• yazarının gürgen öz olması nedeniyle dikkatimi çeken kitap. roman olarak basılmış olmasına rağmen roman türünün gerektirdiği irdeleyici bakışın hakkını tam olarak verdiğini söyleyemesem de, içe yolculuk ve klasik romanın olmazsa olmazı diyebileceğimiz karakter çatışması ve benliğin kendisini sorgulaması için tebrik etmem gerekiyor. ayrıca türkiye'nin son 5 yılına damgasını vuran gezi olaylarını ana karakterin kişiliği üzerinden konuya dahil etmesi güzel. sanatçı dediğimiz figürden beklediğimiz türden hareketler bunlar, toplumsal olayları merkez alan işler yapılması.

    diğer yandan karadeniz'in rum kökenleri üzerine gitmiş olması güzel. kürt coğrafyasının irdelendiği kadarın çok azı karadeniz için yazılmıştır. bu konuya pek yaklaşılmıyor gibi geliyor bana. uzak diyemeyeceğimiz bir tarihte müstakil bir rum devletinin bulunduğu bir coğrafyadan bahsediyoruz. kültürün de buna eklenmiş olduğunu düşünürsek, karadeniz'in müslüman türk yönetimi öncesinde ciddi bir içerik potansiyeli taşıdığını düşünüyorum.

    trabzon'a ve rize'ye sadece birer kez gittim ama içinde kaybolabileceğime ve ıssızlığın dibine kadar yaşanabileceğine inandım. rize'de yaylaya çıkmadan önce bir köyde cuma namazı için mola verdiğimizde, namazı küçücük ve ahşap bir camide kılmıştık. buranın kiliseden bozma olduğu çok net anlaşılıyordu. rum yerleşimi zamanlarında bu ıssız yeşilliğin içinde ibadet eden köylüleri ve bu dağ başında, oldukça kibar motiflerle, elleriyle inşa ettikleri bu kuytu ibadet yerinin görüp geçirdiği günleri, misafirlerini, o insanların rutinlerini, doğuş ve büyüyüşlerini, hayat hikayelerini düşündüm. kitapta anlatılan köye gidebileceğimi sanmıyorum ama yazarın kitap sona erdiğinde okuyucuyu teslim ettiği gelgit sınırında o heyecanı yaşadım. ıssızlığın insana verdiği korku başka bir şey. yüzleşebileceğin bir düşmandan korkmaktan çok daha ağır bir şey.

    değerlendirmemi toparlıyorum; kurgu güzel, karakterlerin çizimi başarılı. diyaloglar içinse didaktik diyebilirim. iki arkadaşın birbirleriyle konuşurken kuracağı türden cümleler yerine, daha 'kitabi' cümleler tercih edilmiş. bunlar hikayenin akıcılığını baltalayan şeyler. farklı bir editöre ihtiyacın varsa sayın gürgen öz, bul beni :)

    özetle sevdim. yeni kitaplarını bekliyorum. yazmayı öğrenmenin tek yolu, devamlı yazmaktır çünkü.
  • çok başarılı bir gürgen öz romanı. bazı bölümlerde içim daraldı. bir solukta okunan türden ama bazen insanın soluğunu kesiyor.

    keşke ablası * gibi o da yeni bir roman* yazsa da okusak.
  • bir solukta okuduğum gürgen öz romanı. okurken sıkılmadığımı söyleyebilirim ama yine de olaya gelebilmek için bazı anlatımları hızlı geçmek durumunda kaldım mesela köydeki murat ve kerem'in geçmiş günahlarını anlatmaları.

    gerilim olarak çok şey vaat etmesine rağmen kitap sonlanırken verdiği tatta bir eksiklik vardı. sanki sezon ortasında alelacele, anlamsızca final yapan bir dizi gibi.

    ayrıca kitapta bahsedilen aşağıdaki olay da incelemeye değer. ben daha önce duymamıştım ama sözlükte de hakkında pek çok yazı yazılmış.
    (bkz: dyatlov geçidi vakası)
  • beklediğimden çok çok iyi bulduğum gürgen öz romanı. genelde kitap okumak için gün içinde kendime ayırdığım bir zaman dilimi vardır ve o zaman diliminde okur, kalanına ertesi gün devam ederim. işte bu kitap, o zaman dilimini altüst etti. hafta sonumu kendisine ayırdım ve her saniyesine değdi. tek sorun, kitabı bitirdiğimde gece geç saatlerdi ve kitaptaki olayların rüyama girmesinden endişelendim. eğer tek yaşıyorsanız, gündüz vakti okuyun ki yusuf yusuf olmayın*.

    bir üstteki yazar, murat ve kerem'in geçmiş günahlarını anlattıkları kısımlarda sıkıldığını söylemiş. bense o kısımlar hiç bitmesin istedim çünkü köyde yaşananlarla, karakterlerin geçmiş günahları birebir bağlantılı. yani o köye giden herkesin deneyimi farklı oluyor ve söz konusu deneyim, kişinin geçmişiyle alakalı.

    kitapla ilgili aklıma takılan bazı soru işaretleri var ve bir gün denk gelirsek gürgen öz'e sormak için hepsini not ettim. hangi kaynaklardan beslendi mesela, öyle bir köy gerçekten var mı, rum döneminden kalma köyler hakkında yazdıkları ne kadar doğru, kerem ve murat'ın geçmişlerinin gerçek hayatta bir karşılığı var mı, kitabını filmleştirmek ister mi ya da böyle bir teklif aldı mı, bir gün o köyün geçmişini ya da serhat'ın başına gelenleri anlattığı başka bir kitap yazar mı? neyse, buraya da not etmiş oldum bir anlamda, belki gürgen öz okur da cevaplar :)
  • insanı tedirgin eden konular gürgen öz'ün kaleminden çok güzel dökülmüş (herkes korku-gerilim türünü iyi kotaramaz bence). aktüel ve toplumun büyük bölümünü etkileyen olaylara değinmesi, karakterleri işleyişi ve sistem eleştirisi yapması çok iyi bence. sosyal medyada da bu eleştirilerini yapıyor zaten.

    kitabı gerçekten bir avazda okudum ve aklıma şu geldi: bu kitabın öncesini yazsa nasıl olurdu acaba? yani bu kitapta geçen olaya sebep olan adam(lar) ne yaşadı? o kadar merak ediyorum ki. okuyorsa kendisinden o hikayeyi beklediğimi belirteyim de...
  • spoiler alert!

    kerem ile muratin köyde ates basinda konustuklari kisim cok ama cok sıkıcı. çocuk zorba kerem, senden nefret ettim.

    bir de storyteldeki seslendirmesi çok kötü. adam * murat'i israrla mrad diye telaffuz ediyor. kulak tirmalayici.
hesabın var mı? giriş yap