• ameliyatının kesinlikle ertelenmemesi gereken, çoğunlukla kalıtsal defo. ertelenmesi durumunda neler olabileceğine dair kendimden ufak bir örnek vermek isterim: bir cuma akşamı arkadaşlarınızın yanına gitmişsiniz, akşam biralarınızı balkonda içtikten sonra barda sabaha kadar eğlence kızlı mızlı ortamlar (kızlı ortamlara evde devam*) ertesi sabah topluca güzel bir balkon kahvaltısı ve erkenden 6 arkadaş arabaya tıkışıp yazlığın yolunu tutuyorsunuz. 2 saat sonra yüzüp güneşlenip bahçede mangal keyfi yapmanın hayali içindesiniz, yolda kakara kikiri gırla gidiyor fakat o da ne? yarı yolda inceden bir karın ağrısı hissediyorsunuz. ilk başlarda heralde midemi üşüttüm derken 20 dk içerisinde sancının tavan yapmasıyla soğuk terler eşliğinde o her zaman elinizle "curk" sesi eşliğinde geriye doğru ittirdiğiniz fıtığınıza doğru bir hamle yapıyorsunuz ve eskiden ittirebildiğiniz hafif şişliğin ufak bir amasya elması büyüklüğünde olduğunu görüyorsunuz, işin en kötü yanı ise o şişliğin artık geriye ittirilememesi ve dokunduğunuz anda inanılmaz bir ağrının bütün karın ve kasık bölgenizi kaplaması.. kısaca anlıyorsunuz ki bağırsaklarınızın bir kısmı orda sıkışmış ve ciddi hayati risk altındasınız. ışık hızıyla götürüldüğünüz acil serviste o anda cerrah olmamasından dolayı nöbetçi doktora gösteriyorsunuz. bir iğne yapıp yarım saat bekleyelim diyor, siz her ne kadar fıtık olm lan ne iğnesi falan deseniz de cerrah olmadığından dolayı ağrı kesici iğneyi vurulup bekliyorsunuz. bu bekleyiş sürecinde ağrıda en ufak bir azalma olmaması bir yana zaman geçtikçe acı ikiye katlanıyor ve 1 saatlik bekleyişten ve acılar içerisinde kıvranmadan sonra sanki cennetin kapıları aralanıyor ve bir ışık huzmesi eşliğinde cerrahınız geliyor. cerrahınız fıtığı içeri ittirmeyi teklif ediyor ama dokunduğu anda acıdan gözlerinizin kararması nedeniyle "beni ameliyata alın" diye yalvarmaya başlıyorsunuz ve 5 dk içerisinde kendinizi ameliyathanede buluyorsunuz. doktor, eğer bağırsağında bir düğüm sözkonusuysa bağırsağın da bir kısmını kesebileceğini söylüyor, neyse ki ameliyat esnasında böyle bir durumun oluşmadığı anlaşılıyor(bir kaç saat gecikmeyle acile götürülmeniz halinde oluşması oldukça yüksekmiş) hayatınızın en kocaman ama en güzel iğnesini omurilikten yiyerek lokal anesteziyle belden aşağınız uyşturularak 35 dk lık sohbet eşliğinde sağ kasık bölgesinden ameliyatı oluyorsunuz. ameliyattan önce her ne kadar "olm beni bırakın siz devam edin yazlığa, o kadar hazırlık yaptık mahvolmasın" diye saçmalasanız da doğal olarak en yakın dostunuz sizi yalnız bırakmıyor ve beraber hastanede 1 gece yatıp ertesi sabah eve taburcu ediliyorsunuz. sonuç olarak aynı ameliyatı 3 ay önce babanızın olması ve onun 50 sene bu fıtıkla yaşayıp en ufak bir sıkışma yaşamadan rahatça ameliyata girmesinden dolayı sizin de yıllarca aynı şekilde bunu sürdürebileceğinizi zannederek ameliyatı sürekli ertelemeniz ve harika bir günü berbat etmenizden dolayı mallığınıza doyamadığınızla kalıyorsunuz.

    gelelim ameliyat sonrasına:
    -şansıma fıtık tek tarafta olduğundan dolayı lokal anesteziyle işi kurtardım, genel narkozun etkileriyle kıyaslandığında, 1-2 gün hafif uyku ve hafif baş ağrısından başka hiç bir yan etkisi olmadı.
    - ilk gece hafif bir bel ağrısı oldu, vurulan iğneden veya devamlı yatar pozisyonda durmaktan dolayı olması muhtemel.
    - kesilen yer veya dikişler kesinlikle acımıyor, ameliyat olurken açılan yerler bir aletle gerdirilip tutturulduğundan dolayı etrafındaki kaslarda kayda değer bir ağrı oluyor fakat bu ağrıyı sadece hareket ettiğinizde hissediyorsunuz. yattığınız veya sabit durduğunuz sürece herhangi bir ağrı söz konusu değil.
    - sanılanın aksine ameliyatın hemen ertesi günü doktor ayağa kalkmanızı ve yürümenizi istiyor, kesinlikle günlerce kıpırdamadan yatmak veya hareket etmeden durmak diye birşey önerilmiyor.
    - ameliyattan hemen sonraki gün bol bol sıvı almakla beraber normal beslenmenize dönebiliyorsunuz, pasta, et, börek çörek vs.. ne isterseniz. yine de peklik yaratacak gıdalardan bir süre kaçınmanız gerekiyor.
    - 2. günden itibaren istediğiniz kadar dolaşabilirsiniz, bu tamamen ağıran kaslarınız ve ağrıya dayanma eşiğinize kalmış. bu süreçte yaptığınız her hangi bir fiziksel aktivitenin(yürümek, eğilmek, doğrulmak vs..) dikişlerinize veya ameliyatlı bölgeye bir zarar vermesi imkan dahilinde değil(doktorun söylediği bu)
    - 3.gün doktorunuz, zıplamak, ağır bir şey kaldırmak veya aşırı zorlayıcı hareketler dışında herşeyi yapabileceğinizi söylüyor.
    - 4.gün banyo yapabiliyorsunuz zaten artık ağrılar yok denecek kadar azalmış oluyor.

    genel sonuç olarak bu cumartesi günü girdiğim ameliyatın 4. gününe sadece ilk gece 2 tane basit ağrı kesici alarak ve neredeyse ev içi normal yaşantıma devam ederek gelmiş bulunuyorum. bu fıtığın ilerlememiş olması durumunda yani başlangıçta minik bir delik açılarak neştersiz olarak halledilebildiğini hatırlatıp kimsenin benim düştüğüm hataya düşmemesini tavsiye ediyor ve herkese benimki gibi güzel, sarışın bir cerrah diliyorum*
  • son dönemde smete,harry kewell,tümer metin gibi isimlerin daha önceden de selçuk şahinve fatih tekke'nin ameliyat olarak çözdüğü dert.
    ben ameliyat olalı 2buçuk ay oluyor ve hayatımın en tembel dönemi oldu.

    -baba ağır kaldıramıyorum yasak biliyosun sen götürüver bu pakedi.
    -anne taa oraya nasıl gideyim yürüdükçe ağrıyor
    -abi bir arkadaşını çağırıver ben nasıl yardım edeyim ev taşımanıza.durumumu biliyorsun.

    (bkz: suistimal)

    bu rahatlık daha böyle giderdi ama tümerin 1 ayda sahalara döndüğünü duyan babam sert tedbirler uygulayınca mecbur çark ettik
  • karın zarı duvarının ağır kaldırma, ıkınma, coşarak hapşurma, geberesiye öksürme, kilo alıp kocaman bir göbek yapma gibi karın içi basıncı artıran nedenlerle zayıflayıp delinmesi sonucu karında bulunan barsak veya karın yağları gibi malzemelerin buradan çıkarak deri altına yerleşmesi ve hatta taşaklara inmesi durumudur. olur ki bu malzemeler taşaklara kadar inerse sabah kalktığınızda ortadan kaybolur, ayağa kalkana kadar taşak normal durumuna döner, ayağa kalkınca tekrar taşaklara yerleşir. bu malzemeler taşak içi sıcaklığı değiştirerek kısırlığa da yol açabilmektedir. bu kısırlık durumunun ameliyat ile düzelmesi kuvvetle muhtemeldir. ameliyatın gecikmesi ve senelerce bu durumda gezme sonucunda taşak içinde bulunan yumurtada bu gidip gelen barsak gibi malzemeler ile tanışır-haşır neşir olursa beraber gezmeye başlarlar, yumurta bu malzemelere yapışır ve mazallah yumurtanın biri iptal olur ya da yukarıda kalır.

    bu rahatsızlık durumunun ilaç tedavisi yoktur, ameliyatı kısa sürer ve basittir.ağrısı sancısı pek yoktur. ancak, tekrar nüksetme ihtimali olduğu için ameliyattan sonraki 1-2 haftalık zaman çok önemlidir. bu süre içerisinde heryerin fıtık olmuş gibi davranmalı, sevişmemeli, hatta ilk haftasında yataktan kalkmamalı, uzunca bir süre de spor yapmamalıdır. sosyal güvencen olsun olmasın beklememeli bu ameliyat olmalıdır.
  • 6 yaşında kendimden ağır bir arkadaşımı kaldırmam sonucu başıma gelmiş durumdur. ameliyattan sonra uzun bir süre ağır kaldırmak, zıplamak ve herhangi zorlayıcı bir hareket yapmak yasaktır yani. aradan yıllar geçti şu anda hareketlerimi kısıtlamam gerekmiyor.
  • 2 gün önce ameliyatını olduğum rahatsızlıktır. aylar süren sorunsuz ve sancısız bir beraberlik, bir gün edepsizlik raddesine gelip can yakıcı, ağrı yapıcı bir hale gelmiştir. ardından hızla muayene olunup ameliyat olunmuştur. lokal anesteziye eşlik eden, damardan verilen sakinleştirici sayesinde çok renkli dakikalar yaşanmıştır.
  • kadınlara kıyasla erkeklerde 7 kat fazla görülen bu fıtık türü karın duvarı fıtıklarının %90'ını oluşturur. kasıktaki yumuşak doku şişliği ile kendini gösterir ve bu şişlik genellikle sabahları kaybolurken akşam saatlerinde yeniden ortaya çıkar. ileri durumlarda bu şişliğe ağrı da eşlik edebilir.
    peki tedavi süreci nasıl işler? kendimden örnek vererek anlatayım.
    yaklaşık 4 ay önce sağ kasığımın dalgaya yakın olan bölümünde garip bir şişliğin olduğunu fark ettim. bu ne a.q. deyip yokladığımda ise yine bu malum şişliğin altında oynak ve esnek bir kütlenin olduğunu hissettim. bu kütle ne şimdi dememle birlikte hemen internetten "mesane bölgesinde şişlik" olarak arattım ve karşıma "kasık fıtığı nedir, belirtileri nelerdir?" şeklinde arama sonuçlarının gelmesi ile birlikte şimdi hapı yuttuk dedim. kim bakar ulan şimdi buna diye düşünürken yaklaşık iki yıl önce göbek fıtığından ameliyat olan babam aklıma geldi ve hemen mhrs üzerinden genel cerrahi için randevu aldım. babamı ameliyat eden doktor bu konularda isim yapmış ünlü bir cerrahtı. polikliniğe girdiğimde derdimi anlattım ve doktor otur bile demeden "indir pantolonu" dedi. bir yandan şikayetleri dinlerken bir yandan da elle muayene etmeye başladı. en son "öksür" demesi ile birlikte nihayete eren kısa muayene sonucunda "doğru teşhis, kasık fıtığı olmuşsun. ameliyattan başka tedavisi yok, hazır olduğunda gel tetkiklere başlayalım, acil bir durumun yok" dedi. o an aklıma tatar ramazan sürgünde filminde katibin söylediği "yırtık büyüdükten sonra yama vurması güç olur" lafı geldi ve bunun üzerine ben de en kısa sürede bu illetten kurtulmak istediğimi söyledim.
    ertesi gün sabah aynı barkod numarası ile hangi işlemlerin yapılacağına ilişkin diğer evrakları genel cerrahi masasından aldım ve sırası ile önce laboratuvara gidip tahlil için kan verdim. sonra röntgene gidip akciğer filmi çektirdim. en son elektrokardiyografi için ekg birimine gidip işlemleri tamamladım. tabi tahlil sonuçlarının öğleden sonra çıkacak olması ve ameliyatların yoğun olması neticesinde anestezi için sıra alamadım. ertesi gün sabah 08.30'da anestezi için sıra aldım ve en son durak olan anestezi doktoru ile görüştüm. bilindik sağlık soruları ile harmanlanmış kısa bir görüşme eşliğinde ilgili evrakları doldurdu ve imzalattı.
    şimdi geriye ameliyat için gün almak kaldı.
    en yakın tarih olan 14 gün sonrası için günümü aldım ve 26 kasım sabahı belirtildiği üzere aç karnına yataklı servise geldim. verdikleri bone ve garip bir önlük eşliğinde giyinip beklemeye başladım. yoğunluk nedeniyle öğleden sonra 15.30'da ameliyathaneye alındım. ben genel anestezi yapılacak diye sevinirken doğrultup sırtımdan çaktıkları iğne sonucu dünya başıma yıkıldı. çünkü spinal anestezi sonrası oluşacak komplikasyonların ne bok olduğunu bildiğim için biraz arıza çıkardım. baktılar ben biraz sapıtmaya başladım sakinleştirici verdiler ve böylece üzerimdeki ağırlık hafifledi. doktorumun gelmesi ile işlem başladı.
    hemen tepemde bulunan ameliyat lambasının cam kısmından operasyonu iyi kötü görebildim. derimi keserken gelen yanık kokusu, atılan dikişler ve serilen mesh eşliğinde geçen "şurada sinir var burada bilmem ne var..." konuşmaları arasında geçen yaklaşık 30 dakikalık operasyon sonucunda söylenen "geçmiş olsun" cümlesi ile biten açık yöntem ameliyat ile işlem tamamlandı.*
    ilk muayene esnasında neden kapalı yöntem (laparoskopik) ameliyat yapmıyorsunuz diye sorduğumda genel olarak tercih etmediklerini, açık ameliyatın daha sağlıklı olduğunu ve işin açığı kapalı ameliyatın biraz da ticari bir aldatmaca olduğunu belirtmeleri üzerine "mecburen" bu geleneksel yönteme maruz kaldım.
    ameliyattan sonra odaya getirildiğimde serumlar bağlandı ve ben de hemen bizimkilerden telefonumu vermelerini istedim çünkü bu başlığa yazmış diğer yazar arkadaşların neler yazdıklarını okumak istiyordum. zaten tüm gelişmeler aşağı yukarı aynı yönde oldu. 3 saat sonra bacakları hissetmek, sırta ve özellikle bele vuran berbat gaz sancıları, kusma ve pansumanlar derken 48 sonra gerçekleşen taburcu işlemi.
    son pansuman eşliğinde doktorun fazla zorlamadan hareket etmem gerektiğini, yaraya su değdirmeden yıkanabileceğimi, istediğim gibi yemek yiyebileceğimi ve en nihayetinde 12 gün sonra dikişleri aldırmak için gelmem gerektiğini bildirmesi üzerine artık olayın hastane boyutu tamamlandı.
    son olarak, doktorun yazdığı reçeteye istinaden eczaneden ilaçları alırken cep telefonuma gelen 27.2 liralık katkı payı farkı (ilaç katılım tutarı: 12.2, muayene katılım tutarı elden: 12.0, reçete katılım tutarı elden: 3.0 ve muayene ücreti: 6.0) ve 1 saat sonrasında devlete 808.20 liraya mal olan ameliyatımın sgk tarafından* karşılandığını bildirir mesajların gelmesi eşliğinde olay tamamlandı.

    biraz detaylı, gereksiz ve uzun bir anlatım oldu belki ama burada amacım esasen bu rahatsızlıktan muzdarip olan arkadaşlar için işin "devlet hastanesi" boyutunu ve sürecini anlatmaktı.
    varsa ameliyat olacak arkadaşlara şimdiden geçmiş olsun.

    edit: taburcu edildikten sonra ev ortamında geçen ilk bir haftalık süreç içerisinde gerçekleşen en belirgin komplikasyon testis torbasının bir tenis topu kadar şişmesi ve ön-sağ bölümde görülen morarmalar yönünde oldu. oluşan sıcaklık hissi dışında herhangi bir ağrı veya sızı yapmadı.
    dikişleri aldırmak için gittiğimde bu durumu doktora anlattım ve operasyona bağlı olarak ödem oluştuğunu, normal olduğunu, bir sorun gözükmediğini ve bundan sonra fazla zorlamadan hareket etmem gerektiğini ve en fazla 10 kiloya kadar ağırlık kaldırabileceğim ile son kontrol için 1 ay sonra tekrar gelmem gerektiğini bildiren muayene neticesinde olayın dikişlik bölümü de tamamlandı.
  • eğer askerdeyseniz ve kasık fıtığınız varsa, ameliyat olmak sizin için çok güzel olabilir. zira 1 ay hava değişimi alıp bu süre boyunca evde yan gelip yatmak ve bu sürenin askerlikten sayılması, insanın kasık fıtığı olası geliyor.
  • teşhisi için adamı öyle hoplatıp zıplatmaya gerek olmayan rahatsızlık. kasık bölgesinde olmaması gereken hareketli bir şişkinlik yeterli bir semptomdur zira...

    ayrıca; özel sağlık sigortası sahibi ile sigorta şirketini en çok papaz eden iki rahatızlıktan birisidir. diğeri için (bkz: septum deviasyonu).
  • öncelikle bu rahatsızlıktan muzdarip herkese çok geçmiş olsun diliyorum.
    hiç merak etmeyin dert edilecek bir şey değil.
    sizler için jonathan crane gözlüğümü taktım ve yaşadıklarımı/tavsiyelerimi aktarıyorum.

    hızlı teşhis konulmasını istiyorsanız, bir adet özel hastanenin yolunu tutuyorsunuz. ben ürolog için randevu almıştım. aslında konunun muhatabı genel cerrahi uzmanı, bunu belirtmekte fayda var.

    ürolog ilk bakışta fıtık olmuşsun kesin tanı için ultrason şart diyor. işte burada özel hastanenin farkı ortaya çıkıyor. aynı gün ultrason çekilip kesinleşince, genel cerrahi uzmanı size ameliyat tarihi bile verebiliyor. vay be ne kadar hızlı diyorsunuz. randevu + ultrason toplam 200 tl.(devlet hastanesinde ultrason çekilmesi ve sonuçlarının alınması süreci uzun, bu süreçten kurtuluyorsunuz. )

    e peki operasyon ne kadar diye merak ediyorsunuz... bum! 4000 tl gibi bir cevap aldıktan sonra vay anasını diyip bir kez daha düşünmek üzere ordan uzaklaşıyorsunuz. konunun uzmanı olan ve kliniği olan ünlü doktorlar bu rakamın da üzerinde fiyatlar istiyorlar, bilginiz olsun. kapalı operasyona 9000tl isteyen oldu. direk siktir çektim.

    herneyse en sonunda mudanya devlet hastanesinde 5 hafta sonrası için ameliyat tarihi aldım. kesinlikle öneriyorum bu hastaneyi bilginiz olsun. ameliyat öncesi gecesi ve ameliyat gecesi hastanede kalabiliyorsunuz. refakatçinizi alın gelin. benim ailem burda o yüzden ben ekstra rahattım.

    yediğiniz anestezik iğnelerden sonra ameliyat ağrsız ve kısa sürüyor, doktorlar sohbet ediyor, siz katılıyorsunuz ilginç bi tecrübe. tepedeki led ışıklara manasızca baka baka ameliyat bitti. ama doktor şarapçıymış o aklımda kaldı.

    odanıza belinizden aşağısını hissetmeyerek hasta bakıcı kontrolünde, mobil yatağınızla dönüyorsunuz.
    şimdi işte sizin bilinçli bir hasta olarak dikkat etmeniz gereken şeyler başlıyor.

    1) bacaklarınızın biraz ayrık bir biçimde yatırılmanızı isteyiniz. ilk etapta hareket ettiremediğiniz bacaklarınız arasında testisleriniz sıkışabilir. bacaklarınızı, testisinizi ve penisinizi hissetmiyorsunuz bilginiz olsun. hangisi sıkışıyor haberiniz olmaz.
    bana oldu, farkettiğim gibi ellerimle ayırdım bacaklarımı. ufak morluklar kaldı buna rağmen.

    2) yorganın ayak uçlarınızı tamamen sararak durmasını sağlayın. benim ayak uçlarım dışarda kalmış. ilk hissetmeye başladığımda ne oluyoruz tribine girmiştim. unutmayın buzhane gibi ameliyathaneden çıkıyorsunuz, ayak uçlarınız buz gibi ve anestezi etkisinde iken sıcak tutulmalı.

    3) serum bağlandı ve vücudunuza gerekli olan herşey sıvı ile aktarılıyor. sakın ha gerzek gibi damla ayarını artırmayın. ben yapmadım tabiki de. yapsaydım sanırım normalden çok daha zor işerdim. ki gerçekten de ameliyatın en zor kısmı işime kısmı.

    4) bacaklarınızı artık oynatıyorsunuz, vücudunuza hükmediyorsunuz, serum yüzünden mesaneniz doldu. kalkıp işeyim diyorsunuz dimi. büyük bir hata! en geç anestezi etkisinden kurtulan organınız penisiniz. şaka gibi dimi ?
    ilk ayağa kalkışım, vay be yürüyebiliyorum dedim tuvalete girdim. işemeyi denedim başarısız, keşke bununla kalsa birden bire bir çınlama sesi, hafif bir sallanma derken hızla toparlanıp kendimi dışarı attım refakatçi teyzem beni tuttuğu gibi yatağa yatırdı. ama nasıl ter içindeyim kendim bile inanamıyorum. o kadar spor salonuna gidip kas yapmışım falan hikaye dedim kendime. sakın ha ilk ayağa kalkarken uzun süre ayakta durmaya çalışmayın. ben bi de tuvaleti kilitlemiştim, orda bayılsam kimbilir neler olurdu. neyse daha sonra ördek ve sonda ile tehdit edilince tekrar ayaklanıp gidip hallettim ahaha.

    5) bundan sonrasında bir şey yok. hasta bakıcı kıçımdan ağrı kesiciyi vurdu uyudum kesintisiz 1 buçuk saat. ki başka da hiç uyumadım o gece ama yeterliydi. o yüzden telefonunuzun şarz aletini unutmayın. nba league pass var bende, gece bi sürü nba maçı izledim. sabah olunca pansuman değişti, doktor geldi sıvı ile beslen bla bla diyip taburcu etti.

    son olarak kontrole giderken doktora hediyenizi götürün, gerzeklik yapmayın.
    hepsi mi beyaz şarap sever bu doktorların anlamadım ki..

    varsa konu ile ilgili sorularınız, bir mesaj uzağınızdayım.
  • 3 hafta önce olduğum ameliyatın lanet olası nedeni.
    nefretimi kazandı 10cmlik kesik, haftalardır hem spinal anesteziden sürünmem, hem de kesiğin henüz kimsenin açıklayamadığı büyüklükte olması vs. vs. yoğun bakım sürecimi yazmıyorum bile, böyle bir işgüzarlık böyle bir mantık yok! iki güne iyileşirsin dediği hastalıktan daha yeni yeni kalmakta olduğum gerçeği sinirlerimi öyle bozdu ki ameliyattan sonra yoğun bakımda inanılmaz baş ağrıları yüzünden yatarken huyu değişen 70lik dedeler gibi" yemek yemen sinirime dokunuyor selçuk" dediğimi biliyorum zavallı sevgilime...
    işin cabası anestezi yanıklarım oluştu ağzımda; biri ameliyatta sanki kaynar süt dökmüş gibi hem ameliyat acısı hem spinal anestezinin bıraktığı baş ağrıları hemde lanetlik ağız yanıkları.. siz siz olun bağışıklık sisteminizi kontrol ettirin yoksa bu hastalık toptan öldürse daha mantıklı!
hesabın var mı? giriş yap