• - alo
    - buyrun, kiminle görüşüyorum?
    - ben ki, akdeniz'in ve karadeniz'in ve rumeli'nin ve anadolu'nun, karaman'ın ve rum'un ve dulkadır vilayeti'nin ve diyarbakır'ın ve kürdistan'ın ve acem'in ve şam'ın ve halep'in ve mısır'ın ve mekke'nin ve medine'nin ve kudüs'ün ve bütün arap diyarının ve yemen'in ve daha nice memleketlerin ki yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dahi ateş saçan kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı sultan bayezıd oğlu sultan selim han oğlu sultan süleym... hassiktir kontör bitti yine.
  • "
    merhaba,

    15 cemaziyellahir - 15 zilhicce 896 tarihleri arasında seferde olacağım için "acil yardım talebi" konulu mesajınızı okuyamayacağım. acil konular için lütfen güvercin ya da elçi gönderin.

    iyi çalışmalar,

    kanuni sultan süleyman
    sultanı selahaddin, burhanül havakin, tacı bahşı husravayı ruyi zemin, zillullahı fil arzeyn, akdeniz'in ve rumeli'nin vilayeti zülkadriye'nin, diyarbekir'in, azerbaycan'ın, acem'in ve halep'in, mısır'ın, mekke'nin ve medine'nin, kudüs'ün ve külliyen diyarı arap'ın ve yemen'in ve daha nice memleketlerin ki, ecdadım fethederek bize miras bıraktı, bütün bunların sultanı ve padişahı osman, orhan, murat, yıldırım beyazıt, sultan beyazıt han oğlu, sultan selim han oğlu
    "
  • dillerde dolaşan, bir talebe * karşı yazılmış meşhur bir cevaptır. osmanlı zamanında padişah'ın fransız kralına göre diplomatik konumunu göstermesi açısından çarpıcıdır. alıntıyla paylaşalım :

    "fransa'da isyan çıkmış, ihtilal olmuş, alman imparatorluğu'na esir düşmüş fransız kralı; kral fransuva, günün süper gücü olan osmanlı padişahı kanuni sultan süleyman'a mektup göndermiş; aman dilemiş "tacımı, tahtımı bana iade et, beni hapisten kurtar" demiş. işte, bu talebe kanunî sultan süleyman cevap vermiş: "ben ki, sultanı selahaddin, burhanül havakin, tacı bahşı husravayı ruyi zemin, zillullahı fil arzeyn, akdeniz'in ve rumeli'nin vilayeti zülkadriye'nin, diyarbekir'in, azerbaycan'ın, acem'in ve halep'in, mısır'ın, mekke'nin ve medine'nin, kudüs'ün ve külliyen diyarı arap'ın ve yemen'in ve daha nice memleketlerin ki, ecdadım fethederek bize miras bıraktı. bütün bunların sultanı ve padişahı osman, orhan, murat, yıldırım beyazıt, sultan beyazıt han oğlu, sultan selim han oğlu, kanunî sultan süleyman hanım. sen ki, fransa vilayetinin kralı fransuva'sın. benden yardım istemişsin. sana yardım edip, tahtını sana iade edeceğim." mektubun hulâsası bu."

    not : alıntıdaki hasan kaçan üslubu için tüm kamuoyundan af dilerim.

    not: kralın adı düzeltildi. (by ecco homoreous) nazikçe mesaj atsa daha iyi olurdu. giydirerek söylerse, teşekkür de alamaz bu beyefendi.
  • - iyi günler edesse kebab
    - iyi günler, iki çöp şiş bir de adana rica edeceğim
    - tabi. içeçek olarak ne alırsınız
    - 3 kola lütfen
    - kimin adına yolluyoruz?
    - sultanı selahaddin, burhanül havakin, tacı bahşı husravayı ruyi zemin, zillullahı fil arzeyn, akdeniz'in ve rumeli'nin vilayeti zülkadriye'nin, diyarbekir'in, azerbaycan'ın, acem'in ve halep'in, mısır'ın, mekke'nin ve medine'nin, kudüs'ün ve külliyen diyarı arap'ın ve yemen'in ve daha nice memleketlerin ki, ecdadım fethederek bize miras bıraktı, o kadar da süper bir ecdadım var, bütün bunların sultanı ve padişahı osman, orhan, murat, yıldırım beyazıt, sultan beyazıt han oğlu, sultan selim han oğlu, kanunî sultan süleyman han adına lütfen.
    - ay aşık oldum galiba!
    - beybi..
  • kanuni sultan süleyman'ın bizlere çok önemli bir dış politika öğüdü verdiği mektuptur. maalesef osmanlı'nın bu mektuptan yaklaşık ikiyüz yıl sonrasından başlayıp günümüze kadar süren "siyasette ve özellikle dış politikada ezik hissetme süreci" sonucu artık birçok insan için anlamını yitirmiş ve yersiz bir kibir gösterisi olarak algılanmıştır.

    güç ve büyüklük, gerek insan algılamasında gerekse toplumsal algıda her zaman için etkileyici bir özelliktir. devletlerin birbirine karşı güç gösterisinde bulunmaları, protokolde her zaman öne geçme çabalarının altında bu yatar. kişisel sohbetlerde çatıştığınız herhangi bir konuda alttan almak size avantaj sağlayabilir, olası bir sorunun ortaya çıkmasını engelleyebilir ama devlet boyutundaki ilişkilerde alttan alma, sürekli ezilmenizi, sömürülmenizi getirir. inanmayanlar kırk yıllık süren ab ilişkilerimizi inceleyebilir (ab'ye kırk yıldır alınmayışımızdan bahsetmiyorum. bizim önümüze sürülen argümanlarla sözgelimi yunanistan'ın önüne sürülen argümanlardan bahsediyorum. nitelik farklılığına dikkat).

    osmanlı, diğer devletlerle ilişkilerinde her zaman kendini üstte tutmuştur. şu anda ismini hatırlayamadığım, balkanlar tarafında yapılan bir savaştan sonra yaptığı anlaşmada "...kralı protokol bakımından osmanlı sadrazamına eşit sayılacaktır" maddesini koyması bu yüzdendir. burada osmanlı padişahı, karşı ülkenin kralını kendine denk görmemekte, ancak sadrazamıyla muhatap etmektedir. osmanlı'nın çöküşe başladığı dönemde ilgili ülkenin bize karşı aldığı ilk galibiyetteki değişen madde de bu olmuştur.
    devlet ilişkilerinde sürekli güç gösterisi yapmak, bazen kabadayı kabadayı konuşmak zorundasınızdır.ezik bir duruş sergilediğiniz zaman veya mütevazi davrandığınız zaman bu durum karşı taraf tarafından zayıflık olarak algılanır ve sizden sürekli bazı tavizlerde, taleplerde bulunulur. ayasofya kilisesi'nin camiye çevrilmesi tamamen bu mantıkla yapılmış bir güç gösterisidir. sonradan sahte imzalarla, uyduruk belgelerle camiden müzeye falan çevrilmesinin yorumunu da size bırakıyorum.
    dünyada silahın bir sorunu çözdüğü pek görülmemiştir ama silah korkusunun bazı sorunları oluşmadan engellediği bilinir. işte osmanlı'nın yükseliş dönemlerinde sürekli olarak mağrur bir duruş sergilemesi, ilişkilerinde karşı tarafı sürekli ezmesi bu yüzdendir. mantıksız, gereksiz veya yanlış değildir.devlet, güç demektir. o gücün gösterilmesi gerekir ki orada bir devlet olduğunun farkına varılsın. resmi bayramlardaki tören geçitlerinde askerler ve tanklar neden geçit yaparlar dersiniz?
  • kanuni'nin yedi ceddini saydığı bir cevaptır. sanırsınız francesko'nun anası babası bile yok. francesko bildiğin sezercik...
  • eğer ben, "sultanı selahaddin, burhanül havakin, tacı bahşı husravayı ruyi zemin, zillullahı fil arzeyn, akdeniz'in ve rumeli'nin vilayeti zülkadriye'nin, diyarbekir'in, azerbaycan'ın, acem'in ve halep'in, mısır'ın, mekke'nin ve medine'nin, kudüs'ün ve külliyen diyarı arap'ın ve yemen'in ve daha nice memleketlerin ki, ecdadım fethederek bize miras bıraktı. bütün bunların sultanı ve padişahı osman, orhan, murat, yıldırım beyazıt, sultan beyazıt han oğlu, sultan selim han oğlu, kanunî sultan süleyman han" isem, seni esir edip himayem altındaki birini derdest edeni bana kasdetmiş sayacağım anlamına gelir ve zehirli ok kıvamındaki bu sözler, françesko'ya değil, gelin makamında bulunan alman kralına, anlaması için bu şekilde fırlatılmıştır.

    françesko'nun bu sözlerden alınmasını bırakın, kavuştuğu bu güç karşısında ellerini ovuşturarak sürurdan ve neşeden sekiz köşe olduğunu düşünüyorum ben. evet devir, diplomatik gelişmeleri, esefle kınamaktan* ziyade, celal ve celadet ile kendi istediği rotaya çekebilen şanlı hükümdarların devriymiş, o çıkıyor buradan.
  • o dönemde avrupa'da iki önemli güç mevcut: birincisi osmanlı imparatorluğu, ikincisi ise ne kutsal ne roma ne de imparatorluk diye dalga geçilen (ben de aynı kanaatteyim) kutsal roma imparatorluğu. bizlerin şarlken olarak bellediği v. karl (ya da karlos) bu imparatoluğun başında: almanya, hollanda, belçika, avusturya, italya'nın bir kısmı doğuda, ispanya ise batıda bu adamın egemenliğinde.

    adamın şanssızlığı, doğuda osmanlının en güçlü dönemini yaşaması. yoksa imparator karl, fransa'yı bir kaşık suda boğacak. bunu yapamamasının en büyük nedeni ise kanuni'nin dengeyi korumak için fransa'ya arka çıkması. batı seferine çıkan kanuni kara birliklerinin başında giderken, denizden de kaptan-ı derya hayrettin hızır reis donanmanın başında batıya açılır. hayrettin reis'in de dönemin denizdeki en güçlü komutanı olduğunu söylersek karl'ın bahtsız bedeviliği daha iyi anlaşılır. kanuni ve hayrettin reis, her iki koldan da yenilgi yüzü görmeden italya sınırına kadar ulaşmışlardır. bu arada avrupa'nın yarısıyla savaştığını da söyleyelim.

    mohaç savaşı (1526), viyana kuşatması (1529), almanya seferi (1532) ve sonuçta istanbul antlaşması (1533) v.karl'ın hayallerine tüy dikmiştir. fransa'yı alıp büyük bir avrupa imparatorluğu kuracakken, elindekileri kaybetmiştir.

    mohaç savaşı sonunda yapılan anlaşmayla, esir durumdaki fransa kralı serbest bırakılmıştır. tüm bu mektup-cevap meselesinin meyvası budur. kanuni, meydanı karl'a bırakmamak için o dönem zayıf olan fransa'nın yanında yer almış ve sonrasında da fransa'yı bir güzel sağacak anlaşmalar yapmıştır. ama o hurmalar sonra acı acı bizden çıkmış, gün olup devran dönünce fransa bizi sağmıştır.

    ha bir de mohaç'la beraber büyük macaristan tarihe gömülmüş, anca 20. yy.'da doğru dürüst bir devlet olarak ortaya çıkmıştır.

    yardım dileyen mektup ve kanuni'nin cevabına dönersek, viyana'da çok oyalanılmasına rağmen, savaşı kaybedeceğini gören karl'ın savaştan kaçınmasıyla kanuni'nin almanya içlerine kadar elini kolunu sallayarak girebilmiş olması, haklı bir şekilde dünyanın en büyük gücü olarak konuşmasını mantıklı kılar. zaten öncesinde silahlı kuvvet olarak osmanlı ordusuyla baş edecek güç olmadığının da farkında. netekim daha sonra bu kibir, istanbul antlaşması'nda kendini gösterecek ve avusturya kralı protokolde osmanlı sadrazıma eşit sayılacaktır.

    şöyle bir karşılaştırma yaparsak ne kadar hatalı olur bilemiyorum ama bir deneyeyim. böyle bir cevabın yazıldığı o zamanki osmanlı devleti, sovyetlerin dağılmasıyla tek başına kalan abd'den daha güçlü bir devletti. kanuni, avrupa'nın en büyük bütçesinden iki katı büyük bir bütçeye sahip bir devletin başındayken, osmanlı topraklarının yanında hakikaten bir vilayet kadar olan fransa'dan bu şekilde bahsedilmesi, o dönem için çok normaldir. ha bu yüzden ben gurur duyacak falan değilim ama aynı şekilde üzüntü falan da duymuyorum. bana ne!

    tarihi meselelere duyguları karıştırmadan soğuk kanlı bakabilsek şahane günler bizi bekliyor olacak.
  • mektubu okuduktan sonra francesko'nun tepkisi; " yaa sıçıcam, bunları ne saymış, adam gibi yardım edicem de işte. tööbe estağfiru....".
  • "... ben ki sultan-üs selatin ve burhan-ül havakıyn tac bahş-i hüsrevan-ı ruy-ı zemin, zıllulah-ı fil-arzeyn akdeniz'in ve rumeli'nin ve anadolu'nun ve karaman'ın ve rum'un ve vilayet- zülkadriye'nin ve diyarbekir'in ve kürdistan'ın ve azerbaycan'ın ve acem'in ve halep'in ve mısır'ın ve mekke ve medine'nin ve kudüs'ün ve külliyen diyar-ı arabınve yemen'in ve dahi bir çok memleketlerin ki aba-i kiram ve ecdat-ı izamım emerallahü berahinhüm kuvvet-i kahireleryle fethettikleri ve cenab-ı celalet-meabım dahi tig-ı ateşbar ve şemşir-i zafer-nigarım ile fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı sultan beyazıt han oğlu sultan selim han oğlu sultan süleyman han'ım. sen ki fransa vilayetinin kralı françesko'sun. dergah-ı selatin penahıma yarar ademin frankipan ile mektup gönderüp ve bazı ağız haberi dahi ısmarlayup memleketimiz düşman müsteli olup, el'an hapiste olduğunuzu ilam edüp halasınız hususunda bu canipten inayet-ü medet istida eylemişsiniz. her ne ki demiş iseniz benim paye-i serir-i alem-masirime arz olunup tamam malum oldu. imdi padişahlar sınmak ve haspolmak ayıp değildir. gönlünüzü hoş tutup azürde-hatır olmayasınız. öyle olsa bizim aba-ı kiram ve ecdad-ı izamımız nevveallahu merakidühüm daima def-i düşman ve feth-i memalik için seferden hali olmayup biz dahi anların tarikatına salik olup her zaman memleketler ve sa'b ve hasin kaleler fetheyleyüp gece gündüz atımız eyerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmıştır. hak sübhanahu teala hayırlar müyesser eyleyüp meşiyyet ve iradatı neye müteallik olmuş ise vücuda gele. baki ahval ve ahbar ne ise mezkur adem'nizden istintak olunup malumunuz ola şöyle bilesiniz"

    kaynak: prd. prof. i.h. uzunçarşılı, osmanlı tarihi, 2.,503
hesabın var mı? giriş yap