• hemen hemen hiç bilmediğim japon edebiyatına girişimi sağlamış kitaptır. öncesinde ve sonrasında yazar hakkında okuduklarım o kadar radikal ve baştan çıkarıcıydı ki bu kitaba başlamamak olmazdı. mişima hakikaten de yazılanlar kadar farklı bir kişilikmiş, gerek intiharı gerek o dönemde savunduğu fikirleri (kendisi savaş sonrası da japonyanın silahlanmasına devam etnesi gerektiğini savunurken harakiri yaparak ölmüştür) dikkat çekici derecede farklı. kitaptaki anlatımı ; kanın, vahşetin ve ölümün yumuşakça ve en pozitif haliyle okuyucuya sunumu o kadar sıradan ki okurken kaptırıp gidiliyor. çevirisinden dolayı mı yoksa gerizekalılığımdan mı bilmiyorum ama geriye dönüp okuduğum , başını sonunu tekrar birleştirdiğim yerler de olmadı değil..
    otobiyografik olduğu söylenen kitabın konusunda yazar-roman kahramanı- kendisini doğumundan gençllik yıllarına kadar anlatır. ilk mastürbasyonundan, savaş yılları zorluğuna, erkeklere olan ilgisinden, ilk cinsel deneyimine, ülkenin yaşadığı zorluklardan bir kızla -nedense- tutkusuzca öpüşmesine kadar türlü detaylarla örülmüştür. tabi ki en önemlisi romanın kendine has dili. klasik batı edebiyatından - ki underground edebiyat bile olsa- oldukça farklı bir japon havası esiyor.
  • yukio mişima mezarından kalkıp gelse, kamen no kokuhaku/bir maskenin itirafları'yla iç sıkıntısının kitabını yazdım dese kimse itiraz edemez herhalde.

    --- spoiler ---

    kahramanın eşcinselliğinden, sağlıksız bedeninden, kan ve vahşet sevgisinden, toplumun ahlak kurallarından bağımsız bir sıkıntısı var. bu sayılanlar, sıkıntının maskeleri. isteklerine ulaşmasını engelleyen şey ne savaş koşulları, ne ahlak kuralları çoğu yerde. o, istemenin, hayal etmenin, 'yol'un kendisini seviyor. hedefe varacağını anladığı anda cayıyor o hedeften. bir tutkuyu doyurmaya yaklaşırken devreye başka bir tutkusunu sokup onunla ilgilenmeyi tercih ediyor. kitap bu yönüyle, hem modern-batılı insanın fazla seçeneklilikten bunalması temelinde, hem de batı-dışı köklerden beslenen geleneksel bir toplumun batı teknolojisine secde etme döneminde yaşadığı sıkıntılarla ilişki kurarak okunabilir.

    --- spoiler ---
  • 1949 yilinda cikan, yazarin ikinci kitabi.
    bu kitap sayesinde unlendi diyebiliriz.

    ayrica kitabin ilk ciktigindaki japonca kapagi soyledir.
  • ne güzeldir ki can yayınları tarafından tekrar basılmaktadır. sanırsam bugün kitapçılarda yerini alacaktır.
  • başlangıcını okuduğumda yaşadığım heyecan, kitabın sonlarına doğru gitgide azaldı. mişima'nın oldukça aykırı hayatını kitaplarından önce biliyordum. bir maskenin itirafları daha çok mişima'nın başyapıtı ve otobiyografik eseri olarak anlatılır. otobiyografi kısmına katılmakla birlikte bu romanından çok çok daha iyi romanlarının olduğunu düşünüyorum. kendi doğumunu hatırladığını iddia etmesi, çocukluğunda iz bırakan durumları anlatması ve heykellerle kurduğu cinsel içgüdü en beğendiğim yerlerdi. romanın başından itibaren aslında dünyayı karşısına alarak kendisiyle hesaplaştığını düşünüyorum. diğer kitaplarını daha çok sevmekle birlikte bu kitabı da mişima'yı tanımamız için değerli bir kitap.
  • --- spoiler ---
    bir japon gencinin ergenlik dönemini savaş dönemi ile bağdaştırarak okuyuculara anlatan son derece başarılı bir roman. hakkında yazılanlara ek olarak; savaşın insan ruhunda bıraktığı karamsarlığın, kabullenmeyi japon kültürünün kendina has özellikleri ile birleştirerek önümüze koyuyor yazar. eşcinselliği keşfetme/görmezlikten gelme/kadınlara yönelme/kadınların ergenlerin gözündeki yeri/nasıl deneyimli heteroseksüel rolu yapılır ve benzeri şeyleri genç bir japonun dilinden o kadar güzel anlatıyor ki mishima; ve ona ek olarak o çocuğun büyümüş/gören gözlere sahip hali ile de onu ve onun içinde bulunduğu ruh halini muzip bir "hadi ordan, "öyle diyorsun ama bal gibi bu böyle ve sen de bal gibi farkındasın" kimi zaman yeren kimi zaman destekleyen büyümüş ses de çok hoş eşlik ediyor kitapta ergenimize. roman kimi zaman tek kişilik anlatı kimi zaman bir gencin iki farklı zamandaki haline dönüşüyor.

    ötesinde zaman zaman homoerotik öğeleri barındırıyor kitap, üstelik bunu çok kararında insanın içine işlercesine yapıyor. 15-16 yaşlarda, erkek çocukların hayranlıkla bezeli, rol model aldıkları kişilere öykünmeleri, kendi aralarında keşfettikleri kaçamak dokunuşlarla cinselliği çok hoş anlatıyor. hani kızların, "ya bu oğlanlar niye birbirlerinin orasına burasına el atıyor" diyip anlamlandıramadıkları şeyleri.

    okumaktan keyif aldığım ancak bulunması zor bulunan kitaplardan. okunası, kafası okşanası.
    --- spoiler ---
  • mişima'nın yayımlanan dördüncü eseridir. yine yukio mishima wikipedia 'ya göre kitap yayımlandığı zaman büyük bir başarı sağlamış.

    okurken kitabın barındırdığı otobiyografik ögelerin sadece yaşanan olaylardan ibaret olmadığını anlıyorsunuz. mişima iç dünyasını da tüm çelişkileri ve karanlıklarıyla açık bir yüreklilikle kaleme almış.

    açıkcası kitabın sansüre uğradığını, mişima'nın ailesi ve yakınlarıyla ilişkisinde bir sürü soruna yol açtığını düşünmüştüm. böyle olmamasına sevindim.
  • su gibi akıp giden otobiyografik bir roman.

    bir eşcinselin penceresinden, aslında taktığı maskenin gerisinden, hayatının çektiği acı ve ızdırabın kendi kimliğini keşfinin ve bundan kaçmaya çabalamasının ama kaçamayıp bir maskeye dönüşmesinin anlatlıldığı başarılı bir kitap. ilk deneyimlerin ilk öpüşmenin kendinden kaçma isteğinin ve savaş yıllarının zorluklarıyla beraber maske olarak yaşamanın verdiği acının da kitabı. okunması elzem kitaplardan.
  • yukio mişima'nın can yayınları'ndan çıkan otobiyografik romanı.

    --- spoiler ---

    "omi için beslediğim körü körüne hayranlık bilinçli her eleştirinin dışında kalıyordu; onu ahlaki açıdan gözden geçirmeye de hiç yanaşmıyordum."
    (bir erkeğin başka bir erkeğe bu şekilde hayranlık duyması, tutkuyla bağlanması, insanı gerçekten de etkiliyor. ilginç aslında. şahsen kendimin karşı cinse bu kadar hisli duygularımın olmadığını fark ettim, o ayrı.)

    "daha önce de sık sık değindiğim gibi, gelecek günler ağır bir yük gibiydi sırtımda. daha başından beri hayat bana derin bir görev anlayışı vermişti; bu görevi yerine getirmek niteliğinden yoksun olduğum belliydi, ama yine de böyleydi bu."

    "günümüzde birbirinden ayrılmanın normal bir şey ve her yeni görüşmenin bir mucize olduğunu zaman zaman siz de düşünmüyor musunuz? insan düşününce oturup konuşmamızı bile mucize gibi görüyor, öyle değil mi?"

    "yalnız tam birbirimizi tanıyoruz derken yeniden ayrılmak zorunda kalıyoruz."

    "utangaçlık bencilliğin bir şekli, insanın tutkusunun gücüne karşı koyabilmesinin çaresidir."

    --- spoiler ---
  • mişima'nın nasıl eş cinsel olduğunu, aslında nasıl eş cinsel doğduğunu, toplum normları yüzünden nasıl içsel yolculuklara maruz kaldığını, tüm açık yürekliliğiyle savaştan nasıl korktuğunu anlattığı otobiyografik kitap.
    ortaçağ ressamlarına ilgi uyandıran, hatta hangi tabloya bakarak boşalmış o adam diye karanlık çağda kendini bulduran bir kitap.
    anlatımı düz, aktarımı tırtıklı, kavramı harika kitap.

    mişima'nın nasıl koltuk altı kılı fetişisti olduğunu anlattığı kısım da en çok aklımda yer eden kısımdır ayrıca.
hesabın var mı? giriş yap