• yanlış anlaşılmış ve doğru izah getirilmemiş bir uktenin sorusudur, eski bir deyim olan sözün açılımı tanıdık bireylerin istedikleri kadar çabalasalar dahi dışarıdan gelenlere karşı yetkinlik sırasında geride kalmalarıdır, aile ve dar çerçevede küçük toplumlarda aynı pozisyonda ve yetkinlikte görev alması gereken kişilerden dışardan gelenine daha fazla şans tanınmasını ise aile ve gurup içinden çıkan bireyin yapacaklarının zaten bilinmesi ve dışarıdan gelenin yapacaklarının biraz da merak edilmesinden kaynaklanmaktadır temelde, onun içindir ki yabancı futbolcular, yabancı sanatçılar, yabancı fikir adamlarının hareketleri ve yaptıkları yerel olanlara göre daha çok ilgi çekip daha çok itibar görür.. şayet bu uluslararası (yabancı) statüsüne sahip kişiler zamanla yerel değerlere uyum sağlayıp yerelleşirse bu defa gördükleri ilgi ve beğeni düzeyi de yerelleşmeleri oranında azalır, örneğin rumen kaleci antrenörü datcu ilk geldiğinde gördüğü ilgiyi türk vatandaşı olduktan ve türkçe öğrendikten sonra kaybetmiştir.. hatta bir röportajda mircea lucescu türkçe öğrenmek istediğinde bunu datcunun engellediğini ve kaale alınmasını istiyorsa öğrense dahi kimseye söylememesi gerektiğini ifade etmiştir.. bir nevi aşinalığın sürekli tekrarlanmasının bilinen bireyleri (ev danası pozisyonundaki yerel kişi, evin oğlu veya aileden herhangi birisi olabilir) dezavantajlı duruma düşürdüğü açıktır, dışarıdan gelen kişiye gösterilecek tolerans katsayısı genelde daha yüksek ve beklenti düzeyide yerele göre daha azdır, nede olsa o yabancıdır ve ne yapacağı merakla beklenmektedir, yerel olan bireyse yabancıyla rekabet edebilmek adına yeni şeyler deneyip kendi sürprizini sunma hamlesiyle varolmaya çalışır bu durumda..
  • ülkemin piyasası için birebir geçerli bir özlü sözdür. dışarıdan gelen her zaman el üstünde tutulur. hatta ona işi öğretmeni emrederler öğretirsin. sonra da elemanın altında çalışırsın. bir çeşit orospuçocukluğu işte.
  • özel sektör çalışanlarının genel durumunu açıklayan ata sözüdür. siz sebat etmeye devam ettikçe çok müdür yetiştirirsiniz kendinize. vaktiniz varken kendinizi iyi pazarlayınız ve kaçınız efendim. tebdil-i mekanda ferahlık vardır.
  • "terfii almanin en kestirme yolu is degistirmektir" anlamaninda bir söz. tabii dedeler ne bilsinler simdinin plaza ortamlarini, varsa yoksa öküz, dana, tarla, tapan..
  • kimse kendi memleketinde peygamber olmaz diye bir laf ya, bu da onun emmioğlu işte.
  • dişi cinse ait bir canlının erkil bir bireye dönüşemeyeceğini belirtmek için kullanılmış gibi görünsede aslında altında çok derin ve gizli çin teknikleri kadar gizli anlamlar barındıran özlü söz...

    şüphesiz; bazıları dana dişidir ve büyüyünce ancak inek olabilir diye mantıklı açıklamalar getirmek isterler lakin kapı nasıl doğurmuştur diye düşünmezler hiç...*
  • aziz nesin'in kısa bir öyküsünün adı.
  • buradaki kapı işte kapı işte sapındaki kapı değil, intisap edilen yer anlamında.

    (bkz: bab-ı ali)
hesabın var mı? giriş yap