• her zamanki gibi, osmanlıya olan aşırı hayranlığımız nedeniyle, yanlış olabileceğini düşünmek istemediğimiz muhteşem imparatorluğumuzun hikmetlerle dolu icraati.

    baştan söyleyeyim, osmanlıyı ben de severim, korurum, kollarım. aşağıdaki sözlerim en baştan yanlış anlaşılmasın. yazdıklarıma konu dahilinde itiraz edilsin. tabi illa da itiraz edilmesine de gerek yok canım.

    bir kere mesele şurada: devlet dediğimiz şey nedir? ona neden hayran oluruz ki? osmanlı dediğimiz imparatorluk, bizim inançlarımızı ve bir takım ideallerimizi yücelttiği ve dahi biraz da bugünkü ezikliğimizin aksine dünyaya türkün şanını gösterdiği için gurur kaynağımız değil midir? evet. ötesi nedir? koskoca bir hiç. üç yüzyıl da sürse, bin yıl da sürse sonuçta olacak olan olur, ve her nefis gibi her devlet de bir gün ölümü tadar. eninde sonunda olacak olan bir iş için, kimsenin allah’ın kanununa karşı gelmeye, onu bozmaya, onun zıddına kanunlar yapmaya hakkı ve yetkisi yoktur.

    kardeş katli meselesine gelirsek: nedir bu allah aşkına? tamam benim küçük beynim almıyor. koskoca şeyhülislamlar fetva vermiş, benim ne haddime değil mi? peki o koskoca şeyhülislamların padişaha yağ çekmek için ne alakasız fetvalar da verdiklerini bilir misiniz? o hastalık derecesinde hayran olduğumuz osmanlıdaki bazı şeyhülislam ve kadıların ne kadar sarhoş olduğunu bilir miyiz? neredeyse şeyhülislam olacak kadar dini mertebelerde yükselmiş olan bâkî’nin içki zaafından haberdar mıyız? demem o ki şeyhülislamları mutlak derecede tamamen dine uygun fetvalar veren kişiler olarak bilmeyin.
    ya padişahlarımız? hepsi birer melek midir? saltanat hırsıyla oğlu şehzade mustafayı rüstemle hürremin gazına gelip öldüren kanuni de bunu devlet-i aliyenin bekası için yaptı ve o fetvayı nasıl aldı bilir misiniz? kanuni şeyhülislama sorar: “istanbul’da zengin bir tüccar vardı. uzak bir yere gitmesi icap etti. ailesinin ve bütün işlerinin idaresini kölesine bıraktı. kölenin sadakatinden emindi. köle, efendisi gider gitmez kendisine emanet edilen efendisinin karısını ve çocuklarını öldürmeye, malını mülkünü ele geçirmeye, fırsat bulursa efendisinin de canına kıymaya karar verdi. bu durumda ne yapmak lazım gelir?” şeyhülislam da “idama müstehak olur” cevabını verdi. böylece kanuni bir akıl oyunuyla ölüm fetvası aldı ve oğlunu öldürdü. zira ona göre oğlunun kendi aleyhindeki ihaneti bu kölenin günahı kadar büyüktü. halbuki ortada ihanet değil rüstemin oyunu vardı. ama sonuca bakılırsa bir fetva ve bir katl var. hikmeti de devlet-i aliye ebed müddet yaşasın. yaşarsa tabi…

    neyse konuya dönersek, bu kardeş katli meselesi de yine insanoğlunun bir takım hikmetler düşünerek ortaya koyduğu bir kanundur. beşerin koyduğu ve allahın kanununa zıt olan her şey gibi bu da yanlıştır. bunu hepimiz çok iyi biliriz ki hikmetlere veya bizim işimize gelen faydalara göre iş yapılmaz. zira insanoğlu her şeyin sonunu kestiremez. bir konuda cenab-ı hakkın kanunu varsa, ona zıt ayrı bir kanun, sırf hikmetli diye çıkarılamaz. devleti ve onun ebediyetini ancak kardeş katliyle sağlayacaksanız, olmaz olsun o devlet. zaten olmadı da. allah’ın sizden böyle bir isteği mi var? “ne olur sevgili kullarım, benim adımı benim en temel kanunlarımdan birine karşı çıkarak yüceltin” mi dedi allah bize? yoksa bizler şu anda yerler altında olan gururumuzu bir zamanlar göklere çıkarmış olan osmanlıya toz kondurmak istemediğimiz için mi bu kanunun da yanlış olduğunu kabul etmek istemiyoruz?
    bu konuda bilim adamları ortaya çıkar, devletin bekası için yapılan işlerin hikmetlerini sayar da durur, kitaplar yazar, osmanlıyı aklar. halbuki hiç gerek yok bu hareketlere, gerçek ortada. devlet ebed müddet gitmedi. hiçbir kanun onu yaşatmadı, yaşatamadı, yaşatamazdı. geriye kul hakları kaldı. hem de devlet eliyle yapılan kul hakları. alın size bir örnek daha: oğlu şehzade mustafayı öldüren kanuni, şehzadesinin bursadaki masum bebeğini de öldürtmek üzere bir paşasını cellat olarak gönderir. ve bebek zalimce katledilir. neden? devlet-i ebed müddet için. sonra üzerinden yüzyıllar geçer ve bizler de devlet-i ebed müddetimiz için övgülerde bulunur, ne kadar da hikmetli işlere imza atıldığını söyler dururuz.

    velhasıl-ı kelam, yanlış yanlıştır. kimin ne için yaptığının hiçbir önemi yoktur. zaten bu kadar da uzun yazmaya hiç gerek yok aslında. bu satırları okuyan hiçbir üstad şunu savunabilir mi? “tamam bu iş yanlış ama sonuçta bizim işimize de gelen bir yanlıştı. baksana bu sayede osmanlı kaç yıl yaşadı. bunu yapmayanlar çabucak yıkıldılar gittiler. ” şahsen ben, allah’ın kanununu kendi keyfime ve işime geldiği için değiştirilmesine razı olamam. bunu kabul edersem, başka türlü hikmetlerle allahın kanunlarını bozanlara asla diyecek söz bulamam. nitekim hazret-i aliyi öldürenler de dinde fitne çıktığına kendilerince karar vermiş ve bunun ortadan kaldırılması hikmeti gereği onu ve daha başkalarını öldürmüşlerdi. aynı mantığa göre yanlışlık bunun neresinde?

    ha derseniz ki, “iyi ama berber çırağı kardeşim, o zaman da bir şekilde taht kavgası çıkacaktı. yine birileri öldürülecekti. buna ne dersin” ben de derim ki: o onların bileceği iş. bu yükün altına giren, bu günahı çekeceğine güvenen kişi o kavgaya girsin. ama bu kavgayı yapmayan, saltanatını terkedebilen ibrahim edhemim var benim. dahası tuğrul beyim çağrı beyim var benim. bu iradeyi gösterip de kardeş katili günahına giremeyene, saltanata tapmayana helal olsun, yapamayana teessüf ederim. birileri saltanat keyfi yaşayacak diye onların yanlışlarına taraftar olmak zorunda değilim.
  • padişahların nefisleri uğruna işledikleri cinayet. ne pahasına olursa olsun buna fetva veren de şerefsizin önde gidenidir. hiçbir insan ileride suç işleyebilir endişesiyle 2 aylıkken öldürülemez. bir insanın buluğ çağını geçip suç işlemesi lazım gelir ki öldürülmesi için, kitap böyle yazıyor. padişah efendilerin keyiflerine göre hüküm verilemez.

    sultanahmet camii nin yanı başında 3.mehmedin bir gecede öldürttüğü 19 tane şehzadenin mezarı var hepsi minik minik sandukalar, gidip görün iğrençliği.

    bu cinayeti kanunlaştıran fatih sultan mehmet mesuldür. ahirette bunun hesabını verecektir.
  • en serefsizcesi mehmet iii zamaninda topkapi sarayindan cikan 19 sehzade tabutuyla kendini gostermistir. kendi kardeslerine bunu yapan sana bana neler yapmaz dedirtiyor insana, kardes katli vacipmis, sktir ordan!
  • belli meselelerde taraf tutulması gerekir. mesele 1 yaşındaki bir çocuğun ölümü ise bu bir vahşettir. vahşetin adını koymak gerekir. ortada bir fedakarlık falan da yoktur. ortada olan şey, padişahın iktidarını garantiye almak uğruna 1 yaşındaki kardeşini bile düşman olarak görmesi vardır. eğer padişah gerçekten fedakarlık yapsa, mutlak bir iktidarından biraz fedakarlık edip, iktidarın kimde olacağını ve kalacağını belirleyecek bir kurumsal alt yapı (parlamento olur, 1300'de ingiltere'de vardı, soylular meclisi olur, divan meclisi olur, ulema olur) belirler, gücünü bir parça bu kurum veya kurumlarla paylaşır ama en azından oğlunu veya kardeşini rakip görme derdinden tamamen olmasa da kısmen kurtulurdu.

    1 yaşında bir bebeğin cesedi üzerine kurulu iktidar eleştirilir, ve böyle bir iktidarın var olmuş olması dehşet uyandırır uyandırmalıdır.
  • kisisel fikrim, adalet adina bildigim ve inandigim herseyle celisen bir uygulama oldugudur. henuz bir yasindaki bebekler bile bu uygulama ile oldurulmustur. oldurulenler neyin bekasi icin oldurulmus olurlarsa olsunlar, sonucta hicbir suclari olmadigi halde olmuslerdir. keske, zamanin o kadar etkili, o kadar buyuk, o kadar muhtesem gorunen devletinde sultanlarimiz, ve ulemamiz, masum cocuklarin bebeklerin oldurmeden devletin bakasini korumanin bir yolunu bulabilseymis. ikincisi, gayriresmi olarak daha once baska yerlerde de hukumdarlar kardeslerini oldurmus olsalar bile, bu isin kanunlasmasi ayrica bence korku vericidir. kanun bence belli bir sisteme oturmamis, kisilerin duygularina dayali ve bir gun daha duzgun bir sistemde kalkma umudu olan bir eylemi, daha soguk daha sistemli hale getirmistir. cok sukur, 1. ahmed bu uygulamayi hic degilse resmi olarak kaldirmistir.

    benim bildigim ve okudugum kadari ile monarsilerde kardes katli "klasik" bir uygulama degildir. tarih boyunca bircok monarside hukumdarlarin kardeslerinin yasadigi ornekler vardir. kanuni'nin cagdasi, sarlken'in kardesi ferdinand'in avusturya'yi yonettigini kitaplar yazar. daha geriye gidersek, turk tarihinde de tugrul ve cagri beylerin beraberce selcuklu devleti'ni yonettigini gorebiliriz. ayni sekilde robin hood hikayelerini okumus herkes, o donemde ricard tahtta iken, kardesi john un yasadigini bilir. kisacasi tarih boyunca bircok monarside hukumdarin kardesleri hayatta kalmistir. bu tum monarsilere has uygulama degildir. kisisel olarak bunu 16. yuzyil boyunca uygulamis baska bir monarsi bilmiyorum. o ya da bu kral, kralice elbette rakiplerini oldurmus olabilir, ama tahta gecer gecmez hicbir bahane olmadan tum kardeslerini olduren 16. yuzyil hukumdari ben sahsen bilmiyorum. ama sunu biliyorum, 1500lerin sonunda, yani kardes katlinin acikca uygulandigi bir donemde, ingiltere'de kendi yegenlerini oldurdugu rivayet edilen 3. ricard (gercekten oldurup oldurmedigi tartismalidir, oldurduyse bile gogsunu gere gere, ingiltere'nin cikarlari icin bunu yaptim dememistir, diyememistir 3. ricard) bir cani olarak ilan edilebiliyordur. hem de halktan her kesimin izleyebildigi tiyatrolarda. sekspir'in 3. ricard kitabini okursaniz, bunu gorursunuz ki, bu kitapta yazilanlar 16. yuzyilin sonlarinda halkin onunde oynanmistir. 3. ricard ile benzer donemde ( bildigim kadari ile hatta birkac yil sonra) 2. mehmed henuz bir bebek olan kardesini (yegenini degil kardesini) oldurtmustur. ama o donemde bir ingiliz kralinin yegenini oldurdugu soylentisi bile o krali bu gunun degil, o donemin (16. yuzyilin) ingiliz halkinin gozunde cani haline getirirken, osmanli devleti'nin sultaninin bebek yasindaki kardesini oldurmesi son derece normal bir durumdur. hic kardesini olduren yok muydu? elbette vardi. gunumuzde de insanlarin iktidar ugruna bircok sey yapabildigini biliyoruz. o gun, oylesine mutlak bir iktidar elbette insanlara cok daha uc seyler yaptirabilecekti. ama sonucta boyle bir kanunun olmamasi, bunun kural haline gelmemesi, hic olmazsa erkek kardeslere anlasabilmeleri, abilerinin hukumdarligi sirasinda hayatlarini surdurmeleri icin bir sans veriyordu.

    son olarak bu kanun ise yaramis midir dersek yaramamistir. 2. mehmed'in olumunun hemen sonrasinda, ogullari ulkeyi neredeyse parcalayacak bir taht kavgasi yasamistir. hemen sonrasinda, ulke selim ile beyazid arasindaki bir baba ogul mucadelesi yasamistir. 1. (kimi kaynaklara gore 2.) suleyman tahtin tek varisi oldugu icin bir mucadele yasamamistir ama o da bu defa ogullarinin kendi iktidarini alacaklarindan cekindigi icin iki oglunu ve torunlarini oldurtmustur. ki ikinci oglu babasina isyan etmistir.

    kisacasi kardes katli yasasi, adaletsiz bir yasa olmasi bir yana, ayni zamanda cikma amacina da hizmet edememistir, kisisel fikrim tam ters bir etki yaratmistir. sonucta, abisi basa gecinde olecegini, hatta sadece kendisinin degil tum erkek cocuklarinin da olecegini bilen bir erkek kardesin isyan etmesinden dogal bir sey olamaz.
  • bu olaya çözüm bulamayan tarihçilerin, aynı dönemde veya önceki dönemlerdeki devletlerdeki örneklere bakmasının faydalı olacağını düşünüyorum. örneğin osmanlı'nın karşı oldukça da etkili rakipleri olan safevi devleti ile habsburg imparatorluğunun (sonuncusunun toprakları bildiğim kadarı ile osmanlı'dan geniştir.)

    öncelikle, devletin menfaati herşeyin üstünde değildir. devlet halkın çıkarına hizmet ettiği sürece var olabilecek bir kurumdur. halkın çıkarlarına hizmet edemediği noktada, devletin dönüştürülmesi zorunludur. sonuç olarak halkın çıkarlarına hizmet etmesi için de, devletin kanunlarla yönetilmesi ve bu kanunların işletilmesi zorunludur.

    masum bir insanın, devletin çıkarları için öldürülmemesi de benim bildiğim kadarı ile islam dininin (ve hiristiyanlık'ın) en temel kurallarından biridir. bu prensip devletin varlığından üstün, üstte tutulması gereken bir prensiptir.

    gelelim isyanlara, o kadar mükemmel kanunu ile 2. mehmet'in, bir osmanlı şehzadesinin konstantinopolis safında savaşmasını neden önleyemedi acaba? neden bir iki oğlunun birbiri ile savaşmasını önleyemedi?

    yapması gereken şey çok basitti aslında, osmanlı'da sultanın kim olduğunu belirleyecek, ve gerektiğinde sultanı da denetleyecek bir kurum oluşturacaktı. bu durumda sorun çözülürdü. (ingiltere'de aynı tarihte, yani evet 1451'de var olan parlamento, veya almanya'daki soylular meclisi, veya hatta bir tür din adamları meclisi olabilirdi, aslında padişah doğrudan kendi veliahtını bile tayin edebilirdi.) eğer ömrü vefa etseydi, 1. ahmet'in böyle bir kurumu kurmasını olası görüyorum. ne yazık ki, çok erken yaşta ölmüş bir padişah.
  • osman: i dündar 1298 amcası
    murad i: ibrahim 1360 kardeşi/ melik-i nasır 1365 yeğeni, süleyman'ın oğlu/
    savcı 1385 oğlu, isyan gerekçesiyle
    bayazid i: yakup 1389 kardeşi
    musa: isa 1404-5 kardeşi (mehmet i de öldürmüş olabilir)/ süleyman 1411
    kardeşi
    mehmet i: musa 1413 kardeşi
    murad ii(*): mustafa 1422 amcası, isyan gerekçesiyle/ mustafa 1423 kardeşi,
    isyan gerekçesiyle/ alaeddin ali 1443 oğlu/ iki şehzade 1443 torunları,
    alaeddin'in oğulları/(*) murad ii ayrıca üç kardeşinin, ahmet, mahmut, yusuf'un
    gözlerine mil çektirdi, kör oldular ve üçü birden 1429 yılında vebadan
    öldüler.
    mehmet ii: ahmet 1451 kardeşi/ orhan 1451 kardeşi
    bayezid ii: oğuz 1482 yeğeni, cem'in oğlu/ eyüb 1484/ mahmud 1507 oğlu isyan
    gerekçesiyle/ mehmed 1507/ şehinşah 1511
    selim i: bayezid ii 1512 babası/ osmanşah 1512 yeğeni, alemşah'ın oğlu/ emir
    1512 yeğeni, mahmud'un oğlu/ musa 1512 / orhan 1512/ korkud 1513 kardeşi/
    ahmed 1513 kardeşi/ osman 1513 yeğeni, ahmed'in oğlu/ abdullah 1514 oğlu,
    isyan gerekçesiyle
    süleyman i: murad 1522 yeğeni, cem'in oğlu/ cem 1522 yeğeni, cem'in torunu/
    mustafa 1553 oğlu, isyan gerekçesiyle/ mehmed 1553 torunu mustafa'nın
    torunu/ osman 1560 yorunu, bayezid'in oğlu/ bayezid 1561 oğlu, isyan
    gerekçesiyle/ abdullah 1561 torunu, bayezid'in oğlu/ mahmud 1561/ mehmed
    1561/ orhan 1561
    murad iii: abdullah 1574 kardeşi/ cihangir 1574 / mustafa 1574/ osman 1574/
    süleyman 1574
    mehmet iii (*): abdullah 1595 kardeşi/ abdurrahman 1595/ alaattin 1595/ ali
    1595 / bayezid 1595/ cihangir 1595 kardeşi/ hasan 1595 kardeşi/ hüseyin
    1595/ ishak 1595/ korkud 1595/ mahmud 1595/ murad 1595/ mustafa 1595/ osman
    1595/ ömer 1595/ selim 1595/ yakup 1595/ yusuf 1595/ selim 1597 oğlu, isyan
    gerekçesiyle/ mahmud 1603 oğlu, isyan gerekçesiyle/ (*) iii. mehmed'in,
    babasından hamile kaldığı gerekçesiyle onbeş cariyeyi de öldürttüğü
    söyleniyor.
    osman ii: mehmed 1621 kardeşi
    mustafa i: adı bulunamadıl/ 1622 yeğeni, ahmed i'in oğlu/ 1622 yeğeni,
    ahmed i'in oğlu
    murad iv: bayezid 1635 kardeşi/ süleyman 1635 kardeş/ kasım 1638 kardeşi
    mehmed iv: ibrahim 1648 babası
    osman iii: mehmed 1756 amcaoğlu, ahmed iii
    mustafa iv: selim iii 1808 amcaoğlu
    mahmud ii: mustafa iv 1808 kardeşi

    kaynak; prof. dr yalçın küçük 21 yaşında bir çocuk fatih. s.61
  • osmanlı' da, hanedan mensubu kişilerin kanını dökmek günah sayıldığından, mükemmel bir çözüm bulunup boğarak eyleme dönüştürülen vahşet.
  • büyük selçuklu tarihini okuyunca selçuklu tahtında oturanların tahtta hak iddia edenlere karşı osmanlıdan (sultan ahmete kadar) daha vicdanlı olduğunu kesin bir vaka olduğunu görüyorsunuz.
    çok uçlara gelmediği sürece kardeş,amca katletmiyorlar. istisnalar hariç gözlerine mil çekiyorlar, hapse atıyorlar.
    oysa fatih gücü ele geçirince geri kalanların katli vaciptir diye ferman çıkarıyor.
    tahta çıkan beşikten eşiğe geri kalanları boğazlatıyor.
hesabın var mı? giriş yap