• cagimizdaki gorgusuzlugun tanimlarindan biri. dusunsenize, mesela metroda gidiyorsunuz, otuz kisi birden acmis telefonunun sesini muzik caliyor, video izliyor. bu belki abartili bir ornek oldu ama durumu cok net anlatiyor, cunku mumkun degil. ortamin dogal gurultusu icinde kendi caldiginizi duyarsiniz ama herkes ayni anda bir sey aciyorsa sesler birbirine karisir dolayisiyla da kendi telefonunuzun sesini bile anlamazsiniz. o zaman ne olur, acmazsiniz sesi. ıste bu gorgusuzler tam da bu imkansiz durumdan faydalanarak son derece gorgusuzce, dusuncesizce, sanki o ortam babalarinin ciftligiymis gibi herkese o boktan videolarin sesini zoraki dinletirler. hic utanmazlar, birisi kalkip uyarsa bile utanmazlar. zaten utanabilecek olsalar yapmazlar. ve her turden insan yapiyor bunu, egitimlisi, egitimsizi, genci, yaslisi, her semtte her sehirde varlar. sanki bir salgin gibi. yahu kafede oturuken acip sesli sesli dizi izleyen var mesela, sadece oyle uc dakkalik videodan bahsetmiyorum.

    gerizekalilik ,mallik, beyinsizlik, gormemislik hepsi bunlarda. daha dilimin ucuna gelen bir suru kufru hakediyorlar. allahin gorgusuzleri, kulaklik takin!

    edit: kulaklık taktığı halde sesi kökleyip yine dışarı dinletenler de var tabii, ya da tek kulağına takıp birini açıkta sallandıran mallar. bunun adı da "kulaklıkla dinlemek" oluyor. yüksek sesle sohbet eden ya da telefonda konuşanları da elbette katabiliriz ama zaten buradan yürüdük mü daha bir ton görgüsüzlük çıkacak karşımıza, onları da başka bir başlıkta tartışırız.
  • türkiye'deki insanların bir çoğu kamuya açık alanda nasıl davranacağını bilmiyor. özel alan, kamu alanı ayrımı yapamıyor. kamuya açık alanın hem herkesin, hem hiç kimsenin bir alanı olduğunu anlamıyor. çünkü türkiye'deki insanlarda kamu bilinci yok. sivil bir kültür yok. eve çağırdığınız musluk tamircisinin başında "işini yapıyor mu acaba" diye durmak zorunda kalmanızdan tutun, tramvaya binerken inenlere öncelik vermeyenlere kadar tüm sorun sivil bir kültür olmamasıyla ilgili. üstelik bu sorun belli bir partiye oy verenler tarafından yapılıyor değil. ülkede sağcı da solcu da, eğitimli de, eğitimsiz de araçta yayaya öncelik vermiyor, bir mekanda oturup kalktıktan sonra saldalyesini geri yerine ittirmiyor, aracını kaldırıma park ediyor, bir toplantıya geç gitmekten çekinmiyor, etrafta kimse yoksa yere çöp atıyor, sıraya girmeyi bilmiyor. türkiye'deki insanlar her zaman habitusa uyuyor. iktidarı çok uzaklarda aramaya gerek yok, zaten insanlar aralarında bu mikro iktidarı üreterek süreci devam ettiriyor.

    türkiye'de istediği kadar iktidarlar değişsin, rüzgar tersine essin bu kamusal alan bilinci asla gelişmiyor, asla sivil kültür oluşmuyor.
  • son dönemde çok çoğalan son moda öküzlüktür. hastanede koridorda son ses şaban filmi izleyen malları gördü gözlerim. arap yağı bol bulunca neresine süreceğini şaşırıyor .
  • geçen vapurdayım dayının biri açmış "eşkiya dünyaya hükumdar olmaz" dizisini bıyık bura bura izliyor. dayıcım oktay kaynarca kendini izlerken bu kadar tahrik olmuyordur amına koyum. tam ön sırasında da böyle yaşı dayının yaşıyla denk bir teyze-abla döndu arkasını "beyfendi sesini kısın biz sizin izlediğiniz seyi dinlemek zorunda değiliz" diyerek gayet haklı serzenişte bulundu. tam ayakta alkışlamak için doğruldum dayıdan harika bir cehalet açmazi geldi "şaka mi yapiyosunuz bağyan" dedi. baya yumusak g ile dedi bunu. teyzenin saçındaki kırmızı boya aktı, insan silüetine buründü, ellerini beline atıp "sizi tanımam etmem neden size şaka yapayım" dedi. aha dedim büyuk mevzu dönecek akşam koşa koşa sözlüğe yazarım. altına hemen yalanını sikeyimciler gelir can sıkar. erteledim. bana heyecanlarımi erteletecek kaygi nöbetleri geçirtiyorsunuz.

    31 çekmeye korkar olduk anasıni sikeyim. açıyorum mom teach sex kategorisinden nadide bir eser. tam 31 cekicem aklıma, simdi köseden ekşici çıkacak biz bayır bucak asayı cilalarken "kardeşim onlar kurgu. gercek anne oğul değil onlar" diye can sıkacaklar. lan biz de biliyoz ana oğul değiller. öyle anne mi olur amkun.

    neyse yarak kurek yerlere gitti mevzu.

    dayı "hamır fastır" diye bir şey dedi. kimse anlamadı. arkasına dönüp dayıya kayan ablanın gözünün akını gördüm. bir insan nasıl öyle göz devirir lan içini gördü teyzecim. "ne konuştuğunuzu bilin önce" dedi döndü önüne. ya abla o dayının en ufak fikri var mi acaba ne konustuğundan. dayınin beyninin icinde cahiliye devri yaşanıyor. insanları recm ediyorlar, kız çocuklarıni gömüyorlar.

    sonra bu amca izlediği şeyi sessiz izlemeye başladı. sıfır ses. alt yazı acmadı eminim çünkü yani okuma yazma işleriyle çok bağlantısı yok gibiydi.

    bu da böyle bir anım. o kadar gereksiz ki. yani okuyan olursa bana mesaj atsın çıplak fotomu atıcam. anca böyle harika bir ödül onlara hakettiği hediye olur.
  • nazikce "sesini kisar misiniz?" dedigim cocuklu ailenin, "cocugumuz bunu izlemeden yemegini yemiyor" diye cevap verdigi olay.

    yani türkcesi, herhangi bir mekanda bangir bangir son ses cizgi film izlemeden yemek yedirmeyi basaramiyoruz. cünkü pedagojiden anlamadigimiz icin, cocugumuz kücük bir prens(es) oldu ve ne dediyse yapmak zorundayiz. ayrica sizin veya cevredekilerin rahatsiz olmasi zerre umrumuzda degil, cünkü cocugumuz var ve istedigimizi yapabiliriz.

    cünkü yapimiz bu.

    trafikte dörtlüleri yakip istedigimiz yere park ederiz. lounge'a yetisebilmek icin, ucagi kaciriyoruz diyip kuyruklarda araya kaynayabiliriz. kullandigimiz ayakkabiyi, flörtlestigimiz eleman begenmedi diye silip paketleyip iade edebiliriz.

    kendi icimizde aslinda cok adiliz, ama size degil. mazur görün ne olacak yani?
  • acilen yasal olarak bu tarz davranışlara yaptırım gelmeli para cezası vs.
  • konya-ankara hızlı trende sabah altıda bunu yapan birçok andaval var. bangır bangır ilahi, youtube doingli moingli komik video, müzik dinleyen gördüm. hele bir tanesini hiç unutmam. adam ibrahim tatlıses'in eski filmlerinden müzikli, zılgıtlı, bağırmalı bir sahneyi epey bangır bangır tam 1 sa 50 dk boyunca izledi. bana mısın demedi. kimse gıkını çıkarmadı.
  • hastanede sıra beklerken, son ses ilahi yada dua dinleyen versiyonu da vardır bunların. herkes duymak zorunda evet, o kadar müslüman olmak ki bunu herkese ilan etmek gerekmesi durumu.
  • özellikle restoranda çocukları eğlemek için anne ve babalarin, başkasını rahatsız edermiyiz diye düşünmeden açtıkları cizgi film muzikleri var ki cidden büyük saygısızlık.
    kendi konforun için başkasının konforunu hiçe saymak hem terbiyesizlik hem de görgüsüzlük.
    ve üstüne bi de " ay ne olacak ki çocuk yani" diyerek piskinlikleri.
  • uçaklarda kişisel cihazlarından kulaklık takmadan video izleyen, müzik dinleyen yolcuları uyarmamla sona erdirdiğim eylem.

    bence bunun ardında yatan sadece düşüncesizlik, görgüsüzlük kadar basit bir durum değil. bu insanların hem vurdumduymaz, hem aşırı derecede bencil olduklarını düşünüyorum. o kadar benmerkezci bir hedoizm ki bu çevresindeki diğer kişiler umurlarında bile değil.

    çevrelerinde o an migreni tetiklenmekte olan insan mı var, 10-12 saat mesai yapıp gözlerini kapatıp sessizlikte biraz kafasını dinlemeye çalışan insan mı var, bir sınava, projeye hazırlanan ve birşeyler okumaya odaklanmaya çalışan insan mı var umurlarında olmaz bu benmerkezci hedoistlerin.

    sese haddinden fazla duyarlı olduğum için özellikle çok yorgun, uykusuz ya da moralimin allak bullak olduğu günlerde kafam başkalarının dıngırtısını, zarıltısını kaldırmıyor açıkcası, kaldırmak zorunda da değil.

    birkaç ay önce 14 saatlik mesai yaptığım bir uçuş gününün sonunda aç, uykusuz, yorgun bir şekilde havalimanından çıkmış personel park yerine bizi ulaştıracak otobüse binmişken maruz kaldığım bir olayı da anlatıp entryi bitireyim. otobüste yanına oturduğum başka bir havalimanı personeli telefonunda açmış bangır bangır bir reggaeton şarkı dinliyordu. çevredeki insanlar da belirgin şekilde rahatsız, fakat bunu sadece pasif agresif öfkeli bakışlarla dile getirebilecek ölçüdeler. ara sıra kabinde yolcular istediklerinde cebimden çıkarıp verdiğim uçaktan kalma iki üç kulaklık vardı. hiçbir şey söylemeden çıkardım, yanımdaki yontulmamış keresteye uzattım. döndü bana baktı ve "ne için bu?" dedi. "sizin için" dedim. "onu al sen tak" dedi. nezaketle uzatılan eli ısıran ağız sembolik bir şamarı o ağzın tam ortasına hakeder. kimse kusura bakmasın. "sağındaki solundaki insanları kendi keyfin olacak diye rahatsız edemezsin. 14 saatlik mesaiden döndüm. senin boktan müziğini dinlemek zorunda değilim" diye yükseldim elemana. bütün gözler bizde. kereste laf dalaşı moduna girmeye başlamıştı ki yanındaki iş arkadaşı hatun "uzatma, kapat" diye birkaç ısrarlı dirsek atışında bulununca müziği kapattı. otobüsten inerken "allah sevgiline sabır versin" diye laf soktu bir de davar.

    biraz onurlu, haysiyetli insan kendini topluluk içinde bu duruma düşürmez. bir nesil "elalem ne der" meselesini haddinden fazla ciddiye aldı. yeni dönemde ise "bana ne yaaa, kim ne derse desin çok da s*kimde!" vurdumduymazlığı ve egoistliği var.

    orta yolu bulduğumuzda insan olmayı öğreneceğiz inşallah.
hesabın var mı? giriş yap