sanirim sehirli turk gencligi icin kamp yapma aktivitesi muzik festivallerinin kamp bolgesinde cadir kurup bu festival ortaminda konaklamak seklinde gerceklesiyor. genc yasindan kurumsal izcilik olayina girmis ve daha turev veya pv=nrt bilmeden doganin bagrinda izci arkadaslariyla demlenmis sansli elemanlar da var, ornek icin (bkz:
sakarya izci grubu). gec olsun da guc olmasin seklinde universite yillarinda doga sporlarina gonul vermis, cesitli dagcilik vs. klupleriyle hasirnesir olmus, kamp piri olmuslar da yok degil, mesela (bkz:
odtu dksk). benim de cogu turk genci gibi bunlarin hic biriyle ilgim alakam olmadi, ama gel gor ki bu azinlik kamp deneyimli elemanlar cevremde turediler sonradan sonraya. ben de sayelerinde kamp yapma olayiyla ilgili biraz deneyim edindim, simdi sizinle paylasayim. (ama deneyim amerika ortaminda oldugu icun turkiye'ye uyarlamayi kafanizdan yapacaksiniz).
amerika'da kamp yapmak (genel olarak doga sporlari veya dogada tatil) insanlarin sevdigi bir aktivite. bu talebin avantajlari ve dezavantajlari var. avantaji, insanlar bununla ilgilendigi icin ona yonelik bir arz, bir pazar da var. mesela
rei var, harital ar mevcut, her turlu alet edevat var. bunun da otesinde, devlet (federal veya eyalet) bu insanlar icin ortam olusturuyor, hem hizmet hem dogayi koruma. mesela bir
national park service var, hem kampcilara hayati kolaylastirici servisler sagliyor hem de onlara kurallar koyup doganin icine etmelerini (kelimenin her anlamiyla) engelliyor. dezavantaj ise herkes kamp yapmak istedigi icin ha deyince gidip istediginiz yerde kamp yeri bulamamaniz. ozellikle bahar-yaz-tatil zamanlarinda
campground denilen kamp yapmak icin belirlenmis bolgeler cok kalabalik oluyor. ya onceden rezervasyon yapmaniz gerekiyor, ya da erken gelen oturur (
first come first serve) ise boynu bukuk kalmayi da goze alarak cesitli numaralar yapmaniz gerekiyor (daha cok kamp yeri olan veya yeri itibariyle cok talep gormeyen bolgeyi secmek, bir onceki gunden kalanlarin bosaltmalari gereken (
check out) saatinde orada olmak vs.).
kamp yapmaya donecek olursak, bu aktivitenin cesitleri var: arabali kamp (
car camping), vahsi hayat bagrinda (
wilderness camping) gibi. en standart versiyonunda yaniniza kamp malzemelerinizi alip parka gidiyorsunuz, arabanizi bir yere parkedip esyalarinizi
campgrounda goturuyorsunuz, numarali yerlerden birini gozunuze kestirip, gerekirse parasini verip cadirinizi kuruyorsunuz, sonra kebap ya da yuruyus/tirmanis/gezi.
car camping denen olay amerikalilarin en cok ilgi gosterdigi cesit. standart kamptan farki, arabanizi cektiginiz yerin dibine (ya da cok yakinina) cadir kuruyorsunuz. bu da demek oluyor ki arabanizin icine koyabildiginiz her sey emrinize amade, tasima gibi bir sorun yok, istediginizde arabaya kitleyip birakabilirsiniz orada. biz vaktiyle minimalist takilarak (daha bir
wilderness modunda diyelim) kampa gitmistik, etrafimizdaki elemanlar ev kadar cadirlarla ve evlerindeki konforlarindan taviz vermeyen takim taklavatla gelmislerdi, sasirip kalmis, kiskanmistik. her kamp yerinin kendi piknik masasi ve icinde ates yakilabilecek
fire ringi vardi. biz masaya tunerken millet getirdikleri sandalyelerde yayilmisti, biz hazir yemeklerimizi (sandvic) yerken millet tavada balik kizartiyordu (tup ve tava getirmisler), biz cakmak ney getirmedigimiz icin "e napalim yatalim bari" derken millet ates basinda egleniyordu. sisme yatak, yorgan yastik bile getiriyorlar.
car campingin bir ust modeli
rv camping, yani karavan kampi. cogunlukla aileleri ama bir o kadar da emekli yasini basini almis ciftleri karavanlariyla amerika'nin altini ustune getirirken gorebilirsiniz. milli parklarda, ve
lonely planetin bahsettigi her yerde karsiniza cikabilirler. boyle zevk u sefanin dibine vurmus tipler gibi gelirler bana. karavanlarda her turlu luks var ve o luks ile doga ve maceraya gidiyorlar. bir ne yardan ne serden gecme halleri, bir kesif ruhu ile
settler ruhunun evliligi. kendilerine ozel kamp yerlerinde eylesirler, diger kampcilara pek bulasmazlar, ancak yuruyus yollarinda gordukce gulumseyip merhaba demek zorunda hissettirirler (ulan dilim disarida nefes nefeseyim, bacaklarim tutmuyor, bir de size nezaket mi yapicam, cekilin onumden bouhuuhuuu).
gelelim
wilderness camping olayina. simdi onceki kamp cesitlerinde devletin veya ozel kuruluslarin kurdugu kamp yerleri mevcut. oraya yerlesiyorsun, onlarin sagladigi piknik masasiydi, suydu, tuvaletti, ates cemberiydi kullaniyorsun. bazilarinda dus, camasirhane vs. bile oluyor. yani medeniyet getirilmis ortama bir nebze. wilderness'ta ise ayisiyla rakunuyla geyigiyle bas basasin, cadirini patika ve su kaynagindan belirli bir mesafe uzakta olmasi kaydiyla istedigin yere kurabilirsin. etrafinda genelde kimsecikler olmaz. cogunlukla cep telefonu cekmez. tam doga ile bas basa durumu soz konusu yani. ama tabii doganin bagrina arabanla giremedigin icin kamp icin gerekli butun malzemeleri yaninda (sirtinda) tasiman gerekir, hele de yuksek bir yere tirmaniliyorsa kamp kurmak icin sirtinda o agirlikla tirmanmak bayagi zorlar. o yuzden minimal gerekli esyalar tasinir, luks sayilabilecek her sey arabada kalir. ayrica "medeniyet" olmadigi icin
ayi kutusu,
bok kuregi, geri getirilecek copler icin torba, dereden faydalanabilmek icin su filtresi vs. bu gerekli esyalar icindedir. su filtreleri super, icmek veya kullanmak icin yaninizda litrelerce su tasiyamazsiniz, agir bir kere. bu su filtreleri (veya dezanfektan ilaclar da olabilir ama tadini bozabilir) doganin suyunu "temiz"liyor, ufak ve hafifler de.
wilderness camping'de dogayi koruma (ve kendini dogadan koruma!) sorumlulugu size aittir, evet belirli kurallar vardir ama kimse de gelip denetlemez cadiri nereye kurdun, atesi nerde yaktin diye. bu ise girisenlerin dogaya saygili insafli insanlar olmalarina guvenen bir sistemdir. bu dogaya saygiyi maksimumda uygulayan kampcilar var (alpinist deniyor olabilir bu yaklasima emin degilim ama), her seyi buldugun gibi birakmalisin, sanki sen orada konaklamadin yaklasimindadirlar, oyle ki kamp atesi yakmak bile onlarin gozunde pek hos bir hareket degildir.
bir de dagcilarin kamplari var, bunlar zirveye kadar cesitli noktalarda kamplar kuruyorlar,
base gibi oluyor tirmanislarda, herhangi bir everest tirmanis hikayesi okuduysaniz neden bahsettigimi anlamissinizdir.
cadirda uyumak en rahatsiz wilderness campta oluyor herhalde. gece cisiniz gelse korkudan gidip yapamazsiniz (tuvalet yok zaten de kicinizi rakun isirabilir ne bileyim, bu arada (bkz:
ayakta isemek/@a lifetime of type ii errors). yaninizda sisme yatak falan tasiyamazsiniz. usurseniz arabaya girip isitmayi acamazsiniz. ama kamp alanina kadar yapilan yuruyuste zaten caniniz cikmis olacagi icin sizip kalirsiniz buyuk ihtimalle, oyle de bir guzelligi var. yine de kulak tikaci alin yaniniza, yaninizdakinin horlamasi olmasa da ayilar baykuslar neyin ses ederse uykunuz gacigaciveemesin.)
kamp yapmaya sefalet olarak bakanlar olabilir, oyle aslinda, yani bir hersey dahil tatil koyunden cok uzak. ama kendince bir guzelligi var, insan tadina vardi mi cok seviyor. bezelyeli
gercek prenses testinden
* kalanlar mutlaka denemeli.