• özellikle ortadogu'nun kan gölüne döndügü su günlerde olabilicek en iyi ve en sert tepkiyi bünyesinde barındıran bir giyotin parçası. sözlerini de yazayım tam olsun.

    filistin kan agliyor
    insanlar ölüyor
    hiç kimse bu katliama
    bir dur demiyor

    ortadogu kan gölü
    cesetler örtülü
    yoksa bir yalan mi
    bunlarin bütünü?

    cesetler yigilmis
    üst üste çig gibi
    kanlari dagilmis
    göl gibi,göl gibi..!

    tanklar ve silahlar,sehre giriyor
    köpekler durmuyor,çocuklar ölüyor
    her taraf yikilmis,insanlar kaçisiyor
    pahali bombalar,gökten yagiyor

    et parçalari,her yanda
    kan damlalari,bütün duvarlarda
    bir babanin çigligi,tek basina
    insanlik,ayaklar altinda

    kanli topraklar aci içinde
    israil toprak pesinde
    bir avuç toprak için
    çekiliyor bunca çile

    sanmayin ki sakin,bunlar unutulacak
    yaptyklariniz yaniniza kar kalacak
    günler geçip son yaklastiginda
    zaman size bunun hesabini soracak.

    hava kipkirimizi
    kan bulutlari dolasiyor
    insanlar boslukta
    sonlarini bekliyor

    orada olanlara dünya kayitsiz
    izlemekle yetiniyor bakiyorlar sadece
    insan haklari burada geçersiz
    çünkü bu haklar köpeklerin elinde..!!!
  • orhan kemal'in bir romanı.
  • içinde bir tane bile iyi karakter barındırmayan orhan kemal romanı.

    kitabı okurken acaba gerçekten herkes bu kadar kötü mü ya da herkes bu denli kötü olabilir mi diye insanın aklına geliyor. olaylar çok akıcı, dönen dolaplarla, çevrilen entrikalarla dolu. herkesin ayağı birbirine dolanıyor. orhan kemal' in her zaman kullandığı dil bu kitapta da öne çıkıyor. yazarı bilinmeden dahi kitabı kimin yazdığı 20-30 sayfa okunduktan sonra kolaylıkla anlaşılabilir.
  • lisedeyken kütüphaneden ara tatilde okumak amacıyla rastgele seçtiğim romandır. öncesinde de sonrasında da çok roman okudum; belki içinde kanlı topraklardan daha çok beğenilen ya da daha iyi pek çok roman vardır; ama hayatımda en çok zevk alarak okuduğum roman kanlı topraklardır. daha sonra ince memed okununca, çukurovaya güvenilmeyeceğini zaten biliyor durumda olursunuz.
  • herkesin birbirinden ahlaksız olduğu bir orhan kemal romanı.

    bu kadar mı ahlaksız olunur?

    bu kadar mı çok ahlaksız insan bir araya toplanır?

    --- spoiler ---

    çukurova'da bir fabrika.

    kantarcı mustafa.

    erkenden gelip, akşamın geç saatlerine kadar çalışıyor.

    ama kazancı kuş kadar.

    karısı şehnaz, zaten buna köpek muamelesi yapıyor.

    (şehnaz isimli kötü kadın, orhan kemal'in bir başka kitabı olan suçlu'da da vardı. orada cevdet'in üvey
    annesi olarak.)

    bir de topal nuri var.

    hiç çalışmayıp da patronun gözüne girmeyi başarabilenlerden.

    nuri'nin çalışması kendine. mal çalmak, hile hurda, dolanbazlık düzenbazlık hepsi bunda.

    fabrikanın sahibi nedim ağa için topal nuri herşey demek.

    kantarcı mustafa, topal nuri'nin bir yamuğunu öğrenip hemen nedim ağa'ya yetiştiriyor ama nuri bu işi kendi lehine çevirmesini beceriyor.

    sonunda mustafa'nın hapse girmesine yol açıyor. ama bunu yaparken bile mustafa'nın kendisine minnet etmesini sağlayacak hilelerle.

    mustafa'nın karısı şehnaz'ı da ayartıyor.

    gerçi şehnaz zaten ayartılmaya müsait. namuslu, ahlaklı bir kadın olduğu söylenemez.

    nuri, şehnaz'ı nedim ağa ile tanıştırıyor.

    nedim ağa, şehnaz'a vuruluyor.

    nuri, şehnaz'la beraber nedim ağa'yı bir güzel yoluyor.

    ama nuri'ye yetmiyor.

    karısından boşanıyor. nedim ağa'ya damat oluyor.

    bu süreçte nuri, karşısına çıkan bütün kadınlarla beraber oluyor. bu kadınların da hepsi evli bu arada. hepsinin kocası da "namuslu karım. ahlaklı nuri" diye düşünüyor.

    dinime laf söyleyen müslüman olsa.

    hepsi ahlaksızlıkta birbiriyle yarışıyor.

    ve yine hepsi dışarıya son derece dürüst, namuslu pozu veriyor.

    orhan kemal'in "yalancı dünya"sında bir kabak hafız vardı. imam geçiniyordu ama zamparalık, çapkınlık, dolandırıcılık, yalan, hile hepsi vardı. işte kabak hafız bu kitapta da karşımıza çıkıyor.

    orhan kemal, bu vesileyle yine dindar maskesi takınan bu insanlara dikkat edilmesi gerektiği mesajını veriyor.

    kitapta nuri, şeytana pabucunu ters giydirecek hinliklerle her olayı kendi lehine çeviriyor. sonunda emeline ulaşıp toprak sahibi oluyor.

    şeytan herif.

    aptal çok olunca, şeytanın işi kolaylaşıyor işte.

    --- spoiler ---

    http://birazkitap.blogspot.com.tr/…i-topraklar.html
  • orhan kemal yazmış kitabı. kaç yılında bakmadım, baktım da hatırlayamadım. aklıma önce topal nuri düştü, sonra fitnelerimiz düştü, ihtiyaçlarımız düştü. gerisi zaten kanlı.

    bu kitap sanırım biraz hayatımızın özeti. halkın içinden birinin anlattığı bu hikaye, topal nuri gibilere verdiğimiz değeri gösteriyor. şartlar bizi buna mecbur ediyor. iri yeşil gözlü şehnaz gibilerini sevmeye mecbur ediyor, çünkü para, çünkü mevki, çünkü işte kahrolasıca menfaatlerimiz.

    biz iri yeşil gözlü şehnaz'ı severiz, kantarcı'yı değil. kantarcı kim? namussuz namusludur o. namusluyu bu memleket kaldırmaz, bu memleket kaldırsa bu adam bu kaldıramaz memleketi.

    biz işte o kantarcıyız, cahil yaşar'ız, sinan'ız, aklı kıt şaşı kızız.

    orhan kemal bu eserinde yalın, oldukça ayrıntılı betimlemeler sunmuştur bize. bir ortam ancak bu kadar net olabilir gözünüzün önünde yazıyla. orhan kemal, saygı duyulası bir adamdır karakteriyle.
  • «insan çok sonra gelmişti yeryüzüne. çok sonra gelmişti ama, çok önce gelen toprakların da, tohumun da, hattâ sert rüzgârların da canını sıkmış, rahatını kaçırmıştı. sert rüzgârlar eskiden olduğunca duvarsız bir dünyada yalın ayaklarıyla dolu dizgin koşamıyor, insanların engellerine çarparak parçalanıp ufalanıyor, öfkeyle derlenip toparlansa bile yeniden yeni yeni engeller velhasıl rahatı kaçmıştı sert rüzgârların bile.» (s: 278).

    cebinden kurşun kalemiyle bir tomar kâğıt çıkarıp yazdı:
    «insandan önce topraklar vardı,
    sert rüzgârlar,
    tohum.

    insanlardan sonra rahatı kaçtı sert rüzgârın, tohumun, bereketli toprakların!

    pay pay oldu topraklar,
    ev ev bölündü dünya,
    kana bulandı topraklar.
    kardeş sofraları bozuldu!»

    — ne o hakkı bey? şiir mi gene?
    —• aman efendim, dedi. rica ederim.
    «elindeki kâğıt tomarını gocuğa benzeyen kirli paltosunun geniş cebine soktu. sokmasıyla da hemen herşeyi unuttu. şimdi gözlerinde uç-suz bucaksız tarlalar. yer yer işlenmiş, yer yer de işlenmemiş, malaz, çalılar dikenler içinde tarlalar. çok sonra gelen insan işte böyle bölmüş-tü tarlaları, pay pay etmiş, bu insanların dünyasını kendi çıkarlarına yarattıkları bir «hukuk» un dar sı-nırlarına sokmağa çalışmışlardı.»
    (s: 279).
  • topal nuri, çocukluğunda baltayla odun keserken kazayla, ayağının baş parmağını koparır, bu yüzden topallar.
    başta cinci hoca, herkes "allah'ın taktiri"dir der. topal nuri, buna katlanır ama topallamayanlara içerler. geceleri yatağında allah'a en ağır biçimde söver.
    işi ileri götürür. ekmekle tuvalete gider, yine çarpılmaz.. ekmeği kubura atar, yine de çarpılmaz. kuşkulanır tanrının varlığından... bir gün kabak hafız'a rastlar. kabak hafız'a göre ne günah vardır, ne sevap.. cennette yoktur, cehennemde...
    bunun üstüne topal nuri, neden imamlık yaptığını sorar. kabak hafız'ın cevabı şöyledir: "yani başkalarının kuru kuruya inançlarından yararlanıp geçineceğim. bu suretle ekmeklerin en hası, en rahatına ulaşıyorum. hemde hiç terlemeden... sana da tavsiye ederim, insanları şuurlandırıp gözlerini açmaya kalkışma!.. bunun sana hiç faydası olmaz, tam tersi sana zararı olur...

    (kanlı topraklar - orhan kemal )
hesabın var mı? giriş yap