• ibadet dilleri türkçe olan, yunan alfabesiyle türkçe yazan, çok fazla insanın bilgi sahibi olmadığı, orta anadolu'da yaşamış ve tarihçilerce anadolu'nun türkleşmiş eski halklarından. yunanistan'a mübadele ile göç ettiklerinde yunanca bilmemeleri yüzünden çok zorluk çekmişlerdir. turkos sparos yani türk tohumu diye hakarete maruz kalmışlardır. louis de berniere'in kitabında da karamanlı rumlardan bahsedilmektedir.
  • ahali değişimi: konferans, türkiye’deki rum azınlığın yunanistan’a, yunanistan’daki türk azınlığın türkiye’ye gönderilmesini kararlaştırmıştır. insanların kuşaklar boyunca yaşadıkları yurtlarından zorunlu olarak ayrılıp tanımadıkları, bilmedikleri yerlere götürülmeleri hoş, hatta insani bir şey sayılamaz. ama konferans, arada bu denli düşmanlık olduktan sonra, değişik etnik kümelerin bir arada barış içinde yaşayamayacaklarını kabul etmiştir. türkiye’nin ahali değişimini istemesi için özel nedenleri de vardı. batı anadolu ve trakya’daki birçok rum yunan ordusuna yazılarak uyruğu oldukları devlete karşı düşmanla birleşmişlerdi. karadeniz rumları da aralık 1920’den 1923 başlarına değin isyan halinde olmuşlardı. ilerde bunların yeniden isyan etmeleri ya da bir yunan istilası için gerekçe olmaları ihtimali yok sayılamazdı. yunanistan’daki türk azınlığı ve yunanistan için de aynı ihtimaller söz konusu olabilirdi. hoş, hatta insani olmasa da, ahali değişimi iki devleti rahatlatan, aralarında içten bir dostluk kurmalarını kolaylaştıracak bir çözümdü. hemen belirteyim ki, kurtuluş savaşı sırasında düşmanla işbirliği yapmayan, tersine devlete bağlılık gösteren geniş bir rum kesimi de vardı. bunlar iç anadolu rumlarıydı. hatta onlar fener patrikhanesi’yle bağlarını koparmışlar ve türk ortodoks kilisesi’ni kurmuşlardı (16 temmuz 1922). kilisenin başkanlığına papa eftim getirilmişti. ahali değişimi olunca, papa eftim cemaatsiz kaldı. ahali değişimi dolayısıyla türkiye’den 1,3 milyon kadar rum yunanistan’a, 500.000 kadar türk yunanistan’dan türkiye’ye göç ettirilmiştir. gelenlere, toplumsal konumlarına göre, gidenlerin mülkleri verilmiştir. yani çiftlik sahibine çiftlik, dükkân sahibine dükkân vb. tahsis edilmiştir. işin ilginç ve dokunaklı yönü şuydu ki, özellikle iç anadolu’dan giden rumların, yazıda yunan harflerini kullanmakla birlikte, anadilleri türkçeydi ve çok kez hemen hiç rumca bilmiyorlardı. hatta iç anadolu rumları arasında yunan harfleriyle yazılan, “karamanlı” denilen, fakat düpedüz türkçe olan bir edebiyat vardır. bir süre önce, evangelinos misailidis adlı karamanlı yazarın bir romanı, seyreyle dünyayı başlığıyla türkiye’de yayımlandı. romanın ilk basımı 1871’deymiş. oysa türk edebiyatının ilk romanı, şemsettin sami’nin 1872’de yayımlanan taaşşuk-u talat ve fitnat’ı diye bilinirdi. bunun üzerine edebiyat çevrelerinde misailidis’in romanının ilk türk romanı sayılması gerekip gerekmediği konusunda büyük bir tartışma oldu.
    sina akşin- kısa türkiye tarihi- lozan antlaşması- sayfa 171-172
  • ürgüp aksanı da denilen bir türkçe konuşan ve kurtuluş savaşı dönemi boyunca da
    ankara yönetimi lehine tavır almış anadolu insanları.

    karaman rumlarının yaşadığı coğrafaya bugünki kapadokya bölgesini de geniş olarak kapsamaktadır. ( kayseri, nevşehir, aksaray ağırlıklı olarak). etnik kökenleri konusunda ciddi tartışmalar vardır. anadillerinin türkçe olması o dönem için oldukça ilginçtir. bu sebeple abbasiler döneminde abbasi ordusunda bir nevi paralı askerlik yapan anadolu'da görevli türkmen uç beylerinin ve ailelerinin soylarından geldikleri de düşünülmektedir. yani anadolu'ya giren ilk türkler muhtemelen bunlardı ve sonradan hristiyanlaştılar ve hristiyanlaşmanın da etkisiyle çevredeki rumlarla etnik olarak karıştılar.

    lozan mübadelesinde yunanistan arnavutlarıyla beraber kültürel kıyıma uğrayan iki milleti oluşturuyorlar. mübadele sonucunda ne türklük ne de rumlukla alakası olamayan yanya-selanik-mora arnavutları sadece müslüman oldukları için anavatanlarından koparılıp yozgatın, hakkarinin, niğdenin hatta kerkük'ün köylerine kadar nasıl sürüldüyse bu adamlar da savaş boyu tabii oldukları vatanlarını desteklemişken sadece hristiyan oldukları için anavatanlarından koparılıp ağırlıklı olarak selanik çevresine sürülmüştür.
  • alın size karaman rumu bi teyzemiz. kayseri'den göç ettirilmişler. teyzemizi dinlerken baya karşımda babannem var gibi hissediyorum. harika ötesi tatlı minnoş bi teyze, keşke kalsalardı da bir arada yaşasaydık. link
  • türk yunan nüfus mübadelesi milliyet değil de din esasına dayalı olarak yapıldığı için yanlışlıkla yunanistan’a gönderilen anadolu’nun kadim türk ortodoks halkı.

    anlaşma metninde yunanistan’da yaşayan müslim cemaat ile türkiye’de yaşayan ortodoks cemaatin yer değiştirmesi ibaresi olduğundan rum ortodoks cemaatiyle birlikte türk ortodoks karamanlılar da arada kaynamış ve yunanistan’a gönderilmiştir.

    din farklılığına rağmen müslüman türk komşularından hiçbir kültürel ve dilsel farkı olmayan karaman türkleri kendilerini karamanlılar ya da karamanlides şeklinde adlandırmıştır. türkçeyi iç anadolu ağzıyla konuşan karamanlılar yazılarını ve gazetelerini yunan alfabesiyle kaleme almış ancak günlük hayatta ve ibadette türkçeyi korumuştur.

    yunan alfabesini öğrenen biri karamanlıca yazıları rahatlıkla anlayabilir. çünkü en nihayetinde karamanlıca, yunan alfabesiyle yazılan duru bir türkçedir. günümüzdeyse karamanlılardan geriye sadece yazıtları, mezar taşları ve geçmişte çıkarmış oldukları, şu anda devlet kütüphaneleri arşivlerinde bulunabilen gazeteleri kalmıştır.
  • enteleltüel birikimleri müslüman türklerden kat kat fazla olan daha 100 yıl öncesine kadar bir kısmı hala anadoluda bulunan türk halkı.

    müslüman türklerden çok daha önce matbaayı kullanmışlar ve kitap basmışlardır.

    "türk ve rum ahalinin mübadelesine dair protokol" ile gönderilenlebüyük bir kayıptır bence.
  • karamanlıların etnik menşei ve milliyeti üzerinde iki ayrı görüş mevcuttur:

    birincisi, bu insanların rum kökenli olduğu ve baskı neticesinde veya anadolu’nun diğer bölgelerindeki soydaşlarından soyutlandıkları için türkçe konuşmak mecburiyetinde kaldıklarını savunan görüştür. bu görüşü savunanların başında (bkz: sofoklis avraam hüdaverdioğlu) gelmektedir.

    bilim dünyasında daha fazla kabul gördüğü anlaşılan diğeri ise bunların anadolu’nun türklerce fethi evvelinde bizans içerisindeki bulgar, avar, peçenek, uz, kıpçak gibi hristiyanlaşmış fakat dillerini unutmamış ve/veya bizans tarafından sınırlara yerleştirilmiş türk boylarından geldiği veya anadolu’nun türkleşmesi esnasında hristiyanlığı benimseyen türklerden olduğudur.
    kaynak
  • kerçi rum isek de rumca pilmez türkçe söyleriz.
    ne türkçe yazar okuruz, ne de rumca söyleriz.
    öyle bir mahludi hatt-ı tarikatımız vardır ki
    hurufumuz yunanice, türkçe meram eyleriz

    mahlut: karışık/karışım
    huruf: harf
  • balkanlar, kırım, suriye, istanbul ve özellikle anadolu’nun değişik yörelerinde dağınık olarak yaşamış ortodoks hıristiyanların türkçe konuşanlarına karamanlı; bunların konuştukları dile de karamanlı türkçesi denilmektedir. bu zümre tarihî süreçte ‘türk ortodokslar’, ‘karamanlı ortodokslar’, ‘zımmiyan-ı karaman’, ‘karamanyan/ karamaniyan’, ‘karamanlılar’, ‘anadolu hıristiyanları’,‘ortodoks hristiyanlar’, ‘hristiyan ortodokslar’, ‘anadolu’nun hristiyan ortodoksları’, ‘anadolu rumları’ ve ‘türkopoller’ gibi isimlerle anılmışlardır. bugün bu konu ile ilgilenen araştırmacıların yayınlarına baktığımızda ise ‘karamanlılar’, ‘karamanlı türkleri’, ‘türkçe konuşan anadolu ortodoks hristiyanları’, ‘türkçe konuşan anadolu rumları’, ‘türkofon hristiyanlar’, ‘anadolulu türkofon hristiyan ortodokslar’ gibi ifadeleri görmekteyiz. karamanlı ortodokslar için yunancada ‘tourkofoni ellines kappadokes (türkçe konuşan kapadokyalı yunanlar)’, ‘tourkofoni romyi kappadokes (türkçe konuşan kapadokyalı rumlar)’, ‘tourkofoni ellines tis kappadokias (türkçe konuşan kapadokya yunanlıları)’, ‘tourkofoni romyitis kappadokias (türkçe konuşan kapadokya rumları)’, ‘tourkofoni hristiani ellines tis kappadokias(türkçe konuşan kapadokya hristiyan yunanlıları)’, ‘tourkofoni hristiani romyi tis kappadokias(türkçe konuşan kapadokya hristiyan rumları) ve ‘turkofoni ellines mikras asias’ (türkçe konuşan anadolu yunanlıları) ifadeleri yer almaktadır.

    ‘karamanlı’ adının 18. yüzyıla kadar geniş bir coğrafyayı içine alan karaman ve karamanoğulları ile ilişkili olduğu söylenebilir. karamanlı ortodoksları bir zümre olarak adlandırmaya yönelik kullanılan ifadelerde onların hristiyan ortodoks olmalarına, türkçe konuşmalarına ve anadolu’da yaşamış olmalarına vurgu yapıldığı görülmektedir. günümüzde yunanistan’da yaşamakta olan karamanlı ortodokslar bir zümre olarak kendilerini ‘anadoluluyuz’, ‘karamanlıyız’ veya ‘anadolulu rumuz’; bireysel olarak ise göç edilen köy, kasaba veya şehir adıyla niğdeliyiz, çarıklılıyız, konyalıyız, sinasosluyuz, mistiliyiz, gelveriliyiz şeklinde tanımlamaktadırlar.

    karamanlılardan isimlerini zikrederek ilk kez bahseden seyahatname hans dernschawn'ın xvı. yüzyılda kaleme aldığı eseridir. onun caramos olarak adlandırdığı bu halkın, caramania'dan gelmiş olmaları gerektiğini söyler. fransız coğrafyacı nicolas de nicolay'ın ise daha içe dönük bir sosyal hayatları olduğunu gözlemlediği bu insanlardan bahsettiği görülmektedir. istanbul'un alınmasından sonra yaşanan göçler sonrası sur içine yerleşen ahalinin semtlerine de geldikleri yerlerin adlarını verdikleri görülür; aksaray gibi, büyük ve küçük karaman sokakları gibi (fatih'te bulunan draman semtinin karaman isminin kısalmasıyla oluşma ihtimali gibi) bugün istanbul'un en orta yerini teşkil eden bu alanlardan başka yedikule ve samatya'nın yanı sıra -belki de en ilginci- fatih döneminde yaşanan bu göçlerini organize eden, gedik ahmet paşa'nın adını verdiği semtteki karamanlı nüfusunun yoğun olması araştırmacıların gözünden kaçmamalıdır. gedikpaşa'da yoğunlaşan bu karamanlı hristiyan türk nüfus, türkçe konuşuyor fakat inanç noktasında ortodoks hristiyan olmaları nedeniyle osmanlı millet sistemi çerçevesinde “rum” milletine tabi tutuluyorlardı. türkçe düşünerek türkçe söyleyen bu topluluğun geçmişte hristiyanlığı seçmesi modernleşme dönemi ulus tanımlanmasının dışında kalmasına neden olmuştur. mezar taşları ile bina kitabelerinde bırakılan izlerden başka 700'ü aşkın basılı eser bırakan bu topluluğun maddi kültür üretimleri 1930'lu yıllarda nüfus mübadelesi sonrası yaşanan dönemde son bulur.
    kaynak-1
    kaynak-2
    kaynak-3
  • anadolu'nun helen olmayan eski halklarından oldukları söylenmektedir.
hesabın var mı? giriş yap