• avrupa'nın roma imparatorluğu'nun çökü$ünden rönesansa kadar haçlı seferlerinin yenilgileriyle,veba salgınıyla,moğol istilasıyla,krallık sava$larıyla,kıtlıkla geçirdiği bin yıllık sefalet ve kaos dönemidir..

    böyle bir dönemi sağ atlatıp bugünlere torun torba bırakabilmi$ insanlara $ükranlarımı sunmak istiyorum dayanıklılıkları nedeniyle..
  • her sey aslinda dogu ve bati roma imparatorluklarinin "ikiye ayrilalim ki sorunlara mudahale etmek kolaylassin" gibi kisa vadede uygun fakat uzun vadede sicirtan dusuncesiyle basliyor. bu ayrilma hikayesinden sonra dogu roma kendi imkanlariyla devamini saglayabilirken, bati roma kendi ayaklari uzerinde cok uzun sure duramiyor ve barbar istilalariyla perisan olup en sonunda da yikiliyor, (bu yikilma evresine bati roma'nin daha dogrusu imparatorluk henuz dagilmamisken roma'nin cogu gidasini, hammaddesini dogu'dan almasi ve ikiye ayrilinca bundan mahrum kalmasi da etkili). roma, vizigotlar'in eline geciyor sehir yagmalaniyor vs, ve avrupa icin yuzyillar surecek karanlik devir basliyor. bati roma yikilinca bir cok kabile, sef birbiriyle mucadeleye girisiyor, ve bu sure icinde kimse kimseye dis geciremiyor. bu arada roma'dan kalan "medenilesmis" hayatin yerinde yeller esiyor cunku iktidar iddiasi icindeki barbar kabileler ne yol, kopru yapmanin (ulasimi gu clendirmeyi) ne de egitimin oneminin farkindalar, hatta olan roma eserlerinden calip ev filan yapiyorlar. bu guc dengesi, bazi barbar kabilelerinin din etmenini yanina almasiyla, bazi kavimlerin tarafina dogru kayiyor (bkz: frenkler). o sirada bizans tarafinda da eski romayi olusturma, akdenizi tekrar roma golu yapma fikri justinian tarafindan hayata geciriliyor ve italya'yi, misir'i geri aliyor. fakat patlak veren veba salgini da bunu engelliyor ve nufusun %50 sinin olumune sebep oluyor ki bu da uretime buyuk bir darbe vuruyor ve planlari bir baska bahara kaldiriyor. daha sonra emeviler'in fransa'da durdurulmasi da kralin (bkz: charles martel) sohretine sohret katiyor ve "hristiyanligi ben korudum" diyerek din adamlarinin otoritesini kendi tarafina cekiyor ve daha sonralari da torunu charlemagne zamaninda da ilk holy roman empire kuruluyor. o sirada baska bir beklenmedik olay yine avrupa'yi vuruyor ki bu kez vikingler butun avrupa'ya kan kusturuyor ki adamlar tee isvec'ten orta dogu'ya kadar gelmisler ki hatta bazilarinin bizans'ta parali askerlik yaptiklarini da okumustum bi yerlerden. neyse viking saldirilarina karsi frankler o kadar cok fidye oduyorlar ki hazine bosaliyor falan derken, vikingler esas ingiltere'ye dadaniyorlar, orda belli basarilar elde ettikten sonra muhtesem edward tarafindan durduruluyorlar ve bir sure sonra avrupa sahnesinden de siliniyorlar. viking saldirilari bittikten sonra bu saldirilara karsi yetistirilmis o kadar cok basibos sovalye dolu ki ortalik bunlar durduk yerde koylere saldirmaya basliyorlar ki en sonunda belirli antlasmalar yapiliyor silahsizlara saldirmama yasalari cikartiliyor vs. bu kadar sovalyeyi de bir yerde kullanmak lazim ki isa'nin ocunu alma fikri coktandir papalik'in aklinda ve kudus'u ele gecirmek icin hacli seferini baslatiyor. 200 yili suren, 9 buyuk seferden olusan bu savaslardan sonra avrupa herhangi bir toprak kazanci saglayamiyor fakat onemli bilgilerle geri donuyorlar. ticaretin, uretimin, tibbin onemi farkediliyor ve bu ugurda yollar yapiliyor, tarim teknikleri gelistiriliyor, universiteler, okullar, gorkemli kaleler, katedraller yapiliyor ve avrupa ronesansa dogru yelken aciyor.

    su karanlik cagdan ogrendigim sey su ki etkileseceksin arkadas. baska medeniyetle baska kulturlerle etkileseceksin ki kendini gelistiresin, adamlar bariz doguda kendilerinden daha ileri ya da donemin kosullarina gore daha medeni yasayan muslumanlari gordukten sonra, eserlerini aldiktan sonra vs. kamcilanmislar ve kendilerini gelistirmeye kasmislar, ticarete abanmislar vs. ve sonuc olarak da tutulamadilar. bir yandan da aklim almiyor, ki hakkaten bi yandan cidden anlamiyorum bir yandan da hayranlikla bakiyorum, nasil yanibasinizdaki roma yikilinca her seye sifirdan basliyorsunuz, zamanla dibe vuruyorsunuz ve ayni seviyeye gelmeniz 1000 yil suruyor ? barbarlik iste !!
  • doğunun en parlak dönemidir.
  • batı, güney ve güney batı anadolu, mora yarımadası, italya yarımadasının güneyi ve sicilya, ege adaları, suriye' nin akdeniz sahil şeridi gazze ve kudüs dahil, afrika' nın kuzeyinde bugünkü mısır, libya ve tunus' un sahil şeritleri olmak üzere çok geniş alanı etkileyen ege denizi merkezli volkanik patlama sonucu m.ö. 1100' lü yıllar ile m.ö. 750' li yıllar arasını kapsayan dönemdir.

    ege havzasında bu döneme ait herhangi bir yapı, yapıt, yazılı veya görsel ürün bulunmamaktadır. volkanik patlama ve depremler sonucu deniz suyunun bazı yerlerde yirmi kilometre kadar içeri girip zamanla tekrar çekilmesi ile yerleşim alanlarında ve yaşam alanlarında değişikliğe de neden olmuştur.
  • bilim tarihçilerine göre söz konusu çağı "karanlık" olarak adlandıranlar, dönemin kurumları ve zihniyetiyle kıyasıya bir mücadele içinde olan rönesans aydınlarıdır. rönesans aydınlarının bihaber oldukları şey ise, asıl karanlık çağın yüzlerce yıl sonra gerçekleşecek olduğuydu. (bkz: seksenli yıllar)
  • yeni başlayan ve küresel yıkımla bitecek son çağ. türkiye biraz erken girmiştir.
  • tarih çağlarından ilk çağ ile yeni çağ arasına tarihlendirilmiş olan orta çağ'ın (ms. v. yüz yıl ila ms. xv. yüz yıl arasında geçen yaklaşık bin yıllık zaman dilimini kapsayan tarihi dönemdir) avrupa merkezli yaklaşımda aldığı diğer isimdir. bu avrupai yaklaşım, skolastik (okulcu yani kilisenin yaygın olarak kendi fikirlerini kabul ettirdiği çağı) karanlık olarak addetmektedir zira bu dönemde sosyal ve iktisadi krizlerin pençesinde kıvranan ve "özgür düşünceye" ket vurulmuş bir avrupa manzarası vardır. avrupalılar bu karanlık çağın; xv. yüzyılda italya'da başlayan "rönesans" ve akabinde almayan'da başlayan "reform" hareketi ile son bulduğunu aydınlık bir "yeni çağ" 'ın başladığını düşünmektedirler, bizde ise yaygın olarak kabul edilen görüş yeni çağ'ın mehmed-i sani ( ıı. mehmed ya da fatih) nin "istanbul'u fethi ile" orta çağ'ı bitip yeni bir çağı başlattığıdır. türkler için başlayan yeni çağ ile avrupalılar için başlayan bu "yeni çağ" lar aynı dönemde başlasa ve aynı ismi alsa da aslında çok farklı iki çağı çağı ifade etmektedir. avrupa'nın yeni çağı osmanlı'yı o kadar da etkilememiştir. istanbul'un fethi yüz yıl erken ya da geç de gerçekleşmiş olsa biz o tarihi yeni çağ'ın başlangıcı olarak alacaktık, tıpkı amerikan ekolünde yeni çağ'ın başlangıcının coğrafi keşif hareketinin başlaması kabul edilmesi gibi, ancak tarih bir bütün olarak ele alınmak durumunda olduğu için istanbu'un fethi, rönesans ve reform hareketleri, coğrafi keşif hareketleri, avrupa'nın iktisadi hayatının değişmesi (bkz: merkantilizm) tamamiyle bir bütünün parçalarıdır ve ayrı ayrı değerlendirilemezler.

    gel gelelim orta çağ olarak olarak adlandırılan bu "karanlık çağ" doğu dünyası için o kadar da karanlık değildir. bu konuda yapılmış 13 dakikalık sir ben kinglesy baş rolünde olduğu oldukça meşhur kısa bir film vardır. (bkz: 1001 inventions and the library of secrets) bu bakış açısında ise aynı dönemde islâm dünyası'nın yaşadığı "aydınlık çağ" dan bahsedilmektedir.
  • ilk kez rönesans italyasında kullanılan bu kavram büyük roma imparatorluğunun çöküşüyle birlikte batı avrupa'da ortaya çıkan yozlaşmanın tarih kitaplarındaki adı olmuştur.
    dönemin nadir görülen olumlu yan etkilerinden biri tiyatroya ilgiyi artırması ve dramanın temellerini istemsizce güçlendirmesidir.
  • çöküşün sadece politik ve ekonomik alanlarda değil, her yerde olduğunu 3. yy'da bir gözlemci şöyle anlatmıştır. etkilenmemek mümkün değil:

    "you must know that the world has grown old, and does not remain in its former vigour. it bears witness to its own decline. the rainfall and the sun's warmth are both diminishing; the metals are nearly exhausted; the husbandman is failing in the fields, the sailor on the seas, the soldier in the camp, honesty in the market, justice in the courts, concord in friendships, skill in the arts, discipline in morals. this is the sentence passed upon the world, that everything which has a beginning should perish, that things which have reached maturity should grow old, the strong weak, the great small, and after weakness and shrinkage should come dissolution." -cyprian, ad demetr.

    not: yarım yamalak türkçeye çevirip etkisini yok etmek istemedim, güzelce bir çeviren olursa türkçesini yazalım.
hesabın var mı? giriş yap