aynı isimde "kanzuk" başlığı da var
  • (bkz: #23895702)

    şunu demiş bir hukukçunun, bir yazar aynen de bahsi geçen entryde yazılan şeyi yaptığında yazdıklarının silinmesine, aynen bahsi geçen entrydeki içerikte olduğundan tekrar yazması ve yazdıklarının tekrar silinmesine ve sonucunda bu yapılan uygulamayı ifşa etmesi nedeniyle de çaylak yapılmasına ses çıkarmaması kabul edilebilir bir şey değildir. görünen o ki kanzuk sözlüğün kontrolünü kaybetmiştir, kontrol başkalarının elindedir.
  • bir lisan mıdır insan olan, yoksa insan varsa mı söz etmek gerek lisandan veya sayısından?
    lisandan kasıt; kültür mü, küfür mü yoksa?
    küfür sadece iki bacak arasında mı yoksa atıp tutmak mı kutsal hakkında? inanca?
    sevgili kanzuk;
    yukarıdaki soruların hepsinin cevabına, hepimiz aynı yanıtları veririz sanırım. fark nerede? beynin yanıtını bazen kalbin kabullenmesi zordur.
    burası bir sözlük, varlığını önce yazarlar, sonra da onları takip eden okurlar sayesinde koruyor.
    senin de bunları yani sözlüğü koruman gerekiyor. yazarlar ve onlara karşı çifte standart tutumun (klişeleşti ama bunu sen istedin gibi) kızlara zaafı olan matematik profesörünün yaklaşımı gibi. sınıftaki diğer cevherleri, azimlileri, fayda sağlamak isteyenleri görmeyen, kırıtana, kuyruk sallayana, sana sırnaşana yüksek not veren hoca gibi. diğerlerini küstürüyorsun bro. bu okuldan mezun olanlar, ya karı/koca sevdasına tutulanlar, ya da bir baltaya sap olamayacak, idealsiz, silik, yandaşlar. okuluna değer ver, kişileri ve beyinleri özgür tut.
    yargılama yaparken, "adil mi" "eşit mi" kavramını bu yargının terazisine iyi oturt.
    biz adalet istiyoruz, eşitlik isteyen acizlerden değiliz. bunu bir avukata yazmakta baya acı vericiymiş yazınca fark ettim.
    adalet, hak edene hak ettiğini vermektir.
    bunu gerçekleştirmek büyük göte sahip olmaktan geçer. ve ne yazık ki ülkemin bütününde olduğu gibi burada da ne adillikten ne de eşitlikten söz etmek mümkün değil.
    uçurulanın hakkı,
    uçurulmasına sebep olanın eşitlik karşısında üste çıkması, adaletin de yanından geçmemesi. keyfi tutumlara meze etmesi,
    marka değeri ve kişisel itibarın her nedense sözlük yazarlarına gelince korunmaması,
    hakkımızı kendi aramızda dahi adil dağıtamaman bir çok insanı küstürdü, gocuttu, itibarsızlaştırdı.
    her neyse kocaman bir avukata eşitlik ve hakkın, adaletin ne olduğunu anlatacak kadar cahil değilim elbette.
    sözün özü şu bro,

    uçurma artık güzel insanları. onların yazmasını engelleyerek kendi ayağına da sıkıyorsun. sıkma!
    onları takip edenlerin günden güne erimelerine göz yumuyorsun. yumma!

    sözlük yazar şartnamesi midir, her ne ise o anayasan, ona bir göz at en kısa zamanda. devrin en gerici insanları dahi anayasayı değiştirmek ve güncelleştirmekten bahsederken, demokrasiiiiii!!!!!! diye taksim'de gezide nara atan bu cevherleri, çağ dışı bir manifestolar silsilesi ile sindiremezsin. onları çaylak yapmakla, onların inançlarına olan, kutsallarına olan hakaretleri gözardı etmelerine sebep olamazsın. onlar gider, çapulcular kalır yanında.
    değiştir artık avukat kafanı. (diğer bütün avukatları tenzi ediyorum. bu kafa sadece kanzukta)
    kuralları toplum kendisi oluştursun. türkiye'nin en özgürlükçü platformunda, siktiri boktan bir marka hakkında yazamıyorsak, inançlara hakaret var gerekçesi ile iki yazar arasında atışamıyorsa, güzelleme yapıp birbirlerini ikna dahi edemiyorsa, sen ilk fırsatta yandaşın olmayanı uçuruyorsan, afedersin ama götsün. hoş affetmesen de olur. lafın gelişi afedersin dedim.
    hani beyaz sarayın karşısına geçip, obama'ya terörist diyen vatandaş vardı ya, hani sözde amerikaya özenirken, bunu kendi çıkarların için isterken, çapa sana vurulunca hemen diktatöre bağlamakta sana yakışır zaten.
    beni uçurma demiyorum, hobi olarak yine uçur da (nasıl espri ama) çok güzel yazarlar vardı, onlara itibarlarını iade et.
    paralel konjuktörler yaptı falan de,
    dış mihraklar de,
    inci'nin adamları de,
    söz ardını astarını araştırmayız. yeterki kaybettiklerimizi bir şekilde geri getir. biz yazmayalım ama okuyabilelim bari adam gibi şeyleri.
    bro önemli olan insanlığa katkı yapabilmek için insan olabilmek ve kalabilmek o çizgide. yazarlık falan hikaye. ama okumak lazım insanı tanımak o lisanı anlamak için.
    insanı koru, senden olmasa da, alevi olsa da, anadolu çomarına gönül verse de, yezid'e hüloğ dese de.

    (bkz: sourlines iyi uçuşlar diler)
    tanımı da yazayım da, sebep o olmasın. malum uçurulanlara saçma sapan kulp takıyorsunuz, benimki; göte göt demek olsun lütfen.
    tanım: bir kanzuk.
  • bugün gördüğü sandığım kişi.

    şöyle nevizade taraflarında dolaşıyordum.
    gs-efes maçı mı ne varmış, işte oralarda taraftarlar filan toplanmışlar bir yandan içiyorlar bir yandan tezahurat filan söylüyorlar. bir anda arka taraflardan (yani benim tam göremediğim taraftan) bir tufan koptu.
    başladılar işte
    çocukluk aşkımsın
    sen ilk gözağrımsın
    kimseyi, kimseyi sevmedim senin gibi
    sevdanın uğruna terk ettim her şeyi

    e tamam buraya kadar her halt normaldi de sonunda bir ses yükseldi.

    hayatın anlamı dürümle ayran

    millet kopmuş şekilde bir baktım şişmanca biri. valla arkadan benzetmedim değil. yani o kadar fanatik olmasa da galatasaraylı olduğunu biliyorum da. belki amannn neyse o değildir belki.

    ama kim neden hayatın anlamı dürümle ayran desin lan? kafama takılmadı değil.
  • kim olduğu belirsiz birinin alakasız bir konuda yazdığı saçma salak yazıya, muhtemelen istenilen etkiyi yaratmayacağından endişe duyulduğundan dolayı eklenmiş argümansız, baştan sona yalan ithamlarını buraya mal bulmuş mağribi gibi yazmak nasıl bir çaresizlik. o zaman şöyle diyeyim, cnn altyazı geçmiş, deprem olacakmış.

    ayrıca "lokanta" ne ya? zaten kanyon'da gittiğim 4-5 tane mekan var, bari yalan görünmesin diye bir mekan ismi, tarih uydur ama yemez. yalancının, iftiracının bile akıllısını versin ya rabbel alemin. yok civciv eziyorum, dilencilere tükürüyorum, yavru kedi kesiyorum.

    yalnız tipleme tam 70'lerdeki türk filmlerindeki kötü adam tiplemeleri gibi, para kazanıyor, emekçilere kötü davranıyor, sen benim kim olduğumu biliyor musun diye karşısındakini eziyor. yaratıcılık sıfır.

    bu arada, her siyasi partinin reklamını aldık, alıyoruz, alacağız.
  • bir kanzuk iki seçim otobüsleri dünya siyasi tarihi bu ikisini asla unutmayacak.
  • "aziz kardeşim kanzuk;

    biz parti reklamı almana bir şey demedik, tam "adana limanı'nın sansürsüz pozu"na tıklayacakken, sağyın başboğanımızın sansürsüz pozuyla karşılaşıp, bir de istemeden kendisine tıklamak zorunda kalmamıza dedik.

    dürümlerle, kebapları karıştırmayalım lütfen. sağlıklı beslenen arkadaşlarım, siz elmalarla armutları karıştırmamaya devam edebilirsiniz, bu özel bir durum."

    abin karayeap

    not: bu arada, herkesin kendi sayfasına koyduğu, koyabildiği(-ebilmek) twitter sayfası eklentisini, senin nicklatında da yan tarafta görmemiz, görebilmemiz(-ebilmek) sence de biraz hani..? ha? di mi? takipçi sayın azsa söyle be koçum. ayarlarız.
  • yavru kedi kestiğini kendi hesabından itiraf etmiş vicdansız cani. işte o satırlar!!!!1

    işin geyiği bir yana (abi barış ben tanımadın mı, o kadar hukukumuz var uçurma beni nolu--) eğer eleştirilecekse, desteksiz iddialarla eleştirilmesi ona zerre dokunmaz. eleştirilecekse, ki niye eleştirilmesin yani, ama eleştirilecekse, doğru dürüst argümanlarla eleştirilmesi yerinde olur. öbür türlü babam da eleştirir. gerçi babam niye eleştirsin kanzuk'u.

    mesela ben bir eleştiri getireyim: her günü mahkemede geçtiği için istediği zaman tanıdık bir hakimden karar alıp, kendi başlığını sildirten hanımefendiye karşı elinde çok fazla bir seçenek yok, kabul. bu kanzuk'un değil, aşırı saçma şekilde hazırlanan yasanın hatası. ama silinen entry'ler profillerimizde kabak gibi "mahkeme kararı" diye gözüküyor. benim ticari bir itibarım yok ama bireysel itibarımı zedeleyen bir şey bu "mahkeme kararı" ile silinen entry'lerimin profilimde gözükmesi. (üstelik o entry'lerde ne eleştiri ne de hakaret vardı. "çok başarılı bir avukat hanımefendi" diye entry yazanların entry'leri bile mahkeme kararıyla silindi.) benim eleştirim, ekşi sözlük kullanıcılarının kişisel itibarını zedeleyen bu konuda bir şey yapmaması. rahatlıkla silindiği halde profilde gözükmemesi sağlanabilir, altyapı buna gayet müsait. ama 6 tane "mahkeme kararı" ile silinen entry'm gözüküyor profilimde. gg'lerim rahatsız etmiyor ama o "mahkeme kararı" yazısı beni çok rahatsız ediyor. ve ekşi sözlük yönetimi burada yazarlardan yana tavır alabilecekken almıyor.

    bakın eleştirdim. desteksiz iddialarla değil, doğru düzgün argümanlarla eleştirdim. kıçımdan bir şey sallasaydım, millet "oohaa kanzuk gerçekten yavru kedi mi kesiyomuşşşş" diye kanzuk'a karşı hiddetlenmezdi, onun yerine herkes kıçıyla bana gülerdi. yukarıda desteksiz sallayan arkadaşa güldüğümüz gibi yani.

    aman neyse. kanzuk abi, dikkatini çektiysem şuna da bakabilir misin acep?

    (bkz: moderekşi)
  • kendini kutsal bilgi kaynağı ve aynı zamanda bir sözlük olarak tanımlayan platformu idare eden adam "lokanta ne yaa" diyor. şu memlekette bir şey de kalitesizleşmesin arkadaş.

    bak kardeşim "lokanta" senin anladığın gibi varoş bir kelime değil "restoran" kelimesinin italyancasıdır ve türkçeye de italyanca'dan geçmiştir. pek tabii restoran kelimesine muadil olarak kullanılabilir. asıl "istenilen etkiyi yaratmayacağından endişe duyulduğundan dolayı" ne demek ya? sözlük yöneten adamın tükçe konuşamaması da bizim dramımız işte.
  • yalnız, bunda sedet'teki inceliğin* onda biri yok, bildiğin nobranmış ya la. bi sedet'in yazdıklarına bak, bir de buna. ironi yapmış diye umalım ama, bildiğin 70'lerdeki türk filmlerindeki kötü adam gibi yazmış. (bkz: lokanta)
hesabın var mı? giriş yap