• 70'li yılların başında japonya'nın kobe şehrinde mukim daisuke inoue tarafından icat edilmiştir. (bkz: daisuke inoue)

    öyküsü kısaca şöyledir. ilgili zaman diliminde canlı müzik yapılan pek çok bar mevcuttur. inoue de baterist olarak, barlarda çıkan gruplara eşlik etmektedir. zaman içerisinde bazı parçalarda seyircilerin de sahneye çıkıp, grupla birlikte şarkı söylemesi adeti gelişmiştir.

    1971 yılında o zaman 31 yaşındaki inoue'nin fikri gelir: bar misafirleri canlı müzik olmasa da, banttan çalan enstrümanlar eşliğinde de sahneye çıkıp söylerler miydi acaba?

    inoue bir teyp çalar, bir gitar amplifikatörü, bir mikrofon alır ve birleştirir. hepsini bir kutu içerisine yerleştirir ve demir para atılarak çalışacak şekilde olmak üzere, dünyanın ilk karaoke cihazını üretmiş olur. karaoke: çevirisinin "boş orkestra" gibin bir şey olduğu rivayet edilmekte böylece dünyaya gelmiştir artık.

    insanlar bu fikirden çok hoşlanır ve kısa süre içerisinde yeni cihazların üretimine başlar. yüzlerce parça kayıt eder yerel müzik gruplarıyla. orta oktavlarda, herkes rahatça birlikte söyleyebilsin diye. cihazları kobe’deki barlara kiralık olarak vermektedir, yanına da kasetleri ve şarkı sözlerinin olduğu kitapçıkları da koymaktadır.

    70lerin ortalarına gelindiğinde inoue kobe dışında osaka ve tokyo’da da iş yapmaktadır. kısa süre sonra tüm japonlya’yı fethetmiştir. artık üzerinde plastikten bir goril bulunan bir minibüsle japonya’yı turlayıp servis, bakım, yedek parça ve yeni parçaların bulunduğu kasetler konusunda hizmeti vermektedir.

    lakin inoue fahiş bir hata yapmıştır: patent başvurusu bulunmamaktadır. sevgili inoue yeni bir şey icat ettiğinin farkında değildir zira. esasen zaten mevcut olan bazı teknolojileri birleştirmiştir kendince… ayrıca böyle başvuruların maliyeti e oldukça yüksektir.

    2007 yılında bir röportajda “neden bu kadar para vereyim ki diye düşündüm” diye ifade etmiştir. bu tevazu cezasız kalmaz her zamanki gibi: 70li yılların sonunda pek çok rakip firma türemiş ve kendi cihazlarını üretmeye başlamıştır. inoue’nin gelirleri azalmaya başlar. 80li yıllara gelindiğinde analog çağın bitimiyle yalnızca kasetle çalışan cihazlar barlardan çekilmeye başlar.

    inoue kendi ifadesine göre parasal sorunu olmasa da hedefsizliğe ve boşluk hissine bağlı olarak sinir krizi geçirir 93 yılında.

    iyileşince inoue’nin yeni bir fikri gelir: gece böceklere karşı zehirli gaz salan küçük bir kutu. karaoke makinelerinin içindeki kablolara zarar veren böceklere karşı… büyük bir ironi vardır, zira kendi icadını bir anlamda elinden alan firmalara satmaktadır bu kutuları…

    bu dönemde kendi ifadesiyle karaoke makinelerinin asıl mucidi olduğu gerçeğini kafasından silmiştir. zaten kendisini de kimse hatırlamamaktadır. ta ki 1996 yılında singapur’da bir tv programında kendisinden bahsedilmesi ve sonrasında 1999 yılında “time” dergisinin asya versiyonunda, 20.yüzyılın en etkin asyalıları listesinde mao ve gandhi’nin yanında kendi ismini görene dek… derginin ifadesine göre sessizlere ses vermiş ve asyanın gecelerini değiştirmiştir.

    gerçekten de inoue icadıyla kültürel bir devrim gerçekleştirmiştir. özellikle japonya’da günümüzde her köşede karaoke barları mevcuttur. geleneksel olarak japonlar küçük ve ayrılmış odacıklarda yakınlarıyla birlikte karaoke söyler, ancak artık her türlü karaoke bar dizaynı mevcuttur. rivayete göre uzay gemisi dizaynı, taksi içinde karaoke, karaokeli spa gibi tuhaflıklar vardır.

    işin ilginç yanı, cihazın fikir babası inoue ilk olarak 59.ncu yaş gününde karaoke ile şarkı söylemiştir…

    inoue 2004 yılında ig nobel ödülünü (çakma nobel) insanların birbirini tolere etmesi için tamamen yeni bir yol yarattığı gerekçesiyle “barış” dalında alır. ödül töreninde “topluluk karşısında sıkıntı yaşayan, bir düğünde konuşma yaparken sorun yaşayan bir japona karaoke mikrofonu verin, susmak bilmeyecektir. bir zamanlar insanlara şarkı söylemeyi öğretmek gibi bir hayalim vardı. o zamanlar elimdeki şeyin büyüklüğünü henüz bilmiyordum. bugün artık farkındayım ve tüm dünyaya mükemmel bir armoni içerisinde birlikte şarkı söylemelerini öğretmek istiyorum” demiştir kendisi..
  • insanı hayattan soğutan, kapatınca oh be kafa * denen şeylerin en başında benim için. yemin ediyorum yanımda pompalı tüfek olsa en yakın arkadaşlarımı gözümü kırpmadan vururdum o ilk ve son karaoke deneyimimde. ama mikrofonu elime alınca kendimi bir ajda hissetmedim değil. tabi o sırada arkadaşlarım zorla ağzımı kapatmaya ve beni mikrofondan ayırmaya çalışıyorlardı.
  • eşimin ofiste yılbaşı eğlencesi vardı ve tabii ki de karaoke. başlarda herkes isteksizdi, hem karaoke için hem eğlenmek için. bir arkadaşı tutturdu herkesi sarhoş edeceğim diye. adam ciddi ciddi plan yapmış. bense sadece dört, hadi bilemedim beş bira içecektim. sonra ne mi oldu? kesinlikle hiçbir fikrim yok!

    arkadaşının planları tutmuştu ve herkesten önce ben sarhoş olmuştum. ara ara birkaç şat attığımı hatırlıyorum hayal meyal. sonrasını ertesi gün eşimden dinledim. "adeta bizim ofisin bir çalışanı gibiydin" dedi. nasıl bir eğlendiysem.

    mikrofonu alime alıp, ben şarkı söyleyeceğim diye tutturmalar. bir başka arkadaşının mikrofonu elimden almaya çalışması. aynı arkadaşın karadeniz türküleri söylemek istemesi, benim hayır doksanlar söyleyeceğim diye diretmem. rezalet üstüne rezalet. hayır ben evde yalnızken bile şarkı söylemem. çünkü kendi sesime tahammül edemem, deli utanırım kendimden. kim bilir nasıl kulak tırmaladım, düşünmek bile istemiyorum.

    kötü bir şey karaoke. sesine güvenmeyen almasın eline mikrofonu, sarhoş da olmasın mümkünse. evet.
  • japonca bir kelimedir. kara (empty) ve okesutora (orchestra) anlamına gelen iki kelimenin birleştirilmesiyle oluşur. "boş orkestra" diyerek karaoke kelimesini yaratan japonların, vokale ve şarkı söylemeye bir enstruman çalmaktan daha çok önem verdiği anlamını çıkartabiliriz sanırım.
  • herkesin kendinden geçmesinden midir bilinmez zaman zaman abuk durumların yaşanmasına sebep olan bir aktivite.

    içerde hepi topu 3-4 masanın olduğu soğuk bir kış akşamında sahneye çıkıp şarkı söylemekle uzaktan yakından alakası olmayacak bir ekip olarak gidilmiş bir karaoke bara, keyifler yerinde, heyecan dorukta, birbirimizi çılgınca alkışlayıp iyi hissetireceğiz. ilk karaokem, bildiğim sevdiğim şarkıdan başlayacağım elbet. oh dans da ederim, tam şov olur, diğer masaların da kalbini kazanırım diyerek la isla bonita seçtim.
    tam mikrofonu aldım, söylüyorum, ve fakat o da ne; başka bir ses geliyor ama çok afedersiniz, bana uymaya çalışmak bir yana, ben ona beni bastırarak söylemek değil, beni bastırarak böğürmek derim.

    bütün hevesim kaçıyor. dans mans hak getire, sustum söylemiyorum da artık. hanım kızımızda ne bir utanma, ne bir arlanma, ne bir "ay kızın şarkısını piç ettik" hissi.. yok.. baaara baaara söylemeye devam ediyor. mikrofonu bırakmak suretiyle bir nevi bana açtığı savaşı kaybetmeyi kabullendiğimi beyan ettim. keyifle hiç oralı olmadan söyledi, bitirdi, geldi yanıma, "aayy kusura bakma, ben de onu söyleyecektim, benden önce sen yazmışsın" dedi ve gitti.

    bir sonra seçtiğim şarkıyı hatırlamıyorum. çıktım, mikrofonu aldım elime, intro geçsin diye yüzümde neşeli, şen çocuklar gibi bir ifadeyle sağa sola sallanarak beklerken bizim gruptan birinin 2 metre öteden aparkatını hazırlamış, bir füze gibi diğer mikrofona doğru uçtuğunu gördüm. mikrofonu kaptığı gibi aldı bizim köşeye götürdü. sebepsizce suratına bakarken o müthiş bir zafer kazanmış gibi sırıtıyordu. kaşımı gözümü ağzımı burnumu yamultmak suretiyle "nedir?" diye sordum. o da aynı kaş-göz hareketiyle yan tarafımda bir boşluğa bakar oldu. bi döndüm, aynı kız; "yaaa tüühhh!!" diye kendinden geçmiş, üzülüyor. pis pis sırıtıp yüzüme bakıyor.

    "yaa.. ama bunu ben söylicekttiiieeaamm!!"

    şaka mıydın ki? bi anlasam..

    not: karaoke bir mikrofon kapma yarışması değildir. ne o öyle sandalye kapmaca gibi..
  • karaoke kariyerimde çok ciddi bir adım attım bugün ben; love of my life söyledim.. hem de mittiş söyledim.. öyle güzel söyledim ki, ağladı dinleyenler.. bence duygulu söyledim diye ağladılar.. yani umarım yani evet...

    en sevdiğim şarkıyı da hakkıyla icra ettim ya bu merette ben, daha ne isterim.. freedimim merkürimin ruhu şad olsun... hazır kpss hezimetle sonuçlanmışken şahsım adına, müzikle mi uğraşsam ben naapsam.. var mıdır ki karaokeden bi yerlere gelenler? bence karaoke büyük bir sınav bi sanaçtı için *yani bir love of my life söyleyebiliyorsam ben, gerisi gelir diye düşünüyorum...
  • orjinal parcadan sesin cikarilip sizin uzerinize kendi yorumunuzu yapmaniz olayi
  • filipinlerde bir tv kanalı 24 saat ingilizce karaoke yayın yapıyor. sabaha kader sarki söylemistim
  • akla hemen cable guy filmi ve jim carrey'in somebody to love sarkisini soyleyisi gelen kelime..
hesabın var mı? giriş yap