• iyi müzik dinlerim, iyi adamım, sarhosken iyi yüzerim diyen kisinin (simdiye kadar gitmediyse) bir gidip bakması gereken ka$ * mekanı. inanilmaz bir muzik arsivine sahiptir. yeryuzunde az rastlanan bir muhabbeti vardir. milli marsi last dance with mary jane* dir. gece ucte kapanir, bu saatten sonra meydandaki acik bufeden bira alinarak duvara gecilir. saat beste ortalik iyice bosaldiginda bar gizlice tekrar acilir, isiklar kapali sekilde sessizce icilir. ancak bu kez playlist cem karaca, orhan gencebay ve neset ertas agirlikli olur. 'al ulan ah' denir, bardaki tum siseler tuketilmeye calisilir. sabah dokuz oldugunda sahil guvenligin arkasindaki kayadan denize atlanip ayilinir, icmeye devam edilir. neden sonra pansiyona gidilir, 10 dakika sonra calan telefondan 'derhal maviye gel' komutu alinir, bara geri donulur, devam edilir.
  • burası bir genç kızın gizli defteri serra noyan’ın kuzini sırma’nın 15 yaşındayken gittiği kaş tatili esnasında aşık olduğu motorcu çocuk ve arkadaşlarının takıldığı ve giderken vedalaşamadığı motorcu çocuk görünce onu hatırlasın diye kapısına gül bıraktığı bardır. serra'nın deli kuzeni sırma ben burda kalıyorum dönmicem yoksa kendimi intihar ederim!!! diye tutturmuş, sonra serra'nın baskı ve yıldırmalarıyla tabii ki izmir'e geri dönmek zorunda kalıp giderken en azından kapıya bir gül bırakayım diye bahsettiğim gülü bırakmıştır.
    neyse o değil de ben geçtiğimiz haftalarda buraya gittim. 25 yaşında bir insanım barın adını görünce oha neresiydi ya burası dedim ve zihnim beni bir genç kızın gizli defteri serisindeki bu çok ince detaylarla yüzleştirdi. 25 yaşındayım ben arkadaşlar bu olmaz, olmamalı. (o esnada aklıma gelen sırma'nın bora'yı kıskandırmak için yaptığı muzipliği de başka bir başlıkta anlatırım) sonuç itibariyle gittiğimde kapıda gül yoktu ama barda gerçekten rockn'roll çalıyor ve motorcu tipler takılıyordu.

    insan gerçekten hayret ediyor, allahın ipek ongun’u bu mekanları nereden biliyor?
  • ilk gencliginin anilari en cok koyan insana, yillar sonra donup bakinca, ne cok zamanin ne cabuk gectigi gorulunce. yil olmus 2003 yas gelmis otuza. kas denince gozumun onune o otobusun camindan ilk gorunen nefes kesici manzara gelir, bir de mavi gelir ister istemez. yillardir mavi barda muzik yapmakta olan ve de herkese jamaikali oldugunu soylemesine ragmen oz be oz kasli olan kadir yokmus orda, katirin oglu artik okula baslamistir belki. hem artik sabaha kadar mavide icip, sonra disaridaki kagit fasli da bittikten sonra gun dogarken kadirin teknesi ile acilip cumbur cemaat denize girecek insan da degilim. yeniden gitsem maviye, tekrar gecirirler mi barin arkasina beni, calarlar mi istek sarkilarimi, yikatirlar mi bulasiklari, ya da ismarlarlar mi birami. aahhh diyor insan oyle bir gecer zaman ki (mavide her gece calinan sarkisinda dedigi gibi erkin koray'in).
  • çok eskiden ahır, sonradan köy kahvesi, en az bir 25 senedir de -kendimi bildim billeli- bar olarak kullanılan, playlistleri her daim superotesi olmuş bir mekandır. çocukken önünde kutu kutu pense oynadığım ve çocukluktan beri duyageldiğim şarkılarıyla şimdiki müzik beğenime büyük katkısı olmuş olan bu mekan; istanbulu, ankarayı geçtim, artık nedir sırrı bilmiyorum ama, tüm yorgunluğuma, esneyip eve gitsek mi yakarışlarıma rağmen içeri girdiğim anda hiç şaşmadan, her zaman beni en çok zıplatıp hoplatan mekan olmuştur aynı zamanda. sanıyorum 55 yaşına gelsem de maviye girdiğim anda hoplayıp zıplamaya başlayacağım gene, tüm yorgunluğuma rağmen...

    gel gelelim beni hakkında yeniden yazmaya zorunlu hissettiren 29 ekim akşamına; ani geçiş yapılan ve arka arkaya çalınan balkan rock havalarını saymazsak - gogol bordello, seni tenziye ederim- yaş ortalaması 30-35 olan bir grup ve onlara hitap eden süper ötesi playlist sahaneydi, gönülleri fethetti. bi klasiklerinden rage agains the machine çalmadı, "abi bana bi poğaça" diye bağıramadık ki o da olsa tam 30 yaş hedef kitleye ulaşılmış olacaktı (belki bizden sonra çalmışlardır bilemiyorum). ayrıca playlistlerini yeni şarkılarla da genişletmiş olmaları -misal rhcp-factory of faith- alkış aldı. yeteri kadar dinozor müziği de vardı. süperdi süper... burdan murat'a da selam etmeden geçemeyeceğim, vahşi kaş'ın en süper barmeni!

    not:bir de 5 gün oldu kaş'tan döneli, hala sayıklıyorum, i feel safe in new york city! i feel safe in new york city!i feel safe in new york city!i feel safe in new york city!
  • önünde çok güzel tekelden alınma bira içilir. başka da bir olayı yok. düz bar işte.
  • masalarda yer bulmanın nerdeyse imkansız olduğu ,kaş'ın en piyasa mekanı. yer bulamadığınız için ya masalarda tanıdık birilerinin yanına oturabilirsiniz ya içerde dans konumunda takılabilirsiniz ya da en sık yapıldığı gibi bakkaldan 2.75 liraya bira alıp karşısındaki duvarda oturup müzik dinleyip sohbet edebilirsiniz. saat 3 gibi müziğin bitmesiyle birlikte insanların sosyalleşme tozunun da arttığı gözlenen mekanda sabahlayabilirsiniz.
    bira bardakta 5 lira, votka portakal 10, votka enerji 15 lira. çalınan müzikler büyük oranda rock ağırlıklı. eskiden daha iyi müzikler çalındığı söyleniyor. kaş'ın en uğrak, en dolu, en iş yapan barı. sosyalleşmek isteyenlere şiddetle tavsiye edilir. mavi'de bir hafta takıldıysanız artık kaş'a geldiğinizde hiç yabancılık çekmezsiniz.
  • küçücük fıçıcık dalgıç buluşma noktası.
  • ozlenen yerin kasmi yoksa burasi mi oldugunu hala bilemedigim,sadece goruntunun hakim oldugu gibi tehlikeli fikirlere kapilmama neden olan,ama yine de yeniden dagitilan, huzurlu,huzursuz her bunyeye ayar ve ani elektrik kesintilerinde sacma sapan bir huzur veren sadece ismi
    mavi olan bar.
  • bu hayatta mumkun olan en kaliteli sarhoslarla tanismami saglayan mekan.
    seviyorum.
  • kaşta scubacıların official barı olarak hizmet veren, rock bar olduğunu iddia eden ama eminem çalmaktan geri kalmayan, çalışanların yarısı dal olsa da geceye orada başlamanın adet olduğu manzarası güzel bar
hesabın var mı? giriş yap