakta aşk romanı tanımlamasını aşmaya çalışmış. gayet de başarılı olmuş kanımca.

    bir de"kahperengi" duyduğum en etkileyici kelime oyunlu kitap ismi.

    son olarak aslında yazarın kitabın başına şu notu koymuş olması gerekirdi; geri dönüşüm işaretli bölümleri okuyup bitirip sonra rakamlı bölümleri okursanız romandaki olaylar kronolojik sıra ile okunabilmektedir. bu şekilde okununması daha uygun kanımca.
  • taze taze okuyup bitirdiğim hande altaylı'nın son romanı. ben şahsen maraz ve aşka şeytan karışır kadar sevdim.

    --- spoiler ---
    sonuna kadar hep narin ile babasının gerçek bir karşılaşma yaşamasını diledim.narin şöyle bir güzel hesap sorabilseydi,adamın karşısına bak ben ne oldum diye çıkabilseydi bence daha doyurucu ve tatmin edici olurdu.
    --- spoiler ---
  • son zamanlarda okudugum en guzel kitap.
    hande altayli'nin betimlemelerine, gozlemlerine bayildim. bir aska seytan karisir kadar etkiledi beni.

    --- spoiler ---
    karanlik. karanlik. kapkaranlik.
    bazen insan ruhu yuzunu geceye doner ve o zaman hic gunes dogmaz. gun bir dongu degil, monoton bir cizgi halini alir ve dunya tipki bir kagit gibe dumduz olurken, hayat engebeli olmaktan cikip engebenin kendisinine donusur.
    kotu gunler denen vakitlerdir bunlar. aslinda olu gunler denmesi gereken, her insanin, omrunun degisik zamanlarinda icine dustugu bataklik gunleridir. hatiralarda hep coksiyah, azbeyaz ve hicrenkli olarak yer eden, dogduguna pisman olma zamanlari... sadece yasayanin bildigi, disaridan bakanin kucumsedigi gunler, geceler...
    herkesin kiyameti kendine koptugundan ve herkesin yangini kendini yaktigindan, icinde oldugunuz karanligin ne kadar koyu oldugunu kimse goremez. gecer derler sadece bilmis bir tavirla, gecer merak etme. dogrusur soyledikleri, gercekten de gecer ama ancek sen tek basina, o karanlikta yeterince uzun sure yurudukten sonra.
    --- spoiler ---
  • okuyup beğendiğim bir hande altaylı romanı.

    --- spoiler ---
    en son aşka şeytan karışır romanını okumuştum. şaşırtıcı ve acı biten sonu ile epey üzmüş, kızdırmıştı beni. kahperengi de ismiyle müsemma bir şekilde biter nasılsa diyerek her türlü hinli sona hazırlamıştım kendimi. öyle ya esas kızın yani narin sevdiği erkeğin(fırat) gözlerini "kahperengi" diye tanımlıyordu.

    fırat'la yıllar sonra karmakarışık bir durumda karşılaşınca narin'in kendi kendine:
    "bazı insanlar ve onlara ait anıların mazide kalması daha iyiydi. hiç değişmeden, değiştirilmeden, yeniden yazılmadan sessizce unutuluşa bırakılmalıydılar ve bu anılar albümüne yeni kareler eklenmemeliydi. kimsenin gücü bütün bir ömrü sırtında taşımaya yetmezdi." ve akabinde fırat'ın ırmak'la sevgili olduğunu öğrendiğinde "sen onları görmüyorsun diye başka insanların hayatı durmuyor." cümleleri ile verdiği tepkiler etkileyiciydi.

    yaslıhan zamanları o kadar gerçekçiydi o kadar içine aldı ki beni o köhne evde narin'in dediği gibi bir aile değil de bir arada yaşamak zorunda olan birbirinden tamamen farklı 5 insandan biriydim sanki. narin'in yıllar sonra adını bile az andığı yaslıhan'a gidip hesaplarını kapatması, erdoğan abiyle karşılaşması onun ümmühan şırfıntısından sonra hala düzelmemiş, yıkık bir adam olarak bulması hüzünlüydü.

    annesinin ölümünü anlatışı sırasında gözlerinde kahverenginin en hüzünlü tonunu göstermesi ile narin'in zengin bir ailenin yakışıklı oğlu, bir bankanın genel müdür yardımcısı fırat'a istinaden "insan ne kadar başarmış görünürse görünsün, kaybedilmiş savaşların izlerini taşıyordu. para, unvan, aile, çocuklar ya da şöhret bunu değiştirmiyordu. herkesin şefkate ve anlayışa ihtiyacı vardı. hatta belki ihtiyacı yokmuş gibi görünenler daha çok susamıştı sevilmeye." diyerek insana kaybedilmiş savaşlarını, hayal kırıklıklarını hatırlattı.

    fırat'ın onu tanımadığını zannedince "unutulmuş biri olmak kötüydü. unutulmuş ama unutamamış biri olmak ise korkunçtu" diye tanımladığı olayın başkişisinin onun kadar unutamamış olup sonunda beraber olmaları benim için sürprizdi. çünkü fırat ibnelik yapıp ırmak'la evlenecek narin çekip gidecek filan diye düşünmüştüm lakin öyle olmadı. fırat'ın aşkından son kısımlara kadar emin olamadım ama bitimindeki deniz-fırat işbirliğiyle güzel bağladılar olayı.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap