• "türkiye'nin erasmusu bitti. türkiye bir üniversite 3 öğrencisiydi. şimdi ise türkiye gerçek dünyayla tanıştı. kyk borçlarını ödeme zamanı."

    e: tarkan'ı üzmemeliyiz. tüm olaylara bu gözle bakmalıyız
    o: tarkan'ın gözünden bir damla yaş akıtacak olayı yapanın anasını avradını sikeyim

    e: yürek de bir posta güvercini gibidir. dünyanın manyetik alanı değil, sevginin manyetik alanına göre gider.
    o: ben bu cümleyi latince olarak yazdırabilir miyim enseden kuyruk sokumuna kadar

    ozan akyol'un überfantastik anadolu âdeti
    -bizim köyde düğünden iki gün önce bir futbol sahası kiralanır. gelin kaleye geçirilir ve kafasının üstüne 1 kase pirinç koyulur. gözleri de bağlanan geline 2 tane ceza sahası içinden ve 3 tane ceza sahası dışından akışkan pozisyon yaratılır. gelin sadece damadın gollerini yemekle mükelleftir. gelin diğer golleri yerse o düğün geçersiz sayılır

    "bir dayı davulun üstüne yatıyor ve diğeri de onun üstünden atlıyor. evliliğin bir canlandırması gibi bir tragedya"

    o: turşuyu bulduğun zaman turşuyu çok seviyorum diye çok yemeyeceksin yoksa rüyanda tatlı su çeşmelerini gezersin
    e: bilimle ilgili hayatımda duyduğum en güzel cümle

    "mustafa sarıgül'e göre insanlığın kökeni şişli, iyi bir saç ve bir takım elbisedir."

    edit: adedi -> âdeti
  • dertler serisinden sonra iyice bu adamları bedava izliyor olmaktan hicap duymaya başladım. tamam patreon var ama yine bedava izleniyor içerikler. birinden bir şey çalıyormuş gibi huzursuz oluyorum bu kadar iyi bir şeye para vermeyerek.

    bu arada erman çağlar'ın "ben nevşin mengü'nün kız arkadaşı olmak çok isterdim" sözü kadar iç dünyamı temsil eden çok az söz var. saygılarımla.
  • bu dalaksızların bedava reklamını yapıyorum her yerde. sense of humor'u iyi olan ne kadar adam varsa kalt misyonerliği yapıp izlettirdim. şimdi etrafımda herkes "modern batılı güzel", "cahilce, senden bekleneni yaptın, güzel" diyerek konuşuyor.

    not: her gün bir kalt videosu izlemeden evden çıkamıyorum.
  • kirli konuşma videolarıyla beni mahfettiler, 10 dakika oldu hala gülüyorum.

    bakır kilotlarımızı eritelim mi bu gece?
    akşamdan maden suyuna yatırayım mı seni?
    tedavülden kaldırayım mı seni?
    bi gecede cahil bırakayım mı seni? hı, ne diyon?

    not: ölümlü dünya ender'e selamlar. izlemek isteyenler için link
  • bu skik coğrafyada yaşamayı mümkün kılan sebeplerden biri.
  • şelale denilen yerlere gittiniz mi?
    genelde şelale değiller
    dayınızın cennet dediği yere gittiniz mi?
    pek de cennet gibi değiller

    dizelerine 3 gündür güldüklerimdir.
  • ozan akyol'un anlattığı kadarıyla, kendileri çok uzun zaman önce bu youtube mecrasına girmiş. bir gece, erman'ın eve birkaç bira şişe getirtip, ozan'a "çerezler senden kanka" dediği bir gece yaşanmış. eve girer girmez. rıdvan'ın (eski ev arkadaşları) ocakta salep yapmasıyla ikisi de aydınlanmışlar. ozan ve erman içeride led ekranda benfica-fener maçını izlerken, cardozo'nun benfica'nın üçüncü golü atmasıyla ellerindeki cipsi fırlatmışlar.

    ozan: "biz ne yapıyoruz ki lan. adam içeride salep yapıyor. salep yapan adamın arkasında maç izlenmez." der, "hemen gidip, maçı bırakıp onu izlemeliyiz." erman kafasıyla onaylama işareti yapar. rıdvan'ın bulunduğu mutfakla, bu ikilinin maç izlediği televizyon arasında 1 metre ya vardır ya yoktur. içeriden biri duvara vursa, sesin katı madde etkisiyle, gürültü duyulur. ozan ve erman içeri girerler. ozan, rıdvan'ın arkasındaki masaya, poposunun yanıyla, sınıf öğretmeni oturuşu yapar ve böbürlenerek bakar. erman arkası dönük, balkona doğru bakar ve şehrin ışıklarını izler. akabinde, insanları rahatsız edecek, misafir oturması sessizliği oluşur. kimse bu sessizliği bozmak için gönüllü olup, saçma bir muhabbet konusu açmaya yeltenmez. erman en son, cezvedeki süte dokunur ve "es ist kalt" der. ozan, "o ne demek lan?" der. erman, almanca kursuna iki haftadır gitmektedir ve bunun haklı gururunu yaşayıp, bruce willis gülüşü yaparak: "heheh, almanca 'soğuk' demek" der. ikisi de gülüşürler. rıdvan da bunların muhabbetine ortak olup "scheisse" der. rıdvan'ın almanca bildiği tek kelime budur. gurbetçi şaban filminde polislerin kemal sunal'ı ararken, kemal sunal'ı bulamadıkları sahnede bol bol sarfettiği kelimedir "scheisse". ozan akyol dördüncü biradan sonra iyice çakır keyif olmuştur. buzdolabındaki magnetlerle oyun oynamaya başlar ve keçeli kalemle birkaç insan figürü çizer. "merhaba arkadaşlar, ozan akyol şov'a hoş geldiniz!" der ve magnetlere sırayla soru sormaya başlar. erman balkonun kapısı yarım açık, içeriye koku gitmeyecek şekilde sigarasından tüttürmektedir. ozan'ın bu saçma sapan hareketlerine anlam vermeye çalışır. bir yandan da, alkolün verdiği kafa ile fısır fısır gülmeye başlar. ozan akyol, erman'ın gülmesine içerlenir ve: "neden gülüyorsunuz burada beyefendi? komik olan nedir? anlatın da biz de gülelim. oo şaşırtıcı, öğretmence, klişe, nostaljik, kabul edilebilir, devam!" der. rıdvan bu ikilinin saçma muhabbetine katıla katıla gülmektedir. hatta öyle ki, elindeki cezvedeki sütün bir kısmını ocağa dökmüştür. ocaktaki gaz delikleri, süt yanığından kapandığı için pıt pıt etmiştir. ozan, dolaptaki, elinde mikrofon tutan magneti alır ve ocağa yönelir: "ocak bey. mahsun kırmızıgül'ün ocağım söndü türküsünden sonra bütün ajitasyonları üzerinize çektiğiniz doğru mudur?" ocak: "mahsun kırmızıgül'den aldığım bu ajitasyon skillerini, artık hayatımın her alanında kullanıyorum." der. ozan akyol: "güzel", priz ozan akyol: "şaşırtıcı", ışık tuşu ozan akyol: "ajite edici". o sırada erman yere dökülen sıcak salepli süte parmağıyla dokunur ve "...es ist nicht kalt(soğuk değil)" der. rıdvan bu ikisini vidyoya çekmektedir. ozan da ermanla birlikte katıla katıla güler. yerlere yatarlar.

    o gecenin sabahında, evi bok götürmektedir. rıdvan erkenden çıkıp, ofise gideceği için ortalığı toplamıştır. otobüse binerken vidyoyu izleyip otobüste kahkaha atarak güler. ozan'a "oğlum muazzam video olmuş lan" der. ozan ve erman, üçlü koltukta sızmışlardır. uyandığında ozan, erman'a "kaç saattir uyuyoruz ki?" der. erman da ozan'a "bu şey gibi oldu, sanki bayılmışız da, kaç saattir baygınım dermiş gibi..." der. ozan: "ahah haklısın" der, "leş gibi içki kokuyoruz. dün akşam baya eğlendik sanki lan."
    "bilmiyorum ki. en son hatırladığım çok terlediğim... rıdvan nerede hem? nereye gitti bu?" der. ozan: "bilmiyorum ki" der, "nereden bileyim.. hee dur mesaj gelmiş. akşam buluşuruz. ben kaçtım." ozan evden çıkar.

    rıdvan ozan'a, ozan akyol şov videosunu atar. ozan evde videoya çok gülmüştür. evde youtube hesabına atar. orada kalsın, izler izler yâd ederiz diyerek. yaklaşık iki yıl sonra, ozan, youtube hesabının şifresini unutmuştur. bir reklam videosu sunumu yapması gerekmektedir. birkaç kere dener şifreyi "sanırım 0'dan 9'a kadar olmalı" der iç sesi. 0123456789 yazar olmaz. "123" dener olmaz. sonradan eskiden kullandığı şifreyi girer "ozanakyol123". şifre olumludur. bu şifreyi akılda kalıcı olsun diye tutmuştur. ta 2013 yılında, rıdvan'ın o gece evde çektiği videoyu bulur. rıdvan'ın sesi vardır. fakat artık rıdvan'la, çocukça hareketlerde bulunduğu, hırçınca davranışlar sergilediği için konuşmazlar. o dönemde yaptıkları bir sürü sunumda, videoda grafikleri, geçişleri, modellemeleri rıdvan yapmıştır. fakat artık o da kendisini erman ve ozan'dan soyutlamış, yurt dışında bir yaşam kurmuştur. artık ayda yılda bir konuşmaktadırlar. ozan, videoyu izlerken, eski günlere bir özlem duymuştur. gözünden bir adet yeşilçam hüzünlü gözyaşı efekti gelmiştir. sonra gözyaşlarını silip, videoyu erman'a gönderip ona da izletir. erman, kesinlikle buna benzer bir konsept yapması gerektiğini söyler. bir müddet sonra ikisi yine erman'ın evinde buluşurlar ve ozan akyol şov'u iki yıl sonra tekrar çekerler. ozan: "bu şovun adı ozan akyol şov olmasın. "bizim şov" olsun. imece usulü bir video ya anlarsın ya." der. erman onay verir. hitler, çekirdek paketinden çıkan acı çekirdek, komşunun oğlu rıza abi, jennifer lopez, feridun düzağaç, arthur schopenhauer ve bir iki sıkımlık dibi kalmış saç spreyi konuk olarak vesikalıkları vardır. ozan hızlıca birkaç çöp adam çizer. ellerinde bir pankartta "dumlupınar üniversitesi besyo" yazmaktadır. o zamanlar laz ozan akyol magneti yoktur buzdolabında. hızlıca çekerler videoyu. sonra bir kanal ismi ararlar. hem eski günleri yâd eden, hem nostaljik olan, hem yalnızca kendilerinin anlayabileceği, hem de orijinal gözüken bir isim bulmaya çalışırlar. video'yu izlerken. erman'ın aklına ilk videoyu izlerken videodaki salep muhabbeti gelir ve o anda ikisi de birbirine sırıtarak "kalt" derler. erman: "es ist kalt ahaha" der. sonrasında kanalın ismi kalt oluverir. son editlemeleri yaparlar. video fazla izlenmez ve ozan yeni videoyu kaldırır. birkaç video sonra, daha iyisini çekerek, bizim show'un son sürümü ile youtube'a giriş yaparlar. ondan sonra da patlarlar.
  • "kucuk cocuga jandarma kiyafeti giydirirsen o cuce falan sanilabilir, ates acabilir biri."

    gibi yeni farkindaliklari bize kazandiriyorlar, sagolsunlar.
  • ya iyi ki varlar. harbiden. kendi ülkemden bu kadar saçma bişi çıktığı için aşırı mutluyum. belirli bir jenerasyona hitap eden, kültürün içinden bir mizah. muazzam.

    bir stargate halayı mesela, yaşamayan bilmez. nice yiğitler yok oldu gitti bu yolda..

    ozan akyol buradan sana sesleniyorum. millete yanağını ısırta ısırta halka yedirmesini öğütlerken kendinin 'bizim show' hususunda gösterdiğin bu bencillik, ancak derin bir aymazlığın göstergesi olabilir. zira burda kesintisiz bir şekilde o soğuk saçmalığı dinlemek isteyen zatlar var. ayağını denk al.
  • az önce ekibin senaristliğe başladığını öğrendim ve çok hoşuma gitti. senaryo ekibinde ozan ve erman'ın yanında volkan öge de var. ayrıca yönetmen de gibi(dizi)'nin yönetmeni ömer sinir. güzel bir şey olacağa benziyor. beklemedeyiz efenim...
hesabın var mı? giriş yap