kararsızlık

• iki seçim arasında kalıp da kararsızlığa düştüğünüzde, derler ki, yazı tura atın, olay yazı turanın sonucunda değil, daha çeyreklik havadayken ne gelmesini umduğunuzu fark ettiğinizde bağlanıverir.
• gönülden geçenle mantıklı gelenin kapışma süreci.
• büyük konuşucam: karakter yapısı olarak bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri bu. zaman tüketir, para tüketir, sabır tüketir; karşılığında ise hiçbir şey vermez. huzurun zıt anlamlısı bu olsa gerek.
• en kötü karar kararsızlıktan iyidir, belki de değildir.
• o mu bu mu derken kaybettiğim zaman, enerji, istek bir araya gelse ya da dur gelmese uff bi dk yaaa.
• kişinin kendi cehennemini yaratmasıdır.
• onunuzdeki seceneklerin her iki ucunun boklu degnek oldugu durum. olun daha iyi.
• neden kararsız kalıyoruz ve bu durum son zamanlarda herkeste sık rastlanılıyor? ingiltere’deki bristol üniversitesi’nden sosyoloji profesörü harriet bradley’e göre bu durumun tek sorumlusu, günümüzdeki seçenekler dünyası. bu kadar seçeneğin karşısında kafamız karışıyor. sonsuz seçenekler karşısında hep yenilikleri yakalamanın peşindeyiz. tamam, bradley’in dediği gibi kişisel özgürlüklerimiz genişliyor ama bu seçenekler bizi seçim yapmaya ve sorumluluk almaya zorladığı için stres ve kaygı oluşturuyor. stresin ve kaygının birleşimi de bizi kararsızlığa sevk ediyor. kuşkusuz tüketim toplumuna dönüşmemiz de kararsızlığımızda kilit rol oynuyor.
  kararsız kalmamızın nedenleri:
  özgüven eksikliği
  “hayır” diyememe
  “başkaları ne der?” korkusu
  yetiştiriliş tarzı
  gelecek kaygısı
  bedel ödemekten korkma
  sorumluluktan kaçma
• "ebenezer'in hayal gücü, kah kitaplarda kah sokakta tanıdığı her farklı kişi ile harekete geçiyordu. ... bir anda avcılara, bilginlere, taş işçilerine, baca temizlikçilerine, fahişelere, amirallere, yankesicilere, yelkencilere, barmenlere, eczacılara hayran oluveriyordu. “tanrım!" diye yazdı mektubunda kız kardeşine. "insan zamana bütün ezeli ebediliğinde sahip olabilseydi, hangi çağrıya kulak vereceğime karar vermek böylesine zor olmazdı. elli yıl avukat olurdum, elli yıl doktor, elli yıl din adamı. bir elli yıl da asker! hatta ne olacak, elli yıl hırsız, elli yıl yargıç olurdum. her yolun bir güzelliği var güzel kardeşim, hem de hiçbirinin bir diğerinden fazlası yok. şimdi ise parası yalnızca bir don almaya yetecek bir götü açık, yalnızca bir kitaba parası yetecek bir araştırmacı gibiyim. hadi on tane seçebilsen, yine sorun etmezdim. ama bir? olanaksız.”" (the sot-weed factor)
  
  "hiçbir karar veremeyen istenç gerçek bir istenç değildir. karakter sahibi olmayan insan hiçbir şeyi çözüme ulaştıramaz. böylesi bir kararsızlığın temelinde yatan müşkülpesent hassaslık kişinin bir karar verirken bir şeyleri belirliyor olduğu, bununla birlikte sonluluğun dünyasına dahil olduğunu, kendine sınırlar koyduğunu ve sonsuzluğu bir kenara bıraktığını [eşek gibi] bilir ve bu "her şey"in arzusuyla vedalaşamaz. isterse en güzel niyetlerle bunu yapıyor olsun, bu tavır ölü bir tavırdır. goethe der ki, "büyük şeyler yapmak isteyen, kendine sınır koyabilmelidir." süreç ne denli acı olursa olsun, yanlızca belli kararlar verebilenler gerçekliğin dünyasına adım atabilir. atalet evrensel olanaklılıklara sahi olduğu bu kuluçkadan çıkmak istemez. ancak olanaklılık gerçeklik anlamına gelmez. kendinden emin olan istenç, sırf belirlenim verdi diye kendini sınırlar içinde kaybetmez." (georg hegel, hukuk felsefesi; §13)
• "en büyük zaman hırsızı, kararsızlıktır. c. floru"
  
  bir lafa latincesiyle başlayınca daha bir inandırıcı gelir insanlara. nedenini bilmem, algı olayı herhalde. latince girince olaya işin şekli değişiyor. kararsızlığın latincesini bilmediğimden, bende ünlü bir sözle başladım entrye. hoş bu lafı da bildiğimden değil, takvim yaprağında okudum.
  
  ama kararsızlık çok kötü bir huy. burçlara pek inanmam ama burcumun bana itelediği en baskın özellik bu. elin oğluna romantiklik gider, pratik zeka gider, şakası komikliği gider bize de kararsızlık gelmiş naparsın. mesela bu entrynin devamında şöyle mi yazayım, böyle mi yazayım diye düşündüm düşündüm, bir karar veremedim. o yüzden yazmıyorum. kararsızlık böyle bir şey işte.