• film sansür kurulunda takıldığı için istanbul film festivaline katılamayınca o dönemin kültür bakanının özel izniyle festivale girişi sağlanmış. festivalden de ödülle ayrılmış. filmin yasaklanmasının sebebi de işkence sahneleri imiş. film 40lı yıllarda geçmesine rağmen bu sahneler o günlerin polisini de anlattığı için yasak gelmiş. o günün polisini de anlattığı konusunda yetkililerin doğru söylediği yapımcının başına gelenlerle de kanıtlanmış. yapımcı filmin yayınlanmasından sonra göz altına alınıp günlerce aynen filmdeki sahnelerdeki gibi işkence edilmiş.
  • ikinci dünya savasi'nin sinirlarimiza dayandigi 1944'de baskin tehlikesine karsi geceler karartilmaktadir.
    karartma geceleri, mustafa ural adli ögretmenin, ikinci siir kitabi 'sinif'tan dolayi hakkinda çikartilan tutuklama karari sonrasindaki kaçis serüveninin öyküsüdür.
    atilla ilhan'in "fedailer mangasi'nin demirbasi" olarak adlandirdigi 1940 kusagi'nin toplumcu toplumcu-gerçekçi sairlerinden rifat ilgaz'in kendi yasadiklarindan yola çikarak yazdigi karartma geceleri, bir ani-roman degildir; yazarin, anilarini yeniden bir zaman kurgusuna yerlestirmesiyle ortaya çikmistir.
    romandan uyarlanan, yönetmenligini yusuf kurçenli'nin yaptigi ve tarik akan'in basrölünü oynadigi karartma geceleri filmi de, ülkemizde ve uluslararasi yarismalarda birçok birincilik ödülü alarak büyük bir ilgi görmüstür.
    karartma geceleri, türkiye'nin aydinligi arama çabasina yol gösteren önemli bir basyapittir.

    kaynak: çinar yayinlari

    karartma geceleri romanindan ayni isimle senaryolastirilan filmin aldigi ödüller:

    1990 antalya altin portakal film festivali
    en iyi ikinci film ödülü
    halk jurisi özel ödülü
    en iyi aktör ödülü
    en iyi yönetmen ödülü

    1990 ispanya volla dollit jüri özel ödülü

    1990 istanbul film festivali en iyi film ödülü

    1990 yunus nadi en iyi film ödülü

    1990 sinema yazarlari
    en iyi film ödülü
    en iyi yönetmen ödülü

    1992 kültür bakanligi en iyi on türk filmi ödülü

    1992 adana altin koza film festivali
    en iyi film ödülü
    en iyi yönetmen ödülü
    en iyi oyuncu ödülü
  • dönemin şartlarını sürükleyici bir şekilde anlatan rıfat ılgaz romanı.
  • ikinci dünya savaşının türkiye üzerindeki etkilerinden biri karartma.rıfat ılgaz bu kitapta ikinci dünya savaşı sırasında okumak ve yazmak suçuyla yargılanan ve geceleri istanbul sokaklarında kaçarak kendine çare arayan ,arkadaş yanına sığınan öğretmen mustafa ural’ı anlatıyor.ya da mustafa ural kılığındaki rıfat ılgaz’ı.
  • ne zamandır iyi roman okuyamamaktan şikayetçiyken, bi de şuna bakayım dedim. mesela okumayı bıraktığım son iki roman reşat enisin ağlama duvarı ve uwe tim'in sıcak yazı. reşat enis bizim eski ve pek bilinmeyen yazarlardan biri. en azından fikrim olsun dedim. yoksul bir gazetecinin dramını anlatıyor, ama kahramanımız romanın devamında zenginleşiyormuş. belki sonra devam ederim. uwe tim'inkiyse iyi bir roman ama kafam kaldırmadığı için devam edemedim; almanyada 68 yazını anlatıyor. yaz tamam ama 68'e bir türlü gelemediği için bıraktım. ama geri dönülmeyecek bir roman değil.

    rıfat ılgaz'ın romanıysa hele de dönem ve olaylar ilgini çekiyorsa gayet güzel. bi de adam rıfat ılgaz yani, iyi yazıyor sonuçta. pırıl pırıl bir anlatımı var. kısaca, karartma geceleri tavsiye edilir. hatta filmini de merak ettim.
  • rıfat ılgazın tam otobiyografik olmasa da kendi hikayesini anlattığı roman ve başrolünü tarık akanın oynadığı filmdir.

    kitabın konusu rıfat ılgaz'ın sınıf adlı kitabının toplatılmasıyla başlayan ve 2. dünya savaşı döneminde, inönünün denge siyasetiyle biraz da cadı avına dönen solcuların toplatılması sırasında, kaçışıdır. yasaklanan kitap nazım hikmetin soy adının tersten okunup türlü türlü anlamların çıkarıldığı dönemde, kırmızı kapaklı üstüne üstlük sınıf ismini taşımakta ve bu da yetmezmiş gibi devrim kitabevi tarafından basılmıştır. içindeki şiirlere bile bakmaya gerek kalmadan etrafına suç yaymaktadır. neyse ki gereği yapılıp toplatılır ve yazarı da solculuktan aranmaya başlanır. rıfat ılgaz hali hazırda raporlu hastadır ciğerlerinden ve mahkemeye gönderilene kadar geçen sürede geçeceği işkenceden korkmaktadır. kaçabildiği kadar kaçar. kitap hem konusu hem yansıttığı dönem ile sıkmadan okunuyor ve çok şey katıyor insana.

    film ise kitapta kafamda kurduğum atmosferi birebir yansıtıyordu. kitapta karakterin düşünceleri büyük önem taşıyor, bunun yanında dönemin siyasi tartışmaları da var, film ise kitaptaki olayları neredeyse aynen yansıtmış ama bunlar hep yüzeysel kalmış haliyle. karakterleri tanıyamıyorsunuz hızlı ilerliyor film. o yüzden önce kitabın okunması seyir zevkini katlayacaktır. kitaptaki belli olaylar filmin başlarında aynen aktarılırken sonlara doğru, herhalde makara mı bitiyodu artık neyse ,kitap ile film farklı ilerliyor biraz . yine de kitaptan bağımsız çok güzel bir filmdir.
  • bence, ''en umutlular karamsar şairler''dir mottosunu vurgulayan, toplumsal şair ve yazarların durumunu gözler önüne seren bir romandır.uzun yıllar önce okumuştum ama o kitaptan bana kalan ders dün gibi aklımdadır. zaten kitaplar da genelde bunun içindir, referans olmak için bir yerde... '' ne olursa olsun bu kesindir deyip alıp lullanma, gerçekliğini sorgula, kendi akıl süzgecinden geçir''
  • az evvel okuyup bitirdiğim rıfat ılgaz romanı. bazı suserlar ''bir oturuşta okunur'' demişler bu roman için, az bile söylemişler. gündüz başladığım bu romanı, sindire sindire okuyup bitirdim. 260 küsur sayfa sanırım. buna rağmen devamı olsun isterdim.

    --- spoiler ---

    her şeyden evvel, mustafa ural zaten rıfat ılgaz'ın ta kendisi. bunu herkes görmüş, anlamış. roman öyle yerde bitirilmiş ki, karısının o sorguda askerle olan ilişkisi ne boyutta? en son karısı, niçin bu konuda açıklama yapma ihtiyacı hissetti? mustafa, ayten'le buluşabilse bu buluşmada neler yaşanabilirdi? sıcacık avcunu, soğuk ellerinde yine dakikalarca bekletecek miydi? bütün bunlar havada kalmış ve merak ettirmiştir.

    türkiye'nin 2.dünya savaşı boyunca dış ve iç politikada yaşadığı çalkantılar iyi gözlemlenerek yazılmış bir roman. türkiye'de basının, fikrin hiçbir zaman hür olmadığını da gösteren bir eser aslında. türkiye, hiçbir hükümet döneminde özgür bir basına sahip olmamıştır. esasen dünya'da da bunun örneği yoktur. basın, bir noktaya kadar özgür tutulur, sonra hükümetlerin denetimine girer. rıfat ılgaz bu eseri 44'te yazmış, 2016 oldu değişen çok şey yok.
    --- spoiler ---

    sözün kısası, kitaplığınızda muhakkak olması gereken bir roman. umarım mustafa aklanır ve evine döner.
  • bir çeşit karartma döneminde (corona günleri) okuduğum eserdir.

    rıfat ılgaz sanırım hababam sınıfıile özdeşleştiği için -asla küçük gördüğümden değil ama- mizah yazarı filan kategorisine sokulup misal çağdaşı olduğu sabahattin ali kadar okunmuyor... fakat sahip olduğu canlı üslup, yaşadığı dönem ve ele aldığı konular itibariyle kesinlikle es geçilmemeli bencileyin.

    kitabı okurken başkahraman şair öğretmen mustafa ural ile birlikte tutuklanma korkusunu, soğuk istanbul gecelerini ve hapishanenin rutubetini iliklerime kadar hissettim.
    okuyalım okutalım please:)))
  • "'güzel günler gelecek!'dedi. önümüz yaz! daha paltoyu da satacağız."
hesabın var mı? giriş yap