• psikanalizde ve psikodinamik terapide sahip oldugumuz en ise yarar teknik. bunu dogru duzgun kullanmasini bilmeyen adamdan terapist falan olmaz. analistin bilincsiz ihtiyaclarini analizana yansitmasi demek degildir yalnizca, bu oldugunda bi sorun var demektir. dogru kullanildiginda hastanin nasil hissettigini kelimelerle degil sana hissettirdikleriyle anlatmasidir. agzina siciyorsa agzina sicilmistir, surekli habersiz seanslara gec kaliyorsa muhtemelen oturup belirsizlik icinde cok beklemistir, kut diye ortadan kayboluyorsa cocuklugunda kendini terkedilmis hissetmistir belkide...

    seansda adam yolda gelirken "hersey anlamsiz, ben kimim neyim ne oluyor" gibi dusuncelerle cebellestiginden bahseder. existential crisis yasiyor diye dusunursun. kapidan cikar cikmaz kendini ruyada gibi hissedersin, ellerini baska birinin elleri gibi gorursun, uyusursun, noluyo ben nerdeyim dersin. adamin bahsettigi seyin aslinda dissosiyasyon, depersonalizasyon gibi bisey oldugunu farkedersin.

    kadin anksiyete ve kararsizliktan yakinir, bulasiklari yikayip yikamayacagina bile karar vermek icin saatlerce kendine iskence ediyordur. nasil olur ya sacma dersin anlayamazsin. sonra o haftasonunu kendini acaba tatile gitsem miiii gitmesem mi diye paralize olmus bi sekilde baska hicbisey yapmadan gece gunduz sadece oturup dusunurken bulursun. ben bu degilim diye kendine geldigin an (genelde notlarini yazdigin ana denk duser) farkedersin olani.

    hasta surekli hicbiseyin duzelmedigin, kimsenin ona yardim edemeyecegini, kimsenin neye ihtiyaci oldugunu bilmedigini soyler. bi sonraki seansdan once sabahlara kadar okur arastirirsin, google, kutuphane, arkadas, meslektas allah ne verdiyse. sonra supervizyonda seni ayni anda ellerindeki, ayagindaki, burnundaki ve kafasindaki toplari ziplatmaya calisan biri olarak betimlerler, hastanin kendi yapmasi gereken isi sana yaptirmaya calisma manipulasyonundan bahsederler honk diye kendine gelirsin, hastanin ihtiyaclariyla collude yapma tuzagina dustugunu aciyla farkedersin.

    boyle ilginc biseydir. o yuzden insanin kendini cok iyi bilmesi, kendisinin terapi aliyor olmasi gerekir. kendi dinamiklerinden bihaber birinin karsi aktarimi faydali bi sekilde kullanabilmesi mumkun degildir.
  • psikanalizde analistin kendi bilinçsiz ihtiyaçlarını isteklerini ve çatışmalarını analizana yansıtması. muhakkak yorumlanması ve süpervizörlere danışılması gereklidir.
    ilgili olarak
    (bkz: transferans)
  • “hangi terapi olursa olsun, terapi aslında karşı aktarım odaklı olan bir şeydir. karşı aktarım; seans seans, hatta seansın içinde bile değişebilir ve aslında terapi boyunca yaptığınız birçok şey kendi karşı aktarımınızın ürünüdür. hastanın anlattıklarından hangisini seçtiğiniz, hastaya ne sorduğunuz, sorulan soruya ne yanıt verdiğiniz, ne yorum yaptığınız, nasıl yüzleştirdiğiniz çoğunlukla karşı aktarımın ürünüdür.

    bir süpervizyon oturumunda bir hastayı anlattığınızı sanırsınız; ama aslında anlattığınız sizsinizdir. (terapist).” -doğan şahin
  • karşı aktarım kendini bir çok şekilde gösterebiliyor ama genelde terapiste aşık olma olgusu çok ortada bir örnek denilebiir..

    karşı aktarım neden sadece terapiste karşı yaşanır diye düşünce düştü aklıma. yani terapiste aşık olunca karşı aktarım, odadan çıkıp birine aşık olunca organik aşk.. hep böyle değildir diye düşünüyorum. özellikle sağlıklı ruhsal yapılandırmaya sahip olmayan bireylerde. şöyle bir şeyler buldum, daha araştıracağım ve büyük ihtimalle bol bol ağzıma sıçacak okuduklarım. olsun ağzına sıçmayan bilgi ne kadar içselleştirilmiştir ki.

    problem şu terapi odası dışında yaşadığımız aşkların ne kadarı karşı aktarım ne kadarı gerçek aşk / sevgi. hani diyorlar ya sağlıklı ruh haline geçilmedikçe çocuklukta oluşan şemaları hayatımız boyunca tekrar tekrar yaşarız, o hikaye.

    hele hele şu var; https://twitter.com/…vant/status/564085267321995266 bu da bir tür karşı aktarım kokuyor.. bir tür karışım durumu var gibi anlayacağınız.

    " sonuç olarak aktarım insanın kendi-si için önem taşıyan biriyle ilişkide olduğu her durumda yaşanabilir. yani her ilişki, gerçek ilişki ile aktarım olgusunun karışımıdır."
    http://uzmanlariz.com/um0dk4xzzr4v

    bunun üzerine psikoloji eğitimi almış birileri iyice açıklayıcı bir şeyler yazsa negzel olur.

    http://www.termbank.net/psychology/235.html
    http://www.guidetopsychology.com/…_transference.htm
  • kendi psikanalizini bitiren bir kişinin daha az yapacağı olay.
  • ingilizcesi "countertransference" olan bir ruhbilim terimi.
  • danışanın, yaşam öyküsünde kritik bir yer kaplayan insanlarla olan ilişkisinde (özellikle anne baba) sahip olduğu tutumlar, duygular, bakış açıları ve otomatik düşünceleri terapi sırasında terapiste yansıtmasına aktarım denir. duygusal bir varlık olan insanın, aktardığı duygular genellikle bastırılmışlık, mücadele edilememişlik, yarım kalmışlık, karşılık verilememişlik gibi bilinç altında yer edinen ve kemikleşmiş, danışanın kendisinin dahi farkında olmadığı bir süreç içerisinde terapiste aktarılır. bu bir handikap gibi görülse de terapist aktarımı analiz ederek, danışanın çözüm bekleyen bir çok bilinçaltı sürecine olumlu yönde etki edebilir.

    karşı aktarım, terapi sürecinde danışmanın, danışana duygularını aktarmasıdır. bu genellikle danışanın aktarımına karşılık verme şeklinde veya terapistin kendi içsel çatışmalarının yönlendirmesi sonucu çarpık empatik yaklaşımlar geliştirmesi sonucu oluşabilir. etkili bir terapist, kendi aktarımlarını yönetebilirse bundan olumlu geridönüt sağlayabileceği gibi, yönetemediği takdirde danışanda geri dönüşü olmayan hasarlar da bırakabilir. bu nedenle terapistin farkındalığının yüksek olması, kendi içsel çatışmalarını bilmesi ve çözmek için çaba sarf etmesi, bunun yanında verdiği empatik tepkilerin karşı aktarım içerip içermediğinin farkında olması zorunluluktur
  • psikoterapi sürecinde terapistin de danışana yönelik bazı duyguları ortaya çıkabilir. bazen de terapist kendi geçmişi nedeniyle danışanı gerçekdışı bir biçimde algılar ve kendi beklentilerini ona yansıtabilir.
    ideal olan terapistin kendi aktarım duygularının farkında olması ve bunların onun nesnelliğini etkilemesine izin vermemesidir. eğitim süreçlerinde uygulanan denetim seansları,terapistin kendi sürecinden geçmesi bunu sağlar.
    eğitim görmüş bir terapist duygularını tanır, kendisinden gelen faktörleri fark eder ve bu duyguları danışanın yararına kullanarak onun iç dünyası hakkında bilgi veren bir kaynak olarak kabul eder. böylece herkes danışandan uzaklaşırken terapist kendisine biçilmiş rolü oynamaz ve danışanın kendisine yansıttığı olumsuz duyguları modifiye ederek geri yansıtabilir.
    özetle,terapist hissettiklerini danışanın iç dünyasını anlamak için en iyi rehber olduğunu göz önünde bulundurmalıdır.
  • klasik psikanalizde ilk zamanlar analiz süreci için bir sorun olarak görülen fakat zamanla özellikle melanie klein başta olmak üzere racker, winnicott vb. birçok kuramcının katkılarıyla terapi için en yararlı enstrumanlardan biri haline gelen olgu.

    karşıaktarım; hastanın içe atılmış,introjekte edilmiş içsel nesneleri ve çeşitli projektif identifikasyon süreçleri ile beraber değerlendirildiğinde daha anlaşılır ve terapi sürecinde faydalı bir şekilde kullanılabilir hale geliyor. tabii kişisel analiz sürecinin önemi burada daha iyi anlaşılıyor.
  • terapist abi/ablalarin hastalarina oznel atom muamelesi yapmaya kalkismasi.
hesabın var mı? giriş yap