• arkeologların vazgeçilmezidir; mala olsun, fırça olsun, kalem olsun, metre olsun doldur doldurabildiğin kadar.
  • bağımlılık yapan hede.
    bünye bir kere alıştımı siksen kot'u kabul etmiyor ama ne yazık ki ülkemizde kırmızı, hata bok sarısı rengi bile olmasına rağmen siyahını bulmak hayli zordur.
  • tırım tırım aradığım pantalon ama öyle dar falan değil bildiğin çöle giderken giyilecek tipte ve malesef yok.

    eskiden zebil gibi vardı şu anda üreten firma yok galiba.
  • bu amına koyduğum pantolonunun dar paça olmayanı yok. tarzını siktiğim leş tipleri yüzünden basit bir pantolon bile bulamıyoruz. beyaz çorabınızı ayrı, tuğla gibi ayakkabınızı ayrı, tayt gibi kotlarınızı ayrı ayrı özenle...

    tamam sakinim
  • avukat pantolonu. işlevli, şık, rahat ve ceplerine doldurabildiğin kadar para doldur, zengin işi.
  • cinsiyet, meslek ayırmadan herkesin rahat rahat giyesi pantolondur. boldur, rahattır, kızlar için çanta taşıma zorunluluğunu ortadan kaldırır. e daha ne olsun ki?
  • çocukken en çok kot pantolon giyerdim, dizleri çıkınca, yırtılınca annem oralara arma veya derimsi bişeyler diker daha güzelleştirirdi (ha bunu fakir edebiyatı gibi algılamayın, allah a şükür durumumuz hiçbir zaman kötü olmadı ama her şeyi kendi deyimimizle fıçırığı çıkana kadar kullanırdık, kullanmalıydık). büyüdükçe utanmaya, pantolon alamamaya, anlamamaya başladım. orta veya lisedeydi abimin mezuniyet törenine konya ereğli'den izmir'e gittiğim zaman. fotoğraflarda üzerimde gri okul pantolonu, gri okul gömleği, okul ayakkabısı ve lacivert süveterim var, okulda giydiğim kıyafetle otobüse binmiş ta ereğliden izmir e gitmişim. ankaradaki üniversite zamanlarımı 2 kot pantolon (loft markaydı ikisi de) ve 2-3 gömlekle geçirdim (2 sene) yazları aynı giyer ama gömleğin önünü açardım, içine tişört giyerek. sonra konya, aileden ayrılış, depresyon, bunalımlar, yine tek tük kıyafetler ve bir gün doktora gidiş. aurorix diye bir ilaç verdi doktor. bir süre sonra ilk kez kendime istediğim gibi bir pantolon almaya cesaret ettim (alamama nedenleri; dükkana girememe, istediğimi söyleyememe, ne istediğimi tarif edememe, deneyememe, denersem almak zorunda hissetme, istemediğim şeyleri almaktan korkma; sonrasında yeni bir pantolonla dışarı çıkamama, okula [düşün bu arada 22-23 yaşlarında üni okuyorum] gidememe [oo pantolon mu aldın sen vay falan diyecekler diye] vs). camlı köşk mü ne vardı konyada onun arkasında bi yere girdim bilmem ne sailing di markası lacivert renk, kalın kumaş, normal pantolonlardan daha bol, dizlerinde falan cepli bir pantolon aldım isteyerek severek ne güzel pantolonmuş diyerek, büyük olaydı bu benim için. sonra ne oldu, bi bok olmadı ben pek deişmedim o gaz gitti, yine kolay kolay alışveriş yapamaz oldum ama o zamandan beri kargo pantolon benim en sevdiğim tür. tarza değil rahatlığa, forma değil fonksiyona önem verenlerin tarzı gibi. geçen yaz bi gaz daha geldi eşim olmadan gittim bu pantolonlardan bakmaya. bir yerde çok sevdiğim bi model buldum ama dar, başka şubelerde de yok, başka markalarda da tek tük kalmış zaten bu tarz. dar olanı bulduğum yerdeki 2. veya 3. elemana bunun bedenleri yok mu diye sordum o da yok o tek kaldı dedi seri sonu dedi. ondan sonra kafamda biraz daha konuştum adamla dedim "abi neden yeni sezonda yok bunlar" dedim, kafamdaki o da "modası geçti hocam onların" dedi, ben de "yaw böyle pantolon giyen adamın zaten modayla işi olmaz ki ehehe" dedim.
  • doğru düzün kesimini bulması oldukça zor olan pantolon. ama rahatlığı hiçbir pantolonda yok bi cebe anahtar bi cebe cüzdan bi cebe artık ne istersen efil efil gezin dur.
  • yıllardır kot pantolonu boşa giymişim... bacağı sarar, adım atarken bile rahatsızlığı hissedersin vs.. hele yazın kot giymek tam bir çileymiş.

    kargo pantolonu keşfettim huzura erdim.

    evet ben bayağı geç kaldım :p
  • neden dünyadaki herkesin giymediğini merak ettiğim pantolon çeşidi. rahat ve bir sürü cebi var, daha ne istenebilir ki?
hesabın var mı? giriş yap