• meksika’da çölde yetişen bir tür kaktüs vardır. agave kaktüsü.
    bu kaktüs tekilanın hammaddesi olduğu gibi yapraklarında da sisal denen ipeksi bir iplik var ve ipekten daha pahalı bir kumaşın yapımında kullanılır.
    bir gün bir işadamı bu kaktüslere yatırım yapmaya karar verir.
    büyük bir fabrika kurar, büyükçe ve verimli bir tarlada kaktüsleri yetiştirmeye başlar.
    kaktüsleri orada daha büyük ve daha bol yapraklı yetiştirmek için her türlü fedakarlığı yapar.
    kaktüsleri bol vitaminler ve zenginleştirilmiş gübrelerle besler.
    çabaları sonuç verir daha iri ve yaprakları daha büyük bitkiler elde eder.
    sıra yaprakların içindeki iplikleri toplamaya gelir. ilginç bir olayla karşılaşırlar; hemen hemen tüm kaktüslerde bu iplikler kaybolmuştur.
    yapraklar daha iri olmuş ama içlerindeki iplikler kaybolmuş.
    buna bir türlü anlam veremez ve işadamı büyük bir zararla fabrikayı kapatmak zorunda kalır.
    ama olayın sebebini öğrenmek ister ve sorunun peşini bırakmaz. sonuçta amerikalı bir bitki biyoloğu ile anlaşır.
    bitki biyoloğu çöle gider bu tür kaktüslerden birinin yanında çadır kurar ve bir iki ay kaktüsü gözlemler, inceler ve sonuçta bir rapor yazar.
    raporda şu ifade yer alır;
    "bu ipliklerin ortaya çıkma sebebi çölün çetin ve zor koşullarıdır.
    siz bu kaktüsü rahat bir ortama yerleştirmekle onu bu yeteneğinden mahrum bırakmışsınızdır. “
    çocuk yetiştirirken aynı şekilde eğer ona kötülük yapmak istiyorsanız her istediğini verin.
    eğer iyilik yapmak istiyorsanız bırakın bazı sorunlarını kendisi çözmeye çalışsın.
    bunu yaparken de kendisini geliştirsin.
    ayrıca kaktüsler bulunduğu ortama uyum sağlamak için de köklerini derine kazıyarak suyu bulmaya çalışır.
    suyu bulduktan sonra depolamak, suyunu kaybetmemek için yapraklarını iğneli yapar ki hava ile fazla temas etmesin ve içindeki su buharlaşıp yok olmasın.
    yani çıkıp da kaktüsün yapraklarını geniş yapraklı yaparak kaktüsün hava ile fazla temas edip terlemesine neden oluyor ve içinde sakladığı suyun yok olmasına sebep oluyorsun.
  • dünyanın en arsız bitkisi. balkonumda bir kaktüs var. ben kendimi bildim bileli var. kim aldı, ne zaman geldi bir fikrim yok. biri hediye diye getirdiyse kafasına sıçayım. eğer ben aldıysam kendi kafama sıçayım. saksının içinde nar gibi kendi kendine üreme halinde çoğalıyor. eve aldığımızda bir taneydi. şimdi içinde belki 100 tane yumru var. bazen yerini değiştiriyorum elime batıyor. yerini değiştirmesen de eline batıyor bir şekilde. kendini birilerine batmaya programlamış orospu çocuğu. eve başka çiçekler alıyorum, hepsi soluyor ölüyor. hiçbiri yaşamadı. hollanda'dan lale soğanı getirdiler, 15 gün durmadı. biri hediye bir çicek getirse ben suyunu değiştirinceye kadar ölmüş oluyor. gülün ömrü bir gün bilemedin iki. bu şerefsize damla su vermiyorum bana mısın demiyor. belki de aksine olabildiğince sulamak lazım. yine de bana öyle geliyor ki bunu susuz da bıraksan, hortumla da sulasan sonuç değişmeyecek. kışın donsun diye dışarıda bıraktım en ufak bir zarar görmedi. yazın güneşin alnına koyuyorsun sanki kemiklerine iyi geliyor ibnenin. bir gün oturayım tırnak makasıyla dikenlerini keseyim dedim. daha gür çıktı dikenler. ne eziyet yaptıysam ortadan kaldırmayı başaramadım. yaz olunca çiçek açıyor. açtığı çiçekler adeta birer g.t lalesine benziyor. iki tane saplı pembe çiçek. acayip gıcık oluyorum. o kadar gıcık oluyorsan kaldır çöpe at değil mi? onu da düşündüm fakat son anda bir hamle yapıp şah damarıma filan dikenlerden birini batıracakmış gibi geliyor şerefsiz. üzerine işesem amonyak iyi gelir mi onu da bilemiyorsun ki...
  • işgalci sinsi piç. annem bunlardan bir tanesini seneler önce eve getirdi. küçüktü o zaman. hiç de fark etmemişim yalnız, ben de az salak değilim. ee zaten ben aile yanında değildim, üniversite için gittim falan derken eve bir döndüm, kaktüs olmuş 1.65! neredeyse benim boyum kadar boyu var şu an ve mutfağın bir köşesinde sinsi sinsi duruyor. bir de şekilsiz! nerede o filmlerdeki t şeklinde duran karizma kaktüsler nerede bizim hipster kılıklı kaktüs. annem bir de bunun rengine uygun bir kurdele mi bez parçası mı ne bulmuş, bağlamış bunun dalını budağını birbirine. kırılmasınmış!!! baya konuşuyor onunla bazen. annem evde yokken küfür ediyorum, bazen saksısını ayağımla dürtüyorum. ben de az değilim...
  • kirpinin yürüyemeyeni.
  • kim dediyse radyasyon emiyor diye, allah onun bin çeşit belasını versin! hiç mi düşünmez o yazıyı bir türk anne okur da evladına hayatı zından eder diye? kevgire döndüm lan! her taraf kaktüs kaynıyor amına koyim, kaktüsten ibaret botanik bahçesine döndü ev! gece tuvalete gidemiyorum korkumdan, gece gece diken ayıklamayalım götümüzden başımızdan diye diye uyku uyuyamıyorum amınüm!
  • bazı tropik iklimlerde, sağanak bastırdığı zaman, bir tona kadar su tutabilen dev kaktüslere yıldırım düşmesi halinde, içerideki su bir anda buharlaşır, kaktüs patlar ve binlerce iğne çevreye kurşun gibi saçılır.
  • kirpinin bitki versiyonu.
  • ben nasıl bir fotosentez canlısı beslesem diye düşünürken aklıma gelen tüylü bitkidir. tüylü diyorum çünkü benim kaktüslerim daha bebek, diken dedikleri şey onlarda tüy gibi. ilgisiz, gebeş bir bünye olduğum için fazla su ve bakım istemeyen bu bitki türünü tercih ettim. haftada bir su vericem, onu bile unutmamak için masamın üstüne koydum kerataları. çocuklarına sevgiden çok para veren bir baba gibiyim karşılarında. onlardan utanıyorum. çünkü ben de noksan olan insanlık ögesini yüzüme vuruyorlar. çevremdeki insanlar geliyor aklıma. kaktüs muamelesi yaptığım insanlar... bana bir kalp dolusu sevgi sunup karşılığında hiçbir muhabbet görmeyen insanlar...kaktüslerim gece gece bana ibret oldular.
  • yaşama hevesine hayran kaldığım bitki. evde senelerdir sürünen bir kaktüs var. dandik ve küçücük bir saksının içinde yıllardır yaşıyor. arada bir su veriyoruz o kadar. toprağı bile kalmamış neredeyse ama üstünde bebek kaktüs çıktı <3

    artık onu her gün güneşe çıkartıyorum ve beraber beyonce dinliyoruz <3 bahaneyle ben de güneş görüyorum. toprak değiştirmesini öğrenip büyük ve rahat bir saksıya alıcam onu. bunu hak ediyor minik ve güçlü dostum.
  • çok zor şartlar altında dahi hayata tutunmayı becerebilen, onlarca formu bulunan, çöllerde ve tropikal iklim bölgelerinde yaygın bir şekilde yaşayan dikenli bir bitki çeşitidir.

    hayata tutunma azmini kampüsün peyzaj çalışmalarını yapan kişilerle muhabbet ederken “bu nasıl dikiliyor?” sorusuna “kesilen bir parçasının toprağın üzerinde kalmasının bile yeterli olduğu” iddiası üzerine bir parça alıp denememle öğrenmiş bulunmaktayım.

    aldığım o parçayı yurt odasında bir saksının içine doldurduğum toprağın üzerine bırakmam ve bir süre sonra gerçekten toprağa doğru kök salarak canlanması aramızdaki kopmaz bağın oluşmasına neden olmuştur.

    daha sonra aynı boyda parçaları alıp değişik saksılara dikerek her birine odada kalan arkadaşların isimlerini vermem ve odadaki herkesin “benimki daha büyük olacak” ümidiyle onlarla ilgilendikleri ufak bir oyun oynamışlığım da vardır.

    şu anda masamın üzerinde ufak bir saksıda tek olursa yalnızlıktan canı sıkılacağını düşündüğüm için yan yana duran iki kaktüsüm var.

    vel hasıl-ı kelam 17 yaşımdan beri sürekli bir ilişki içinde olduğum ve kişiliğimi yansıttığını düşündüğüm muhteşem bir canlıdır.
hesabın var mı? giriş yap