aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • dün akşam başka sinema kapsamında izlediğimiz oldukça başarılı ve sarsıcı film.

    beklentim çok düşük olduğu için mi bilmiyorum ama kesinlikle filmi ve oyunculukları çok beğendim. filmdeki tüm karakterler o kadar inandırıcıydı ki olayları tarlabaşı'nda herhangi bir kaldırım kenarında oturup çevreyi seyrederken tanık olmuş gibi seyrettim. özellikle hazar ergüçlü'nün oyunculuğu, oynadığı karakterde büründüğü o kimsesizlik ve umursamazlığı beni derinden etkiledi. film boyunca ucuz, ağlak sahnelerle sıkılacağız diye düşünürken aksine birbirini yıllar sonra bulan iki yabancının hayatta çok farklı yerlerde dursalar da nasıl asgari bir aynılıkta bütünleşebileceğini keyifle izledik.

    --- spoiler ---

    'müzeyyen istemediği sürece kimse ona dokunamaz'

    ve öyle de oldu, müzeyyen küçük kardeşine kıyamadı.

    -ben babam değilim, göreceksin!
    +saçmalama herkes, babamdır.

    film, ismiyle de antalya'ya asla yağmayan ve yağmayacak olan karla müzeyyen'in huzura ulaşmasının imkansızlığının altını bir kez daha çizmiştir. çünkü hayat bazıları için karın bile eşit yağmadığı bir yerdir.

    --- spoiler ---
  • filmlerdeki karakterlerin çok fazla özel hayatına girmeden karakterler hakkında seyircinin az çok o karakterin nasıl bir hayat döngüsü içinde yaşadığını tahmin etmesi bana göre filmi başarılı kılan detaylardan biridir. evet kar filmi de hemen hemen böyledir. müzeyyen dışındaki karakterlerin çok fazla özel hayatına girmeyip seyircinin filmdeki karakterlerin özel hayatı hakkında fikir sahibi olması ve salondan çıkarken seyircilerin filmdeki karakterler hakkında tartışması gözümde filmi daha da yüceltmiş oldu.

    oyunculuklar ve kurgu ise şahane. filmin ana odağı müzeyyen olsa da annesinin rolüne hayran kaldım. lise çevresinde gelişen gençlik olayları ister istemez izleyicinin duygularında ayrı bir his uyandırıyor. karakterlerin duygu dışa vurumu ise çarpıcı bir gerçeklikle anlatılmış.

    ayrıca belirtip, artistliğimi yapmadan geçemeyeceğim. dostum emre erdoğdu'nun filmi. bu adamı mercek altına alınız.
  • 2017 yapımı türk filmi.

    müzeyyen sorunlu bir arkadaş çevresi olan lise son sınıf öğrencisidir. alkol, uyuşturucu, sigara onlar için gayet normal şeylerdir. bir gün üvey kardeşi ali onunla tanışmak için gelir. ali müzeyyen'in aksine düzenli hayatı olan, üniveriste sınavına hazırlanan mülayim bir çocuktur. film bu iki kardeşin karşılaşmasını ve sonrasındaki birkaç günü anlatıyor.

    şimdiye kadar hiç bu kadar küfür ve argo kullanılan bir film izlemedim. bu ilk başta rahatsız edici olsa da, filmin ortalarına doğru ali ile birlikte ben de alıştım.

    karakterler, tepkiler, kahkahalar o kadar doğal ki hiçbir oyunculuk sırıtmamış. izleyin, izlettirin efendim.

    --- spoiler ---

    tuvaletteki kavga sahnesinde müzeyyen'in neden o kadar nefretle ve hırsla kıza vurduğunu anlamamıştım. filmin ortalarına doğru annesinin o kızın babası ile evden çıktığını görünce o sıradaki nefretin nedenini anladım.
    uyuşturucu sahnelerini çok beğendim. çekim açıları falan güzeldi.
    sonu istemediğim bir şekilde oldu. onu da uyuşturucunun kötü etkilerine bağlayalım artık.

    --- spoiler ---
  • galasının üzerinden 48 saat geçmişken ancak cümleleri bir araya getirebildiğim film. hele ertesi gün sabah ben de müzü gibi sarhoş kalktım. ilk aklıma gelen film oldu. hanimiş bunlar da benim en iyi bildiğim şeylermiş bunlarla çok güzel şeyler yapıcam ileride ben diye sakladığım şeyleri ekranda baam baam baam diye görmek beni bi garip yaptı, yapıyor.

    iki açıdan. daha eğlenceli olanıyla başlıyım: kıskançlık. bi de galasına gittim kaşınır gibi.. yok montaj setini otel odasına şöyle kurduk yok şu sahneyi çekerken şöyle böyle oldu filan. 'beni neden çağırmıyorsunuz ulan'
    diyesi geliyor insanın. neyse efendim, harika bir film yapmışsınız hepinizin ellerine sağlık.

    ikincisi, bütün bunlar, benim de hayalimdeki yapım işte.. bunlar dışarı çıkınca sakil tarafları da ortaya çıktı doğal olarak. yönetmenin ilk filmi, bundan sonra bu kısımları parlatırsa kim bilir neler olacak..

    benim sormak istediğim şey, sevdiğimiz yönetmenlerin gözünden mi gördük etrafımızı o estetiğe göre oluşturduk da aslında bunun gerisinde pek bi cacık yok mu acaba...

    mesela soru cevapta kendisi dedi ki 'ben freudyen bakış açısıyla bilmemneyle senaryo yazmamalıyım. o zaman freud'un dediği şeyler hakkında film çekmiş değil de freud'un dediği şeyi çekmiş olurum'

    bu cümleyi yorumlamak için yazmıştım ama vazgeçtim şimdi.

    yani nasıl anlatırım.. muhteşem hazar ergüçlü'nün de sayesinde müzeyyenin karizması filmin en küçük parçasına kadar işlemiş. ama bu daha önce türkiye'de en yakın bornova bornova'da yapılmış bir şey olduğu için mi orjinal bir karizma gibi duruyor. müzeyyen'de çok da orjinal bir şey yok aslında. mike renton var sibel kekilli var fishtank mia var made in britain var...

    aslında sadece türkiyede yapılmadığı için mi kafamızda bu hikayeler orjinalmiş acaba?

    şu ana kadar filmle ilgili hiçbir şey anlatamadım kaçmadan anlatayım: antalyada yaşayan 'loser' bir gençlik grubunu izliyoruz. filmin alameti farikası ise kendi yarattığı stereotipleri kırmasında. bu yıkıma eğlenceyi de pek de güzel katıyor. antalya karacaoğlan parkı- american honey filtresi ile ayağınıza geldi.

    tek baya baya olmayan şey şu bence: müzeyyen'in annesi hayat kadını olmasaydı keşke. böylece türk aile tipi ve türk kızı diye anılan sanal şeyden sapmayı bir bahane ile verip daha da sağlamlaştırmış olmayacaktı. mesele inandırıcılıksa.. başka bir yolu bulunurdu elbet...işte o zaman türkiye'de 27 yaşında bir gencin girişip kotardığı en muhteşem şeylerden biri olabilirdi.

    ama bu haliyle de harika. helal valla.

    son olarak, filmin sonundaki mahallenin adını bilen varsa yeşillendirirse çok sevinirim.

    --- spoiler ---

    ali: hem nuri bilge de mühendismiş.
    --- spoiler ---
  • bir ilk film için yönetmen ve senarist emre erdoğdu iyi bir iş çıkarmış. maalesef bağımsız filmlerin alışıldık kaderine maruz kalıp çok az salonda gösterilebildi.

    bir kayıp kuşak filmi aslında. bir gelecek umudu olmayan, herşeye karşı kayıtsız, toplumdan itilmiş dolayısıyla normları reddeden çocuklarının filmi. böyle bir gayreti olmasa da sınıfsal bir fotoğraf çektiği yadsınamaz.

    müzeyyen annesiyle yaşamaktadir. lise son sınıf öğrencisidir, hırçın bir mizacı vardır. hayatı, zoraki sevgilisi hazerhan ve diğer arkadaşlarıyla birlikte uyuşturucu kullanıp ufak suçlar işlemekten ibarettir. hiç tanımadığı babasından olan kardeşi ali'nin onu görmek için gelmesinin ikisinin hayatı için de etkisi büyük olacaktır.

    --- spoiler ---

    baba tarafından terk edilmiş olma travması müzeyyende belirgin yaralar açmış. kendini korumak için duvarlar örmüş, hayat onu yalnız kendisine tutunan biri haline getirmiş. kendini değersiz hissetmesi, umursamazlğı ve hoyratlığı hep bu yüzden.
    ali'nin gelişi onda olduğundan daha başka olmanın umudunu yeşertse de hayat onları daha büyük bir çıkmaza sürüklüyor.

    ali, kahraman olma gayretinde yüksek erdemleri olduğunu düşünüyor ama müzeyyen'in aurasına va hayatına da çabuk kapılıyor. babasının günahlarından kaçmak isterken yeni bir trajedinin de mümessili oluyor.

    müzeyyen ve bekir'in arkadaşlığını birbirlerini kollamalarını sevdim. bekir biraz daha geçmişine dair donelerle genişleyebilecek bir karakterdi o sezdirilmiş ama yetersiz kalmış. kurgucusu ayris alptekin röportajında bekir'in tiradları olduğunu ve bunların kesildiğini söylemiş bunu da yetersiz malzemeye ve karakteri seyircinin hayal gücüne bırakma maksadıyla yaptığını söylemiş.

    eski solcu mahir karakteri etkisi olan bir karakter olmasına rağmen göründüğü yerlerde çok silik maalesef. müzeyyen'in idealize ettiği şekilde göremiyoruz onu ama yine de ali ile birilkte bir çıkış umudu yaratan isim olmuş.

    oldukça vurucu olan finaline değinmek gerek. sinemamızda ensest konusu bir çok kez işlendi. ancak bu filmdeki fark olayın iki tarafın da uyuşturucu etkisinde belki de istemsiz rızasıyla gerçekleşmiş olması. bu ikişkiyi tecavüz diye yorumlayanları da gördüm ancak orası muğlaktı bence. bu tercih provakatif de olsa senaryonun gerektirdiği ve filmi yükselten bir şey olmuş. şok olmam daha çok film akışında beklenmeyeceginden degil de bir türk filminin buna deginmesinin alışılmışın dışında olmasından kaynaklandı.

    oyunculuklar çok başarılıydı diyaloglar, sokak ağızının kullanımı çok yerindeydi.

    hazar ergüçlü tv izleyicisi için farklı olsa da sinemada açlığa doymak ya da gölgeler ve suretlerde izleyenleri şaşırtmayan güçlü bir rolle karşımıza çıkıyor.
    doğaç yıldız yine tanıdık bir yüz ve üstün oyunculuk performansı göstermiş.
    halil barbür benim için filmin keşfi oldu birebir yaşamış karakteri.

    kamera kullanımına değinirsek
    düşük diyaframlı, sık sık flu ile net arasında giden hareketli kamera alışılmışın dışında 'bozuk' kadrajlar belki de karakterlerin hayatının bozuluşuna da eşlik ediyor. özellikle uyuşturucu kullanınımdaki yakın çekimlerle bizi o odaya davet ediyor. filmin gerçekçilik dozunu da arttırıyor.

    - hepiniz babanız gibisiniz!

    --- spoiler ---
  • gayet güzel film olmuş, herkesin ellerine sağlık. hazar ergüçlü'yü de ayrıca tebrik etmek lazım, rolüne çok iyi çalışmış, üstesinden gelmiş. diyaloglar ve gerçekten çok gerçekçi yaratılmış.

    --- spoiler ---

    mahir, çok fazla görmesek de filmin en önemli karakterlerinden biri. özellikle çetenin elebaşı(garip bir ismi vardı,unuttum şimdi) asarım keserim diye dolaşırken ortaya çıkıyor ve karakterin bütün karizmasını sıfıra indirmeyi başarıyor. ama asıl önemli olan, müzeyyen'in karakterini de açığa çıkarıyor. müzeyyen o güne kadar etrafında en güçlü(belki cool) olarak gördüğü elebaşının peşinde dolaşırken, bu olaydan sonra mahir'e hayranlık duymaya başlıyor.

    --- spoiler ---
  • film oldukça gerçekçiydi. senarist belli ki bu tip ortamları çok iyi gözlemlemiş. abartısız, oyunculukların hepsi fazlasıyla iyiydi. sırıtan tek bir karakter bile yoktu. çok iyi iş çıkarmışlar. izleyin hiç pişman olmazsınız.
  • halil babür'ün sokak piçinin kralını oynadığı film.
  • sonu hariç çok çok iyi bir film. hatta film değil bildipin gerçek kesit. ben bu karakterlerin hepsiyle tanışıyorum. özellikle bolulu ali. çocuğun geçişi gerçekten bu kadar kolay. filmdeki tüm aöa tüm sahneler gerçekti resmen. sanki basit bir alem ve leş ortamına kamera konmuş gibi. cümleler basit, az kelimeli ve gereksiz.

    --- spoiler ---

    müzeyyen arkası sağlam, belalı, pislik denecek tipte, her bir ortama girebilen, okulun gereksiz tayfasından. arkadaşları solcu abisi olan genç, ailesinden korkan ve muhtemelen kalburüstü ailesi olan kız (sonradan ali'ye vurulan), mahallenin kopili ve yancısı. basit hırsızlık ile geçinip sabah sağda, solda sürtüp akşamları da kovaya düşüyorlar

    bu arada filmde alenen kova yapılıyor böyle açık, seçik.

    ali ilk geldiğinde bastırılmış ama içinde cevherler olan bir çocuk. bu nedenle inek tanımına tam uymuyor. bir kere babasına karşı gelebiliyor, messi gibi top oynayabiliyor, arada sigara içiyor, vs.

    filmde hoşuma giden bir kaç sekans şöyle,

    -cigaralık ortamları birebir kopyalanmış. açıp açıp izledim. karakterlerin her biri yaşamış resmen ortamı. aynı anlamsız hareketler, aynı boş bakışlar. karaktere göre triplere girmeler falan müthiş. hiç kullanmamış ama kullananları çok izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki dialoglar ve ince detaylar (gofret) üstüne defalarca düşünülmüş

    - mahir (solcu abi) gizemi, pisliği bilmesi ve bunu bize hissettirmesi iyiydi.

    - kardeş ali'nin toyluğu, dayak yedikten sonraki çekingenliği ve hapı attıktan sonra patladığı sırada yoldan geçen adama laf atabilecek hale gelişi çok iyiydi. oyuncu adını hatırlayamadım ama toy ali olmuş resmen. bir de "lavuk 'ne var lan' dese buradan bolu'ya kadar kaçıcam bilmiyo salak" özeleştirisinde altıma sıçtım gülmekten

    - mahir'in kardeşi de çok nevi şahsına münasır bir genç. bukalemun diye tabir edilen, herkes ile iyi anlaşabilen, her ortama uyan ama neyin ne olduğunu da bilen, bu hayatta hep kazanacak olan kişi. dersini de çalışır, alemini de yapar cinsinden

    - para dilenme sahnesi geldiğinde "işte bu" dedim. psiko sahneyi çok iyi kıvırmış. para isterkenki halleri, adamına göre cila çekmeleri, ufak çocukların ceplerini yoklaması...

    - gelelim filmin tek rahatsız eden noktasına. kardeş kardeşi siker mi amk? neden yani? tamam senaryoya göre mantıklı, kız zaten hayata bu şekilde bakan biri. ali zincirlerini kırmış. kafalar dumanlı. işte ali bu noktada kafayı sıyırıyor. unun kırmızı çizgisi burada başlıyor ve dayanamıyor. senarist muhtemelen ali'yi kaçırmak istedi. çünkü başka türlü ali vazgeçseydi senaryo kopacaktı. babasına yumruk attı adam, başka bir sebeple gidemezdi. filmde beni tek rahatsız eden şey ensest oldu. ancak film bu sebeple pata küte bitti. son tatlıyı çalamadı ağzımıza. yani konu "ali'nin sömestr tatili" oluverdi bir anda. belki de bu yüzden rahatsız oldum

    --- spoiler ---

    film benzer konuları işlediğinden midir bilmiyorum da bana "bornova bornova" filmini andırdı. özellikle iki filmdeki psiko karakterler birbiriyle örtüşüyor. geçmişleri de çok benzer. belki de bundan. sonuç olarak belgesel tadında izlenebilir, güzel bir film.
  • oyuncu yönetmenliğinin başarıyla kotarıldığı 2017 yapımı film. emre erdoğdu bütün tebrikleri hak ediyor. açılış ve kapanış planlarıyla tamamlanan perspektife ayrıca hayran kaldım.
hesabın var mı? giriş yap