• gerçeklerin ne kadarı ile yüzleşilecek diye merak ettiğim film.
    kesinlikle izleyeceğim.
  • emek verilmiş tamam falan ama daha önce onlarca kez işlenen bir konu ancak bu kadar kötü işlenebilirdi. gerek var mıydı böyle bir filme yok muydu bilmiyorum. ilk yarım saatinde salonu terk ettiğimi biliyorum sadece. oyunculuğu olmamış, replikleri olmamış, olmamış da olmamış.

    "1980-1984 diyarbakır" diye gösterdikleri kuşbakışı diyarbakır fotoğrafının da 2014'e ait olması çok ama çok amatörce bir iş.

    emeğinize sağlık yine de.

    edit: bir yazar bahsetmiş. ben de yazmayı unutmuştum. filmde bir sahnede "apo'nun piçleri" diye küfür ediliyor. o vakitler apo'yu devlet bile doğru düzgün tanımıyordu. hapishane çavuşu nereden tanıyor lan? neyse sinirlendim yine.
  • diyarbakır cezaevini anlatan garip bir film. açık söyleyeyim, beğenmedim.

    --- spoiler ---

    diyarbakır cezaevinde yaşananlar insanlık suçudur, evet. ama bunu tüm detaylarıyla perdeye yansıtıp seyirciyi hırpalamanın sinemayla ilgisi yok. ben bunları zaten okudum. gazeteler yazdı, hepimiz okuduk. neden makattan sokulan cop ve bacaktan süzülen kanları izliyoruz?! neden dışkı yeme sahneleri yaptınız?! neden birbirilerinin penislerini çekmek zorunda bırakılan insanları izledik?! bunları izlerken nefes alamadım ben. benim suçum neydi!
    --- spoiler ---

    teknik olarak da zayıf. belki de teknik zayıflığı dehşete düşürerek gözden kaçırmaya çalıştınız, sayın yönetmen. bresson'ın da filmleri düşük bütçeli, godard'ın bazı filmleri de(özellikle 68-72 arası). benden daha iyi biliyorsunuzdur. ama adamlar içeriğiyle seyirciyi öyle tatmin ederler ki göz görmezden gelir kan diye kullanılan domates salçasını.

    açıkçası bana, bam teli 80 ihtilali; bilhassa da diyarbakır cezaevi olanları sömürmek üzere yapılmış bir film gibi geldi.

    not: en sevdiğim savaş filmi, ivan's childhood. çocuğa yapılan işkenceleri de, ölümünü de dibine kadar hissettiriyor izleyene. üstelik bunu boş işkence odaları, bağırış ve çığlıklarla başarıyor. tek damla kan yok.
  • kimin kime yaptığının hiç bir önemi yok. her durumda işkence insanlık suçudur... iyi ve kötü oyunculukların harmanlandığı fazlası var eksiği yok yaşanmışlıklar, maalesef fazlasıyla söze dayalı ve ajitatif bir şekilde anlatılmış. gerçeği bu filmde yansıtılabilenden çok daha acı olan bu dönem sanatsal ve tarihsel açıdan kalıcılığı olması için daha düzgün anlatımları hak ediyor. ancak bunu bir canlandırma belgesel (mocumentary) olarak değerlendirmeliyiz...
  • 1980 sonrasinda diyarbakir 1 nolu cezaevinde yasanan vahseti anlatan cesur bir film
  • yaşanılan vahşeti anlatma konusunda cesur davranılsa da oyunculuklar ve kurgu o kadar zayıf kalmış ki, "olmuş" demek mümkün değil film için. diyarbakır cezaevi türkiye tarihinin en vahşet dolu mekanlarından birisi. umuyorum bir gün hunger kalitesinde filmler izleyebiliriz.
hesabın var mı? giriş yap