• an itibari ile "helaaaaaaaaaaal" diye bağırdığım kişi. #18276956
  • sözlükteki galatasaraylıların genel profilini üzerinde taşıyan ve akilliğini her daim koruyabilen bir renktaştır kendisi benim için. şu sözlükte entrylerini büyük keyifle okuduğum adamların genelde galatasaraylı olması kuralına da uyuyor ama algıda seçicilikle alakalı bu sanırım biraz. yazdığı sporla alakalı entryler üç kelimelik olmadığından ötürü keyifle okuyoruz kendisini, yürüyedursun.
  • şu sözlükte en güzel nba yorumlarını yazan yazarlardan bir tanesidir. aslında en iyisidir diyecem ama takip etmediklerim vardır belki ayıp olmasın.
  • köyde yaşayan genellikle fakir ama şen insanlara da benzemez, büyük şehirde yaşayan kimi zengin ama mutsuzlara da.. arada sıkışmıştır sanki.. ne mutsuzdur ne şen, ne fakir ne zengin. ne köydeki gibi tertemiz hava soluyup, organik beslenir ve yanakları kırmızı olur, ne de büyük şehrin olanca kirinden nasibini alıp, plastik gıdalarla beslenip türlü hastalıklara yakalanır. sosyalleşmek için tek gideceği yer ne köylü gibi sadece ve sadece kahvedir, ne de büyük şehirli gibi ''bu gece nerelere aksam acaba'' diye düşüncelere sahiptir. işinde yıllardır yükselememiştir, olduğu yerde sayar. sevdiği kızla değil, görücü usulü evlendirilmiştir. eninde sonunda bir tek caddeden ibaret çarşıya gider iş çıkışı. herkesi tanır, herkes de onu. bıkmadan (bıksa ne olacak) hep aynı dükkanlardan aynı şeyleri satın alır, evine gider. bazı geceler kasabanın tek salonlu sinemasına gelen filimi izler, kah bir arkadaşıyla kasabanın tek içkievinde demlenir. bir şeylere içerler ama neye olduğunu kestiremez, içten içe öfkelidir ama bunu yöneltecek muhatap bulamaz. oyunu yıllardır hep aynı muhafazakar partiye verir. kitap okumaz, gazeteye de sadece göz gezdirir. büyük şehirde yaşasa ''düz adam'' denilip dalga geçilir bu kişiyle, köyde yaşasa donuk karakterinden dolayı garipsenir. sorun da budur zaten.. bu adam kasabada değil de başka yerde yaşasa gene aynı adam mı olacaktı? böyle sıkışmış, rutine teslim olmuş, hayattan zevk alamayan, tutunamayan, bir türlü yırtamayan.. kasabalar, taşra diyelim, bu hale getiriyor insanı. halbuki büyük şehirde veya köyde yaşamak belli bir kabullenişin de yardımıyla çok da şikayet edilesi değildir genellikle. ama kasaba öyle değil.. iki arada bir derede, bir çakan bir sönen bir fenerin ışığı altında sürekli bir gece hali yaşamak gibidir bence kasabada yaşamak.

    ps: kasaba insanları, ne olur bana, ''beni genelledin, hiç de öyle biri değilim diye mesaj atmayın, cevaplamam. istediğiniz kadar kötüleyin yazımı, tınmam. ben genelleme yapmadım, kendimce hüzünlü ve kederli bir portre çizdim, hiçbir yerini de editlemem. peşinen söylemiş olayım..
  • "kasaba filozofu" olarak da tanınır.
  • ilkokul sıralarından beri muhaliftir. tahtaya konuşanların adı yazılırken onunki hiç silinmedi.istediği zaman istediği üniversitede bölüm kazanma rekorunu elinde bulundurur.en son felsefe okuyup orayı hemen bitirmiştir.kasabalılığı mental değil uzamsaldır. evrensel hakikatler peşinde koşa koşa nba'e kadar ulaşmıştır.onunla tartıştığınız konunun içeriği ne olursa olsun bilgisi ve fikri mutlaka vardır.e.said entelektüeli ona bakarak tanımlamıştır.t.kuhn paradigma tanımına kasaba insanını eklemiş, weber karizma kavramsallaştırmasında onun adını cümle içinde kullanmayı akıl etmiştir.marx doğu sorunu adlı kitabında kasaba insanı benim için sorun değil aksine engels ve ben kendisini çok sevdik bile demiştir.bu kadar mübarek bir insanın sözlükte yazar olması bir nimettir.basket oynarken yere düşerse 3kere öpüp ayağa kaldırılması gereken mübarek insan türünün en sıradışı üyesidir.
  • göte göt der. açıkça der.
  • geneli atv/a haber ve sabah/türkiye gazetesi ile gündem takip eder. kasaba kahvehanesinde vatan kurtarır. israil’e amerika’ya kafa tutar.
  • büyükşehirde özlediğim tek kasabalı. abim.
hesabın var mı? giriş yap