• sanirim okudugum en guzel "yalnizlik" tasvirine sahip kitap.
    --- spoiler ---

    "yalnizlik tek basina kalmak degil, tek basina kalmaktan kacmaya calismaktir. bunun icin ne kadar ugrasirsan durumun o kadar acikli hale gelir. geceyi uzatmak, son bir sigara yakmak, bir kadeh daha icmek, ayak surumek, bin dereden su getirmek... butun bunlar, kapinin arkasina gizlenmis seni bekleyen tekilliginle karsilasmani geciktirmekten ve caresizligini arttirmaktan baska ise yaramaz. durumu sukunetle kabullendigin ve onunla savasmaktan vazgectiginde ise aniden daha az yalniz biri haline gelirsin. bu konuda bilinmesi gerekenler fazla degildir. yalnizlikta "cat kapi"yoktur ve yalniz bir kimsenin hayatinin dogal uzantisi olmadigindan, biriyle bulusmak icin daima randevulasmak zorundadir. kimsenin hayatini tamamlamaz ve bunun karsiligi olarak da kimse onun hayatini butunlemez. kimileri boyle olmasini tercih ettikleri icin, kimileri de kimse onlari tercih etmedigi icin yalnizdir. yalniz biri sadece bir aksesuardir. suslu bir toka, zarif bir kolye, boktan bir kemer ya da bir cift guzel kupe... o kadar. yokluklari uzuntu verici olsa da kimseyi oldurmez."
    --- spoiler ---
    '
  • --- spoiler ---

    ''
    görmek için ölüyordu, ölmemek için görmüyordu.''

    --- spoiler ---
  • son derece akıcı ve sade bir dille yazılmış, okuması kolay, etkileyici ve keyifli bir kitap.

    --- spoiler ---

    "biliyor musun" dedi fırat, "galiba aşk, birini unutamamak değil, onu her gördüğünde yeniden hatırlamak. kaç yıl geçerse geçsin, her karşına çıktığında aynı şekilde hissetmek."
    "arada unutsan bile mi?"
    "arada unutsan bile."

    --- spoiler ---
  • cast seçimi çok kötü olan dizi.
    henüz çekimlerine yeni başlanıyor ancak kitabı gibi tutmasını istiyorlarsa ekibi gözden geçirmeleri gerekir.
    itici bir kadro ile çalışıyorlar.
    bir de televizyona "kahperengi" adı fazla kaçar diye dizinin adını "merhamet" yapmışlar.
    tutmayacak gibi gözüküyor.

    edit: nasıl da yedim sözlerimi sözlük.
    cast süper olmuş.
    demekki ben sahiden bilmiyormuşum bu işi.
  • --- spoiler ---

    diziyi çok severek izleyen ben; kitabı okuyacağım ve sermete kavuşacağımı sanarak başladım okumaya. kitabın ortasında arkadaşıma* sermet nerde dedim sağ olsun tüyo vereyim mi demişti bende yok dedim. kitap bitti sermet yok! hayatımda böyle bir hayal kırıklığı yok. kitabın özü yaslihan herşey orda oldu bitti. en çok şaşırtan olay fırat; kafamda hiç aşık bir adam gibi değilde çapkın adam gibi yerleşti. oldukça duygusuz bir kitap oldu zaman zaman. sadece deniz ve narin dostluğu, narinin öğrencilik halleri yüreğe dokunan kısmı. böyle bir kitaptan böyle güzel bir hikaye çıkardıkları için merhametin senaristlerine teşekkür edilmeli. kitabın sonunu merak eden arkadaşım; tabiki dizi ile alakasız. dizinin sonu bile daha mantıklı sanki.
    --- spoiler ---
  • okuyup beğendiğim bir hande altaylı romanı.

    --- spoiler ---
    en son aşka şeytan karışır romanını okumuştum. şaşırtıcı ve acı biten sonu ile epey üzmüş, kızdırmıştı beni. kahperengi de ismiyle müsemma bir şekilde biter nasılsa diyerek her türlü hinli sona hazırlamıştım kendimi. öyle ya esas kızın yani narin sevdiği erkeğin(fırat) gözlerini "kahperengi" diye tanımlıyordu.

    fırat'la yıllar sonra karmakarışık bir durumda karşılaşınca narin'in kendi kendine:
    "bazı insanlar ve onlara ait anıların mazide kalması daha iyiydi. hiç değişmeden, değiştirilmeden, yeniden yazılmadan sessizce unutuluşa bırakılmalıydılar ve bu anılar albümüne yeni kareler eklenmemeliydi. kimsenin gücü bütün bir ömrü sırtında taşımaya yetmezdi." ve akabinde fırat'ın ırmak'la sevgili olduğunu öğrendiğinde "sen onları görmüyorsun diye başka insanların hayatı durmuyor." cümleleri ile verdiği tepkiler etkileyiciydi.

    yaslıhan zamanları o kadar gerçekçiydi o kadar içine aldı ki beni o köhne evde narin'in dediği gibi bir aile değil de bir arada yaşamak zorunda olan birbirinden tamamen farklı 5 insandan biriydim sanki. narin'in yıllar sonra adını bile az andığı yaslıhan'a gidip hesaplarını kapatması, erdoğan abiyle karşılaşması onun ümmühan şırfıntısından sonra hala düzelmemiş, yıkık bir adam olarak bulması hüzünlüydü.

    annesinin ölümünü anlatışı sırasında gözlerinde kahverenginin en hüzünlü tonunu göstermesi ile narin'in zengin bir ailenin yakışıklı oğlu, bir bankanın genel müdür yardımcısı fırat'a istinaden "insan ne kadar başarmış görünürse görünsün, kaybedilmiş savaşların izlerini taşıyordu. para, unvan, aile, çocuklar ya da şöhret bunu değiştirmiyordu. herkesin şefkate ve anlayışa ihtiyacı vardı. hatta belki ihtiyacı yokmuş gibi görünenler daha çok susamıştı sevilmeye." diyerek insana kaybedilmiş savaşlarını, hayal kırıklıklarını hatırlattı.

    fırat'ın onu tanımadığını zannedince "unutulmuş biri olmak kötüydü. unutulmuş ama unutamamış biri olmak ise korkunçtu" diye tanımladığı olayın başkişisinin onun kadar unutamamış olup sonunda beraber olmaları benim için sürprizdi. çünkü fırat ibnelik yapıp ırmak'la evlenecek narin çekip gidecek filan diye düşünmüştüm lakin öyle olmadı. fırat'ın aşkından son kısımlara kadar emin olamadım ama bitimindeki deniz-fırat işbirliğiyle güzel bağladılar olayı.

    --- spoiler ---
  • hande altaylı'nın aşka şeytan karışır ve maraz'dan sonraki üçüncü romanı. aşkın insanı ne kadar zalimleştirdiğini anlatan bir romanmış.
    romanın adını sevmedim. ilk romanının da adını sevmemştim. ha keza kitap kapağını da. umarım bu seferki başarılıdır.

    romanı henüz okumadım ama bugün ayşe arman ropörtajını keyifle okudum. ''bin hayata özenip, bir hayata mahkum olmak çok üzücü'' gözlemi samimi ve başarılı. bana yazma sebebi de buymuş gibi geldi.

    ilk fırsatta okuyup, ne kadar güzel olduğunu anlatan bir entryle yine bu başlığa konuk olmayı ümit ediyorum.
  • kahverengi degildir.
    cunku kahve kahpe degildir.
    tespitim budur, hadi eyvallah...
  • hande altaylı'nın yakında çıkacak romanı. aşka şeytan karışır'dan sonra merakla bekliyoruz.
hesabın var mı? giriş yap