aynı isimde "karınca (film)" başlığı da var
  • bunlarla ilgili bir kitap okumuştum. bunların bir türü var, ormanda ne kadar başıboş böceğe denk gelirlerse onları topluyorlar yaprak maprak taşıttırıyorlar, ne kadar angarya iş varsa kitliyorlar. hatta bazılarını resmen eğitip çiftçi yapıyorlarmış. toprak kazdırıyorlar çiftçisin hesabı. sonra discovery' de belgeseline denk gelmiştim. bazı başıboş böcekler bunları görünce aynen yolunu değiştiriyordu.
  • dünyanın en fantastik hayvanları.
    geçenlerde bunlarla ilgili birşeyler okuyordum yok şöyle tarım yapıyorlar, şöyle hayvancılık yapıyorlar diye.
    kahvaltı yaparken dikkatimi duvarda dolanan birkaç tane öncü karınca çekti. duvara bir tane jambon parçası yapıştırdım. abiler jambonu keşfedince ortalıktan bir kayboldular ve bir kaç dakika içinde sürü şeklinde geri geldiler. başladım izlemeye bunları, elemanlar tabandan jambona tek bir çizgi üzerinden geliyorlar.
    10-15 karıncadan oluşan timler şeklinde grup grup geliyorlar ve her bir timin başında diğerlerinden daha büyük olan çavuş gibi birşey var. çavuş olan tim dağılınca müdahale edip grubu koordine ediyor.
    çavuş, timi jambona gelince elemanları gözlüyor, elemanlar jambonla takılıp yine çavuşun önderliğinde geldikleri yoldan geri gidiyorlar. geri dönen her karınca yeni gelen karşılaştığı her karıncaya çak gibi birşey yapıyor, antenleri bir değdiriyorlar 1 saniye durup, sonra hızlı bir şekilde aynı yöne devam ediyorlar.

    timlerden birinin çavuşunu alıp yere attım, grup direk dağıldı. grubun üyeleri çavuş gidince diğer timlere kaynamaya çalıştılar, diğer timler bunları dışladı. abiler mağdur olup dağınık bir şekilde geri dönmeye çalıştılar. elemanlar sabit bir path takip ediyorlar, ordan gelip giderken duvara iz gibi birşey bırakıyorlar. elemanların geçtiği yolun bazı yerlerini kolonya ile sildim, diğer yandanda 2 ayrı timi olay mahalinden biraz uzaklaştırıp kolonya ile çembere aldım. genel grup, sildiğim yerlere gelince önce bir mağdur oldu, dağınık takılmaya başladılar , fakat gelen-giden birimler yine o çak hareketini yapınca toplu olarak yeni bir karar alıp yolu onardılar. elemanlar çak yaparak bilgimi transfer ediyorlar napıyorlarsa, bu sırada kolonya kıskacındaki timler tek başlarına kolonya engelini aşamadılar 2 tim birlik olup kolektif birşeyler denedi. ortamdaki tüm çavuşları alıp yere atıp cepheden uzaklaştırdım. düzenleri direk bozuldu. bir süre sonra elemanlar merkezden yeni çavuşlar göndermeye başladı. gelen, bir grubu alıp komuta falan ediyor.

    arkadaş dedim neyle uğraşıyorum, aldım jambonu geri , haydi dedim şimdi sizde sktirin gidin.
    bir kaç dakika içinde koloni kayboldu gitti jambon ortadan kaybolunca.

    buda böyle bir anımdır.
  • tadı ekşidir. yanlışlıkla yedim ordan biliyorum.
    eti cin tek lokmalık üstüne kümelenmiş ve tanecik taklidi yapıyorlardı.
    yahut intihar süsüydüler. geçmiş geçmişte kaldı uzatmayayım.
  • ulaşılması zor olsun diye buzdolabının üzerine koyduğum bal kasesine dadanan 8 milyar karıncayı fark etmem 4 gün sonrasında oldu. holdeki ve mutfaktaki karıncalar her zamanki gibi salına salına değil, böyle bir koşuştura koşuştura geziniyordu. kımıl kımıl oluşları yaramazlık yaptıklarına delaletti. bal kasesini buzdolabının üzerinden aldım ve çöpe attım. çöpü de çöpe attım. evet aynen böyle oldu.

    iyi de dört gündür coşan karıncalar bu duruma fena üzüldü. kasenin bulunduğu yere 2 gün boyunca gelip gelip gittiler. gözlerine inanamadılar adeta. ''amına koyim kase nerede lan?'' der gibi bi o yana bi bu yana koşuşturdular. yaşadıkları hayal kırıklığına ister istemez üzülüyor da insan. kavanozdaki baldan biraz buzdolabının üzerine döksem diye düşündüm önce. ''sevaptır'' dedim ama sapıtan karıncalardan bazılarını buzdolabının içinde de görünce protestocuları eli boş göndermek durumunda kaldım.

    şimdi gidip baktım. 2-3 tane var hâlâ. bunlara teselli ikramiyesi niteliğinde bala bulanmış çay kaşığı versem şimdi gidip arkadaşlarını çağıracaklar. neyse boş ver artık. allah'ım affet!
  • çocuklarla ilişkisi özenilecek gibidir. cunku hep camurla oynarken, sırtında bir cekirdek kabugu, gelir yaptıgı neyse çocugun ortasına dusuruverir, cocugun ayak parmaklarında dolaşır... ve cocuk onu kolay kolay ezmez, ezemez... gunah oldugunu soylediklerinden değil, ya da öldürmek eylemi gercekleseceginden de değil... yanındaki mızıkçılık yapan arkadaşından daha masum gelir cocuga karınca... en az kendi kadar masum oldugunu dusunur hem ona saygı duyar; evi vardır... yemek taşıyor diye.. çocuk hep karıncaya iyilik yapar... farkında olmadan bilem kaç karınca ezerek o karıncayı eline alır ve yuvasına taşır... cekirdek ayıklar ve yuvasına bırakır... karınca calışkandır. belki bir çocuga küçüklüğünde örnek olabilecek tek yasamdir karınca. ama hep ezilir. farkında olmadan ezilir, buyuk teyzem korkar ve basıverir ustune... cunku teyzemin mutfagına girerler... teyze gider ilaçlar alır ve kokunu kurutur... cok çalışır karınca, çok ölür...
  • geçen yaz bir kelebek girmişti odama. bize de öğrettiler ya, kelebek ömrü üç gündür, beş gündür diye. baktım kocaman kelebek acayip de güzel bir şey, dedim yaşasa yaşasa iki gün daha yaşar. son günlerinde rahat etsin bari hayvancağız, dokunmadım kaldı pencerenin kenarında. arada bir geziyordu evde, sonra tekrar pencerenin dibine deviriyordu koca vücudunu. en saf hayvanseverliğimle su koydum önüne içsin, bisküvi koydum yesin. öyle besledim durdum. meğer bize öğretilen hikayeymiş, ne iki gün yaşaması, neredeyse iki aydan fazla kaldı benim odada hayvan. sonbahara doğru, gelen bir göç kafilesiyle gitti bir yerlere.

    şimdi bunu niye anlatıyorum, aynısı bu karınca yaptı bana. yine öğrettiler ya, karınca bet bereket getirir. gelmiş bir tanesi odama, betiyle bereketiyle gelmişitir diye ses etmedim. ama sadece geceleri görüyorum hayvanı. hep aynı saatte çıkıyor ortaya. ben de evcilleşiyor diye seviniyorum. küçük sürprizler hazırlıyorum ona, ekmek kırıntısı koyuyorum yesin, süt koyuyorum içsin. tabi zaman geçtikçe eşi, dostu çağırmaya da başladı. odada resmen bir karınca kalonisi kuruldu. kendilerinden merdiven oluşturup masama çıkmalar, mutfaktan pirinç çalıp odama taşımalar. salıncak gibi sallanıp lambayı kapatmalar! arkası kesilmeyen aktiviteler. uyumuyor da namussuzlar, gecenin sessizliğinde ayak sesleri duyuluyor yüzlercesinin.

    artık o kadar çok oldular ki belediyeyi aradım, gelin alın yuvaları da hediyem olsun dedim. cevap vermeden kapattılar telefonu. aldım elime süpürgeyi, topladım hepsini içine. ama hayvanlar durmuyor, burada da bir aktiviteye girişmişler. ne yapıyor bunlar diye süpürgeyi açınca ne göreyim, adamlar o toz bulutuna şehir kurmuşlar. gri toz bulutu, pavyon ışıklandırmalarından hallice bir renge bürünmüş. bizim ankara'dan daha canlı bir hayat. yüksek yüksek yuvalar, üç şeritli yollar, yonca yapraklı kavşaklar. hele bir 29 gün alt geçidi yapmışlar ki melih başkana nispet yaparcasına o biçim.

    süpürgeyi o halde gördükten sonra yine belediyeyi aradım gelin alın, süpürge de hediyem olsun dedim. yine cevap vermeden kapattılar. az önce hayvanat bahçesini aradım, olayı anlattım. hattan ayrılmayın dedi bir abla. fona ali baba'nın bir çiftliği var şarkısını koydu. 15 dakikadır bekliyorum ki bir yetkili bağlanacak.
  • karıncaların beyni, vücutlarının toplam ağırlığının %6 ‘sını oluşturur.
    aynı yüzdeyi biz insanlara uygulayacak olursak, kafamızın şu durumdan 3 kat daha büyük olması gerekiyordu. ortalama insan beyninin ağırlığı 1.6 kilogramdır ve bu da vücut ağırlığımızın %2’ sinden biraz fazladır. bir karıncanın beyni, yaklaşık 0,3 miligramdır. karıncaların beyninde, insan beynindeki nöronların sadece bir kısmı bulunsa da, bir karınca kolonisi süper akıllı bir organizmayı oluşturmaktadır.
    yaklaşık, her biri ortalama 40.000 adet olan bir karıca kolonisinde, bir insandan daha fazla beyin hücresi vardır. karıncalar, 130 milyon yıldır yeryüzünde yaşıyor ve şu an dünya üzerinde, bilim adamlarının tahminlerine göre, 10 trilyon karınca olduğu düşünülüyor.
    gezegenimizdeki karıncaların toplam kütlesi, insanların toplam kütlesinden daha fazladır. karıncaların, bilinen 8000 adet farklı türü vardır. dünyadaki tüm böceklerin %1’ini karıncalar oluşturmaktadır.
    son açıklamalara göre, dünya üzerinde var olan böceklerin bir kentilyon olduğu hesaplanmıştır ve her yıl, yeni türler ile bu sayı artmaktadır. karıncalar, günde sadece 1-2 dakika kadar uyumaktadır.
    su altında yaklaşık 20 gün yaşabilmektedirler. fakat yuvasından ayrı düşen karıncalar, diğerleri olmadan 1 gün içinde ölmektedir. yapılan araştırmalarda karıncaların yönlerini bulmak için, bir görsel hafıza tekniği kullandıklarını göstermektedir.
    bir karınca, geçtiği her yerin bir fotoğrafını beyninde tutmakta ve yolunu hiç kaybetmemektedir.
    bilim adamlarını şaşkınlığa sürükleyen konu ise, bu kadar detayı ve bilgiyi küçücük bir beyne nasıl sığdırdıklarıdır.

    karıncalar, kendi ağırlıklarının çok üstünde ağırlık kaldırmaktadırlar ve bunun nedeni de küçük olmalarıdır. bir hayvan ne kadar küçük ise, o oranda kasları kuvvetli olmaktadır.

    karıncalar huzursuzluk yaratacak kadar insanlara benzerler. mantar yetiştirirler, ordularını savaşa sokarlar, düşmanlarını korkutmak için kimyasal spreyler kullanırlar, esir alırlar, çocuk işçi kullanırlar, durmaksızın bilgi alışverişi yaparlar. televizyon izlemek dışında her şeyi yaparlar.
  • charles darwin'in the descent of man adlı kitabındaki gözlemlerini okuyunca çok ilgimi çeken hayvanlardır. darwin şöyle aktarıyor,

    "karıncalar kuşkusuz aralarında bilgi alışverişinde bulunurlar ve bazı karıncalar aynı işi yapmak ya da oyunlar oynamak için biraraya gelirler. aylarca ayrılıktan sonra türdeşlerini tanırlar ve birbirlerine karşı yakınlık duyarlar. büyük yapılar kurarlar, onları temiz tutarlar ve akşamları kapılarını kapatıp nöbetçi koyarlar. yollar, ırmakların altından geçen geçici köprüler yaparlar. toplulukları için yiyecek toplarlar ve yuvaya taşınmış olan bir nesne kapıdan geçemeyecek kadar büyükse kapıyı genişletirler. tahıl tanelerini yığarlar, onları çimlenmekten korurlar, nemlenmiş olanları kurutmak üzere üste çıkarırlar. çiçekbitlerini ve başka böcekleri sağmal inek olarak yetiştirirler. düzenli takımlar halinde cenge çıkarlar ve ortak yarar için gönüllü olarak canlarını feda ederler. saptanmış bir plana göre göç ederler. köle yakalarlar. çiçekbitlerinin yumurtalarını da kendi yumurtaları ve kozaları gibi çabuk çatlamaları için yuvanın sıcak yanlarına taşırlar. "
  • telepati yoluyla anlaştıklarını düşündüğüm canlı türü; çünkü başka türlü böyle bir harmoni yakalanamaz.

    annemin evinde bir süredir ciddi bir karınca istilası var. zehir kullanmasını istemediğim için limon suyu ya da sirke kullanmasını önermiştim. karıncaların eve girdiği yerlere sürmüş; ancak kısa zaman içinde buharlaştığından karıncaları birkaç dakika uzaklaştırabilmiş sadece. (karınca:1-insan:0) hal böyle olunca da limonu ince ince dilimleyip karıncaların girdiği yerlerin önünü kapatmış, limonun üstünden geçmeden eve girmelerini imkansız hale getirmiş bu sabah.

    bu durum karıncalar tarafından tespit edildikten takriben yarım saat sonra limon dilimlerinin üstüne kum/taş/toprak yığmaya başlamışlar. dilimlerin üstünü tam olarak kapatmaları yaklaşık altı saatlerini almış. "hayır, kıyıp limonları da atamıyorum şimdi" diyor annem, "emekleri boşa gitmesin diye dokunamıyorum, canları çıktı sabahtan beri" (karınca:2-insan:0)

    hayvanlar olmasa yaşanmaya değmezdi bu dünya.

    1 hafta sonra gelen edit: karıncaların girdiği delikleri tıkamış annem, yeni delik oymuşlar, evde cirit atmaya devam ediyorlar. (karınca:3-insan:0)

    2 hafta sonra gelen edit: 3 gün önce babam karıncaların mutfağa gitmesini önlemek için, karıncaların girdiği noktaya her sabah bir kaşık pirinç pilavı bırakmaya başladı. şimdilik mutfağa gitmekten vazgeçmiş görünüyorlar. pirinçleri taşıyorlar ha bi gayret. (karınca:3-insan:1) bize bir gol yazdım; ama aslında kârlı çıkan karınca türü. olsun, en azından mutfağa gitmiyorlar.

    20 gün sonra gelen edit: babam karıncaları resmen evcil hayvanlarımız olarak ilan etti (bence biz onların haraca bağladığı gariban esnafız) her gün bir kaşık pirinç pilavı karşılığında evin içinde dolaşmıyorlar. (maç sonucu karınca:3-insan:1)

    8 ay sonra gelen edit: baharla beraber yüzünü gösteren karıncalarımız haraçlarını toplamaya devam ediyorlar. zam yapmadılar. bir kaşık pirinç pilavı ödememiz karşılığında evin içinde dolaşmama sözlerini tutuyorlar.
  • 17 ağustos depremi sonrasında evin önündeki betonda birkaç çatlak oluşmuştu. çatlakların arasından karıncalar çıkmaya başladı. her gelen karınca beraberinde bir de cansız karınca getiriyordu yerin altından. elemanlar böyle böyle onlarca cansız karınca çıkarıp betondaki çatlağın kenarına dizdiler. sonra canlılar da bir araya toplanıp tören gibi bir şey yapıp tekrar yerin altına, yuvalarına taşıdılar cansız karıncaları. ateyizler bunu açıklasın!

    yolda karşılaştıklarında antenlerini birbirlerine sürtmelerine hastayım lakin artık bu eylemi yatağımda da yapmaya başladılar. yolgeçen hanına çevirdiler iyice. geçen bir tanesi napacaksa artık saç teli taşıyordu canhıraş. ''saçım sana gelmez eppek vereyim'' dedim aldım saçla beraber balkona attım. saçı taşımaya devam etti keriz. birincilik teli sanki anasını satayım.

    deliler meliler ama yine de beslemeyi severim bu minik keranecileri. kesin keranecileri de vardır bunların. öyle bir hayat sürüyorlar çünkü.
hesabın var mı? giriş yap