• dünya tatlısı bir adam ve annesi tarafından işletilen bir mantıcı. mantıları mükemmeldir. servisi bir ev sıcaklığındadır.
    oturup sipariş verilir ve bir sigara yakarsınız, gelip sizi azarlarlar "aaa oldu mu bu şimdi? içme demiyorum ama yemek öncesinde de hayret bişi ya" diye.
    kaskı gören anne gelip "oğlum aman dikkatli sür e mi? çok tehlikeli aletler onlar korkuyorum ben ya binmeyin şunlara ya." şeklinde endişeli bir tembihlemeyle gelir.
    resmen anne evi gibi lan.
  • bugün 10 yetişkin ve 8 çocuktan oluşan bir grupla gittiğimiz, nefis mercimek çorbası ve etli mantının tadına doyamadığımız mantıcı.
    ana/oğul işletmenin hem sahibi hem de çalışanları.
    ailenin eski eşyalarından oluştuğunu tahmin ettiğim dekorasyonundaki her nesne bir öykü anlatacak gibi duruyor.

    ancak ambiyans ve yemeklerin lezzeti, oğul/işletme sahibi/garsonun tuhaf davranışları ile gölgelenmiştir. şöyle ki:

    yetişkinleri gayet saygılı ve efendi kişilerden oluşan grubumuzdan bir arkadaşımızın canı börek çekmiş ve dışarıda börek yiyip bize katılmıştı.
    oğul/işletme sahibi/garsondan istediği suyu tam içerken oğul/işletme sahibi/garson kendisine "bu suyu helal etmiyorum, sen dışarıda yedin" diyerek suyu arkadaşımızın boğazına dizdi.
    daha sonra toplu olarak çay istediğimizde, suyu zehir edilen arkadaşa çay getirilmedi. gerekçe ise ilk kez duyduğumuz cinstendi: "ona çay yok çünkü o bizim müşterimiz değil".
    gerekçenin çay getirilmeyen arkadaşın kendisine değil, (müşteri olan) başka birine açıklanıyor olması da ayrıca dikkat çekici bir durumdu.
    bitmedi:
    1,5 yaşındaki bebeğimize vermek için sarımsaksız yoğurt istediğimizde aynı şahıs "bizde öyle yoğurt yok" yanıtını verdi ve bebeğimize yoğurt veremedik. ancak sonradan diğer masada oturan arkadaşlarımıza sarımsaksız yoğurt servisi yapıldığını öğrendik. üzüldük.

    servis sırasında yaşanan diğer komik olayları yazmıyorum.

    bunlara rağmen nevi şahsına münhasır bir işletme ve nevleri şahıslarına münhasır ana/oğul tarafından işletiliyor. (sinirleri sağlam tutmak şartıyla) ziyaret edilip yemeklerinin tadına bakılmasını öneririm.
    tüm bunlara rağmen menüde olan ancak tadına bakamadığım etli sarma ve dondurmalı ekmek kadayıfı için gene gitmek istiyorum.

    (bkz: soup nazi)
    (bkz: the soup nazi)
    (bkz: müşterisini azarlayan esnaf)
  • mantılarını pek de beğenmediğim, sıcak mı yapmacık mı olduğunu anlayamadığım anne-oğul işletmecilere sahip mekan. gelen insanlara espiri yapmakla içtikleri suyu boğazına dizme arasındaki ayarı yapmaları gerekiyor.
  • süper lezzetli mantıları ayrıca dondurmak suretiyle de paket halinde satıyorlar. evde otobüste de yiyebiliyoruz böylelikle.

    (bkz: emirgan'daki inanılmaz mantı restoranı)
  • öğle yemeği için bugün gittik, yaşanan diyalog aynen şu şekilde oldu:

    + ben sadece çorba alayım.
    - burası çorbacı değil mantı yiyeceksin.
    + peki.

    bu diyaloglar bi süre sonra hoşunuza gidiyor. adam bildiğin dominant. ne baskı kurarsa kabulleniyorsun. mazoşizmin sınırlarını zorluyorsun. biraz daha zaman geçse "- abi gel vur suratıma. n'olur vur." diyeceksin o derece zevk veriyor bu adamın hışmına uğramak.
  • sanırım bir lokanta değil ama istanbul'un en iyi mantısı.
  • ankara'da ceyhun atıf kansu üzerinde muftakçılar sokağında vardır bitane.
    yazın gidilebilecek alternatif bi kaçış noktası.
  • geçtiğimiz günlerde el değiştirmiş mantıcıdır. artık gerilmeden mantı yemenin keyfini yaşıyoruz.
  • tartışmasız istanbul'da yapılan en güzel mantıya ev sahipliği yapan mekandır. fiyatları uygundur, ortam samimidir, mutlak uğranması gereken mekanlar arasına eklemeniz gereken bir yerdir.
  • yoğurtlu ve cevizli bir şekilde servis edilen benzerlerinden uzak bir mantı çeşitleri var. hoşuma gittiğini söyleyebilirim ama ceviz tadı pek alamadım. ceviz yalnızca görüntü olarak vardı. etli sarmaları da güzel ama muazzam değil.
hesabın var mı? giriş yap