• milli mücadele'nin sembolüdür..
  • mustafa kemal' in yayınladığı samsun raporunun ardından "kim bu artiz?", "ne için geldi.. bak naapıyor!" diye cıngar çıkaran samsun'daki ingiliz kuvvetler ve koyunlarındaki çeteler birikmeye başlamışken, ilk genelgeyi yayımlamak üzere havza'ya geçmesi gereken 9. ordu müfettişi mustafa kemal'in can güvenliğini sağlamak üzre gönüllü olarak emrine geçen kavak nahiyesine bağlı çerkes (adige) aileleler havza'ya kadar kimi zaman en fazla bir iki atlı halinde ilerleyeceği bu yollarda başına bir iş gelmemesi için ilk önlem olarak gazi'ye bir kalpak vermişlerdir. manifestosunu ise şu şekilde yapmışlar: "paşa, ingilizleri iyi tanımayız.. onlar da bizi pek iyi bilmezler, buralarda da pek takılmazlar zaten. ancaak hiçbir çete, hiçbir iç mihrak bu kalpağın altındaki bedeni karşısına almayı göze alamaz. o nedenle siz bunu serinize örtünüz, havza'ya kadar huzur içinde seyahat ediniz. sonrasında ister atar, ister yine takarsınız. haydi uğurlar ola"

    sonrasında kalpak kafkasya kimliğinden başka milli mücadele sembolü olmaktan kendini alamaz.. iyi de yapar. pek de yakışır.
  • yaygınlaşması kurtuluş savaşı sırasında değil, avusturya-macaristan imparatorluğunun bosna hersek i ilhak ettiğini açıklamasından sonra olmuştur. istanbul ahalisi, büyük bir kısmı avusturya malı olan festen vazgeçmiş ve kalpak giymeye başlamıştır.
  • tek perde 80 dakikalık, devlet tiyatroları kalitesini hissettiren oyun. oldukça taze olmasına karşın ekip de iyi bir uyum yakalamış doğrusu.

    öncelikle siyah-beyaz atmosferi veren muhteşem dekordan bahsetmek istiyorum zira * harika bir iş çıkarmış. tanıtım fotoğrafları siyah-beyaz olduğu için öyle görünüyor sanmıştık ama dekorun orijinali oymuş. kıyafetlerin de siyah, beyaz ve gri renklerden oluşması bir bütünlük sağlamış. aslında bir ilke imza atılarak perukalar da aynı şekilde düzenlenseymiş daha da lezzetli olurmuş. bir kaç oyunda daha böyle bir yenillik beklentisi oluşmuştu ama en yaklaşanı kalpak oldu. bir de bence mumlu sahne dışında sarı ışık kullanılmasa daha etkili olur.

    --- spoiler ---
    konu, 2. dünya savaşı sonlarında bir rus askerini evlerinde saklayan alman bir anne-kızın savaşın seyriyle birlikte değişen hayatını ele alıyor. ekmek sırasında bekleyen kadınlar, su kuyruğunda bekleyen kadınlar, kocalarının cepheden dönmesini bekleyen kadınlar, hep bekleyen kadınlar. cephede verilenden farklı bir savaş kendi içlerinde, kalplerinde, çaresizliklerinde...
    --- spoiler ---

    oyunculuklarda elsbeth rolünde mine tüfekçioğlu yine öncelikle zarafetiyle dikkat çekiyor. çaresizce bir dinginliği var. yüksekten oynayan bazı genç oyuncuların dikkatle izlemesi gerek. martha/ipek büyükakın sorunlu ergen rolünde gayet iyi. hazır gençlerden gitmişken ikizleri oynayan tuba karabey ve idil arıkan pek şekerler. güzel bir fırsat kaliteli bir oyunla ısınmak. yolları açık olsun. bayan münchberger/mehlika balkan bağlaç türü bir rolde. schmittsche/sevinç erol ve özellikle buck nine/suna selen güngörmüş karakterleri ve eğlenceli muhabbetleriyle oyunu durağanlıktan çıkarıp birer nefes molası verdiriyorlar. kalpak rolünde kutay şahin ise devlet tiyatrosunun neden daha önce değerlendirmediğini merak ettiğimiz genç yeteneklerden. tek itirazım belki bu rol için biraz kilo vermiş olması gerektiği yönünde. gestapo kampından kaçan birine göre fazla besili kalıyor. bunu saymazsak gerek ses tonu gerek omuzların düşük olması gibi ayrıntılarla dikkat çeken beden diliyle iyiydi.
  • kuzu postundan yapılır. kafkasya'daki bazı türklerin milli giysisidir. (bkz: karakalpak)(bkz: karapapak)

    kurtuluş savaşı'nın sembolü olmuş ama devrim kanunlarıyla da yasaklanmıştır. (bkz: devrimler kendi çocuklarını yer)
  • 20. yüzyıl başlarında önce askerler sonra sivil erkekler tarafından da giyilen kesilmiş koni biçiminde, iki yandan hafifçe bastırılmış bir başlık. kafkasya kökenli olduğu sanılmaktadır. türkiye'ye rusya'dan gelen aydınlar tarafından getirilmiştir. türkçülüğün simgesi olarak algılanmış ve kurtuluş savaşı sırasında yaygınlaşmıştır. bilinenin aksine, kadınlar tarafından da kullanılmıştır.
  • osmanlı'da kalpak giyilmeye başlanmasının sebebinin tarihi nedeni şudur:
    ikinci meşrutiyet'ten sonraki süreçte avusturya'nın bosna- hersek'i ilhak etmesi ile beraber osmanlı devleti'nde tepkilerin yükselmesine sebep oldu. avusturya mallarını halk boykot etmeye başladı. fes de avusturya'dan geldiği için fes yerine halk kalpak giymeye başladı. hamallar istanbul limanındaki avusturya gemilerinin mallarını boşaltmadılar. avusturya devletine böyle zarar vermek istediler.
  • 1920-1921 yıllarında istanbul'dan karadeniz kıyılarına çalışan dilenci vapurlarındaki sessiz ve adsız adamlar, vapur küçük inebolu limanı'na gelince, başlarına hemen kalpağı geçiriyorlarmış; o zaman milli mücadeleye katılmak için gelmiş subaylar ya da başka kimseler oldukları anlaşılıyormuş.
  • gaziantep devlet tiyatrosu onar kutlar sahnesi'nde sergilendi bir saat önce.

    dekoru ciddi anlamda göz alici, kaliteli ve güzeldi. oyun da dönemini yansitmasi bakimindan abartiya kacmamis siyah beyaz film tadinda tasarlanmıştı.

    suna selen kalitesini göstermeye devam etmis.
  • --- spoiler ---

    dekorlar, oyunculuk, ufak detaylar çok iyi ve başarılıydı. detaylardan kastım, şahsen sobanın seyirciye dönük olması benim çok hoşuma gitti. orada kaynayan çaydanlığıyla ve üzerinde pişen yemekle yaşamın sürmekte olması, zorluklara karşı direnmek, yuvanın halen ayakta olması kavramlarını hissettim o sobadan ben. eğer yan konsaydı elsbeth'in (mine tüfekçioğlu) hayatta ve ayakta kalma isteği havada kalacaktı bence.

    öte yandan martha'yı canlandıran ipek büyükakın dış görünüşüyle role çok iyi oturmuş. kılık kıyafet ile kadınsılık minimuma indirilip serserilik ve erkeksilik ön plana çok iyi çıkarılmış/çıkartmış.

    schmittsche (sevinç erol) ve buck nine (suna selen) oyunun akışı içinde kah tam derin kasvete dalmışken bizi oradan çıkardı kah ağlanacak hallerine tebessüm ettirdi.

    nikolai kalpak (kutay şahin) boyu posu, kaslarıyla rus askeri rolüne uygundu ama ilk sahnede göründüğünde giysileri hariç esir kampından kaçan birine göre fazla mı temiz, bakımlı, iyi beslenmiş duruyordu; - karar veremedim. ama ışık altında tek başına yaşadıklarını anlatırken dimdik ama omuzlar düşük ezilmiş, çaresiz, ama güçlü dururken gözlerinden yaşlar süzülmesi beni benden almadı değil. ama bence biraz daha mimik yapsa hiç de fena olmaz. ayrıca ellerine de biraz duygu gönderirse de.. hani el titremesi, elleri ovuşturmak, parmakların kasılması, yumruk sıkmak vs...
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap