• son donemlerde yeni askere gidecek genclerin yakinlari tarafindan ugurlanma sekli
  • havuza atma şekli
  • karga ile tulumbanın alakasızlığı gibi alakasız bir şeklde yapılan fiil. kargatulumba atmak,kargatulumba götürmek, kargatulumba getirmek vs.
  • dikkatsizce, alelade anlamına gelen kelimedir. işin içinde biraz acelecilik de vardır tabi.
  • venedikçe carga la tromba! (yelkenleri toplayın!) biçimindeki gemicilik emrinden türemiş olması muhtemeldir.**
  • nişanyan'a göre venedikçe carga tromba! (yelken kaldırıp toplama emri) deyiminden gelmedir. bu deyim venedikçe cargar (yüklemek, bohçalamak) fiilinden türetilmiştir. cargar geç latince carrigare [(arabaya) yüklemek] fiilinden evrilmiş.

    görsel olarak etkili, güzel bir türevi kunta kinte/@ibisile girisinde var. kunta kintede asıl olay iki bölümdür: bir, kitlenin habersiz bireyi birden kaldırıp başlar üzerinde taşımaya başlaması, yani bir tür cenaze alayı. iki, gezdirilen kunta kintenin birden yalaklara serilip üstündeki muslukların açılarak ıslatılması. ilk bölüm karga tulumbaya oldukça uyuyor.

    3 1 (üç bir), nal gibi iğnelik ilaç karışımlarına öteki bir terim de kokteyldir. karga tulumba yapılma olasılığı olan sağaltım girişimleri bunlar. zira gerekli olduysa ortada ya hastanın kendisine, ya bir başkasına zararlı olma olasılığı, şiddet***** gösterme durumu vardır, ya da gene bir baska şiddetli durum, hastaneden, servisten kaçma çabası söz konusudur. (bkz: atü/@ibisile)

    (bkz: kargo)
  • nişanyan sözlük benim de sık sık başvurduğum bir kaynaktır. gerçek anlamda bir etimoloji çalışması eksik olduğu için sevan nişanyan'ın bireysel çabası ile türkçe sözcüklerin etimolojisi üzerinde böyle bir kaynak yaratması takdir edilesi sayılabilir. ama eser öte yandan da çok şaibeli pek çok sözcük etimolojisi içermektedir. kanımca bu da onlardan biri.

    venedik dilinde cargar kelimesinin nişanyan'ın iddia ettiği gibi bir anlamı yok. yüklemek ve hatta taşımak anlamına geldiğini söylemek daha anlamlı olabilir.
    öte yandan aynı dilde tromba diye de bir sözcük de şu kaynağa bakılırsa bulunmuyor:

    bakınız:
    https://glosbe.com/vec/en/cargar
    https://glosbe.com/vec/en/tromba
    https://glosbe.com/en/vec/sail

    bence terimin etimolojisi çok daha basit:
    "yangınlara tulumbayla müdahale edilmesi xvı ve xvıı. yüzyıllarda başta macaristan ve fransa olmak üzere avrupa’da giderek yaygınlaştı. osmanlılar’da aynı dönemde evlerde çatıya kadar uzanan merdivenlerle su dolu fıçılar bulundurulması ve bunun yasakçılar tarafından kontrolü gibi birtakım önlemler alınmakta, istanbul’da meydana gelen yangınlar yeniçeri kolluklarındaki neferler, sakalar, baltacılar ve halk tarafından söndürülmekteydi. osmanlı devleti’nde yangın söndürme teşkilâtının kurulması ve tulumbanın kullanılması, xvııı. yüzyıl başında donanmayla katıldığı venedik seferinden (1715) dönüşte ihtida eden ve fransız asıllı bir mühendis olan gerçek dâvud (david) tarafından 1132’de (1720) gerçekleştirildi. temmuz 1718’deki tüfenghâne ve ardından tophane yangınlarında tulumba ile yangına müdahale eden ve hizmeti büyük takdir toplayan gerçek dâvud ağa’yı sadrazam nevşehirli damad ibrâhim paşa 1720’de tulumbacı ocağı’nı (dergâh-ı âlî yeniçerileri tulumbacı ocağı) teşkil etmekle görevlendirdi. dâvud ağa ölümüne kadar (1733) tulumbacıbaşılık vazifesini yürüttü. "

    "tulumbacı sandıkları kenarlarındaki sırıklara omuz veren dört kişi tarafından taşınırdı; bu sebeple birbirlerine “omuzdaş” derlerdi. sandığı taşıyan dört uşak bir takım teşkil ederdi ve nöbetleşe taşınan her sandığın birkaç takımlık efradı bulunurdu. dört takımlık sandıklar büyük sandık kabul edilirdi. kendilerine mahsus bir “haaayt” ile başlayan nâralar (meselâ eyüp tulumbacılarının nârası “hazret-i ziyaretli” idi) ve manilerle yangına gidiş, dönüşte öndeki sandığı geçmek tulumbacılar tarafından büyük bir zafer sayılırdı. bu rekabet sebebiyle kavgalar eksik olmaz, bazan ölümle biten hesaplaşmalar yaşanırdı. beledî bir hizmetin ifası yanında bir gösteri de sunan tulumbacıların yangına gidişleri ve dönüşleri halk tarafından büyük ilgiyle izlenirdi. "

    "1846’da zaptiye müşirliği kurulunca tulumbacılık teşkilâtı bu yeni birime bağlandı. yangınlara süratle müdahale edilebilmesi için istanbul’un belli yerlerine havuzlar inşa edildi (ba, i. msm, nr. 25/673). 1855’te şehremâneti kurulmakla birlikte belediye dairelerinin teşkili ve itfaiye hizmetlerinin bu yeni kuruma devri 1868’i buldu. ayrıca yangınlara süratli ve etkin müdahale amacıyla her mahalleye bir tulumba tedarik etme şartı getirilmesiyle mahalle tulumbacılığı daha da yaygınlaştı. bundan dolayı halk dilinde belediye tulumba teşkilâtına ocak/daire sandığı, ahali tarafından oluşturulanlara ise mahalle sandığı denilmeye başlandı. 1870’teki büyük beyoğlu yangınından sonra mevcut itfaiye sisteminin avrupa standartlarında yeniden teşkilâtlandırılması gündeme geldi. araştırmalar neticesinde en mükemmel sistemin budapeşte’de olduğuna karar verildi; macaristan’dan kont ödön széchenyi 1871’deki ilk ziyaretinin ardından 1874’te uzman sıfatıyla istanbul’a davet edildi. széchenyi paşa, ordu bünyesinde ayrı bir tabur halinde eğitilen neferlerden modern bir itfaiye bölüğü yetiştirdi. yangın yerine karga tulumba gitme usulü terkedilerek iki yahut dört at koşulu tulumba arabaları kullanılmaya başlandı. zamanla deniz itfaiye birliği’nin (bahriye taburu) kurulmasıyla dört tabura ulaşan ve kendilerine üniforma giydirilen itfaiye alayı ve alınan buharlı tulumbalar itfaiye teşkilâtının modernleştirilmesinde önemli adımlar oldu. bu çerçevede belediye tulumba teşkilâtları yeniden yapılandırılırken mahalle tulumbaları da varlığını sürdürdü. 1885’te tulumbacıların kıyafetinde yeni bir düzenleme yapıldı. sandık kolu altındaki gösterişli kıyafetler sadeleştirildi. her sandık için bir yangın rotası, iş başı üniforması, futbol kulüplerinin oyuncularına giydirdiği gibi bir forma belirlendi. "

    https://islamansiklopedisi.org.tr/tulumbaci

    görüldüğü üzere tulumba denilen düzenekle yangına müdahale batıdan alınmış bir yöntem ama aynı zamanda da kabadayılık kültürüyle de kaynaşan alaturka bir geleneğe dönüşmüş. dolayısı ile tulumba taşımak anlamına gelen frenkçe terim "karga tulumba" zamanla "aynı şekilde bir kaç kişi tarafından omuzlanarak bir mekandan atılma"nın da karşılığı haline gelmiş olmalı.

    ayrıca (bkz: karga etmek)

    edit:

    italya'da hâlâ kullanılan dialektler var. veneto da bunlardan biri. şehir olarak bildiğimiz venedik değil, padova, verona, ve venedik'in de içinde olduğu bölgede konuşulan bir dil. aynen napoletano, siciliano, marchigiano gibi. veneto dialektinde "cargàr (bazı italyan dialektlerinde normalde fiilini sonundaki sesli harf kullanılmayabiliyor) veya cargàre" sözlük anlamı yüklemek. la tromba ise "hortum (hem su hortumu hem de fırtına da oluşan hortum) , oluk" anlamında bir kelime.
    muhtemelen "cargàr la tromba"nın karşılığı "suyu boşaltmak için kullanılan aracı hazırlayın" demek.
    "osmanlı devleti’nde yangın söndürme teşkilâtının kurulması ve tulumbanın kullanılması, xvııı. yüzyıl başında donanmayla katıldığı venedik seferinden (1715) dönüşte ihtida eden ve fransız asıllı bir mühendis olan gerçek dâvud (david) tarafından 1132’de (1720) gerçekleştirildi"ğine bakarsak. söz konusu yangın söndürme terimleri onun sayesinde veneto'dan geçmiş olmalı.

    "cargàr la tromba"nın karşılığının "suyu boşaltmak için kullanılan aracı hazırlayın" olduğunda hemfikiriz bu durumda. başta bir denizcilik terimi olması da büyük olasılık. ama aynı tulumbalar yangın söndürmekte de kullanılmaya başlandığında zamanın itfaiyesinin bir terimine dönüşmüş. bizdeki teşkilat (pek de resmi olmadığından) zamanın kabadayılık kültüründen de beslenince ortaya böyle bir deyim çıkmış oluyor. yani sevan nişanyan etimolojik köken konusunda dili tutturmuş ama kelime anlamı olarak bir hayli yanılmış anladığım kadarıyla.
  • italyancada bir denizci ifadesi olan carga la tromba, “yelkenleri indirip topla” kelimesinden alınmıştır. anlamı, birkaç kişinin aynı anda birini kollarından ve bacaklarından tutup havaya kaldırmasıdır.
  • kargalara saygim sonsuz arkadas o kadar sene yasiyor savasi net gorenler var aralarinda yani oha otur saygi duy bi de acayip zekiler
    tulumbaya gelince abi cok severim gomerim affetmem ilkokul yemekhane tatlim bir de anisi cok
  • italyanca ''carga la tromba'' ifadesinin bozulmuş şeklidir. bir gemicilik tabiri olup, '' yelkenleri topla'' demektir. ama nedense bizde kullanımı oldukça farklı. sık kullanılan bir deyim olarak karşımıza çıkmakta ve birkaç kişinin, birini kollarından bacaklarından tutup havaya kaldırması anlamına gelmekte: '' hırsız karga tulumba yakalandı, yaralı karga tulumba hastaneye yetiştirildi, genç karga tulumba havuza atıldı vb...'' ilginç.
hesabın var mı? giriş yap