• (bkz: cinni ne lan)
  • sonra "ateyistler" dindarları aşağılıyor, hakaret ediyor, küfür ediyor olur. lan bunları diyene başka ne yapacaksın? bu adamla ve buna inananlarla nasıl, hangi mantık zemininde konuşacaksın?
  • dinciler arasında fikir üreten adam olmadığından; ortaya yeni bir fikir koymuş, bir akım başlatmış insanları anlamalarını beklemek abes olur zaten. he cinnidir de geç.

    normalde bir başlığın içeriğini okumadan, videosunu izlemeden bir şey yazmam ama videoya tıklayınca gördüğüm sıfat hemen kapattırdı sayfayı. fesini takmayı da unutmuş. fesi takınca daha tutarlı oluyor anlattığı saçmalıklar.
  • hasan cihat orter dahi "ustad" sifatini bu iddiayi dile getiren kisiden daha cok haketmektedir. o derece.
  • şimdi üstâdın yaptığı aydınlatma ile şöyle bir hesaplama yapalım. marx'ın 7 çocuğu varmış. marx cinnî olduğuna göre çocukları da yarı-cinnî olacaktır. onların çocukları da çeyrek-cinnî... böylelikle marx'ın günümüzde yaşayan bir torununun cinnîliğini 1/(2^n) şeklinde ifâde edebiliriz ki burada n, 6 ya da 7 olur. şimdi kadir mısıroğlu'nu ciddîye alan gerizekâlılardan birini marx'ın bu torunuyla evlendirsek de "eşinizde ne ölçüde bir cinnîlik fark ettiniz?" desek alacağımız yanıt ne olur?

    (bkz: kadir mısıroğlu ile hurâfe saati)
  • anlamadıkları şeyleri görünmez varlıklara bağlama olayı aynen devam ediyor.
  • marx'ın, mu rahibi kılığındaki bir atlantis ajanı olduğunu iddia eden romanı çağrıştıran iddiadır;

    "fukaralık ve sahipsizlik mevzusunda önde giden kendileri değilmiş gibi muhaliflik konusunda da bayrağı kimseye kaptırmayan bu kimseler daha çok yeşil fraksiyonun önde gelenleriydi. esasen bir terzi olan ve pontus'a bağlı fanize kasabasının valisi phicrion, sakalının gürlüğü ve zanaatkarları örgütlemesiyle meşhur markus ve şapkasında andromeda'nın en parlak yıldızı sirrah'ı işletmiş hernestos da bunlardandı ve birkaç gün evvel adaya gelmiş olan büyük yarışçı boncuk'u ziyarete doğru yola koyulmuşlardı. kıyıda çalışan elli küsür yoldaşın selamı ve kendi çaplarında hazırladıkları hediyeler ile tepeye tırmanan bu adamların kurdukları cümleler ve icad ettikleri kelimelere bakılırsa hakikaten inandıkları bir dava olmalıydı. roma emperyalizmi, anti-oligarşik, pasifize etmek, revizyonizm, eytişim, uvriyerizm gibi halkın pek de alışık olmadığı kelimelerle anlaşıyor gibi görünüyorlardı. belki de bu kimsenin anlamaması için geliştirilmiş bir istihbarat diliydi. kimbilir belki bu üçlü de tıpkı niloş gibi eski uygarlıklara ait sırlara vakıf kimselerdendi ve düzen yürüsün diye koşturdukları bu yolda, yani kendilerine bahşedilen sonsuz yaşamın henüz başlarında, ağır işçilik yapmak düşmüştü kaderlerine. büyük fikirlerin uzaklara dalıp, tatlı tefekkür anlarında çıkmayacağını bilen kader bilhassa böyle bir başlangıç yapmış olmalıydı ki, gürcü phicrion, kelt kanı taşıyan hernestos ve nice milletlerin adamıyla toprak altında çalışan, kendisi de cermen olan markus yüzyıllar sonra yazacağı kitabında şöyle diyecekti, "proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yok, kazanacakları bir dünya var. bütün ülkelerin işçileri, birleşin!"

    bu romana göre mu ve atlantis uygarlıklarının tarih sahnesinden çekilip derin bir propaganda savaşı sürdürdüğü dönemlerde, mu rahipleri ilk ilahi dinin peygamberine kendi uygarlıklarının adını kodlamıştı. musa'dan sonra gelen peygamber için de aynı rekabeti sürdüren bu kadim uygarlıklardan yine mu rahipleri peygamber doğacak bebeğe ulaşmış. ancak bu rahipler atlantis ajanı oldukları için murtaza ismi koyulması gereken bebeğin adını isa şeklinde değiştirerek dinler üzerindeki mu hegemonyasını kaldırmıştı. işte bu rahiplerden biri marx idi. gerçi sonrasında gelen muhammed peygamberde aynı başarıyı gösterememişlerdi ancak olsundu. hristiyanlık sayelerinde atlantis mitolojisinden motiflerle dolmuştu.
  • trier'in, hira'nın tırnağı bile olamayacağını gösteren beyanat.

    halbuki das kapital'i trier kayalıklarında değil de hira'da yazsaydı belki şimdi peygamber bile olmuştu. hayat gerçekten herkese adil davranmıyor.
hesabın var mı? giriş yap