• istanbul'un en eski yerleşim yerlerinden biri. son kazılardan hep mezarlar çıktı. demek ki roma döneminde nekropol olarak kullanılmış. adamlar bizden akıllı derenin getirdiği toprağın üzerine bine inşa etmemişler. bir yana moda'yı bir yana da hera tapınağını (bkz: fenerbahçe parkı) alarak yürüyüş yapmak için çok hoş.
  • birtat reklamıdır.
  • lise yıllarımı kayalıklarında geçirdiğim sahil..hatta ordan denize düşmüşlüğüm bile var
  • hem şarkının hikayesi hem de münir nurettin'in sesinden kendisi şuradan dinlenebilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=xtw6c3ioims
  • "münir nurettin selçuk sağlıklı günlerinde, kalamış’ta yalnız kendisinin şarkı söylediği bir kulüp açmış, içeri girmek için önce kulüp’e üye olunuyormuş; yemek servisi, meze yokmuş, yalnız viski servis ediliyormuş, müşteriler, önce kartlarını gösteriyorlar, sonra içerde içtiklerinin hesabını ödüyorlarmış.

    münir nurettin selçuk, dostu behçet kemal çağlar’dan içinde kalamış ismi geçen bir şiir yazmasını ister. bir türlü şiire başlayamayan şairi heyecanlandırmak için 'bir akşam üstü gel de seni sandalla kalamış’ta gezdireyim' der.

    ilık bir yaz akşamı, münir nurettin selçuk’un daveti üzerine kalamış’taki kulüb’e giden behçet kemal çağlar kulüb’ün kapalı olduğunu görür ama ısrarla kapıyı çalınca kapı açılır. behçet kemal çağlar’ın anlatımıyla; 'münir bey’in yanında bir afet var ki, kadın karada, denizi gözlerinde gezdiriyor.' üçü sandalla denize açılırlar; 'münir bey kürek çekiyor, ben şiir yazıyorum, kadın geriniyor, sularla oynuyor. çıldırtıyordu beni velhasıl… derken kadın; -behçet bey, şiir ilerliyor mu? demez mi, fırsatı hemen kullandım -ilerliyor hanımefendi; son yazdığım satırları size okuyayım:

    -gündüz koya sen gel, gece gelsin aya növbet, emret güzelim istediğin şarkıyı emret, kadın ne dediğini anladım, der gibi yüzüme bakarken kahkahalar atıyordu. münir bey şiiri çok beğenmişti. -çok güzel madem iki satırını okudun, öteki satırları da dinleyemez miyiz? tamamlanmamış şiir okunmaz, ama madem şiiri sizin için yazıyorum, derken kadına erkekçe bakıyordum, o da bana denizleşen gözleri ile bir şeyler mırıldanıyordu. şiiri baştan sona okudum:

    yok başka yerin lutfu ne yazdan ne kıştan
    bir tatlı huzur almaya geldik kalamış’tan
    yok zerre teselli ne gülüşten, ne bakıştan
    bir tatlı huzur almaya geldik kalamış’tan

    gündüz koya sen gel, gece gelsin aya növbet
    emret güzelim istediğin şarkıyı emret

    istanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar
    düşsün suya yer yer erisin eski zamanlar
    sarsın bizi akşam rengi dumanlar
    bir tatlı huzur almaya geldik kalamış’tan

    sandal sefası yaptığımız gecenin anısını hatırlatan bu güfteyi münir nurettin selçuk, nihavend makamında besteledi. '

    bu hatırayı sayın ismet bozdağ’dan dinlemiştim sizlerle paylaşmak istedim."

    ayten yavaşça
    efece haber gazetesi
    26.04.2009
  • (bkz: street ball)
  • bisikletle akşam günbatarken kalamış parkında pedal çevirmek. çocukluğumun yarısını bu aktivite yedi yarısınıda nightmare before christmas.
  • ilkbaharın yaza dönüştüğü günlerde, dünyanın en güzel kokan yeri. yolumu şaşırıp da saptığım sokaklardan hanım elleri, iğdeler fışkırıyor. beni çocukluluğuma, kabuk bağlamış diz yaralarına, karne zamanlarına, tatil heyecanlarına götürüp, getiriyor bu kokular, bu sokaklar.
    her yer, en azından bir gün dünyanın en güzel yeri oluyorsa, bugün sıra kalamışın.
  • ferhat göçer 'den güzelini söyleyenine rastlamadığım eser..

    edit: çok kötülenmeden; münir nurettin selçuk 'tan da güzel okuduğunu yazayımda çok kötülenmesin....
  • antalya'da büyükşehir belediye binasının tam karşısında bulunan güzel restaurant. tıklım tıklım bir cumartesi gecesi bile vızır vızır garsonları her masaya, her isteğe yetişiyorlar. çok güzel bir fasıl grubu var ve repertuarları oldukça iyi. uzun zamandır böyle güzel fasıl dinlememiş, böyle güzel eğlenmemiştim.
    rakının yanına mis gibi çay servisi yapmaları ise gönlümü tam onikiden vurdu.
    daha çok giderim o mekana ben.
hesabın var mı? giriş yap