• bu başlıkta yazdığım ve ev fiyatlarının artışıyla ilgili bir şeyler söylediğim entry'e başlık içinde direkt referans vererek kendince birşeyler söyleyen cagliari mahlaslı yazar eskiden olsa başlık içindeki entrye referans içeren entry diye direkt uçurulurdu ancak şimdilerde bu kural uygulanmıyor.

    her neyse. benim yazdıklarım kanıtlı, ispatlı linkli. yalan bir bilgi yok. geri kalanlar benim yorumum. kanada ile ilgili haberleri takip etmek için illa kanada kaynaklarını takip etmeye gerek de yok güvenilir bir kaynak varsa. ama çok isteyen olursa yabancı kaynak da verilebilir. 2 yabancı dili çok iyi seviyede bilip konuşan birisiyim. zaten en çok beğenilen entry'lerimde bir kaç yıl önce yabancı kaynaklardan derlediyim insanları aydınlattığım entry'ler için hala teşekkür mesajları alıyorum.

    gelelim liboşluk mevsuna ve fiyat artışlarının nedenine. eğer yazdığım yazıyı okuyup anlmaya çalışsalar iyi niyetle anlarlar ama ben daha açık yazayım anlamayanlar için. son 30 -40 yıldır dünyada gerçek enflasyon değerleri açıklanmıyor. 80'lerde patlayan büyük ekonomik krizden önceki enflasyon hesaplama yöntemi kullanılmaya devam etseydi dünyanın gelişmiş batı ülkelerinde de bizim gibi gelişmekte olan ülkelerinde de gerçek enflasyon oranlarının olmadığını görürsünüz. zaten bunu çevrenizde de gözlemleyebiliyor olmanız lazım kör değilseniz. 40 yıl önce avrupada veya türkiye'de bir işçi tek kişi çalışıp ailesine bakıp üstüne kendi ülkesinde 10-15 yıl içinde ev, araba, yazlık alabiliyordu. bugün artık gelişmiş bir ülke olan kanda'da dahi halk kendi ülkesinde ev almama durumuna geldi. saklanın bir süresi var ve artık bu gerçekler saklanamamaya başladı. dünyadaki insanların, özellikle maaşlı çalışan kesimin alım gücünün çaktırmadan uzun vadede azaltılıp günlük ihtiyaçlarını karşılayıp 50 yıl borç ödeyip bir ev bir araba alabilecek seviyeye getiren sistem neo-liberalizim'dir ve bunu iki yüzlü şekilde savunup işine geldiğinde işine geldiği gibi davranan omurgasızlara da liboş diyoruz. mesela siz sığınmacıları alacaksınız ve gerekirse onları entegre edip vatandaşlık vereceksiniz diyen liberalizimin beşiği ingiltere'nin kemdisine gelen mültecileri (dikkat sığınmacı değil! ) ruandaya postalaması bir iki yüzlülüktür. bunu bir şekilde kılıfına uydurup savunmaya çalışanlara da liboş diyoruz. aynı şey kanada için de geçerli. benim param var diyelim. gidip 100.000 dolara ottawa'da ev almak istiyorum yatırım için. malum, dolar cinsinden ev fiyatları istanbul'da çok yüksek. hem tl borçlanacağım. iyi bir fırsat. göç etme gibi bir düşüncem de yok. ama kanada diyor ki sen ev alamazsın çünkü sen alınca benim buradaki maaşlı vatandaşım ev alamıyor diyor. e bu ne perhiz bu ne lahana tuşusu. hani serbest piyasa, hani fırsat eşitliği, hani globalleşme? kanadalı gelip burada maden arazisi, tarım arazisi alınca buna karşı çıkanlara globalleslşme kardeşim, dünya küçük bi köy artık, yatırım çekmemiz lazım, satmamız lazım diyenler şimdi de bu iki yüzlülüğü ve dünyanın içinde bulunmuş olduğu durumu kendince savunmaya çalıyor.

    amerika'da açıklanan enflasyon %8.5. ama gerçek enflasyonun çift hanelerde olduğu aşikar. diğer gelişmiş ülkelerde de böyle. önümüzdeki yıllarda maaşlı çalışanların zenginleşme ve sınıf atlama şansı pek kalmamıştır. tek şansları birikim yapıp finansal okur-yazarlık edinerek birikimleri ile yatırım yapmaktır. yoksa bir umut kanada'ya gidip bir ömür çalışıp bir kuru ev sahibi olamayıp maaşının 3'te 1'i veya 4'te 1'i bir emekli maaşına hayat mücadelesi vermek zorunda kalacaklar. geçmiş ve şimdiki durum gelecekte aynen devam etmeyecek. geçmişte okuma yazma bilmeden almanya'ya çalışmaya giden tutumlu türk'lerin merkezi yerlerde 2'şer 3'er evleri dükkanları var. son 10 yıldır almanyaya göç eden kaç doktor ve mühendisin kendi mesleklerini yaptıkları halde almanya'daki şehir merkezlerinde evleri dükkanları var mı? alabilirler mi? bir düşünün.

    özetle kanda da işine geldiğinde özgürlükçü işine geldiğinde faşist olabilen bir ülke. çalışıp ev almak da görünen o ki zor. çözüm dünyanın neresinde olursanız olun, çalışırsanız çalışın carpe diem mantığını bırakıp tutumlu olup yatırımcı olmaktır.
  • serbest piyasa, fırsat eşitliği ve globalleşme. siz bu kavramların ne olduğunu anlamazsanız "batılı ülkelerin verdiği kararlar iki yüzlülük, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" diye çok dolanırsınız.

    keşke düzeltenler uçurulsa da rahat rahat rahat atıp tutsak di mi?

    tüm devletlerin anlaşarak gizliden uyguladığı ekonomik komplolara girmeye gerek yok. komplo teorileri vakit kaybıdır. bir güç var böyle tüm dünyayı işte böyle böyle kandırıyor. tamam. geçiniz.

    ama serbest piyasa, fırsat eşitliği, globalleşme, libaralizm, yabancı düsmanlığı. bunlar ekonomik veya siyasal terimler. anlamları komplo teorileriyle değişmez.

    hem avrupa birliği gibi nafta gibi uluslararası ekonomik ve siyasal entegrasyonları savunuyorsunuz hem de parasını basan yabancının ev almasına karşısınız.
    -eeee. evet??

    hem fırsat eşitliğinden herkesin eğitim, hukuk, sağlık gibi temel haklardan yararlanmasını ırk din veya cinsiyet ayırımına uğramamasını savunuyorsun hem de parasını basan bir yabancının ev almasına karşısın.
    -yani evet??

    hem serbest piyasa ekonomisinden devletin fiyatları belirlememesinden yanasın hem de bir yabancının parasını basıp ev almasına karşısın.
    -evet.

    yabancı düşmanlığı yapıyorsun.
    -hayır. sen hiç bir şey anlamamışsın.
  • kanadanin yillardir surdurdugu devlet politikasi abddeki kapitalizmle avrupadaki sosyal devletcilik* arasinda bir noktadadir. genelde en buyuk ticaret partneri abdye daha yakin politakalar izler ama bazi konularda da abd politkalarin zitti uygulanir. bu sebepten oturu politikacilarin tartistigi cogu konu ozunde bu iki yakalasim arasindaki dengeyi tutturmak uzerinedir.

    burada yasamadan, hayatin ve burokrasinin nasil isledigini yakindan gorup anlamadan, halkin cesitli kesimlerinin fikirlerini bilmeden uzaktan bu duruma "işine geldiğinde özgürlükçü işine geldiğinde faşist" gibi sig bir damga yapistirmak kolay tabi.

    kanada amerika gibi ozgurluk kavrami ustune gurur yapan bir ulke degil, bazi konularda amerikadan daha ozgur olmasina ragmen durum boyle. ayni zamanda fasist de degil, insanlarin haklari kanunlarla belli ve hukuk sistemi calisiyor.

    eger gercekten devlet insanlarin hakkini somurduyse bunun davasi gorulur, devlete ve basindakilere gerekli ceza verirlir. hukuk sistemi devlet haksizsa arkasinda durmaz, kimse hukukdan ustun degildir. kanada ucuncu dunya ulkesi degil, gucler ayriligi var ve gercekten uygulaniyor. bunun bir ornegini meng wanzhou davasinda gorebilirsiniz. devletin dis politikasina ve iliskilerine kotu etki yapacagi ortadayken, ve hatta cinin sadece bu davada kanadaya goz dagi vermek icin iki kanada vatandasini rehin tutmasina ragmen hic bir politikaci mahkemenin verdigi kararlara karisamamisti.

    hak konusuna deginmisken, yabancilarin kanadada ev almasi ya da yatirim yapmasi bir hak degil ayricaliktir. bu yuzden legal olarak onune gecilebiliyor. boyle birseyin siz hak olmasi gerektigini dusunuyor olabilirsiniz, bu durumda yapmaniz gereken bir kanada vatandasi olarak parlementoya secilip bu yasayi degistirmektir. kanada vatandasi degilseniz ya da secilemiyorsaniz gecmis olsun, derdinizi duvarlara anlatabilirsiniz.

    dedigim gibi kanadada sosyal devlet anlayisi bulundugu icin piyasalar %100 serbest sayilamaz. bu yuzden kimse de zaten cikip bizim piyasamiz tamamen serbest, devlet hic bir mudahele yapamaz demiyor. cogu isde devlet piyasaya karismasa da bazi durumlarda isin icine girdigi olabiliyor, ulkeyi liberteryenler yonetmiyor. yabancilarin gayrimenkul yatirimlarina gelen kisitlama da bu tur mudahalelerin bir ornegidir.

    tabi bu anlattiklarim kanada hukumeti her seyi dogru yapiyor anlamina gelmiyor. kanadanin ekonomisi gayrimenkul ve enerji* sektorlerine olmasi gerekenden cok bagimli, bu nedenle devlet ekonomiyi kotu etkilememek icin bu alanlara yapilmasi gereken mudahaleleri yapmiyor. hem conservative hem de liberal hukumetler icin gecerli bu. suan yaptiklari bu mudahale de yangina bir bardak su atmaktan baska birsey degil. belki kucuk bir rahatlik saglar ama sorunu kokunden cozemez. gayrimenkul sektorunun tek problemi ev alan yabancilar degil, sehir planlamasindan emlakci regulasyonlarina kadar cok daha buyuk problemler var ne yazik ki.
  • kendi vatandaşı dışından birinin ülkede istihdam edilebilmesi için, bu iş için şirketin ülkede işi yapan birini bulamadığını ispat etmesi gerektiğini duymuştum.
  • denilmis ki kanadada firsat esitsizligi var cunku kanada yabancilarin ev almasina musade etmiyor. oncelikle bu dogru bir bilgi degil, kanada'da yabanci olarak ev alabilirsiniz, ancak bu size gocmelik konusunda en ufak bir avantaj saglamaz, ve ev icin 20% fazladan vergi odersiniz, bu ekstra odenecek vergiyi eger ki bir gun kalici oturma izni alirsaniz geri iade alirsiniz.

    bu durum firsat esitsizligi yaratmiyor, bilakis biz hali hazirda kanada'da yasiyoruz ve vergimizi bu ulkeye veriyoruz, elbette yurtdisindan birilerinin kolaylikla ve hatta bizimle ayni sartlarda buradaki mulkleri kolaylikla almalarina gonlumuz razi olmaz. tr'de araplar evlerimizi, fabrikalarimizi kolaylikla aliyorlar ustune de vatandaslik aliyorlar. hosunuza gidiyor mu? artik kuryeleri arapca bilmedikleri icin azarliyorlar kendi ulkemizde:(

    bu arada kanada'da ev fiyatlari yuksek degil, toronto ve vancouver, ve cevre bolgelerine yuksek.. yoksa gidin new brunswick'e $500k'ya sarayvari ev alin.
  • tanim: overrated mavi yaka gocmen ulkesi.

    basligi hizli bir sekilde taradim, yalan yanlis bir suru bilgi var. baskenti aslinda ottawa degil toronto diyen bile var. bir sekilde bavulu alip gelen daha kapinin onunden gecen otobusun numarasini bilmeden ahkam kesmeye basliyor. herkes nerede yasiyorsa kanada’nin ortalamasini orasi zannediyor. bir suru dandik bilgi.

    asagida yazilanlar cogunlukla ya son 20 senede bizzat yasadigim ya da cevremde gordugum olaylarin ozetidir. hicbiri kulaktan sagdan soldan duyma, uydurma bilgi degildir.

    ıklim:
    akdeniz insanini zorlar, nokta. derece vermeye, soyle kar yagdi boyle donduk tarzi hikayelere gerek yok, baydi artik.

    egitim sistemi:
    ılk/orta ogrenimde devlet okullarinda sikinti var. sirf cocugum iyi okula gidebilsin diye muhit degistirenler var. dibindeki okula cocugu gonderemiyorsun cunku binbir turlu kural var. mesela katolik okuludur vaftiz kagidi ister, hristiyan okuludur gittigin kilisenin papazindan pazarlari geliyor diye kagit ister, fransiz okulu bulursun anne/babadan birinin fransizca bilmesi sarti kosar, vs. bunlarla ugrasmak istemiyorsan ozele gondermen lazim, onlarinda da senesi $10,000’den baslar, sonu yok. ozel okullarda bile torpil donen yerler var, annenin babanin meslegine kadar bakiyorlar cunku bagis yapabilecek aileleri aliyorlar. avukatsan doktorsan oncelik senin, yoksa sansin pek yok.

    universite’ye bedava diyenler var, oyle bir dunya yok. okul icin province degistirirsen fiyat artiyor. tip okumak istiyorsan ucretler astronomik, o yuzden ogrenciler bankadan kredi cekiyorlar.

    college mevzusu konusunda baya geyik donmus. 2 senelik okullarin ne kadar duzgun egitim verdigi tartisilir. bunlar daha cok 30’a merdiven dayamis ama elinde dogru durust diplomasi olmayan elemanlarin hizli birseyler yapayim da maasli bir ise gireyim diye gittigi okullar. fazla performans beklemek hatali olur. 4 senelik bolumle, master doktora ile ugrasamam deniliyorsa bakilabilir..

    barinma:
    atlantik kiyisinda dandik bir kasabada yasayan cikmis ev fiyatlari abartildigi gibi degil, burada $250k bastin mi malikane veriyorlar diyor.
    kuzey amerika’da altin kural eger bir yerde ev fiyatlari ortalamanin altinda ise is sikintisi vardir, oralarda da genelde emekliler takilir.
    ev fiyatlari yasanabilir sehirlerde ciddi bir problem, isin boku cikmis vaziyette. daire almayi gectik, kiralik tek oda daire bulup yerlesmek bile toronto/vancouver gibi sehirlerde imkansizlasmaya basladi. bu sehirlerde dandik 1+1 dairelerin fiyatlari 600-700k bandini asmis vaziyette.

    saglik sistemi:
    tek kelime ile bitik. olumcul vaziyette degilsen olumcul hale gelene kadar surunuyorsun, pamugu tikamadan once sistem guzel islemeye basliyor. sonrasi allah kerim, sansina kalmis.
    basit ameliyatlarda bile 2-3 sene sira var.

    ozel tedavi sansi yok denmis, yanlis bilgi. parayi bastirirsan 2 gunde mr cektirirsin, para yoksa 6-9ay beklersin. yine parayi bastirip 1-2 hafta icinde ameliyat olabilirsin ama fiyatlar ucuk. kalca ameliyati $35-40k civari. disci aclik sinirinin altinda degilsen ozel, kacari yok. temizletme $250, basit dolgu $500, kanal tedavisi $750, kaplama $1500 seklinde gidiyor. ımplant falan fiyatlarina girmiyorum, bobregi birakir cikarsin.

    ıs hayati:
    beyaz yaka olarak tip ve hukuk sektoru ile baglantili bir is yapiyorsan guzel paralar donuyor. bir de belki ıt. doktor olmana bile gerek yok fizyoterapist ol yeter. onun disinda maaslar dusuk, ise yarar bir maasa ulasmak cok zor. burada en buyuk sikinti bir gocmen icin tip sektorunden ilerleme sansi yok gibi.

    beyaz yaka gocmenin yukselmesi zor. kilit noktalara caucasian abiler cokmus, koltuklarin bazilari ciddi ciddi babadan ogula yada akrabalar/yakin arkadaslar arasinda el degistiriyor. orta dogululari gectik, hristiyan guney amerikalilarin, asyalilarin falan da bu koltuklari oturma olasiliklari dusuk.

    mavi yaka ustalik gerektiren islerde guzel para var. elinde sertifikasi olan bir kaynakci, fayans ustasi, kaportaci, tesisatci vs bircok beyaz yakadan iyi para yapabiliyor.

    yasam/masraflar:
    en buyuk sikinti barinma, ev fiyatlari/kiralar yuksek, ortalama herkes aldigi paranin %25-30unu ev kirasina/taksidine veriyor. sonra mutfak masraflari geliyor. kanada ucuz etin yahnisinin berbat oldugu bir ulke. ucuza kacinca yediginiz yemegin tadi tuzu kalmiyor, bir parca etden alacaginiz kaloriyi eti cignerken yakiyorsunuz, cigne babam cigne. sebze meyve mevsimine dikkat etseniz bile pahali.
    elektrik/su/dogalgaz masraflari yuksek. birkac ay kapatip gitseniz bile ayda $250 sabit kesinti faturasi geliyor. araba sahibi olmak kolay ama hava sartlarindan dolayi araci yolda tutmak zor, tamir ucretleri ucuk.

    kanunlar/burokrasi:

    sistem abuk sabuk bir suru kural ve buna bagli cezalarin uzerine kurulmus vaziyette. kaldirimin karini supuruyorsun yeteri kadar supermemissin diye ceza geliyor. evinin onune arabayi park edip 2 hafta tatile gidiyorsun, evinin onune arabani 3 gunden fazla kimildatmadan park edemezsin diye ceza geliyor. bu sirada cimlerin uzamis, cimlerin bilmem kac cm’den uzun diye ceza geliyor. yaw cop kutusunu cikartiyorsun, cop kamyonu almadan geciyor. bir dahaki sefere tekrar almiyor, en sonunda araci duldurup neden almiyorsun lan pust diyorsun, cetvelle inip sana iki saat yok kaldirimdan su kadar cm disariya koyman lazim, yok yandaki araba ile arasinda su kadar cm yer olmasi lazim diye hikaye anlatiyor.

    stres atalim diye baliga gidelim diyorsun, adamlar 200 sayfa kitapcik basmis. ayni akarsu uzerinde her 500 metrede bir kural degisiyor. yok baligin uzerinde kahverengi benek olmayacak, yok boyu min. su kadar cm, max. su kadar cm olacak, gozleri ela olacak ama sasi olmayacak, kuyrugu dik olacak, canli yem kullanmak yasak, oltanin da ignesini kiracaksin ki baliga kacma sansi taniyacaksin. ulan zaten orada o tanima uyan bir balik yokki..

    burokrasi hantal. mahkemeler nasil bu isi cozmeyiz uzatiriz, cozumsuzluge gotururuz diye ozen gosteriyorlar. hak hukuk aramak zor, para gerektiriyor. sonuc almaniz icin tutmaniz gereken ıyi avukatlarin saat ucretleri $300-400’den basliyor.

    ozetle:

    kanada hep onunden gecip birgun yemek yemegi umit ettiginiz luks satafatli bir lokantayi andiriyor. uzun sure para biriktirip sonunda gittiniz. ıceriye girdiginiz, ortam super. masalar yikiliyor, servis harika. onunuze bir tabak geliyor, inanilmaz gozukuyor. catal bicak gumus. sonra bir catal aliyorsunuz ve tadinin bombok oldugunun farkina variyorsunuz, hayaller cokuyor.

    bircok acidan orta dogu ile garip benzerlikleri olan enteresan bir ulke. yasam pahali, tutunmak icin ve hayalini kurarak geldiginiz hayati yasamak icin yukarida bahsettigim sebeplerden oturu ciddi bir gelire ihtiyaciniz var ve bu gelir ballandira balladira anlatilan asgari ucret seviyesinin cok cok uzerinde. belirli bir gelir seviyesini yakalayamadan kafayi suyun ustunde tutmak zor.

    herkese ictenlikle bol sans diliyorum, hepimiz ayni duzenin duzuleniyiz..

    gelen sorular/yorumlar uzerine ekleme:

    bu ulkenin hic mi guzel tarafi yok? - zaten bunlardan herkes bahsediyor, tekrarlamaya gerek yok. ben teraziye dikkati cekmek istiyorum. guzellikler ile yukarda bahsedilenleri kefeye koyacaksiniz, hangisi sizin icin agir basiyorsa ona gore fikir vereceksiniz.

    fala inanma falsiz kalma - falci degilim, o konuda yardimci olamayacagim. tarot acmiyoruz, gerceklerden bahsediyoruz.

    uslup kotu - (bkz: bu memlekette göte göt denir)

    yalan olma çizgisini aşmayacak kadar abartma ustası - sen suna "yalanlayamiyorum, kulp takmakta da zorlaniyorum bari abarti diyim belki yerler" desene :). yaw koru korune baska ulke partizanligini yapanlar ile almanya bizi kiskaniyorcu guruh arasinda zerre fark yok, karbon kopya gibiler.

    "ne zaman bu baslikta bir entry debeye girse, bakiyorum olumsuz icerikli bir post.. postu yazana bakiyorsun, kanadada yasiyor. ilginc." - ilginc olan ne, bir yerde yasayip orasi hakkinda yorum yapmak mi? bir ulkede uzun sure yasayinca orasi hakkinda olumsuz yorum yapma yasagi mi var? ne yiyip ne iciyorsunuz bu kafaya nasil ulasiyorsunuz?
  • yemekleri kötü lüks bir restorana bir daha gitmezseniz sorun kalmaz.

    7300 gün boyunca her saat berbat bir ülkede yaşamayı seçmiş biri:

    ya yıllarca ne olup bittiğini idrak edememiş. ülkenin boktanlığı dank edinceye kadar ülkeye iyice yerleşmiş (maaşallah). bildiğimiz "düzenimizi kurduk yeğenim" vakası.

    ya da geri dönmesini engelleyen ciddi bir hukuksal problemi var. sıkışmışlık ve hapsolmuşluk hissi.

    ben sizin yerinizde olsam bu tip bir göçmeni yazdıklarını çok ciddiye almadan ama görmezden de gelmeden okurum.

    fala inanma ama falsız da kalma. o ciddiyette yazılar. kendisi yalan olma çizgisini aşmayacak kadar abartma ustası.

    kanada overrated mı? evet.
    berbat bitik bir ülke mi? hayır.

    kiliseye gitmiyorsanız çocuğunuzu katolik okuluna göndermek için zorlanır mısınız? evet.
    çocuğunuzu katolik okuluna göndermek ister misiniz? hayır.

    arabayı sokakta uzun süre park edebilir misiniz? hayır.
    ceza yer misiniz? çok nadir. terk edilmiş gibi duruyorsa arabanız evet. sokaktaki kar kaplı tek araba veya üzeri bir karış toz, lastikleri inmiş bir araba. tek sorununuz bu olsun.
  • aslında yazabileceğim her şey yazılmış. zamanında gitmiş orada hem çalışmış ve okumuş, üstüne de pasaportuna yaklaşık 14 yıldır sahip biri olarak tek bir şey söyleyebilirim. kanada: çok iyi pazarlanan overrated sömürge...ne britanya ne de abd olabilmiş veya olabilecek bir ülke. kendi adıma en pozitif getirisi pasaportu. muhteşem...
  • debeye giren entryde college ile ilgili soylenenlerin dogru olmadigi ulke.

    collegelar liseden yeni mezun olmus ogrencilerle dolu ve en fazla lise sonrasi 1-2 yil calismis ogrenciler var diyebiliriz. lise sonrasi ara vermek cok yaygin bir davranis bir cok ulkede.

    collegelarda yasi buyuk olanlar gocmenler cunku college bitirdikten sonra calisma izni almak cok kolay oldugu icin bu yol deneniyor.

    bunlarin cogu da zaten geldikleri ulkede genelde bir meslek sahibi insanlar bu ulkede oturum almanin kolay yolu bu oldugu icin bunu deniyorlar.

    ha bir de collegelarda egitim tartisilir demis evet tartisilir o yuzden her bolum her collegeda okunmuyor malesef. ama college dedigi gibi hemen diploma alayim yeri degil isi ogreneyim diye girilen yer ve daha sonra o egitimle universiteye gecis yapip aldiginiz dersleri saydirarak akademik kariyer de yapabiliyorsunuz ki bu en cok yapilan sey bu ulkede.

    gelecekler icin edit: buraya geldiginizde debeye giren entryi yazan yazar arkadas gibi insanlardan uzak durun.
  • ne zaman bu baslikta bir entry debeye girse, bakiyorum olumsuz icerikli bir post.. postu yazana bakiyorsun, kanadada yasiyor. ilginc.

    artik olumsuz icerikleri cevaplayip verilen yanlis bilgileri duzeltme geregi de duymuyorum. istediginize inanin kardesim.

    7/24 kar yagiyor soguktan donuyoruz zebil olduk zannedin.
    cocugumuzu istediginiz okula gonderemediginizi zannedin.
    kolejlere 30 yasina gelip dogru duzgun egitim alamamislari gidiyor zannedin.
    universiteye gidemiyoruz zannedin. ogrenciler bankadan kredi cekip okuyolar zannedin.
    is sikintisi cekiyoruz, gecinemiyoruz zannedin.
    38 derece ateslenince gittiginiz acilde sizi krallar gibi karsilamiyorlar, 5 dakikada kolunuza serumu takmiyorlar diye saglik sistemini bitik zannedin.
    gocmen olmamiz kariyerimize engel oluyor diye dusunun.
    ev alamiyoruz, araba alamiyoruz zannedin.
    aracimizi evimizin onune park ettik diye ceza yiyoruz zannedin. coplemizin alinmadigini zannedin.
    ozgur olmadigimizi zannedin.

    banane lan. perisaniz, kuru ekmege talimiz, sakin gelmeyin kardesim kanadaya. biz de donmek istiyoruz da kurulu duzenimiz var yigenim.
hesabın var mı? giriş yap