• daha yeni rte'nin ağzından çıkan cümle. sebebi de istanbul'da ak partinin meclis çoğunluğunu kazanmasıymış. yani aslında istanbul'u ak parti kazanmış. 800 bin oy fark ta yetmemiş yani. yok canım bu kadarı olmaz diyenleri buraya davet ediyorum. ama bence bu sefer alçak gönüllülük yapmış karar yetkisi şahsıma ait dememiş bize demiş. ne kadar da yüce gönüllü bir cumhurbaşkanımız var.
  • karar, sadece kişilere değil, yetkili organlara ve tabi ki en çokta millete aittir.
  • cb. biz derken üçüncü şahıs olarak sahsindan bahsediyor. akp belediye meclis üyeleri ise o "biz" in hık deyicisi olur.
  • emir komuta merkezim için gerekirse papaz elbisesi giyerim diyen bir cb beyanı.
    kanal istanbul'u aslında kimin istediği net ama anlayamıyoruz.
  • ben de kendisine aynı cümle ile seslenmek istiyorum: "kanal istanbul kararını vermek sana değil, bize ait"
    getirirsin sandığı ortaya, projeni anlatırsın, biz de sana kararımızı bildiririz.
  • o değilde hâlâ "görürüz bakalım" diyenleri görünce şaşırıyorum.

    alınan bir kararla belediye kadrolarına yapılacak memur atamaları yönetmeliğinde değişikliğe gidiliyor bir günde. bir günde. yani 10 tane yetkin var ve dokunulmaz, tartışılmaz sanıyorsun, sonra bir bakmışsın 9, 8, 7...

    senelerdir bildiğimiz, gördüğümüz bir durum.
    istiyorlarsa yapıyorlar, yapacaklar.
    biz sadece izleyen oluyoruz. ha arada burada yazıyor sesimizi duyurmak için hepsi bu.
  • tek adam istediler, oldu. tek adam karar veriyor, bitti.
  • senede bir kez ya gelir ya gelmez istanbul'a ama oturmuş telefondan kanal istanbul yapılsın diye kasıyorlar , ya sen ne biliyon , sen hiç trafiğini yaşadın mı , köprü parası verdin mi , yavşak sana giren çıkan ne oturmuşsun yozgatın köyünden kanal istanbul yapılsın diyon.
  • ali rıza aydın'ın bugünkü kanal istanbul afeti başlıklı yazısında ele aldığı konuyu özetleyen söz.

    sevgili aydın şöyle diyor;

    "kararlılar, yürüyorlar, gerçekleştiriyorlar.

    2002’den bu yana yaptıkları birçok şeye “olmaz, yapamazlar, sorun yok” denildi ama oldu, yaptılar.

    cumhuriyeti, devleti, anayasayı, hukuku, laikliği, eğitimi, sağlığı, adaleti, güvenliği, siyaseti ve yaşamı alt üst ettiler, genel oy hakkını çaldılar. islamcı-tarikat ve cemaatçi parti devletini sermayenin hizmetine sunup, kamu yararını sermaye çıkarı yapıp, kamu kaynaklarını talan edip, emekçi halkın hak mücadeleleriyle kazandıklarını geri alıp sömürüyü derinleştirdiler. düzen muhalefetini de kendilerine uydurdular. milyonların içinde olduğu haziran direnişini bastırdılar.

    sayın sayabildiğiniz kadar, liste yapın ve uzatın yapamazlar denildiği halde yaptıklarını… ve hâlâ demokratik devletten söz edin.

    kazanan hep siyasal iktidar ve sermaye sınıfı oldu.

    kanal istanbul için böyle bir girişle mi başlanmalıydı?

    evet, kesinlikle böyle başlanmalıydı.

    yazılanlar, söylenenler değersiz değil ama kesinlikle böyle başlanmalı. "

    (...)

    "sayın sayabildiniz kadar, uzatın kanal istanbul gerekçe, amaç ve eleştirilerinizi… ve hâlâ hukuktan, hukuk devletinden, vatan ve millet sevgisinden söz edin.

    işte sayfalar dolusu çed raporu hazır ve halkın görüşüne açıldı. on gün boyunca görüşler iletilecek. ilk iki gün ilginin fazlalığını gösterdi.

    çed de hukukun bir parçası ama bu tür işlerde hukuk engelleyici değil yol açıcı olarak çalışır. hukukun sınıfsallığı bunu gerektirir. "

    ve şöyle bitiriyor:

    "kanal istanbul bir proje değil sermaye sınıfının ve onun devletinin beyni ve eliyle düğmesine basılan afettir, yıkımdır; yurt parçasının piyasalaştırılmasıdır. ölçülebilir doğa katliamlarının ve mülkiyet kapsamlı bireysel zararların toplamıyla ve giderilmesiyle, ekonomik girdi ve çıktılarla açıklanamaz.

    buradaki yükümlülük bireylerin ve toplumun yaşam hakkını sağlamayı, doğa ve yaşam dengesini korumayı, tehlikeye sokmamayı ve toplumsal denetimi içerir; siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının çıkarının törpülenmesiyle değerlendirilemez. devletin, pozitif hukukun, sermayenin ve yandaşların izni, yasamanın ya da yargının onayı da bu konuda çözümleyici olamaz.

    sermaye sınıfının, sınıfsallığı açık devlet ve hukukun aklıyla ortaya çıkan afete karşı söz ve karar sahipliği yurtseverlik ve bağımsızlıkla birlikte sömürüye karşı mücadele eden, direnme hakkını kullanma gücüne sahip emekçi halka aittir, çözüm de toplumsal ve sınıfsaldır."
hesabın var mı? giriş yap