• kişilerin düşünceleri, inançları, davranışlarının ne olduğundan ziyade; bunların birbiriyle tutarlı olmamasıdır karaktersizlik. bir şey söyleyip/yapıp, ardından tam tersini söylemek/yapmaktır. yaptığı/söylediği şey kabullenmemek, sürekli kıvırtmaktır. haksız/hatalı olduğunda delikanlı gibi çıkıp bunu kabul edememek, laf çevirip her durumda haklı çıkmaya çalışmaktır.

    karakterli bi katili, kendi halinde ama karaktersiz bi insana kat kat tercih ederim. güzellikle söylüyorum, benden uzak durun.
  • isyerimdeki bircok insanin ultra super sergiledigi sey.
    topunuzu colde kutup ayilarina versinler geri zekalilar...
  • sahibi olduğum karakter biçimi. yalnız başıma kaldığımda insanların yanındaki tavırlarımı düşünüp delirecek, kusacak gibi oluyorum. son bir yıldır hayatıma giren insanların hemen hepsi konuşmaya bile yeltenmemem gereken kişilerdi. neden bu insanlar hayatımda diye düşünmeden duramıyorum, delirecek gibi oluyorum. sonra bana hiç değer vermeyen kişiler için yaptığım şeyleri düşünüp daha da deliriyorum. hayatımda ailemden 2 ve ailemden olmayan 2 kişi hariç kimseden iyilik görmemem üzerine çevremi sorgulamaya karar verdim. karaktersizliğimle baş başa kaldım ve keşke ölseydim.
  • kesin bir tanımı olmayan tdk'nın da "güvenilir karakteri olmama durumu" şeklinde geçiştirdiği şey. bu özelliğin kesin bir tanımı ve sınırı olmadığından yahut yokmuş gibi göründüğünden belki günümüzde insanlarda asla aranmayan bir şey olmuş karakter. devir adilerin, şerefsizlerin, arkadan iş çevirmecilerin, dedikoducuların devri olduğu gibi en şerefsizlerin de en çok tutulduğu ve övgü aldığı zamanları yaşıyoruz. neyse ki aklıevvel götoşların övgüsünü alma derdinde değiliz.

    bu nasıl başladı? daha önceden de böyle miydi?
    belki başlangıçta (ve hâlâ) 'karaktersiz olma cesareti'ni gösteren bireyler aslında o kişinin güçlü olduğu algısına yol açıyor(du). ya da gerçekten bazı "güçlü" insanlar bunu sergileyerek, diğer kişilerin de onlara öykünerek böyle olmasına sebep oldu veya "güçlü"lerle işbirliği için adilik, şerefsizlik yaparak diğer insanlar da bu akımı başlattı/devam ettirdi. sonunda da "artık" karakterli olan ya da olmaya çalışanların güçsüz/ezik olarak algılandığı bir döneme girdik.
    neticede herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor ve herkes birbirini çok seviyor.
    ne bok yerseniz yiyin sayın adi, yavşak ve şerefsizler!
  • eski ev arkadaşım icin kullanacagim bir sifat. hiçbir şekilde uyum sağlayamadığım bir karakter. kendi başına düşünce olayı zaten yoktur.
    2 kelam etmeye kalkarsın, evle ilgili bişey danışırsın ık mık tamam der. ertesi gün biriyle konuşmuştur, bambaşka fikirlerle gelir. çünkü karakteri olmadığından sorun çözme eğilimi de olmaz. taklit edecek akla en yatkın kişiyi bulmakla mesgul olur o arada.
    işin ilginci hiç yalnız kalmaz böyleleri. sürekli görüseceği birileri vardır. popüleritelerinin neden bu kadar fazla olduğu sorusu aklımın hep bir köşesinde döner dururdu. hatta arkadaşlarına 'kişiliksiz bir arkadaşla ne paylaşıyorsun ki?' diye sorasım gelirdi hep..
    kısacası böyle bir ev arkadaşınız varsa..vay halinize...
  • karakter; ete, kemiğe, ruha bürünür... karaktersizlik; mevkiyle, makamla, parayla ya da başka bir şeyle kapatılamaz....
  • sabah gözetmen olduğu sınava gelmemek için, bir önceki günden başlayarak binbir takla atmaktır karaktersizlik. şahsi arabasıyla gelip döneceği 25 dakikalık yolda, jetlag yiyeceğini zannetmektir. sınava gelmemek için diğer hocalarla takas çabalarına girmek, herkesten ret yeyince, sınavda gözetmenlik yapma vasfı olmayan memura "benim yerime gözetmen olur musun" diyecek kadar düşmektir. diğer hocalar ve memur kişisi batu'yu arayınca ve "iş inada bindi, hiçbirinizi kabul etmiyorum" cevabı kendisine ulaşınca muhtemelen kakalak gibi kalmaktır.

    karaktersizliğe geçit vermeyen kişinin, böylelerine eyvallahı olmaz. karaktersizliğini boy boy sergileyip kıvranan aynı zatın ösym, aöf gibi sınavlarda 7:30'da tekmil verircesine saati dakikasına hazır olduğu, denizleri aşıp geldiğini biliniyorsa tolerans tanınmaz. eğer sabahki sınava gelinmezse, gözünü karartıp elindeki tüm imkanları topyekün kullanması şarttır er kişinin. hadsize itinayla haddini bildirirken tutanak tutulması elzemdir. kalan intikam opsiyonlarıysa derin donduruya koyup, zamanı gelince oda sıcaklığında çözüp john wick'in gazabının bürokratik bir biçimde yeniden yaşatılması gereklidir.
  • kimsenin hiçbir yakınında görmemesini dilediğim kişilik bozukluğu.
  • herkes karaktersizliğin de aslında bir karakter olduğunu tasvip eder ve bilirken, neden karaktersizleri "ya, o da öyle bi insan işte" diyerektensi kabullenmezler anlamayız.
  • içine düştüğüm bok çukuru. belli bir kişiliğe ulaşamamak, hayal edilen, düşlenen adam olamama durumu. son derece can sıkıcı, insanın kendisiyle hesaplaşmasına sebep veren durum.
hesabın var mı? giriş yap